Erkin Koray, 25 Haziran'da Kanat Atkaya'ya bir mektup göndermiş. 10 maddelik bir “post mortem” (ölüm sonrası) şikayet dilekçesi… Atkaya'ya vasiyet olarak gönderdiği mektup aslında hayatı boyunca uğraştığı, onu bıktıran, hatta belki de ülkesinden koparan şikayetlerinin bir gizli zaptı…
Dün Instagram’da çok ilginç bir belge yayınlandı.
Erkin Koray, ölümünden 43 gün önce Hürriyet’in eski yazarı Kanat Atkaya’ya “Çok özel” bir mektup göndermiş.
Tam tarihi ile 25 Haziran 2023 günü…
Üzerine de şöyle şifreli bir mesaj eklemiş:
“Ne zaman paylaşman gerektiğini yakında anlayacaksın Kanat…”
Kanat, Türk rock dünyasında birçok sanatçının sırdaşıdır.
Bana göre Türkiye’nin en iyi yazarlarından biridir. Ben onun özellikle rock müzik yazılarının hastasıydım yıllar boyunca. Artık yazmıyor ama çok güzel radyo programları yapıyor.
Bunları YouTube’da da paylaşıyor.
Kanat Atkaya’ya böyle bir mektup gönderdiyse bilelim ki, bu bir tür vasiyettir.
Önceki gün bu mektubun paylaşılacağı gündü…
Erkin Koray’ı kaybettik.
Kanat da mektubu Instagram sayfasından paylaştı.
Kanat’a vasiyet olarak gönderdiği mektup aslında hayatı boyunca uğraştığı, onu bıktıran, hatta belki de ülkesinden koparan şikayetlerinin bir gizli zaptı…
“Mekşi Sözlük” diye adlandırdığı Ekşi Sözlük ve Twitter’da aleyhine çıkan yazılara bir cevap.
10 maddelik bir “post mortem” (ölüm sonrası) şikayet dilekçesi…”
Mektupta benim epeydir merak ettiğim “Esterabim” şarkısının adının ne anlama geldiği konusunda da kendi ağzından bir “Son yorum” yapmış.
Bu mektubu, belki Kanat’ın Instagram sayfasında veya sosyal medyada okumuşsunuzdur.
Ben yine de paylaşmak istiyorum bu “post mortem” şikayet tutanağını…
Mektup şu hitapla başlıyor:
“Sayın ve sevgili Kanat Atkaya, ben Erkin Koray.”
Şöyle devam ediyor;
“Medyada; internette, tweet’lerde veya Mekşi Sözlük vs benzeri yayınlarda hakkımda dolaşan bir sürü yalan dolan var.
Memlekette suçlular, suçlu oldukları için susuyorlar. Ama şimdiye kadar ben susmuşsam o yüzden değil, bu saçmalıklara cevap vermeyi kendime ZÜL saydığım için susmuşumdur.”
“Birinin işin gerçek yanını bilmesi gerekir. Bunun en doğru adresinin SİZ olduğunu düşündüm. Onun için bu ithamlardan birkaç tanesine cevap vermek ve bu belgelerin sizde bulunmasını istiyorum. Değerli zamanınızı alacağım için affınızı diliyor ve teşekkür ediyorum.”
“Gitarı kendisi çalmıyor” diyenlerden tutun, “Kendisi Türk değil Araptır” diyenler, “Çok küfür eder” diyenler var, daha neler neler var. Bunların hepsi YALANDIR.”
“Her kim: ‘John Lennon’la ne konuştuğunu biliyorum’ diyorsa, YALANDIR.
1971 yılı Cannes Festivali’ndeki film galasında, hiç kimsenin randevu talebini kabul etmeyen John Lennon’la ne konuşup da kendisinden randevu aldığımı, hiç kimseye söylemedim. Kendisine olan saygımdan dolayı kimseye söylemedim.
Yanımda, festivale Türkiye’den kalkıp beraber gittiğimiz Milliyet gazetesi yazarı Arda Uskan’dan başka kimse yoktu. Arda Uskan bizzat, “benim yanından ayrılıp, gidip John Lennon ile bir şeyler konuştuktan sonra randevu aldığımı” yazılı ve görüntülü olarak bir yerlerde beyan etmiş olup, bunları bulmak mümkündür.”
“Her kim: ‘1982 yılında İzmir Fuarı’ndan kovuldu’ diyorsa, YALANDIR.
İzmir Fuarı’ndan kovulmamış, BEN ayrılmışımdır.
Hem de, İbrahim Tatlıses’in menajeri Hasan Bora’nın fuarda bulunan ofisine girip, ‘Beni burada tutabilecek olan varsa, tutsun’ sözleriyle ayrılmışımdır.
Tabii ki haber değeri ‘ayrıldı’ değil de, ‘kovuldu’ olduğundan, basına bu şekilde yansımıştır. Ne yazık ki Hasan Bora 31-07-2015 tarihinde vefat etmiş bulunuyor; ki kendisine sorabilelim.”
“Her kim, ‘Estarabim şu anlama gelir’ diyorsa, YALANDIR.
Ben bunu hiç kimseye söylemedim. Çünkü düşüncem, ‘Herkes kendine göre yorumlasın’ idi. Eğer tarafımdan mutlaka bir yorum isteniyorsa, buna şöyle derim: Sağdan soldan Estarabim… Bunu duyduğun zaman kafanda ne resim beliriyorsa, anlamı da odur.”
“Her kim: ‘Stüdyoda şu şarkıyı şöyle yaptılar, böyle yaptılar’ diyorsa YALANDIR;
Çünkü ben hiçbir zaman, müzik kaydı yaptığım stüdyoya bir yabancı kişi almadım. Çok özel durumlar haricinde, bizzat plak şirketi sahiplerini dahi almadım.”
“Her kim: ‘Canlı yayına çıkmam, dedi’ diyorsa, YALANDIR.
Çünkü böyle bir söz yanlış olur, söylemem. En fazla ‘bu tür bir yayına çıkmam’ demişimdir. Bu durum aslında tam tersidir. Ben uzun yıllardır BANTTAN yayını kabul etmiyorum.!
“Her kim: ‘Küfürbazdır’ diyorsa, YALANDIR.
Çünkü ben kavgada bile küfür etmem. Hiç kullanmam.”
“Her kim: Ben vefat ettikten sonra ‘Efsane, Şahane Erkin Aga’ vs (veya tersi) başlıklar altında hakkımda kitap yazarsa, bunun bir hükümet politikası olarak uygulanmakta olan ‘Cumhuriyet değerlerine saldırı’ programı olup olmadığına çok dikkat edilmeli ve yazılanlara inanılmamalıdır.”
“Bir de ‘Şarkıları Devil’s Anvil’den arakladı’ hikayesi var ki, bu komediyi size birkaç cümle ile anlatayım. Detaylar kızımda var.
1) Devil’s Anvil denen grubun adı, Erkin Koray İlla Ki, Deli Kadın ve Boşuna adlı eserlerini yaptıktan sonra duyulmuştur.
2) Bu eserler Amerika’daki ASCAP (The American Society of Composers, Authors and Publishers) meslek birliği tarafından adıma tescil edilmişlerdir. Merak eden ASCAP’a sorabilir.
3) Bir Erkin Koray ile bir amatör grup Devil’s Anvil’i mukayase etmek AYIPTIR. Eğer bilinmiyorsa, İngiltere’den, Amerika’dan, Çin’den, Japonya’dan sormak lazımdır: Devils kimdiiir, Erkin Koray kim?
4) Konunun özeti şudur: Mevcut (kısmen anonim) eserleri Devils uygulamış, becerememiş, Erkin Koray ise bunları birer ESER haline getirmiştir.
“Hele şu ‘Erkin Koray ve KORSAN PLAKLARI’ konusu…
Bir insan kendi eserlerinin olduğu bir plağa niye ‘Bunlar korsan’ der acaba? Bir şey söylemeden önce, bu düşünülmelidir.
‘Niye korsan olsun? Mis gibi bandrol var üzerinde’ diyenlere hak vermiyor değilim, o ayrı… Madem ki üzerlerinde bandrol var.
Ama ben değil, Mahsun Kırmızıgül kardeşim diyor ki:
Korsan Artık Faturalı Oldu (Haber başlığı). Demek ki bandrollü..
Haa… Telif Hakları ve Sinema Müdürlüğü’nden 100 bin bandrol çalınmış da bunlar onlarmış. Onu bilemem. Ben sadece ‘Bunlar korsan ve kalitesizdir’ diyorum.
Kaliteli olan bendeki orijinal versiyonları belki kızım birgün yayınlar. Benim şu anda bununla uğraşacak vaktim yok.
Sevgili Kanat Atkaya,
Bende doküman çok. Bunlar deryada bir damla…
Selamlar, sevgiler ve saygılarımı sunarım, kalın sağlıcakla…”
Biraz Ece Ayhanvari ruh hali ile yazılmış post mortem şikayet dilekçesi.
İnsan bazı şeyler konusunda yaşarken üstünde durmayıp geçiyor. Sosyal medya özellikle şöhretli insanlar hakkında yalan yanlış şeyler, iftira ve hakaretle dolu.
Ama, demek ki bazı sanatçıların içinde, böyle post mortem patlamalara yol açacak kadar önemli bir yara haline gelebiliyormuş.
Allah rahmet eylesin…
Onu yıllar boyunca hep Kanat Atkaya’dan dinlemiştim.
Vasiyet gibi şikayetnamesini de yine ondan öğrenmek nasipmiş…
Ölümünden sonra haber sitelerinde, radyo ve televizyonlarda dikkat ettim, onun en çok “Fesuphanallah” ve “Estarabim” şarkıları ile andılar.
Oysa Spotify’e girdiğinizde başka bir gerçekle karşılaşıyorsunuz.
Spotify’de Erkin Koray’in en çok indirilip dinlenilen şarkısı “Seni Her Gördüğümde…”
Bu şarkı öyle bildiğimiz bir Erkin Koray tarzı değildir pek.
Ama çok romantik ve 1970’ler Yeşilçam filmleri duyarlılığını yansıtıyor.
“Estarabim” ise en çok dinlenilen 5 şarkısı içinde yok.