Ekmeleddin İhsanoğlu arşivini düzenlerken bir hazine bulmuş: Mehmet Akif’in Kuran meali

Mehmet Akif Ersoy'un Kur'an mealinin bazı kısımları 64 yıl sonra yayınlandı. Yayınlayansa Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu. O meal babasına emanet edilmiş çünkü. Emanetler arasında İstiklal Marşı'nın el yazısıyla orijinali de var.

Kültür Sanat 23 Ağustos 2024
Bu haber 4 hafta önce yayınlandı

Mehmed Âkif Ersoy 1936 yılında Mısır’dan ayrılırken yakın dostu Müderris İhsan Efendi’ye çok önemli bir dizi evrak emanet etmişti. Bu emanetler başta Kur’an meali olmak üzere bazı şiir müsveddeleri ve mektuplardı. Üstelik İstiklâl Marşı Şairi’nin bir de vasiyeti vardı. Dostu İhsan Efendi’ye “Mısır’a dönmezsem yak” diyerek buradan ayrılıp İstanbul’a dönmüştü. Mehmet Akif Ersoy aynı yıl İstanbul’da Mısır Apartmanı’ndaki dairesinde hayata veda etti.

Mehmet Akif Ersoy’un emanetlerine sahip çıkan Müderris İhsan Efendi bu önemli evrakı sonra oğlu Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’na teslim edecekti. Emanetler arasında en çok merak edileni Kur’an mealiydi. İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy 1925’te TBMM, Diyanet İşleri Başkanlığı ve yakınlarının ısrarı üzerine Kur’an meali çalışmasına başladı ve resmi olarak 1929’a kadar çalışmayı sürdürdü.

64 yıl sonra tesadüfen ortaya çıktı

İhsan Efendi meali kendisi yakmadı, ancak hasta yatağındayken Ersoy’un isteğini 17 yaşındaki oğluna vasiyet etti. Ekmeleddin İhsanoğlu da bazı aile dostlarıyla birlikte mealin bulunduğu kısımları yaktı. İhsanoğlu bir süre önce evinde dosyalarının arasında bulduğu eflatun defteri incelediğinde Mehmet Akif Ersoy’un Kur’an malinin bir bölümüyle, Ersoy’a dostlarından gelen 28 mektup, İstiklal Marşı’nın el yazısı orijinali ve ‘Safahat’ın yedinci cildi ‘Gölgeler’in müsveddeleriyle karşılaştı.

İhsanoğlu’nun bulduğu bu belgelere dayanarak Fatma Şen ile kaleme aldığı ‘Akif’ten Emanetler’ kitabı Yapı Kredi Yayınlarından çıktı. Prof. Dr. İhsanoğlu Mehmet Akif’in zorluklarla geçen hayatını roman dilinde, geniş literatür çalışması ve yeni belgelerle okuyucuya sunan kitaba ve Kur’an Meali’ne ilişkin AA’nın sorularını yanıtladı.

– Mehmet Akif Ersoy sizin hayatınızda önemli rol oynuyor. Çünkü Mısır’daki en yakın arkadaşlarından biri babanız İhsan Efendi. Okuyucular kitapta merak edilen Kuran Mealini bulacaklar mı?
– Rahmetli Akif Bey yazılarında, makalelerinde dini sorulara girdikçe Kur’an’dan alıntılar yapıyordu, Türkçe tercümeleri ifade ediyordu. Bunları herkes takdirle karşılıyordu. Cumhuriyet döneminde Türkçenin dini eserlerde kullanılması, Kur’an’ın Türkçe tercümesi umumi bir arzu oluşmuştu. Akif Bey ‘Bu iş beni aşar’ diyordu. Resmi makamlardan, sevenlerinden ısrar gelince ‘Peki’ dedi. Birebir tercüme değil, cümleleri nasıl anladığına göre mealini yaptı. Devrin büyük alimi Elmalılı Hamdi Efendi tefsir yapacak, Akif Bey de meali yazacak. Böylece anlaşıyorlar. Akif Bey Mısır’da meal yaparken eksiğini hissediyor. Çünkü Kur’an’ın mucizevi yapısını aksettiremediği yönünde endişe ediyor ve iki kez meal yapıyor. Akif Bey 1936’da dönüyor Türkiye’ye. Dönerken de babama Kahire garında, yanlarında İsmail Ezherli Bey var, ‘Dönemezsem Kur’an’ı yak’ diyor. Kur’an’ın yakılması hadisesi ise 1961’de, babamın vefat ettiği yıl oldu.

‘Bugün bu aklımla olsaydım, aynı şeyi yapmazdım’

– Akif’in Kuran Mealini aile dostlarınızla yaktığınız zaman 17 yaşındasınız. O günü hatırlıyor musunuz?
– Çok net hatırlıyorum. Babam vefatından birkaç gün önce beş gözlü çalışma masasının gözlerini işaret ederek ‘Şu gözde şunlar var’ dedi. ‘Bana emrihak vaki olursa, bunları yakacaksınız’ dedi. 1961 senesinin yaz aylarıydı babamın vefatı. Açtım çekmeceleri ve Kur’an tercümesini gördüm. 17 yaşındayım. Akif Bey’in mealin yakılmasını istediğinden haberdar değilim. Babamın neden 1936’dan 1961’e kadar sakladığını bilmiyorum. Hatta babam temiz bir nüshasını çekmiş. Maalesef hepsi gitti. Bugünkü bu aklınla olsaydın aynı şeyi yapar mıydın diye sorarsanız, hayır yapmazdım. Tarih maalesef öyle akmıyor. O bakımdan o günü çok iyi hatırlıyorum.

‘Keşke başka defterler de kurtulsaydı’

-“Yakılmadan önce nüshaları alındı mı? Başkalarının eline geçti mi?” gibi rivayetler dolaşıyor. Bir gün babanızın ve kendi kitaplarınızın bir kısmını Yozgat Bozok Üniversitesine göndermeden önce bir evrak bulmuşsunuz. Bize bulduğunuz belge ve sonrasından bahseder misiniz?
– Kahire, İskenderiye, İstanbul, İngiltere, Ankara, Almanya derken tekrar Türkiye’ye yerleştik ve 15 bin ciltlik kütüphanem var, şimdi daha da arttı. Onları tasnif ederken, hangi kitap Yozgat’a gidecek, hangisi başka kütüphanelere gidecek derken, bir gün bir dosya içinde eflatun renkli karton kapaklı bir defterde Mehmet Akif Ersoy’un yazısı, tashihleri, Fatiha, Bakara, Al-i İmran suresinin başı… Hadise bu.

Bulunca ne hissettiniz? Bu defter o evrakların arasında nasıl yer almış olabilir?
Mehmet Akif’e ait defteri bulduğumda büyük heyecan duydum. Çok sevindirici bir şeydi. Keşke başka defterler de kurtulsaydı. Oradan oraya evrakların arasına karışmış. Tasnif edince evrakları, ‘Bunların yayımlanması lazım’ dedim. Şahsa mal olan şeyler değildi. Bunlar arasında Kur’an meali var. İkincisi ‘Gölgeler’ şiir kitabının müsveddeleri ve başka hiçbir yerde görülmeyen Akif Bey’in İstiklal Marşı şiirini kendi el yazısıyla buldum. Kitap kapağında yer aldı ve de ilk defa bu kitapta yer aldı. Akif’e yazılmış 30’a yakın mektup var. Abbas Halim Paşa’dan, kızı Prenses Emine Hanım’dan, bestekarlardan, şairlerden, Şerif Muhittin’den, Teşkilatı Mahsusa’nın Başkanı Eşref Kuşçubaşı ve aile fertlerinden gelen mektuplar. Bunlar doğrusu büyük sürprizdi. Akif Bey’in bilinen hayat tarzından farklı bir hayat yaşadı, zorluklar içinde… Bir arkadaşından borç istiyor. Diyor ki, ‘Üniversiteye gideceğim, tramvay metro parası, bilet bulamıyorum, ödeyemiyorum’ diyor. Bunu Akif yazıyor, İstiklal Marşı şairi, milli şair. Bu mektuplar ilk kez yayınlanacak.

Türk din adamı Mustafa Runyun’dan oğluna kalan ve 2012’de basılan Mehmet Akif Ersoy’un Kur’an mealinin kısa bir bölümü yayınlandı. Bu kitap düşünüldüğünde sizin kitabınızdaki mealle aynı mı, paralellik gösteriyor mu?
Biz bu konuyu ilmi bir şekilde inceledik ve şu neticeye vardık, üç nüsha tek metin. Akif’in yaptığı tercümeler, Fatiha, Bakara ve Al-i İmran suresinin başı. Benim bulduğum meal ile diğer metinleri karşı karşıya koyduğumuz zaman cümle yapıları hemen hemen aynı. Bir kelimenin yerine başka bir kelime kullanıyor. Bazı ifadelerde değişiklik yapıyor, çizmiş üstüne yazmış. Bu mühim, Akif’in Kur’an-ı Kerim’i nasıl anladığını göstermesi bakımından zengin bir malzeme. Yani üç nüsha var. Biri Akif Bey’in babama verdiği meal, ikincisi Elmalılı Hamdi Efendi’nin tefsiri ve Mustafa Runyun’un Akif Meali’ni inceledik. Zaten Elmalılı Hamdi Efendi ile Mehmet Akif arasında bir anlaşma var. Birbirlerine gönderiyorlar ve bir nüsha da diyanete gönderiyorlar. Bu anlaşma da kitapta yer alıyor. Biz üçünü bir araya getirdik. Aralarındaki farklılıkları tespit ettik, üslup, kelime bakımından inceledik. Nüshalar arasında çok az farklılık var.

Mehmet Akif’in Elmalılı Hamdi’ye gönderdiği, Kur’an’ın ilk 40 sayfasına ilişkin çalışmayı anlattığı mektup da mı bu evraklar arasındaydı? Bunu kitapta okuyucuya sunacak mısınız? Bu evrakın içeriği nasıl?
– Mektup 1926 tarihli. Çalışma yeni başladığında fotoğrafik kopyasını alıyor ve babama veriyor. Bu düşündürücü bir şey. İyi ki yapmış bunu. Bu işin şartlarını aydınlatıyor.

– Mehmet Akif’in ‘Gölgeler’ kitabı ilk kez Kahire’de yayınlanıyor. Babanız İhsan Efendi’ye Mısır’dan ayrılırken üç adet defter vermiş, bu defterlerin içeriğinde ne var?
– Bu defterlerde çok önemli şeyler var. Birincisi ‘Gölgeler’ kitabının maketi, İstiklal Marşı metni var ve her bir şiir üzerinde tashihler var. Akif Bey’in ne kadar hassas olduğunu, kelimelerle nasıl oynadığını göstermesi bakımından önemli.

‘Mehmet Akif’in Mısır’da zorluklarla yaşadığı yeni ortaya çıkıyor’

– Mehmet Akif gurbette, Mısır’da zorunlu mu yaşadı sizce?
– Gurbette ve uzlette. Orada Akif’in konuştuğu Abbas Halim Paşa. Sonra o da vefat ediyor. En çok babama gidiyor. Onun gibi mücadeleler içinde, savaşlar, isyanlar içinde bulunup ülkenin menfaatine, devletin payidar olmasına çalışan kaç kişi var o kuşakta? Mehmet Akif’in Mısır’da zorluklarla yaşadığı yeni ortaya çıkıyor. Bizim bildiğimiz Prens Abbas’ın himayesinde yaşıyor. Müreffeh bir hayat. Fakat anlaşılıyor ki mektuplarda, çok sıkıntılarda. Üniversitede ders veriyor. Haftada dört gün gidiyor. Her gidişinde bir saat Türkçe ders veriyor. Ders başı para alıyor. 120 dakika kadar yol gidiyor ve de eve gidişi de var. Çok yorucu bir yol.

– Siz Kur’an bilgisi iyi bir ilim insanısınız. Sizin kitabınızda da geçtiği gibi Elmalılı Hamdi Yazır’ın mektuplarında Mehmet Akif’in meali için “sade ve dili çok yalın” dediği belirtiliyor. İlahiyatçı değilsiniz ama Akif mealinde sizce de sade bir dil mi kullanmış?
– Elmalılı gibi bir alim, Akif gibi edip bir şairin üzerine bir şey söylemek haddime düşmez. Arapça, bilhassa Kur’an dili çok geniş kapsamlı, çok zengin kelime hazinesi olan bir lisan. Daha az kelime sayısı olan Türkçe’yle ifade etmek zor. Arada pek çok nüans kayboluyor. Beş bin kelimeyle ifade etmek başka, bin kelimeyle başka türlü. Orada sıkıntı olabilir. Bunu sarraflar anlar, herkes anlamaz. Bu bakımdan Akif Bey bu istediği nüansları veremediği için sıkıntıda. “Bana bu güven verildi, ben güzel yapamazsam nasıl Allah’a hesap veririm” korkusu içinde. Siyasi bir korkusu daha vardı.

-‘Amacımız Mehmet Akif’in iç hayatını daha da aydınlatmaktı’

– Mehmet Akif’in kronolojik hayat hikayesini ve daha önce çalışılan eserleri de kitapta kullanıyorsunuz. Mehmet Akif’in diğer yazılan eserlerde eksik anlatıldığını düşünüyor musunuz?
– Var tabii, çok var. Bu kitabın çıkması bize şunu anlatıyor. Bu işleri baştan almak lazım. Mektuplar kapalı dünyanın penceresini açıyor. Siz oradan içeri giriyorsunuz. O mektuplar olmasa siz Akif’in evinin içinde, gönlünde olan ızdırabı, sevinçleri göremezsiniz. Akif Bey’in hayatını çok yakın dostları yazmış. Bunların başında Eşref Edip Bey geliyor. Bir nevi vakanüvisi. Pek çok eserden istifade ettik. Amacımız Mehmet Akif’in iç hayatını daha da aydınlatmaktı.

Diyanetten mealin araştırılmasını istedi

– Mehmet Akif’in Kur’an mealinin bulunabileceği beklentisi yazılıyordu ve bu daha çok sizden bekleniyordu. Okuyucu bu kitapla aradığını bulabilecek mi?
– Akif Bey’in yazdığı mealin kime gittiği açık. Öyle ezbere bir yere gitmez. Eksik kalan bir şey var. Benim pederime intikal eden metin, rahmetli Mustafa Runyun’un eski yazıdan yeni yazıya çektikleri metin ve Elmalılı Hamdi’nin metni. Burada eksik olan diyanetteki metin. Mustafa Runyun’un aldığı metin benim kanaatime göre Akif Bey’in Diyanet İşleri Başkanlığı’na gönderdiği metindir, o metnin ortaya çıkması lazımdır.

– Mehmet Akif Ersoy’un Kur’an mealine çalışırken alim Elmalılı Hamdi Yazır ve Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki’ye birer nüsha gönderdiği kitabınızda yer alıyor. Bu zamana kadar neden diyanetten nüshalar çıkmadı?
– İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri olduğum dönemde eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in makamında “Reis Bey, bunu araştırınız, muhakkak birtakım şeyler çıkacaktır” dedim. Bilmiyorum araştırdılar mı? Diyanet işlerinden Mehmet Akif’in Kur’an mealini araştırmadılarsa rica ediyoruz, yapın diyoruz ve bu hikaye tamamlansın.

Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinden bazı kısımların elinizde olduğu kitapta zikrediliyor. Bu cüzleri Yozgat Bozok Üniversitesine Ekmeleddin İhsanoğlu Tarih ve Kültür Uygulama ve Araştırma Merkezine emanet etmeyi düşünüyor musunuz?
– Akif ile ilgili takım halinde ciltli Sebilürreşad, Darülfünun’da verdiği derslerin külliyat içinde basılmış eserini merkeze vereceğim. Elmalılı Hamdi Yazır’ın Mehmet Akif’e gönderdiği tefsiri de vereceğim.

-Bir gün belki bir yerden Mehmet Akif’in Kur’an Meali’ne ulaşmak mümkün mü? Siz böyle bir olasılık görüyor musunuz?
– Mehmet Akif’in Kur’an mealinin temenni ediyorum tamamı ortaya çıksın. Birinin elinde olması sevindirir ve o manevi yükten bizi kurtarır. Ama zannedersem bildiğimin ölçüsünde 30 cüz bir daha gelmeyecektir.

85. yıldönümünde bir Hatay sırrı: Makbule Hanım ve Sabiha Gökçen Atatürk'ün emriyle o gün neden hapse girdi?85. yıldönümünde bir Hatay sırrı: Makbule Hanım ve Sabiha Gökçen Atatürk’ün emriyle o gün neden hapse girdi?

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.