Erdoğan’ın kendisi Tokat ve Çorum’da, aklı İstanbul’da
Bugün 6 Ekim. İstanbul'un işgalden kurtuluşunun 101. yıldönümü. Bu karanlık dönemin sonunda Selahattin Adil Paşa, işgali sonlandırıp şehre giren ilk Türk askeri olmuştu. Onun başrolde olduğu iki fotoğraf bir kuşağın yaşadıklarının da izdüşümüydü.
Takvim yaprakları 9 Kasım 1918’i gösterdiğinde İngilizler, Mondros Ateşkesi’ni bahane edip üç yıl önce geçemedikleri Çanakkale Boğazı’nın her iki yakasına asker çıkardı. Şehrin komutanı Selahattin Adil Paşa ve emrindeki birlikler kenti İngiliz işgal kuvvetlerine temsil ederken çekilen bir fotoğraf ise hiç unutulmadı. 1915’te Çanakkale’yi “geçilmez” kılan komutanlardan biri olan Selahattin Adil Paşa bu kasvetli sonbahar sabahında büyük bir yıkım yaşıyordu.
Daha üç yıl önce omuz omuza savaştığı arkadaşları, askerleri Çanakkale geçilmesin diye can vermişti. Ancak aradan geçen zamanda çok şey değişmişti. Çanakkale Müstahkem Mevkii’nde kurmay başkanı olarak görev aldığı ve büyük başarılar kazandığı cephe savaşı zaferle sonuçlandıktan üç yıl sonra Çanakkale artık işgal altındaydı.
Selahattin Adil Paşa’nın, şehrin idaresini İngilizlere temsil ederken çekilen fotoğraftaki ifadesini onun gibi unutmayan biri daha vardı; o da Mustafa Kemal Paşa’ydı. Hemen hemen akran sayılan bu iki komutan Çanakkale’de birlikte savaşmıştı. Selahattin Adil Paşa, Mustafa Kemal Paşa komutasındaki 12 . Tümen’in komutanlığını da üstlenmişti. Yüzbinlerce şehidin verildiği bu destansı zaferden sadece üç yıl sonra kentin işgali tüm bir toplumu olduğu gibi bu iki komutanı da derinden sarsacaktı.
Bu travmatik olay sonrası Selahattin Adil Paşa, Anadolu’ya geçerek Kurtuluş mücadelesine katıldı. Adana ve çevresinde savaştı. Buradaki görevi Adana ve civarında Fransızların bölgede yayılmasına engel olmaktı. Adana Cephe Komutanlığı’ndaki bu görevini başarıyla sürdürdükten sonra 1921’de Batı Cephesi’nde görevlendirilecekti. Bu sefer de 2. Kolordu Komutanı olarak Sakarya Meydan Muharrebesi’nde savaştı. Burada da büyük başarılar kaydetti. Vatanın düşman işgalinden kurtarılması için mücadele ederken aklında hep 1918’de yaşadığı o olay vardı. Selahattin Adil Paşa, Sakarya Meydan Muharrebesi’nde gösterdiği başarılı komuta görevi sonrası Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı görevine getirildi.
Artık sırada Yunan işgal birliklerini Anadolu’dan tamamen atmak vardı. Mustafa Kemal Paşa ve kurmayları büyük bir gizlilik içerisinde hazırlanan taarruz planıyla saldırıya geçecekti. Tarihe Büyük Taarruz adıyla geçen bu destansı ilerleyişi Ankara’daki meclise Selahattin Adil Paşa duyurdu. Büyük Taarruz ile Ege’deki işgal sonlandırılmış, düşman birlikleri Anadolu’yu terk etmişti. Şimdi sırada dünyanın gözbebeği İstanbul’u işgalden kurtarmaktaydı.
1918 yılında başlayan işgalde bu kara günlerin sona ermesine az kalmıştı. İstanbul’da tüm esnafın duvarlarına astığı “Bu da Geçer Ya Hu” hattı gerçek oluyordu. Şimdi sırada “Gel Keyfim Gel” yazılı hatları duvara asmaya gelmişti. Bu tarihi ânı gerçekleştirecek isime Mustafa Kemal Paşa çoktan karar vermişti. Beş yıldır gözlerinin önünden gitmeyen o fotoğraftaki Çanakkale kahramanına İstanbul’u teslim alma şerefini verecekti.
Takvimler bu kez 6 Ekim 1923’ü gösteriyordu. İngiliz işgal birlikler beş yıldır sakinlerine büyük zulüm ve aşağılama yaşattıkları kenti nihayet terk ediyordu. Büyük Taarruz’la başlayan Anadolu’nun işgalden kurtuluşunu taçlandıracak isim Miralay Selahattin Adil Paşa’ydı. Komuta ettiği 81. Alay, İstanbul’un kademeli olarak Türk birliklerine geçişini sağlayacaktı.
Halkın büyük coşkusu ve sevinç gözyaşları içinde İstanbul sokaklarında karşıladığı 81. Alay ve bu Türk birliğinin komutanı Miralay Selahattin Adil Paşa beş yıllık o kara günleri sonlandırdı. Çanakkale’de beş yıl önce kenti işgal birliklerine anlaşma gereği teslim etmek zorunda kalan paşanın o günkü hüznü nihayet sona eriyordu. Tıpkı bütün bir milletinki gibi.
19 Ocak 1882’de İstanbul’da dünyaya gelen Selahattin Adil Paşa şimdi yeniden doğduğu şehirdeydi. Bu kadim şehri teslim alırken yapılması gereken bir şey daha vardı. Bu tarihi ânın bir fotoğrafla ölümsüzleştirilmesi. Selahattin Adil Paşa, Dolmabahçe Rıhtımı’nda ellerini beline bağlamış, muzaffer bir komutan gururu ve doğduğu şehre geri gelmenin tarifsiz mutluluğuyla poz verecekti bu kez. Fotoğrafın sağ tarafındaysa şehrin yönetimini kendisinden teslim alacağı İngiliz işgal komutan General Harrington vardı.
İşgali resmen sonlandıran bu tarihi fotoğrafın kahramanı Miralay Selahattin Adil Paşa’ya, Mustafa Kemal Paşa tarafından İstanbul komutanlığı görevi verildi. Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği üstün gayret ve başarılarından ötürü Selahattin Adil Paşa 1924’te İstiklal Madalyası’yla onurlandırıldı. Paşa, aynı yıl kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. İşgali fiilen bitiren komutan olarak doğduğu bu kentten hiç kopmadı. Doğduğu kentin en güzel yerlerinden İstanbul Boğazı’ndaki evinde hayatını sürdürdü. Siyasete atılıp milletvekili oldu. TBMM İktisat Komisyonu Başkanlığı görevini üstlendi. 1953 yılındaysa milletvekilliğinden istifa etti.
Selahattin Adil Paşa, askeri ve siyasi kariyeri sonrası bir müddet ticaretle uğraştı. 27 Şubat 1961 Pazartesi sabahı 79 yaşındayken doğduğu kentte hayata veda etti. Naaşı Zincirlikuyu Mezarlığı’nda, babası Adil Paşa’nın yanında toprağa verildi. Çanakkale’de yaşadığı hüznü, Kurtuluş Savaşı’ndaki mücadelesini ve daha pek çok şeyi en yakınlarına dahi anlatmamayı tercih etti.
Kaleme aldığı anıları yıllar sonra 1983’te oğlu Semuh Adil tarafından ‘Hayat Mücadeleleri’ adıyla yayınlandı. Bu yazıya konu olan iki fotoğrafın hikâyesiyse uzun yıllar boyunca unutuldu. Her iki fotoğrafın öyküsü de birkaç yıl önce yeniden hatırlandı. Bugün 6 Ekim İstanbul’un Kurtuluş Günü ve bu vesileyle bu büyük kahramanı saygıyla anıyoruz.