Dizicinin Rehberi – Aile: Kumdan kale

‘Aile’ dün yayınlanan 26. bölümüne yeni bir hayat kurmaya karar veren Devin ve Aslan çiftinin bebek müjdesiyle başladı, ama olaylar bir önceki bölümün dramını ikiye katlayarak Devin’in vurulmasına kadar gitti.

Kültür Sanat 27 Aralık 2023
Bu haber 5 ay önce yayınlandı

Geçen hafta merhum Yusuf Soykan’ın geçmişten gelen sırrıyla ailemiz yeni bir darbe almıştı. (Tetikleyici uyarımız yazı boyunca geçerli.) Soykanların düşmanlarından Serap’ın (Selin Şekerci) tecavüz travmasının faili meğer Yusuf Soykan’mış. Bir ‘Aile’ klasiği olarak ölümle biten bölümden sonra bu haftayı, kendini vuran Serap’ın mezarında açtık.

O ceza çekilecek

Yusuf Soykan’ın oğlu Aslan (Kıvanç Tatlıtuğ), babasının anısını yerle bir etmeye ant içti ve annesi Hülya’dan (Nur Sürer) babasının tecavüz faili olduğunu vakfın davetinde herkese açıklamasını istedi. Korumak için ömrünü verdiği soyadını ateşe atıp atmayacağını merak ettiğimiz Hülya, ona eşi Yusuf Soykan’dan kalan kolyesini (bir nevi zincirini) hem gerçek hem mecazi anlamda söküp attı. Yusuf Soykan’ın yaşarken çekmediği cezasını artık hiç değilse merhum olarak anısı çekecek.

Yeni bir sayfa mümkün mü?

Bu kadar dramın içinde gözde çift Devin-Aslan ve çiftin zapt edilemez hayranlarına müjde geldi: Devin (Serenay Sarıkaya) hamileymiş. Böyle bir aileye illa çocuk getirmekte ısrar eden çiftimizi kutluyoruz. (İronimizi açık bırakmışız, pardon.)

Fakat mutluluk uzun sürmedi. Kızı Serap’ın intikamını almak isteyen İlyas geçmişten de biriktirdiği kinlerle Soykanları öldürmek için yılbaşı kutladıkları mekânı, bayağı tarattırdı. Devin’in karnından vurulduğunun anlaşılmasıyla bölümü, her bölüm bir karakter için sorduğumuz gibi “Öldü mü?” şaşkınlığıyla kapattık.

Dizi yansıması:

* Bölüm sonunda taranan mekânda Devin hariç kimsenin burnunun kanamaması, üstüne üstlük Devin’in karnından vurulmasıyla biraz kolaya kaçılmış. İlyas intikam almak için Aslan’ın da evlat acısını yaşamasını istemişti, ama böyle tesadüf bu diziye yakışmadı.

* Dizide Serap’ın başkasının kötülüğünü kendi hayatıyla ödemediği, tecavüz sonrası sağ kalanlara umut olabildiği bir mesaj verilmesini uman izleyici hayal kırıklığına uğradı. Buradan hatırlatalım: Serap’a yazılan son, herkes için mutlak değil.

* İllegal işlere bulaşmış ailelerin hayırseverliğe soyunmasındaki ikiyüzlülüğe daha önce değinmiştik. Serap’ın ölümünden sonra bu ikiyüzlülüğü aile üyeleri de fark etti. Yusuf ve Hülya’nın birlikte kurduğu derneğin neden kız çocuklarına yardım amaçlı olduğu, “Kızlara ses ol” sloganıyla etkinlikler düzenlediği tersten mantık kurunca anlaşılıyor.

* Erkeklerin duygularını dışa vurmaması üzerine kurulu toplumumuzda Aslan, ebeveynliğe dair endişelerini kimseyle paylaşamadı. Aslan’dan yola çıkarak diyoruz ki hepimiz toplumsal cinsiyet rollerinin mahkûmuyuz, haydi firar edelim!

* Temiz bir sayfa açmak için Soykan mirasının iyisinden de kötüsünden de feragat eden koca yürekli Aslan’ın yeni iş kolları düşünürken hesap makinesini çıkarıp “günlük şu kadar kazansak” şeklinde yaptığı hesapla dedik ki hey gidi, kim derdi aslanların aslanı raconcu Aslan ‘limon sat, onurlu yaşa’ kıvamına gelecek.

* Serap’ın ölmeden önce gönderdiği ses kaydını tekrar tekrar dinleyen İlyas Koruzade’yle (Musa Uzunlar) birlikte bölüm boyunca bizim de kulaklarımızda “Seni çok seviyorum baba,” yankılandı. Geçen bölüm kızına onu sevdiğini bir kez bile söyleyemediğini fark eden İlyas için bunun anlamı ekstra acı yüklü. Devin de babasıyla yüzleşemeden onu kaybetmişti. Söylenmeyenler, iyileşemeyenler olarak kalıyor ne yazık ki.

* Diğer dokunaklı sahne, eşi Serap’ın ölümüyle onu hayata bağlayan son dalı da kırılan Cihan (Nejat İşler) ve bir zamanlar kardeş bildiği Aslan ve Leyla’dan geldi. Üçünün sarıldığı ve Cihan’ın acısını paylaştığı sahne Aslan gibi bizleri de ağlattı.

Gözden kaçmayan detaylar:

* Bölüm, ifşa ve iptal kültürünün çıkış noktasını hatırlatan bir bölümdü. Şu an bu yöntemler çığırından çıksa da bazı sorular baki: Zenginliği, nüfuzu, network’ü ve ünüyle birtakım yaptırımlardan sıyrılan, sorumluluk almasına gerek kalmayan insanlara bu sorumluluğu nasıl yükleriz? Veya yaptıkları sonradan ortaya çıkan bir ölü nasıl cezalandırılabilir? Ortak kültürümüze tuğlalar ekleyen nice sanatçı, bilim insanı, fikir insanı topluma mal olmuş kimliğinden ötürü bu sorumluluklardan muaf mı? Birey olarak da sorumlulukları yok mu? (Kaldı ki kültürel bir katkı sağlamayan iş insanları veya mafyatikler de bunlardan sıyrılıyor.) Fani halk, bu yarı-tanrıların etki alanına sahip olmadığı için mi gerektiğinde bedel ödüyor? Kınama, sosyal baskı ve linç her yöne çekilebilen oldukça tehlikeli birer araç; fakat sistemin bu bahsettiğimiz çarpıklığını da gösteren, hukukun veremediği cezayı çaresizce vermeye çalışan birer araç. O halde bunlara gerek kalmayacak hakkaniyetli bir adalet sistemi için uğraşalım.

Künye
Yayın mecrası: Show TV
Yapım: Ay Yapım
Yapımcı: Kerem Çatay
Yönetmen: Ahmet Katıksız
Senaryo: Hakan Bonomo, Ali Kobanbay
Müzik: Toygar Işıklı
Oyuncular: Kıvanç Tatlıtuğ, Serenay Sarıkaya, Nur Sürer, Ayda Aksel, Musa Uzunlar, Nejat İşler, Canan Ergüder, Yüsra Geyik, Umutcan Ütebay, İpek Çiçek, Alper Çankaya, Ali Savaşçı, Abdurrahman Yunusoğlu, Şirin Sultan Saldamlı, İpek Tenolcay, Rüçhan Çalışkur, Emel Göksu

Dizicinin Rehberi – Aile: Geçmişin azaplarıDizicinin Rehberi – Aile: Geçmişin azapları

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.