Modern İngiltere tarihinin en utanç verici sayfalarından biri, ‘Cambridge Beşlisi’ adı verilen KGB ajanları. Şimdi İngiliz iç istihbarat servisi MI-5 bu ajanların bazı sırları dahil önemli belgelerini bir sergiyle halka göstermeye hazırlanıyor.
Yıl 1945. İstanbul’da Galatasaray’daki İn giliz Konsolosluğunun kapısından içeri bir adam girdi. Kapıda görevli güvenlik memuruna, “Ben” dedi, “Sovyet ajanıyım, burada görevli İngiliz istihbarat yetkilileriyle görüşmek istiyorum.”
Hemen içeri alınan bu adamın adı Konstantin Volkov’du. Görüştüğü İngiliz ajana, “Batıya iltica etmek istiyorum” dedi, bildiği bazı şeyleri anlattı.
Anlattığı şeylerden biri çok çarpıcıydı: İngiliz gizli servislerinde 3 tane çok üst düzey KGB ajanı vardı, onların isimlerini söyleyecekti. Bir tanesine KGB’nin verdiği kod adını da söyledi.
Bu, Konstantin Volkov’un son görülüşü oldu. Ertesi gün Sovyet ajanları onu yakaladı, gizlice İstanbul’dan Moskova’ya götürdü, büyük ihtimalle öldürüldü.
Nasıl oldu bu? Çünkü İstanbul’da onunla görüşen İngiliz ajan hemen bu görüşmesini rapor haline getirip merkeze, Londra’ya göndermişti. Londra’da o raporu anında okuyanlardan biri Kim Philby idi ve Volkov’un verdiği kod adı da zaten onun kod adıydı. Hemen KGB’yi haberdar etti, onlar da Volkov’u alıp öldürdüler.
İngiltere’nin 20. yüzyıldaki en büyük utançlarından biri, içinden çıkan 5 kaymak tabaka geçmişli insanın Sovyet ajanı olması, bunlardan üçünün zaten kaçıp Sovyetler Birliği’ne sığınması.
Bu o kadar büyük bir utançtı ki, olay uzun yıllar boyunca gizli tutuldu, dün 10Haber’de haberi vardı, dönemin Başbakanından ve kraliçeden bile gizli tutuldu bu casusların varlığı ve kimliği, oysa o casuslardan biri Kraliçe Elizabeth’in çok yakınındaydı, onun sık sık sohbet ettiği bir ahbabıydı.
Hepsi de son derece parlak, İngiltere’nin krema tabakasından, üst sınıflardan gelen genç insanlardı. Ülkenin en saygın ve en üst düzey iki üniversitesinden biri olan Cambridge’de okuyorlardı. 1930’larda komünist oldular. 1936’daki İspanya İç Savaşı sırasında Sovyetler Birliği’nin gizli servisi KGB için çalışmaya başladılar.
Beş kişiydiler, hepsi de İngiltere’nin gizli servislerinde işe girdiler. Dördü, ülkenin dış istihbarat servisi MI-6’de giderek yükseldiler. Ve bir yandan da ülkelerinin sırlarını KGB’ye aktardılar.
Aktarılan sırlar içinde belki en önemlisi ABD’nin geliştirdiği hidrojen bombasının sırlarıydı. Aslında atom bombası sırlarını da onlar aktarmıştı ama o zaman onlarla işbirliği yapan Manhattan Projesinde görevli bir fizikçi vardı. Oysa hidrojen bombası yapılırken hiçbir fizikçi ihanet etmemişti, bu bombanın sırlarını o sırada MI-6 adına Washington’da görev yapan Donald McLean vermişti KGB’ye.
1951 yılında, Cambridge Beşlisinden Donald McLean ve Guy Burgess için çember çok daralmıştı. Kim Philby onları uyardı, onlar da Sovyetler Birliği’ne kaçtılar. Büyük bir skandaldı bu ama gizli tutuldu.
İngiltere’nin karşı istihbarat servisi MI-5 bir yandan Kim Philby’nin etrafındaki çemberi de daraltıyordu. İleriki yıllarda Philby kendi servisi MI-6 tarafından suçlandı ama elde yargılanmasına yetecek kadar delil yoktu, istifa etti, KGB’nin önerisiyle The Observer gazetesinin muhabiri olarak Beyrut’a taşındı. (1936’daki İspanya İç Savaşı sırasında da gazeteci kılığında bu ülkede bulunmuş ve KGB’ye çalışmıştı.)
Burada 1962 sonunda kendisini MI-6’ten Nicholas Elliott isimli bir ajan ziyaret etti, uzun uzun sohbet ettiler, Philby KGB adına çalıştığını neredeyse itiraf etti, hatta kısmi bir itiraf metni yazmaya da başladı. Ama birkaç gün sonra, 23 Ocak 1963’te, yani diğer iki arkadaşından 12 yıl sonra Beyrut’tan bir Sovyet yük gemisine binip kaçtı. Geride karısını ve çocuğunu, hatta diş fırçasını bile bırakmış, ancak karısına bir mektup yazabilmişti.
Philby’den bir yıl sonra çember beşlinin dördüncü ismi, Anthony Blunt için daraldı. O da 1964’te KGB ajanı olduğunu kabul etti ama bu o kadar utanç verici bir durumdu ki, İngiliz otoriteler ona işbirliği yapması karşılığında dokunulmazlık verdi, onu bir süre KGB’yi sahte bilgilerle besleyen bir çift taraflı ajan olarak kullandılar.
Blunt, sanat tarihçisi ve eleştirmeniydi, Buckingham Palace’ın sanat koleksiyonunu o yönetiyordu. Kraliçe Elizabeth ile sık sık sohbet eden, onun ahbaplarından biriydi. Onun casus olduğunu 9 yıl boyunca kraliçeye de İngiliz hükümetlerine de haber vermediler, o kadar ki arada Anthony Blunt hüküğmetin önerisi ve kraliçenin onayıyla şövalye bile oldu, “Sir” ünvanını kullanmaya başladı.
Beşinci ajan John Cairncross ta 1990’da yakalandı.
Bütün bu skandal yıllarca halktan da İngiliz hükümetlerinden de gizlendi. 1979’da Peter Wright isimli bir emekli MI-5 ajanı anılarını ‘Casus Avcısı’ adlı kitapta yayınlayana ve kitap İngiltere’de yasaklanana kadar her şey gizli kalır. Ancak bu kitabın yarattığı skandal sayesinde 1979’da Başbakan Margaret Thatcher kapsamlı bir açıklama yapıp bu skandalı doğrular.
Cambridge Beşlisi ve onları ihaneti hakkında onlarca roman, onlarca belgesel kitap, onlarca film ve TV dizisi var.
Şimdi bütün bu hikayelerin bazı belgeleri, el yazılı şeyler, ifade metinleri, hatta Kim Philby’nin kaçarken karısına bıraktığı mektup MI-5 tarafından sergilenmek üzere. İngili medyası günlerdir bu sergiden haberler yapıyor.
Ulusal Arşivler’de yapılacak sergi ilkbaharda açılacak ama şimdiden ilgi çok büyük. Yolu Londra’ya düşecek casusluk meraklıları sergiyi kaçırmasın.