‘Adile’ filmi Çağan Irmak’a emanet
Türk edebiyatına 'Hababam Sınıfı' eserini miras bırakan şair, yazar, eğitimci ve gazeteci Rıfat Ilgaz'ın ölümünün üzerinden 31 yıl geçti. Ilgaz, 7 Temmuz 1993'te İstanbul'da hayatını kaybetmişti.
Türk edebiyatının dev çınarı Rıfat Ilgaz’ın ölümünün üzerinden 31 yıl geçti. 7 Temmuz 1993’te İstanbul’da hayatını kaybeden yazar, şair ve gazeteci Ilgaz, ‘Hababam Sınıfı’ gibi unutulmaz bir eseriyle hafızalardaki yerini koruyor. Tam adıyla Mehmet Rıfat Ilgaz, sFatma Hanım ve Hüseyin Vehbi Bey’in yedinci çocukları olarak 7 Mayıs 1911’de Kastamonu Cide’de dünyaya geldi.
Rıfat Ilgaz, ilk eğitimini beş yıl Cide’de bir yılını ise Terme’de aldı. Ortaokula Kastamonu’daki ablasının yanında devam eden yazar, yatılı okuduğu Kastamonu Muallim Mektebi’nden 1930’da mezun oldu.Bolu Maarif Müdürlüğünce 1931’de Gerede’ye ilkokul öğretmeni olarak atanan Rıfat Ilgaz, ardından Akçakoca ve Gümüşova’da görev yaptı.
İlk evliliğini 1931’de öğretmen arkadaşı Nuriye Hanım ile yapan yazarın, 1932’de kızı Gönül dünyaya geldi. Ilgaz, 1933’te askere gitti ve askerdeyken eşinden ayrıldı. Edebiyatçı, 1934’te hayatında büyük önemi olduğuna inandığı Kastamonu’yu simgeleyen Ilgaz soyadını seçti. Gazi Eğitim Enstitüsünde 1936-1938’de okuyan Ilgaz, Adapazarı’na Türkçe öğretmeni olarak atandı. Ancak verem olan yazar, rahatsızlığı ağırlaştığı için İstanbul’a gelerek Yakacık Sanatoryumu’nda tedavi gördü. Ilgaz, hastalığının tedavisi nedeniyle İstanbul’a tayin istemesinin ardından, 1939’da Karagümrük Ortaokulunda göreve başladı. Aynı yıl öğretmen Rikkat Hanım ile evlenen yazarın, 1940’ta oğlu Aydın, 1946’da ise kızı Yıldız dünyaya geldi.
Çığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle ve Yeni İnsanlık gibi çeşitli gazete ve dergilerde yazmaya başlayan Ilgaz, aynı yıllarda Hasan Tanrıkut, Sabahattin Kudret Aksal, Salah Birsel’le tanıştı. Başarılı edebiyatçı, 1942’de şair İbrahim Abdülkadir Meriçboyu ve Ömer Faruk Toprak ile “Yürüyüş” dergisinin kadrosunda yer aldı ve dergide ayrıca Orhan Kemal, Sait Faik Abasıyanık, Cahit Irgat ve Nazım Hikmet’le çalıştı.
‘Yarenlik’ isimli ilk şiir kitabını 1943’te edebiyatseverlerle buluşturan Ilgaz, 1944’te yayımlandıktan 25 gün sonra toplatılan ‘Sınıf’ adlı şiir kitabından dolayı 6 ay hapis cezası aldı. Hapisten çıktığında sağlığı iyice kötüleşen yazar, öğretmenlik işini ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde başladığı öğrencilik hakkını kaybetti. Hastalığı dolayısıyla İstanbul Validebağ Sanatoryumuna yatan Ilgaz, 1947’de buradan çıkarıldı. Yaklaşık sekiz yıl farklı hastanelerde verem tedavisi gören Rıfat Ilgaz, kendi yaşantısından yola çıkarak ‘Pijamalılar’ romanını yazdı ve bu eserinde verem hastanelerinde yaşam mücadelesi veren hastaların hayatını güldürü usulüyle kaleme aldı.
Yazılarında ve yaşamında toplumcu gerçekçi bir çizgi sürdüren Ilgaz’ın 1953’te yazdığı ‘Devam’ adlı kitabı da toplatıldı. Yazıları ve şiirleri nedeniyle kovuşturmaya tabi tutulan Ilgaz, yaklaşık beş buçuk yıl mahkumiyet alsa da hem hastalığından hem de af kapsamına girdiği için cezasının bir kısmını yattı.
İnceleme yazarı ve eleştirmen Asım Bezirci, ‘Papirüs’ dergisinin 19. sayısında, şiirlerinde Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Kutsi Tecer, Halit Fahri Ozansoy gibi hececi şairlerin etkisinde kalan Ilgaz için, “Rıfat Ilgaz’ı çoğumuz oldum bittim ‘toplumcu’ şairi diye tanırız. Uzun bir süre ‘toplumcu olmayan’ şiirler de yazdığını bilmeyiz. Çünkü, bu tür şiirler eski dergilerin sayfaları arasında kalmıştır. Ilgaz, onları hiçbir kitabına almamıştır. Bundan ötürü de oldum olası, toplumsal konuları işleyen bir şair sayılmıştır. Oysa, Ilgaz’ın toplumcu bir şair olarak başarı kazanmasında bu şiirlerin de bir payı vardır.” değerlendirmesini yapmıştı.
Rıfat Ilgaz, 1952-1960’ta Tan gazetesinde düzeltmen, dizgici ve röportaj yazarı olarak çalışırken Dolmuş dergisinde Stepne takma adıyla ‘Hababam Sınıfı’, ‘Bizim Koğuş’ ve ‘Don Kişot’ eserlerini dizi olarak okuyucuyla buluşturdu. Oğlu Aydın’ın okul maceralarıyla ‘Hababam Sınıfı”nı oluşturan Ilgaz, öykülerine öğretmenlik anılarıyla gözlemlerini de ekledi.
Yazarın, 1959’da kaleme aldığı ve büyük üne kavuşturan ‘Hababam Sınıfı’ kitabı, 1966’da oyunlaştırılarak Ulvi Uraz Tiyatro Topluluğu tarafından sahnelendi. Oyun, 1969’da İstanbul Tiyatrosu’nda yeniden sahneye koyuldu, 1975’te ise Ertem Eğilmez’in yönetmenliğinde beyazperdeye aktarıldı.
Basın şeref kartını 1970’te alan, 1974’te emekli olup doğum yeri olan Cide’ye yerleşen Ilgaz, 12 Eylül 1980 darbesinde yeniden gözaltına alındı. Rıfat Ilgaz, ‘Yıldız Karayel’ adlı eseriyle 1982’de Madaralı Roman Ödülü ve Orhan Kemal Roman Ödülü’nü aldı. Bunların yanı sıra ‘Ocak Katırı Alagöz’ ile de 1987’de Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü’ne değer görüldü.Yaşamı boyunca 5 kez evlenen Ilgaz’ın dört çocuğu oldu. Rıfat Ilgaz, 7 Temmuz 1993’te İstanbul’da vefat etti ve Zincirlikuyu Mezarlığına defnedildi.
Rıfat Ilgaz, “İnsan sonradan mizahçı olmaz, mizahçı doğar” düşüncesini savunurken, bir etkinlikte yaptığı konuşmada mizahi yönünü şöyle anlatmıştı: “Ben mizahçı olduğumu çok geç anladım. Neden? Hababam Sınıfı’ndan sonra baktım ki halk sevdi, gülmeye başlıyor, ‘Ben kendimi yalnız şair zannederdim, mizahçıymışım da…’ dedim, kendi kendime. Sonradan düşündüm acaba ben okuduğum edebiyat dalındaki hocalardan mı öğrendim bu mizahı?’ Bir incelemeye başladım, şiirlerimi de aradım. Benim için yapılan bir toplantıda Ahmet Gülhan ‘Mıstabey’ şiirimi okudu. Herkes ciddi ciddi dinleyecek, belki de üzülecek… İkinci Dünya Savaşı’ndan, Almanlardan bahsediyorum şiirde… Baktım millet gülüyor. Ben bunu, çok trajik bir olayı anlatayım diye yazmıştım…”