Eurovision finali sinemalarda gösterilecek
2012'den beri Eurovision'da yokuz ama yarışmaya ilgimiz sürüyor. Bu yılı da pas geçtikten sonra kavuşacağımız günü hasretle beklerken, yarışmada ilk 10'a giren ilk şarkımız Halley ile bu performansa imza atan Klips ve Onlar'ın hikâyesine bakalım.
67’nci Eurovision Şarkı Yarışması, İsveç’in zaferiyle sonuçlandı. Bu yılın öncekilerden en büyük farkı savaş nedeniyle önceki senenin kazananı Ukrayna’nın değil İngiltere’nin ev sahipliğinde düzenlenmesiydi. Bu durum yarışmaya fazlasıyla yansıdı ve tarihin en siyasi Eurovisionlarından birini izledik: Doğal sonucu olarak Ukrayna’ya bolca destek mesajı gönderildi.
Yarışmaya en son 2012’de katılan Türkiye, İngiltere’de de yoktu. Ancak organizasyonun müdavimi eski tüfekler ile büyüklerinden Eurovision’un şenlikli geçmişini dinleyen genç kuşak, gerek internetten gerek yabancı kanallardan faydalanarak bu eğlenceli aktiviteyi izlemekten geri kalmadı.
Evet 11 yıldır sahnede yokuz ama insanlarımızın yarışmaya ilgisi sürüyor. Özellikle son iki-üç senedir özlem daha yüksek sesle dile getiriliyor. Öyle ki 14 Mayıs’ta gerçekleştirilen seçim öncesi DEVA Partisi Başkanı Ali Babacan sandıktan zaferle çıkılması halinde ülkemizin Eurovision’a geri döneceğini vaat etti.
Peki yarışmada neden yokuz? Yetkililer bunun nedenlerini oylama sistemindeki adaletsizlik olarak açıklıyor. Politikanın sonuçlar üzerindeki etkisine de vurgu yapılıyor. Ama açıklanmayan belki de en büyük sebep hem yarışmacılar hem de izleyiciler arasındaki LGBTİ bireylerin fazlalığı. Bu durum, “Yeniden katılalım” sesleri çoğaldıkça büyük olasılıkla birilerinin uykularını kaçırıyor.
Biraz da Eurovision tarihinde dolaşmakta fayda var. Yarışma, Avrupa Yayın Birliği üyesi ülkelerin katılımıyla ilk kez 1956’da düzenlendi. Sanremo Müzik Festivali’nden esinle yapılan organizasyon, bugün dünyanın en uzun soluklu televizyon programları arasında. Kimi zaman siyasi çekişmeler ruhunu zedelese de şov hâlâ devam ediyor.
https://www.youtube.com/watch?v=hF7yQ_d8rJg
Türkiye’nin ilk kez 1975’te Semiha Yankı’nın seslendirdiği ‘Seninle Bir Dakika’ adlı şarkıyla katıldığı Eurovision, ülkemiz için bazen eğlence, bazen memleket meselesi oldu. İnsanımızın yarışma geceleri heyecanla ekran karşısına geçmesi, elde kağıt kalem yapılan ince puan hesapları işin keyifli kısmıydı. Diğer yanda ise gerilim vardı. Doğu ile Batı arasında her daim gelgitler yaşayan ülkemizin kimlik bunalımları bu platforma fazlasıyla yansıdı. Kimi zaman Batılılar gibi müzik yaparak, şarkı sözlerinde yabancı dilde kelimeler kullanarak Avrupa’nın sesimizi duymasını bekledik. Kimi zaman yerel motiflerden yararlanarak başarı aradık. Bazen “Zaten Eurovision’u Avrupa’da bizden başka ciddiye alan yok” diyerek avunduk. Ama yarışmayla şöhret kazanan Anne Marie David, Corinne Hermès gibi isimlere sahnelerimizin, televizyon ekranlarımızın kapılarını sonuna dek açtık. Hatta Eurovision tarihinin en başarılı ismi Johnny Logan, Türkiye’yi ikinci adresi yaptı, Burçin Orhon ile nişanlanarak yarı damat statüsü bile kazandı.
Kötü sonuçlar alınca üzüldük. İskandinav ülkeleri arasındaki dayanışmaya, Kıbrıs Rum Kesimi ile Yunanistan’ın sürekli olarak birbirlerine 12 puan vermesine kızdık. Yine de ‘bu kez olacak’ diyerek, birkaç siyasi kaynaklı devamsızlık dışında yakın geçmişe kadar işin içinde kaldık. 2000 yılında Sertab Erener, Every Way That I Can ile birinciliği kazanınca, başta Türkiye’nin bu organizasyonda yer alması için büyük çaba harcayan sunucu Bülend Özveren olmak üzere çok sevindik. Yakın geçmişte kaybettiğimiz Özveren’i bu vesileyle saygıyla analım.
Sizlere Eurovision Şarkı Yarışması’nın tüm geçmişini anlatacak değilim. 10Haber’e atıfla, Eurovision tarihinde ilk 10’a giren ilk şarkımıza odaklanmayı tercih ediyorum.
Türkiye’yi 1985 yılında Eurovision’da Mazhar-Fuat-Özkan, ‘Diday Diday Day’ ile temsil etmişti. Alınan 36 puan ve elde edilen 14’üncülük çok parlak bir sonuç değildi belki ama şarkı en azından ülke içinde beğenilmiş, MFÖ de sahne performansıyla kamuoyundan geçer not almıştı.
1986 serüveni, TRT Müzik Dairesi’nin yarışma için yaptığı çağrıya gönderilen 80’e yakın eserle başladı. İlk etapta gönderilen besteler beğenilmeyince müzisyenlere yeniden sipariş verildi. Sonuçta ülke finalinde yarışacak 4 eser belirlendi:
Klips ve Onlar’ın seslendirdiği Melih Kibar bestesi ‘Halley’
Seyyal Taner’in söylediği Olcayto Ahmet Tuğsuz imzalı ‘Dünya’
Selmi Andak tarafından bestelenen, Nil Burak-İbo ikilisi tarafından seslendirilen ‘Yaşa Yaşa’
Nilüfer’in söylediği Selçuk Başar bestesi ‘Bu Film Bitmeli’.
Sunuculuğunu Erkan Yolaç’ın üstlendiği Türkiye finali, 15 Mart 1986’da Ankara’da yapıldı. Kazananı 16 kişiden oluşan uzman jüri belirleyecekti. Oylama sonunda Halley ve Dünya’ya sekizer oy çıktı. Jüri başkanının oyu iki sayılınca yarışmanın galibi Halley oldu. Türkiye finalinin önemli olaylarından biri de aralarında o dönem ‘I Like Chopin’ isimli şarkısıyla ses getiren Gazebo olmak üzere yabancı sanatçıların konuk olarak sahneye çıkmasıydı.
Aslında Melih Kibar kazanan besteyi bir reklam filmi için yapmış ancak proje gerçekleşmeyince besteyi Eurovision şarkısına çevirmişti. Sözler İlhan İrem’e aitti. Şarkı, adını birçok kaynağa göre milattan önce keşfedilen, 1986’da dünyaya çarpacağı iddiasıyla gündemi uzun süre meşgul eden kuyruklu yıldızdan alıyordu. Organizasyon için besteci Melih Kibar, Gür Akad, Derya Bozkurt ve Emre Tukur’un yer aldığı Klips topluluğu ile Seden Kutlubay-Sevingül Bahadır ikilisinden oluşan ‘Onlar’ grubunu bir araya getirmişti. Türkiye finali ertesi yapılan yorumlarda şarkıya şans verenler yok denecek kadar azdı.
Yarışmanın ev sahibi Norveç’in Bergen kentiydi. O zamanlar bu şehrin ismi Türkiye için hiçbir şey ifade etmiyordu. Ama yıllar sonra, Halley’in Eurovision tarihinde yerini aldığı 1986 senesinde yayınlanan ‘Acıların Kadını’ albümüyle ülkemizi sallayan Belgin Sarılmışer’in hayat hikayesinde rastladık bu Kuzey kentine. Genç Belgin, konservatuar öğrencisiyken satın almak için yanıp tutuştuğu ama parasızlık nedeniyle kavuşamadığı Norveç yapımı çellonun arkasında görüp sahne adı olarak almıştı Bergen’i.
Arabesk aleminden pop müziğe dönersek… Yarışma öncesi kadroda bir değişiklik yaşandı. Öğrenci olan Seden Kutlubay, sınavlarını gerekçe göstererek yarışmaya katılamayacağını açıkladı. Bir iddiaya göre ise özel yaşamındaki sorunlar genç şarkıcının Eurovision serüveninin dışında kalmasına neden olmuştu. İlerleyen yıllarda Türkiye’nin ‘Bum Bum’ şarkısı, beyaz şapkası ve Seden Gürel ismiyle tanıyacağı Kutlubay’ın yerini başka bir isim aldı: Candan Erçetin. Kaderin bir cilvesi, 1980 yılında yapılan Milliyet Müzik Yarışması’nda Candan Erçetin-Seden Kutlubay ikilisinin yolları yine kesişmişti. O sene Kadıköy Anadolu Lisesi adına yarışan Kutlubay, ‘En Başarılı Kız Solist’ ödülüne uzanırken, Candan Erçetin, Galatasaray Lisesi ile ‘En İyi Şov’ kategorisinde birinci olmuştu.
Besteye Hollanda’da yeni düzenleme yapıldı. Klasikleşen, arka planda Türkiye’nin turistik bölgelerini gösteren tanıtım filmlerine bir yenisi eklendi. Ve büyük gün geldi çattı. 3 Mayıs 1986’da Türkiye, yeni bir Eurovision macerası için ekran karşısında yerini aldı. Halkın çok tanımadığı isimlerden oluşan genç ‘Klips ve Onlar’ın nasıl bir performans göstereceği merakla bekleniyordu. Türkiye 1975’ten 1986’ye dek Eurovision için farklı denemeler yapmış ancak istenen sonuç alınamamıştı. Bunun en büyük nedenleri siyaset ve dilimizin anlaşılamaması olarak gösteriliyordu. Bu kez ülkemizi temsil edecek eserin adı evrenseldi. Üstelik şarkı sözlerinde yabancı dilde kelimelere yer verilmişti. Gerçi Çetin Alp’in seslendirdiği Opera isimli eserde de yabancı bestecilerin ve yapıtlarının adları kullanılmış fakat netice hüsran olmuştu. Halley’in önemli bir farkı ise CHP’nin 1960’lardaki ‘Ortanın Solu’ formülü benzeri ‘Ortanın Rock’ı bir yapıda olmasıydı. Başta distorsiyonlu gitar olmak üzere rock elementleri kullanılmış, bir gitar soloya yer ayrılmıştı. Grup üyelerinden Gür Akad’ın zamanın rock starlarının tercih ettiği çizgili pantolonu da dikkat çekiciydi.
Başarılı bir performans sergileyen grup, tüm Türkiye gibi sonucu beklemeye başladı. Eurovision tarihinde ilk kez seyircilerin arasında Kraliyet ailesi mensupları da yer alıyordu. 20 ülke eserlerini seslendirdikten sonra yarışmanın yapıldığı Grigenhall’da sıra kazananın belirlenmesine geldi. Türkiye, Eurovision Şarkı Yarışması tarihindeki ilk 12 puanını, 1980’de Ajda Pekkan’ın ‘Petrol’ isimli şarkısıyla Fas’tan almış, 1985’te MFÖ’nün seslendirdiği ‘Diday Diday Day’, İsviçre’nin 12 puanıyla aynı başarıyı tekrarlamıştı. Üçüncü 12 puan ise ‘Halley’e Yugoslavya’dan geldi. İsviçre ve Almanya’dan 8’er puan alan, bunların yanında 6 ülkenin daha puan verdiği Türkiye, yarışmayı toplam 53 puanla 9’uncu sırada tamamladı. Böylece ülkemiz Eurovision’da ilk kez ilk 10 içinde kendine yer buldu. Belçika’dan Sandra Kim, J’Aime La Vie adlı şarkıyla birinciliği kazandı. Besteci Melih Kibar, sonuçtan çok memnun değildi ama bir araya getirdiği gençler, Türkiye’nin 11 senelik Eurovision macerasındaki en iyi dereceyi elde etmişti.
‘Klips ve Onlar’, 1987’de 14 şarkıdan oluşan Halley adında bir albüm yayınladı. Grup üyelerinin Eurovision hikâyesi 1986 ile sınırlı kalmadı. Klips, 1989 Eurovision Türkiye elemelerinde şarkıcı Sertab Altın ile Aysel Gürel-Uğur Başar’ın Hasret şarkısını seslendirdi. Sertab Altın, ilerleyen yıllarda Türkiye’ye tarihinin ilk ve şimdilik tek Eurovision birinciliğini kazandıracak Sertab Erener’den başkası değildi.
1991 elemelerinde ise yine bir Gürel-Başar eseri olan Sessiz Geceler’i Arzu Ece ile söylediler. Bu iki denemede kazanamadılar ama Gür Akad, 1991 Eurovision Şarkı Yarışması’nda ‘İki Dakika’ ile Türkiye’yi temsil eden İzel Çeliköz, Reyhan Karaca ve Can Uğurluer’in arkasında gitarıyla ve solosuyla yine sahnedeydi. Akad, içlerinde İlhan İrem’in de bulunduğu başka müzisyenlerle de elemelerde boy gösterdi.
Candan Erçetin, 1990 Türkiye finalinde Cihan Okan ile birlikte Melih Kibar bestesi ‘Daha Kolay’ı seslendirdi. 1991’de Mehmet Ali Erbil, Çiğdem Tunç ve Erdal Çelik ile birlikte Grup 4×1 adıyla Hey Sen dedi. Şarkının bestesi Özkan Turgay’a aitti. Ertesi sene Sinan Erkoç ile Mehmet Sezer bestesi ‘Ben Seni İsterim’i icra etti. Ancak bu denemeler de hedefine ulaşamadı. Sevingül Bahadır, 1988 elemelerine Aslıgül Kırıcı imzalı ‘Bulutlar’, 1990 elemelerine ise Aysel Gürel’in ‘Her Şey Müzik’ şarkılarıyla solo olarak katılsa da başarı elde edemedi. İşin ilginci Halley ile Eurovision’a gitme fırsatı yakalayan ancak kullanmayan Seden Kutlubay’ın (Gürel), sonraları Türkiye finallerine katılması ama hiç kazanamamasıydı.
‘Klips ve Onlar’ üyeleri içinde en büyük şöhreti yakalayan günümüzün popüler şarkıcılarından Candan Erçetin oldu. Türkiye’nin sayılı solo gitaristleri arasında bulunan Gür Akad, birçok önemli sanatçının arkasında gitar çaldı, vokalist olarak yer aldı.1987 yılında Pepsi büyük bir uluslararası kampanya düzenledi. Her ülke için özel olarak hazırlanan reklamlarda o memleketin ünlü bir müzisyeni bu yazı hazırlanırken yaşamını yitiren Tina Turner’a eşlik ediyordu. Rock Kraliçesinin Türkiye’den düet yaptığı isim Gür Akad oldu. Ünlü gitarist, Turner’ın ölümünün ardından bunu müzik yaşantısının en unutulmaz deneyimlerinden biri olarak nitelendirdi. Gür Akad, Kurtalan Ekspres ve Grup Destan’ın da üyesi oldu. Sevingül Bahadır, iki solo albüm yayınladı ancak akıllarda daha ziyade Zülfü Livaneli’nin vokalisti olarak kaldı.
Sizlere Türkiye’nin Eurovision macerasından bir bölümü anlatmaya çalıştım. Bunun gibi birçok öykü var ülkemizin yarışma tarihinde. Ümit ederim yenilerini görmek için Halley kuyruklu yıldızının dünyamızın yakınından geçeceği bir sonraki tarih olan 2061’i beklemeyiz.
20 Ekim 2024 - Kırmızı-beyaz-siyah bir Anadolu hikayesi
13 Ekim 2024 - Lejyonerlerin tarihçesi: Dalgakıran, bombacı ve Sabri Mahir’in film gibi öyküsü
8 Ekim 2024 - Şampiyonlar Ligi müziği bu kez Galatasaray’ın kadınları için çalıyor
9 Ağustos 2024 - ‘Süper’ kolay olunmuyor! 67 yıllık harika hikayede yeni sayfa