3 saat 17 dakikalık ‘Kuru Otlar Üstüne’nin yedi saatlik kamera arkası belgeseli
Nuri Bilge Ceylan'ın ödüllü filmi 'Kuru Otlar Üstüne' İngiltere'de gösterime girdi. The Times'tan gelen olumlu eleştirinin ardından bu kez de The Guardian filmi övdü: "Zengin, sürükleyici ve beklenmedik olaylarla dolu bir Türk destanı."
Prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yapan ve katıldığı pek çok festivalden ödülle dönen ‘Kuru Otlar Üstüne’yi uzun süre önce izlemiş, yorumlarımızı yapmış ve filmi hafızalarımıza atmış olabiliriz. Ancak film geçen hafta İngiltere’de gösterime girdi. The Times’da yayımlanan övgü dolu bir yazının ardından filmin son analizi The Guardian’dan geldi.
Wendy Ide kaleme aldığı yazıda filmi “Nuri Bilge Ceylan’ın göz alıcı ve güzel performanslarla dolu üç buçuk saatlik masalında bir köy öğretmeni uygunsuz davranışla suçlanıyor” diyerek özetliyor. Sonrasında övgüler sıralanıyor. Filmin üç saatlik süresine rağmen “zengin ve sürükleyici bir izleme deneyimi sağladığı” vurgulanıyor. Zaten başlıkta da filme övgü var: “Zengin, sürükleyici ve beklenmedik olaylarla dolu bir Türk destanı.”
Yazıda film hakkında yapılan yorum şöyle:
“Nuri Bilge Ceylan’ın son filminde neredeyse üç buçuk saat boyunca yavaş bir tempo hüküm sürüyor. Okul öğretmeni Samet’in (Deniz Celiloğlu) portresi yönetmenin önceki filmlerinden, örneğin ‘Kış Uykusu’ ve ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’dan tanıdık bir yaklaşımla katmanlı olarak inşa edilmiş. Yavaş yavaş karmaşıklığı ve iç hesaplaşmaları ortaya çıkıyor. En sonunda da tamamen ahlaksız bir birey olduğu…
Filmde müzikler neredeyse bilinçaltı düzeyinde geri planda tutulmuş, diğer sesler öne çıkarılmış. Ancak çoğunlukla Ceylan’ın önceki çalışmalarındaki gibi diyaloglarla – sayfalarca diyalogla, uzun çekimlerle – ilerliyor film. Aslında daha sıkı bir kurguyla kesilebilecek sahneler var. Ancak yine de dolgun ve roman tadında yazımı ve elbette performansların olağanüstü kalitesiyle zengin ve sürükleyici bir izleme deneyimi sunuyor.
Ancak en cesur ve beklenmedik olan şey, Ceylan’ın bizi yaklaşık üçte ikilik kısmında cüretkar ve dördüncü duvarı yıkan bir cihazla bu deneyimden sarsarak çıkarmaya karar vermesi. Aldatma ve yalanlarla uğraşan bir film aniden perdeyi geri çekiyor ve bizi başka bir yapay katmanla yüzleştiriyor. Bu ya parlak bir biçimsel provokasyon ya da sadece Ceylan’ın önceki 20 dakikalık felsefi tartışmada uyuyakalanlara yaptığı bir şaka.”