Bir kıyamet güldürüsü: ‘Direnişin Melankolisi’
Nobelli yazar Annie Ernaux okurlarına müjde. Yazarın, yine kişisel hafızasından ve anılarından çıkarak kaleme aldığı 'Kızın Hikayesi' raflarda yerini almaya gün sayıyor. İstikamet bu kez 1958 yazı. Ernaux'nun bir erkekle geçirdiği ilk geceye konuğuz.
10Haber, Can Yayınları tarafından yayınlanan kitaptan 'tadımlık' bir bölümü paylaşıyor.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Fransız yazar Annie Ernaux’nun alametifarikası kendi yolculuğundan yola çıksa da daima başka kadınların hikayelerine de açılan kapılar açarak duygu birliği yaratması. Mottosu, ikinci dalga feminizmin kült sloganı “Kişisel olan politiktir” olan yazar, deneyimlerini toplumsal tarihle birleştirme misyonunu ilk romanı 1974 tarihli ‘Boş Dolap’tan itibaren sürdürüyor.
Yazarın, ‘Seneler’, ‘Babamın Yeri’, ‘Yalın Tutku’, ‘Boş Dolaplar’, ‘Bir Kadın’ ve ‘Olay’ romanlarını Türkçeye kazandıran Can Yayınları’ndan Ernaux okurlarına bir müjde daha. Yazarın, yine kişisel hafızasından ve anılarından çıkarak kaleme aldığı ‘Kızın Hikayesi’ Siren İdemen çevirisiyle raflarda yer almaya gün sayıyor. Ernaux ile bir kere daha hafızanın labirentlerinde dolaşacağız.
Romanlarında evlilik, toplumsal sınıf mücadelesi, kadın özgürlüğü, cinsellik, kürtaj, yaşlılık temalarını işleyen Ernaux, 2022 yılında ülkesinin Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen ilk kadın yazarı olarak da tarihe geçmişti. Annie Ernaux, Normandiya’da küçük bir kasabada büyümesi, 1960’larda geçirdiği yasadışı bir kürtaj, eşitsizlikler, ev hayatı, cinsellik, ilişkiler, kadın olma halleri başta olmak üzere kendi deneyimleri üzerinden toplumdaki birçok önemli meseleye dikkat çeken eserleriyle biliniyor. Zaten Nobel Edebiyat Ödül’ünü de bu nedenle kazanmıştı. Nobel komitesi, Ernaux’a, “Kişisel hafızanın kökleri, yabancılaşmalarını ve kolektif kısıtlamalarını ortaya çıkarmadaki cesareti ve klinik duyarlılığı” nedeniyle ödülü verdiğini açıklamıştı.
2016 yılında yayımlanan, 2020’de İngilizceye çevrilen ‘Kızın Hikayesi’nde yazar, okurları bir kere daha kendi anılarına davet ediyor ve 1958 yazına götürüyor. Normandiya’da bir tatil kampı eğitmeni olarak çalışarak geçirdi ve bir erkekle geçirdiği ilk geceyi anlatıyor. 60 yıl sonra hafıza labirentlerinde yolculuğa çıkan yazar, o yazla ilgili silinmez anılarını aktarıyor. Kitap, yazarın unutmak istediği bu genç kadını düşünmek için geri dönebileceğini fark etmesinin bir çıktısı aslında. Arzu, tutku ve utanç duygularının aktarmaktan hiçbir şekilde çekinmeyen Ernaux, geçmişin hatırlanmak istenmeyecek anıları anlatmaya cesaret ederek bir kere daha onu okumayı neden sevdiğimizi hatırlatıyor.
10Haber, Annie Ernaux’nun dumanı üzerinde tüten ‘Kızın Hikayesi’ romanından tadımlık sunuyor:
Başkalarının gerçekliğine kapılan insanlar vardır, onların konuşma tarzlarına, bacak bacak üstüne atışlarına, sigarayı yakışlarına… Başkalarının varlığına saplanıp kalırlar. Günün birinde ya da daha doğrusu bir gece, tek bir Öteki’nin arzu ve iradesine kapılırlar. Kendileri hakkında inandıkları her şey yıkılır. Tamamen çözülüverirler ve olayların bilinmez akışı içinde sürüklenen yansımalarının hareketlerini, boyun eğişini izlemeye koyulurlar. Her daim Öteki’nin iradesinin arkasından giderler. O hep bir adım ileridedir. Ona asla yetişemezler.
Ne teslimiyet ne de rıza, sadece “bana ne oluyor” ya da “bu benim başıma geliyor olamaz” dedirten gerçeğin sersemleticiliği. Fakat bu şartlarda ben yoktur artık ya da aynı ben olmaktan çıkmıştır. Yalnızca Öteki vardır; her hareketin, durumun, bir sonraki ânın efendisi odur, yalnızca o bilir.
Sonra Öteki çeker gider; artık hoşuna gitmez, ilgisini çekmez olmuşsunuzdur. Sizi gerçeklerle, mesela kirli bir donla baş başa bırakıp terk eder. Tek umursadığı kendi zamanıdır artık. Sizse çoktan alışkanlık haline getirdiğiniz itaatkârlıkla baş başa kalırsınız. Efendisi olmayan bir zamanda tek başınıza.
Başkaları için şimdi çocuk oyuncağıdır sizi ayartmak, içinizde açılan boşluğu doldurmak için üşüşürler, hiçbir şeylerine itiraz etmezsiniz, varlıklarını hayal meyal hissedersiniz. Siz Efendi’yi beklersiniz, hiç değilse bir kere lütfedip size dokunmasını. Yapar bunu, bütün varlığınızla yalvardığınız olanca kudretiyle, bir gece yapar. Ertesi gün toz olur. Önemsemezsiniz, onu tekrar görme umudu yaşama sebebiniz haline gelmiştir artık, giyinmeniz, kendinizi geliştirmeniz, sınavlarda başarılı olmanız hepsi onun içindir. O geri gelecek ve bu sefer ona layık olacaksınız, hatta daha da ötesi, önceki silik varlığınıza kıyasla bilginizle, özgüveninizle, güzelliğinizdeki değişimle gözlerini kamaştıracaksınız.
Yaptığınız her şey, kendinize gizliden gizliye atadığınız Efendi içindir. Ancak, kendi değerinizi yükseltmek için çalıştıkça, farkına varmadan, kaçınılmaz olarak ondan uzaklaşırsınız. Ne derece aklınızı yitirdiğinizi birden idrak edersiniz, bir daha gözünüze gözükmesin istersiniz. Her şeyi unutacağınıza ve bundan asla kimseye bahsetmeyeceğinize kendi kendinize yemin edersiniz.
Hava durumu bakımından hiçbir özelliği olmayan bir yazdı; General de Gaulle’ün geri dönüşünün, yeni Cumhuriyet’in ve yeni frangın, dünya futbol şampiyonu Pelé’nin, Fransa Turu’nu kazanan Charly Gaul’ün, Da lida’nın Mon histoire c’est l’histoire d’un amour şarkısının yazı. Yirmi beş yaşına kadarki bütün yazlar gibi upuzun bir yaz; sonra hızla geçip gitmeye, gitgide kısalmaya başlayan, zihinde sırası karışan, sadece kavurucu sıcak, olağanüstü kurak yazlar kalır geriye: 1958 yazı.