Niyet neydi akıbet ne oldu ülkesinden tuhaf manzaralar: Kitap okumak suç, kitap bir suç delili ve nihayet kitaplar gözaltında
“Bir çeşit zihinsel hayat benimkisi. Sadece cesareti olanlar bu hayatı yaşayabilir.” Bu sözler ALS hastalığından dolayı felç olan Süleyman Mehmet Tezel’e ait. Tezel, çoğu kişinin “yolun sonu” dediği hastalığın ardından gözleriyle kitap yazdı. Hikayesini sizler için derledik.
“Gözlerimle Yazdım” kitabının yazarı Süleyman Mehmet Tezel Gebzeli bir ailenin çocuğu, çocukluğunu burada geçirmiş. 1969-1970 dönemi Kuleli Askeri Lisesi’ne giren Tezel, 1972’de buradan mezun olduktan sonra olarak Kara Harp Okulu’na devam ediyor ve ve 1975 yılında da subay oluyor. Yurt içi ve yurt dışında çeşitli görevler alan Tezel, 2006 yılında albay olarak emekli oluyor.
Tezel, geride bıraktığı 67 yıl için “oldukça hareketli bir hayat yaşadım” diyor. Hareketli günlerinin geride kalmasının sebebi ise ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz) hastalığına yakalanması. Tezel, 62 yaşından yakalandığı hastalığını “İki sene içinde zihnim hariç bütün vücudum felç oldu, dört senedir yaşam destek ünitelerine bağlı olarak yaşıyorum” sözleriyle anlatıyor.
Tezel’in hikayesini aynı hastalığa yakalanan insanlardan ayıran kavşak ise yazdığı kitap. Çünkü Tezel, kitabını bilgisayar destekli göz sistemi ile yani “gözleriyle” yazıyor.
Tezel, hastalığından dolayı ellerini, ayaklarını kullanamıyor, başını dik tutamıyor, nefes almak için solunum cihazından destek alıyor. Yutkunma yetisini de kaybeden Tezel, doğrudan midesinden besleniyor ve konuşamıyor. Tezel’in beyin ve hafıza fonksiyonlarında bir sorun yok, duyma ve görme yetilerini de kullanabiliyor.
Kitap yazanlar her zaman notlarının öneminden bahseder, günlüğünden faydalandığını söyler ya da hikayelerin parça parça yazıp bir araya geçtiğinden bahseder. Tezel kitabını hiçbir not, günlük tutmadan sadece hafızasındakilerle, sekiz ayda yazıyor.
Tezel, motivasyonunu “Benim gibi yatağa bağlı olanlara, hâlâ başarabileceklerini bir şeyler olduğunu göstermek için bir örnek ve umut olmak istedim” sözleriyle anlatıyor ve ekliyor:
“İnsanoğlunun en zor şartlarda bile engelleri aşarak hayatına bir anlam katabileceğinin, bizzat yaşayan biri tarafından anlatılmasının daha inandırıcı olacağını düşündüm. Nihayet, konuşarak anlatamasam da ailemin gelecek nesillerine aktarabileceğim, hafızamdan süzülerek kalan anılarım ve yaşanmışlıklarımın bu kitapla kalıcı olmasını istedim.”
Süleyman Mehmet Tezel ve eşi Oya Tezel yaşamları boyunca mütevazı maddi imkanlarıyla 12 gencin eğitim hayatına dokundu. Yazdığı kitabın geliri ile yine genç kadınlara burs verecek.
Eşi Oya Tezel kitabın yazılmasında ailesiyle birlikte büyük pay sahibi. ALS hastalığı, çocukları ve gençleri çok seven çiftin hayatına tam da torunlarının katılmasından kısa bir süre sonra girdi. Oya Tezel o süreci şu sözlerle anlatıyor:
“Bu süreci nasıl geçireceğimizi düşünürken oğullarım, kızım ve torunum eşime yaşama sevinci oldular. Kıymetli arkadaşlarımız da bu mücadeleye ortak oldular. Eşim ve çocuklarımla moralimizi yüksek tuttuk ve mutlu olmayı başardık. 40 yıllık yaşamımızda her zaman çok iyi bir eş, çocuklarımıza örnek bir baba ve torunumuza ise sevgi dolu bir dede oldu”
Oğlu Cenker Evren Tezel de göz takip sistemiyle yazı yazmanın zorluğunu “Bizler için çok kolay olan tek bir kelimeyi yazmanın, yeri geldiğinde 30-40 saniye sürdüğü bir durumda, yine azmiyle hayatını kaleme alan babamın yaşam hikayesine tanıklık edeceksiniz” diye anlatıyor.
Tezel’in askeri liseden başlayan hikayesi, ilk görev yeri Amasya, Kıbrıs, Ankara diye devam ediyor. Kitapta Tezel’in, TBMM Muhafız Taburu’nda görev yaptığı günleri, terörün en yoğun günlerinde Mardin Nusaybin, Şırnak, Siirt ve Hakkari’nin en ücra köylerinde yaşadığı zorlukları, emekliliğini ve hastalık sürecini bulabilirsiniz.