Bahar: Böyle baba oğul düşman başına!
Sevilen oyuncu kadrosuyla öne çıkan ‘Aile’nin Show TV’de dün yayınlanan 18. bölümünde karakterlerin birbirleriyle olan iktidar çatışmaları ağır bastı. Bölümün sürpriziyse son günlerde skandallarla anılan Polat ailesine yapılan göndermeydi.
Devin (Serenay Sarıkaya) geçen bölüm, Soykanları maddi çöküşten kurtarmak için varlıklı Nedret halayı (Ayda Aksel) getirmişti. Bu bölümde geçmişte aileden kovulmuş olan Nedret’in ve sevimsiz oğlunun gelişini, annesi dahil kimse hoş karşılamaz.
Gelir gelmez Nedret’in oğlu ile Aslan Soykan (Kıvanç Tatlıtuğ) arasında otorite savaşı başlar. Bu uğurda potansiyel müşterileri elinin tersiyle iten Aslan’ın hırsı ters mi tepecek, marinayı kaybetmesine mi sebep olacak, göreceğiz. Kuzeniyle arasındaki bu otorite savaşı sırasında Aslan, ‘mail order’ yöntemine değinerek son günlerde yasadışı işlerle anılan Polatlara gönderme yapar. Bu göndermenin Aslan’dan gelmesi bize hangi tencerenin dibinin daha kara olduğunu düşündürür.
Evde de Nedret hala ve Hülya Soykan (Nur Sürer) arasında otorite savaşı başlar. Yaralarını sarmak yerine hırslarını beslemeyi seçmeleri Nedret’e 40 yıl, Hülya’ya huzur kaybettirmiştir. İkisine birdense sevdikleri adama mal olmuştur. Bu bölüm öğrendiğimiz çapraz sevdalar ve kavuşamamalar bir miktar klişe elbette. Ancak dizi vurucu replikler sayesinde bunların klişe olduğunu bize unutturmada çok başarılı. Hülya’nın sevdiği adam yerine onun abisiyle evlenmesini Nedret şöyle yorumlar: “Yanlış adamı seçtin. Güce âşık oldun ama şefkate muhtaçtın.” İktidar hırsının Hülya’dan götürdükleri sevdayla sınırlı değil; tüm kontrolü elinde tutmak için hırsının kendi çocuklarıyla arasına girmesine izin verdiğini iki sezondur biliyoruz. Nedret yine çok güzel özetler: “Senin imtihanın hep analıktan yana oldu.”
Aslan, dizinin baş metaforu masayı yenileyerek tüm aileyi sofraya davet eder. Amcası İbrahim’in (Levent Ülgen) geçmiş bölümlerde ara ara gösterilen insülin iğnesi tahmin ettiğimiz gibi Çehov’un silahı görevi görmüştür. Birbirine düşman iki yeğenine aynı anda oynayarak o da hırsının kurbanı olmuştur.
‘Korku Ruhu Kemirir’; diğer negatif duygular da. Etki alanları arttığında hem toplumun hem bireyin geldiği durumu bu bölüm, hırsın kemirdiği ruhlarla hatırladık: Mafyatik ilişkilere dönüşmesiyle toplumunkini; aşkı, evlat-kardeş sevgisini, arkadaşlığı kemirmesiyle bireyinkini.
* Dizideki göndermelerden biri, son dönemlerde başka dizilerde olduğu gibi taksi sorunuydu. Sosyal medyada çok konuşulan göndermeye gelelim: Aslan’ın marinada kuzenine söyledikleri, yasadışı skandallarıyla gündemde olan Polatlara gönderme olarak algılandı. ‘Ömer’ dizisinin geçtiğimiz bölümünde son yılların en büyük trajedilerinden Adnan Oktar ve çetesinin genç kızlara kurduğu tuzaklar işlenmişti; oldukça gerçekçi ve kan donduran şekilde. Tıpkı ‘Ömer’ gibi toplumsal temasıyla öne çıkan ‘Kızılcık Şerbeti’nde gündeme dair göndermeleri sık sık görüyoruz zaten. Dizilerin gündelik hayatla ve toplumla bağının koparılmaması hem reytingleri hem izleyicinin toplumsal hafızasını taze tutuyor.
* Dizide ara ara psikolojik rahatsızlıklara, terapi seanslarına değiniliyor bildiğiniz üzere. Bu bölümde de Devin’in annesi üzerinden bipolar bozukluğun zorlukları hatırlatıldı. Devin sekiz yaşındayken gözlerinin önünde annesinin intihar teşebbüsünü görmesiyle de bir çocukluk travmasına şahit olduk. Olay örgüsünü sekteye uğratmamak amacıyla böyle mesajların detayda kalması çok normal; iyi izleyiciler bu temaları gözden kaçırmıyor. Yine de bu dokunuşlara ya sahne sayısı ya da işleniş bakımından ağırlık verilirse hem Devin karakteri dizideki önemini yitirmez hem dizinin yalnızca aile içi entrikaya indirgenmesinin önüne geçilir. Karakterlerdeki ve senaryodaki derinlik korunmuş olur.
Künye
Yayın mecrası: Show TV
Yapım: Ay Yapım
Yapımcı: Kerem Çatay
Yönetmen: Ahmet Katıksız
Senaryo: Hakan Bonomo, Ali Kobanbay
Müzik: Toygar Işıklı
Oyuncular: Kıvanç Tatlıtuğ, Serenay Sarıkaya, Nur Sürer, Musa Uzunlar, Levent Ülgen, Emel Göksu, Nejat İşler, Canan Ergüder, Ayda Aksel, Selin Şekerci, Yüsra Geyik, İpek Tenolcay, Umutcan Ütebay, Mine Kılıç, Nurcan Eren, Alper Çankaya