Hristiyanlığın kurucusu kabul edilen Aziz Pavlus’un ilk vaazını verdiği yer, bugünkü Isparta Yalvaç yakınlarındaki Pisidia Antiokheia Antik Kenti. Buradaki kazılarda bulunan 1700 yıllık tılsımlı kolye kanserin o zaman da can yaktığını gösteriyor.
Türkiye’nin iki tane “Antakya”sı var. Biri, herkesin bildiği Hatay’daki Antakya. Diğeri ise pek az kişinin bildiği Isparta Yalvaç’taki Antakya.
Bu ikincisi bir antik kent. Milattan önce 275 yılında Büyük İskender’in generallerinden Seleukos’un ya bizzat kendisi ya da oğlu Antiohos tarafından o sırada Frigya’ya kadar gelmiş olan Galya’lılara karşı bir ileri karakol olarak kurulmuş.
Sonra aradan 270 yıl geçmiş, Roma İmparatoru Augustus burayı civarda bulunan 8 koloninin merkezi yapmış, adı da bölgenin adı olan Pisidia olmuş, kurucusunun adı olan Antiokhea bu isme eklenmiş.
Antik kentin en önemli özelliklerinden biri Hristiyanlık tarihinde işgal ettiği önemli yer. Milattan sonra 46 yılında, Hristiyanlığın kurucusu kabul edilen Aziz Pavlus, yanında Aziz Barnabas’la birlikte buraya gelmiş, hatta Pavlus ilk vaazını bu kentte vermiş. İzleyen yıllarda Hristiyanlığın yayılmasından sonra kente bir St. Paul, yani Aziz Pavlus Kilisesi de inşa edilmiş.
Kent, 13. yüzyıla kadar dayanmış ama ondan sonra terk edilmiş ve bir yokoluş sürecine girmiş. Şimdi dev bir arkeolojik kazı alanı. Buradaki kazılarda yakın zamanda çok ilginç bir parça toprağın altından çıkarıldı.
Bu bir tılsımlı kolyeydi. Pisidia Antiokheia Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özhanlı, gazetecilere, kolyenin antik kentteki Aedilicus Tepesi’nde bulunan kilise çevresinde yapılan kazılarda bulunduğunu söyledi.
Tılsımlı kolyenin, yapılan araştırmalarda kanser hastalığına karşı yapılmış olduğunun belirlendiğini aktaran Özhanlı, Antiokheia kazılarında bugüne kadar bulunmuş en ünik eserlerden birisi olan amulet üzerinde yapılan çalışmaların ardından elde edilen veriler, buluntunun önemini daha da arttırmıştır.” dedi.
Özhanlı, kolyenin antik dönemde kanserin bilgi kökenlerine ışık tuttuğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Kızı hastalanan bir babanın, kızının iyileşmesi için yaptırıp, boynuna amulet olarak taktırmış olduğu kolyenin bir yüzünde yengeç, diğer yüzünde ise bu hastalıktan kurtulması için yazılmış sözler yer almaktadır. Kanserli tümörün yengece benzetilmesi aslında hastalığın adının nedenidir. Çünkü ‘karkinos’ Yunanca’da yengeç anlamına gelmektedir. Günümüzde, kullanılan ‘kanser’ kelimesi de ismini Yunanca’daki ‘yengeç’ isminden almaktadır. Bu tür tılsımlı taşlar, Helenistik dönemden başlayarak, milattan sonra 4. yüzyıla kadar yaygın bir şekilde kullanılmışlardır. Antiokheia’da bulunan örnek, Anadolu’da günümüze kadar bulunmuş, en iyi korunmuş ve en anlamlı resim ve yazı içeriğini vermektedir.”