Yapımcı Faruk Turgut açıkladı: ‘Kızıl Goncalar’ın ilham kaynağı ‘Bir Başkadır’mış
‘Kızılcık Şerbeti’, dünkü bölümünde, dizinin entrikacısı Nilay sonunda doğum yaptı. Yeni nesil anne ve babalık da ekrandan tanıtıldı. Toplumsal rollerdeki değişim farklı kuşaklar üzerinden anlatıldı. Eee hani ihtiyaç da var bunlara...
Geçen bölümü, Arslanların delifişeği Alev’in (Müjde Uzman) sözü sırasında Ünalların babası Abdullah Bey’in (Settar Tanrıöğen) itiraz edip etmeyeceğini merak ederek bitirmiştik. Aramızda kalsın, pek de merak etmemiştik; sosyal medya Alev-Abdullah işinin olmayacağını, Abdullah’ın karısını terk etmeyeceğini biliyordu. Haliyle bölümü de Alev’in göstermelik sevgilisiyle gerçekten sözlenmesi açtı.
Ünalların mikser gelini Nilay’ın (Feyza Civelek) bir türlü doğuramaması artık izleyiciyi şişirmişti; sonunda Nilay’ın taktığı adla ‘Abdullah Jr.’ dünyaya geldi. Doğum sahnesi Nilay ve eltisi Doğa üzerinden, dizinin önceki bölümlerinde de işlenen kadınlar arası dayanışmayla taçlandırdı.
Nilay doğuma hazır olmadığını ve korktuğunu söyledi. Doğum sonrasında “Ben hiçbir şey hissetmiyorum, bu normal mi? (…) Sanki duygularım alınmış gibi. (…) Emzirmesem, mama verseler?” diyerek, eve dönünce uyumak ve yalnız kalmak istediğini söyleyerek duygularını açıkça ifade etti. Nilay’ın doğum sonrası depresyon yaşadığına değinildi. Ayıplanma, hatta kendinden utanma kaygısından ötürü bunları içinden de dışından da söyleyemeyen annelere örnek olan Nilay’a ve bebeğine bir altın da biz takıyoruz. (Tabii çikolata kaplı olandan; paramız yok.)
Taze baba Mustafa üzerinden de babaların hislerine de değinildi. “Ya çocuğuma iyi bir baba olamazsam? (…) Ya karıma, çocuğuma yetersiz olursam?” repliğiyle ve duygulu oyunculuğuyla Emrah Altıntoprak, ekrandan bizim de babalık kaygısı taşımamıza sebep oldu; duygu seline boğdu bizi. ‘Şefkatli anne ve bebekle bağ kurmayı bilemeyen baba’ anlatısını Nilay ve Mustafa üzerinden tersyüz edip temsil edilmeyeni yansıtmışlardı. Birbirlerine her koşulda destek oldukları sahnelere de yenisini eklemişlerdi.
Nursema-Umut çiftin yaşam tarzı farklarından ötürü sınanması kaç bölümdür Nursema’yı eşi ve ebeveynleri arasında bırakıyordu. Bu bölümde Nursema bu işi kökünden çözmek için babasıyla daha sağlıklı bir iletişim kurabilmeyi başardı. Nursema, babasına ilk kez içinden geldiği gibi, sımsıkı sarılabildi. Birbirine hiç sarılmamış baba-çocuklar olduğunu bilmenin acısıyla bu sahnede duygusallığımız artık zirve yaptı.
Umut iyi ki fakir de Nursema’mız semalardan yeryüzüne her indiğinde ülke ekonomisine değiniliyor. Benzin fiyatına şok olan Nursema’nın arkasından “Böyle bir araban var, hâlâ yüz liranın hesabını yapıyorsun” diyen benzinci üzerinden anlıyoruz ki parayla imanın kimde olduğunun belli olmadığı gibi artık kimde olmadığı da belli değil.
Doğa’yla boşanma sürecinde sinsiler derneği üyesi olduğunu anladığımız Fatih bu bölüm bizler tarafından dernek başkanı seçildi. Geçen yorumlarımızda Fatih hiç akıllanmamış demiştik, bu bölüm anladık asıl akıllanmayıp Fatih’i hafife alan Doğa’ymış. Bölümü Fatih’in de taktik değiştirmesiyle kapattık.
* Nilay’ın sahneleri, doğuma giden veya yeni doğum yapmış kadınları tüm olumsuz duygulardan arındıran ve ütopik resmeden senaryolar arasında gerçekçiliğiyle dikkat çekti. Bununla ilgili olarak kayınvalide Pembe’nin (Sibel Taşçıoğlu) “Boş ver şimdi duygularını” ve “Üç çocuk doğurdum, hiç bunalıma girmedim. Bizim zamanımızda yoktu böyle şeyler” yorumları, o farkında olmasa da kendi içinde bir tespit barındırıyor: Sizin zamanınızda yoktu, siz bunalıma girmediniz; çünkü duygularınızla bağınız koparılmıştı.
* Abdullah’ınki eski usul, çocuklara mesafeli olmayı gerektiren bir babalık. Abdullah ve Nursema yüzleşmesi bu sebeple önemli. Bu sahne baba-çocuk arasındaki sağlıklı iletişime örnek oldu. Nursema’nın düşüncelerini, ayıp olmasın kaygısı olmadan doğrudan söyleyebilmesi takdire şayan. Sahnenin diğer önemi de hayatlarında ilk kez sımsıkı sarılıp baba-çocuk mesafesini yıktıkları için hem ebeveynin hem çocuğun böyle bir yakınlığa ne kadar muhtaç olduğunu göstermesidir.
* Abdullah, evlatlarının iyiliğini düşündüğünü söylerken oğulları konusunda erkek oldukları için endişelenmediğinden, ama bir zalimin elinde heba olmasını istemediği için kızından endişelendiğinden bahseder. Öncelikle erkek olmaları, çocuklarımız için artık endişelenmemize gerek kalmadığı anlamına gelmez. Kızının ezilmesini istememesiyse özellikle böyle bir düzende çok doğal. Fakat bunun için kızınızı da oğullarınızla eşit mi yetiştirseydiniz acaba Abdullah Bey? Muhafazakârlık adı altında, kendi dediğiniz gibi fanusta büyütmese miydiniz, o da erkek eline muhtaç olmasa mıydı?
* Nilay’la ilgili şimdiye kadar gözümüzden kaçan, ama Mustafa’nın hatırlattığı şeyi ön plana çıkaralım: “Biliyorum bazen insanı kızdıracak şeyler söylüyor ama (…) şeytan değil benim karım. (…) Nilay’ın kimsesi yok. Kötü biri değil benim karım; sadece yalnız. Sevilmek istiyor.” Nilay karakteri dizinin komedi unsuru ve diziye onunla katılan bu ton çok da iyi oluyor. Fakat yalnızca ‘fesat gelin’ tiplemesinde kalması karakteri tek boyutlu yapıyor. Hep diyoruz, karakterler derinleştikçe, katmanları bize açıldıkla eserler de kaliteli hale geliyor. Buradan seslenelim: Nilay detayda kalmasın, gözümüzden kaçmasın.
Künye
Yayın mecrası: Show TV
Yapım: Gold Film
Yapımcı: Faruk Turgut
Yönetmen: “Ketche” Hakan Kırvavaç
Senaryo: Melis Civelek, Zeynep Gür
Müzik: Ece Ölçer, Serkan Ölçer
Oyuncular: Evrim Alasya, Barış Kılıç, Settar Tanrıöğen, Aliye Uzunatağan, Sibel Taşçıoğlu, Sıla Türkoğlu, Müjde Uzman, Ceren Yalazoğlu, Doğukan Güngör, Feyza Civelek, Serkan Tınmaz, Emrah Altıntoprak, Kayra Şenocak, Berkay Akdemir, Selin Türkmen, Yiğit Kirazcı, Rahimcan Kapkap, Gizem Yanık, Bahtiyar Memili, Ebru Destan