Kültür Sanat 14 Nisan 2023
Bu haber 1 yıl önce yayınlandı
Olkan Özyurt

42. İstanbul Film Festivali Günlüğü: 10Haber’den 10 film

42. İstanbul Film Festivali, İstanbul'da üç semte, altı salona yayıldı. Film gösterimleri, yarışmalar, söyleşiler, sinema çıkışı sohbetleri.10Haber gün gün festivalin nabzını tutuyor. Sekizinci günün öne çıkanları 'Ayna Ayna', 'Hayatın Kıyısında', 'Bir Aşk Hikayesi', 'Super-8 Yılları'...

Radikal bir aşk öyküsü

KOPENHAG DİYE BİR YER YOK/ COPENHAGEN DOES NOT EXIST
Atlas 1948 11.00

‘Kopenhag Diye Bir Yer Yok’, yönetmen Martin Skovbjerg’ sözleriyle “radikal ve trajik bir aşk öyküsü. Aşkın özgürleştirici potansiyeli ve yıkıcı gücü hakkında şiirsel, canlı, çağdaş bir hikâye”. Bir genç kadın hiç iz bırakmadan ortadan kaybolmuştur. Erkek arkadaşı, üç ay sonra tuhaf bir teklifi kabul eder: Bir eve kapatılacak ve kadının babası tarafından olaylarla ilgili sorgulanacaktır.

Anlaşılan o ki iki âşık tuhaf ve alışılmadık gibi görünen bu hayatı sürmeyi çok önce kararlaştırmışlardır, şehrin göbeğinde, herkesten ve her şeyden uzakta… Dünya prömiyerini Rotterdam Film Festivali’nin ana yarışmasında yapan ‘Kopenhag Diye Bir Yer Yok’un senaryosu, ‘Dünyanın En Kötü İnsanı’nın da senaristi Altın Lale ödüllü Eskil Vogt tarafından yazıldı. Bilet almak için tıklanıyınz.

Büyüdü pabuçlar eller büyüdü

FALCON LAKE
Cinwam City’s (Salon 7) 11.00

Charlotte Le Bon’un, Cannes’ın Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde prömiyerini yapan ilk uzun metraj filmi, bir aşk hikâyesi, bir hayalet hikâyesi, aynı zamanda incelikli bir büyüme hikâyesi anlatıyor. ‘Bastien Vivès’in Une sœur / Bir Kız Kardeş’ adlı çizgi romanından esinlenen ve 16 mm filme çekilen ‘Falcon Lake’, Quebec’te, Montreal’in kuzeybatısındaki Laurentides yakınlarındaki bir gölün kenarında geçiyor.

Film, yaz tatillerini aileleriyle birlikte bir göl kulübesinde geçiren Bastien ile Chloé’nin bir hayalet efsanesiyle haşır neşir oluşlarını konu alıyor. Aralarındaki yaş farkına rağmen iki genç arasında benzersiz bir bağ oluşuyor. Bilet almak için tıklayınız.

Nobelli yazarın annelik yılları

SUPER-8 YILLARI/THE SUPER 8 YEARS
Cinewam City’s (Salon 7) 16.00

2022 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Annie Ernaux’nun yazıp anlattığı, oğlu David Ernaux-Briot’nun yönettiği ‘Super-8 Yılları’, Annie Ernaux’nun yazarlığa adım atmadan önce çekilmiş 8mm hatıra filmlerini bir araya getiriyor: “1972 ile 1981 yılları arasında çekilmiş super-8 filmleri yeniden izlerken, bunların yalnızca bir aile arşivi olmadığını, aynı zamanda 1968’den sonraki 10 yıl boyunca toplumsal bir sınıfın eğlencelerine, yaşam tarzına ve özlemlerine tanıklık ettiğini de gördüm. Bu sessiz görüntüleri, mahrem olanı toplumsal olanla ve tarihle birleştiren bir hikâyeye dahil etmek, o yılların tadını ve rengini aktarmak istedim.”

Aralarında ‘Babamın Yeri’, ‘Bir Kadın’, ‘The Possession’, ‘Seneler’ ve ‘Kürtaj’ın da bulunduğu 20’e yakın kurmaca ve anı kitabının yazarı olan Annie Ernaux, birçokları tarafından Fransa’nın en önemli edebi sesi olarak kabul ediliyor. Little White Lies’a göre “Evlilik, annelik ve olup biten her şey üzerine büyülü bir ev filmi/görsel makale“ olan ‘Super-8 Yılları’, prömiyerini Cannes’da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümü kapsamında yaptı. Bilet almak için tıklayınız. 

24 saatlik macera

ÖLÜLER İÇİN YAŞAM KILAVUZU
Atlas 1948 16.00

Empati kurma yeteneğini ve hislerini uzun yıllar önce kaybetmiş ve adeta bir suç makinesine dönüşmüş Deniz, İstanbul’da olduğu tahmin edilen esrarengiz bir yazılımın peşine düşer ve kendisini 24 saat sürecek kaotik bir serüvenin içinde bulur. Barış Fert’in ilk uzun metraj filminde Deniz Işın, Haki Biçici, Ece Bozkaya, Muttalip Müjdeci ve Caner Cindoruk oynuyor. Film Ulusal Yarışma’da yer alıyor. Bilet almak için tıklayınız. 

Arafta, şafak sökerken başlayan aşk

6-9 SESSİZLİK/SILENCE 6-9
Cinewam City’s (Salon 3) 19.00

Uhrevi, hüzünlü bir arafta sıkışıp kalmış adamlar, mantıksız gerçekliğin gerçeküstü, retro-fütürist dünyası… Prömiyerini Karlovy Vary Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma bölümünde yapan ‘6-9 Sessizlik’, sırlarla örülü bir aşk hikâyesini anlatan, gizemlerle dolu bir fantastik film.

Film, Aris ile Anna’nın, rüyalardan fırlamış bir sahil kasabasında şafak sökerken karşılaşmalarıyla başlar. Aris, kasabanın kaybolan sakinlerinin seslerini kaydetmek için bir işe başlamak üzeredir. Aris kasabanın tuhaf ritüellerine uyum sağlamaya çalışırken, Anna ile birbirlerine âşık olurlar. Daha önce ‘Köpek Dişi’ ve ‘Sargasso Denizi Mucizesi’nde birlikte çalışan Angeliki Papoulia ile Christos Passalis’in başrollerini paylaştığı melankolik ‘6-9 Sessizlik’, oyuncu Passalis’in ilk yönetmenliği. Bilet almak için tıklayınız.

Çağdaş bir melodram

BİR AŞK HİKÂYESİ/A LOVE STORY
Atlas 1948 19.00
Kadıköy Sineması 21.30

Ünlü Fransız oyun yazarı Alexis Michalik’in yönettiği yeni film, büyük başarı kazanan ödüllü sahne oyunundan yine Michalik tarafından sinemaya uyarlandı. Michalik, oyunda olduğu gibi filmde de başrollerden birini oynuyor ve aynı oyuncularla çalışıyor.

Film, hayatı darmadağın olmuşken Justine’e âşık olan Katia’yı izliyor. Daha hamileyken Justine tarafından terk edilen Katia 12 yıl sonra, sadece birkaç aylık ömrü kaldığını öğreniyor. Bundan sonra kızına bakacak birini bulmak için tek şansının yıllardır görmediği, alaycı, hayattan ümidini kesmiş yazar kardeşi William olduğunu fark ediyor. ‘Bir Aşk Hikâyesi’ dokunaklı, komik; hayatla, kahkaha ve gözyaşlarıyla dolu çağdaş bir melodram. Alexis Michalik imzalı ‘Edmond’, 2019 İstanbul Film Festivali’nin açılış filmiydi. Bilet almak için tıklayınız.

New York sokaklarında çaylak bir Al Pacino 

DEVRİYE/CRUISING
Fransız Kültür Merkezi 19.00

William Friedkin’in ‘The Boys in the Band’den 10 yıl sonra çektiği, Al Pacino’nun çaylak bir polisi canlandırdığı ‘Devriye’, 1970’lerin sonlarında, AIDS öncesi dönemde, New York’ta geçen karanlık bir cinayet-suç gerilimi. Film, bir seri katilin eşcinsel erkekleri vahşice öldürmesi üzerine, genç bir polis dedektifinin New York’un altkültürlerini araştırmak üzere gizlice görevlendirilmesiyle gelişen olayları anlatıyor.

‘Devriye’, The New York Times muhabiri Gerald Walker’ın gerçek olaylardan esinlenen 1970 tarihli romanına dayanıyor. Yapım ve gösterim aşamalarında New York’un eşcinsel toplulukları tarafından şiddetle protesto edilen ‘Devriye’, eşcinsel yaşam tarzını tasvir etme biçimi, muğlak senaryosu ve nihilist yaklaşımı nedeniyle bugün de tartışmalı olmaya devam ediyor. Bilet almak için tıklayınız.

Fatma şimdi ne yapıyor?

FATMA’DAN SONRA 40 YIL
Sinematek / Sinema Evi 19.00

Anadolu’nun en eski topluluklarından biri olan Tahtacılar üzerine yapılan ilk çalışmalardan biri, Suha Arın’ın 1979’da çektiği ‘Tahtacı Fatma’ filmidir. Türkiye’nin belgesel film tarihi açısından oldukça önemli olan bu filme dair 1999’da verdiği bir röportajda Suha Arın, Tahtacılarla iletişimlerinin uzun süre önce koptuğunu ve güncel durumlarını inceleyen bir belgesel yapmak istediğini dile getirmişti.

Ancak Arın, bu hayalini gerçekleştiremeden 2004’te hayatını kaybetti. Peki, yönetmen Suha Arın’a 20 yıl önce tanıştığı bu topluluğu merak ettiren neydi? Yönetmen Sezer Ağgez ‘Fatma’dan Sonra 40 Yıl’ belgeselinde bu sorunun peşine düşüyor ve Tahtacıları 40 yıl sonra aynı yerinde, Tahtacı Fatma filminde görev almış belgeselciler ile gözlemliyor ve geçen bunca yılın ardından yaşadıkları değişimi gözler önüne seriyor. Bilet almak için tıklayınız.

Aynanın gör dedikleri

AYNA AYNA
Atlas 1948 21.30

Belmin Söylemez senaryosunu Haşmet Topaloğlu ile yazıp yönettiği ‘Ayna Ayna’ üç kadının hikayesi üzerinden bir kolektif mücadele öyküsü anlatıyor bize. Günümüz İstanbul’u. Toplum gitgide daha da muhafazakârlaşıyor. Birçok kadın bağımsız olarak ayakta kalmak için mücadele veriyor.

Aylin, oyuncu olma hayali kuran zoraki bir işletme öğrencisi. Baskıcı babasından kurtulup kendi hayatını kurabilmek için bir Osmanlı dizisindeki cariye rolünü kapmak ister. Oyunculuk öğrenmek için bir kursa yazılır. Frida, bir türlü bitiremediği Frida’ya Mektuplar oyununu sokaklarda prova eder. Ancak korkularına ve panik ataklarına yenik düşer. Tanınmış oyuncu Lale, tiyatrosunda oyunlar sergiler ve oyunculuk kursu verir. Ekonomik zorluklara rağmen tiyatrosunu ayakta tutmak için mücadele eder. Üç kadının yolları Lale’nin kursunda kesişir. Manolya Maya, Şenay Aydın, Laçin Ceylan, Cengiz Orhonlu başrolde… Bilet almak için tıklayınız. 

Tut elimi, buradan gidelim

HAYATIN KIYISINDA/ON THE FRINGE
Cinewam City’s (Salon 7) 21.30

İnsanı hep diken üstünde tutan, Juan Diego Botto’nun yönettiği ‘Hayatın Kıyısında’, üç karakterin bir gün boyunca iç içe geçen hikâyelerini konu alan bir toplumsal gerilim. Azucena’nın ailesiyle birlikte oturduğu evlerine borçlu oldukları banka el koyacaktır ve tahliyeyi durdurmak için yalnızca 24 saat vardır. Gözüpek avukat ve aktivist Rafael, sosyal hizmet görevlileriyle polisin küçük bir çocuğu gözlem altına aldığını gördüğünde onu bekleyen hamile eşini ihmal edecektir.

Evini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan büyükanne Teodora, oğlunun tüm suçu üstlenmesine engel olmaya çalışır. Hayatları pamuk ipliğine bağlı bu üç kişi için bugün, konut krizinin iyice ciddileştiği Madrid’de eşi benzeri olmayan bir gündür. Zaman patlamamış bir bomba gibi geçmeye devam etmektedir. Dokunaklı olduğu kadar sürükleyici olan bu gerilim filmi, dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nin Ufuklar bölümünde yaptı. Başrolde Penélope Cruz var. Bilet almak için tıklayınız.