Kastamonu Taşköprü’nün Zımbıllı Tepe’sinde gizlenen Roma uygarlığı bütün ihtişamıyla meydana çıkıyor

Genç general Pompey, 2100 yıl önce Pontus Krallığını feth ettiğinde, Kastamonu çevresine Paflagonya adı verildi, bütün bölgenin başkenti de Pompeiopolis adıyla bugünkü Taşköprü yakınında kuruldu. Şimdi o kent gün yüzüne çıkıyor.

Arkeoloji 1 Ocak 2025

Daha genç bir generalken onun adı ‘Büyük Pompey’di. Çünkü çocukluk ve gençlik yılları boyunca Büyük İskender onun kahramanıydı.

Anadolu’da bütün Karadeniz kıyısını Roma sınırlarına katıp, Doğu Karadeniz’deki Pontus Krallığına son verdiğinde tarih milattan önce 64-63 yılıydı.

Bugünkü modern Türkiye’nin Kastamonu ve etrafı Paflagonya adını taşıyordu. Büyük Pompey, burada bugünkü Taşköprü yakınlarına daha sonra onun adıyla anılacak yedi şehirden birini, Pompeiopolis’i kurdu ve Paflagonya’ya başkent yaptı. 

Paflagonya’ya vali olarak daha sonra kendisi gibi Roma Cumhuriyeti’nin bir imparatorluğa dönüşmesinde büyük rol oynayacak, Kleopatra ile aşkıyla meşhur olacak Marcus Antonius’u bıraktı.

Pompey, Roma Cumhuriyeti’nn bir imparatorluğa dönüşmesinde büyük rol oynadı. Başlangıçta Julius Sezar ile müttefikti, sonra rakip oldu. Sezar’a savaşta yenilince bugünkü Mısır’a kaçtı. Orada öldürüldü.

Şehir öyle özenle ve büyük olarak inşa edilmişti ve zaman içinde öyle gelişip zengin oldu ki, burada basılan paraların bazılarında “Metropolis” nitelemesini bile gördük.

Bu şehirden Roma İmparatorluk aristokrasisine çok insan çıktı, en az üç Roma konsülü bu şehirden geçti. Pompeiopolis o kadar önemli bir yerdi yani.

Doğu Roma hristiyanlık dinini seçtiğinde burası kilise için de büyük bir merkez kabul edildi, yüksek rütbeli din adamları burada görev yaptı. Burası piskoposluk merkeziydi.

Pompey’in milattan önce kurduğu şehir, Selçuklular gelip burayı fethedene kadar, yani 13. yüzyıla kadar Roma’nın önemli ve zengin bir şehri olarak kaldı. Şehre Taşköprü adını Selçuklular verdi.

Sonra 14. yüzyıldan itibaren şehrin önemi azalmaya, şehir terk edilmeye başlandı. Selçuklu Taşköprü’sü bir kasabaya dönüştü, Pompeiopolis ise doğanın acımasız ellerindeydi. Yavaş ama kararlı biçimde koca şehir toprağın altında kaldı.

O toprak birikintisi bir tepe haline geldiğinde buraya “Zımbıllıtepe” adı verildi. Aslında iki tane tepe var. Tepelerden yüksek olanının altında akropol, diğerinin altında ise şehrin anfitiyatrosu ve odeonu (konser salonu) olduğu 2006 yılında yapılan bir keşi kazısıyla anlaşılmıştı zaten. Bu iki tepenin arasında kalan alan ise şehrin sivil yerleşim alanıydı.

2012 yılında şehirde kazılar başladı ve çıkan eserler Kastamonu Müzesi’nde sergileniyor ama son dönemde Türkiye’nin yaptığı arkeoloji atağı sonrası buradaki kazı çalışmaları da hızlandı.

Öyle ki, en sonunda Pompeiopolis’in neredeyse Efes ve Zeugma gibi toprağın altında ama bütün ana yapılarıyla ayakta duran bir şehir olduğu anlaşıldı.

Bu yıl yapılan kazılarda şehrin anfitiyatrosu ve odeon adı verilen konser alanı ortaya çıkarıldı. 

Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde bulunan Pompeiopolis Antik Kenti’nde tiyatro ve odeonda (konser salonu) yürütülen kazı çalışmaları tamamlandı. (Bilal Kahyaoğlu – Anadolu Ajansı)

Kazılara Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük başkanlık yapıyor.

Mevlüt Eliüşük, AA muhabirine, Pompeiopolis’te 2024 yılı kazılarının kamusal yapılarla devam ettiğini söyledi.

İlk kez 2012 yılında tiyatro kazılarına başlandığını belirten Eliüşük, “2016’ya kadar devam etmiş bu kazılar. 2017 ve 2018’de iki sezon daha kazılar tiyatroda yapılmış. Daha sonra herhangi bir arkeolojik kazı çalışması gerçekleştirilmemiş” dedi.

Kazı başkanlığını 2022’de devraldıktan sonra tiyatronun restorasyon projelerini hazırladıklarını anlatan Eliüşük, “2023’te bu çalışmaları gerçekleştirmek adına kazıları tamamlamayı hedefledik ama yapının büyüklüğü göz önüne alındığında bunu bitirmek zordu. 2024 yılında özellikle Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Kültür Bakanlığının ‘Geleceğe Miras Projesi’ kapsamına Pompeiopolis’in dahil edilmesi, elimizi çok güçlendirdi ve tiyatronun kazılarını bitirdik” ifadelerini kullandı.

Geleceğe Miras Projesi kapsamında gelen ödeneğin önemine değinen Eliüşük, “Bize gerçekten tam zamanında yetişmesiyle tiyatronun yanında yer alan odeonumuz var. Odeon çok önemli. Bölgede hem tiyatro hem odeonun olduğunu bir antik kent yok hatta şu anda mevcut tespit edilmiş, tiyatrosu olan bir antik kent de yok. Bu bağlamda önemli” diye konuştu.

Odeonda yaklaşık 3 aylık çalışma gerçekleştirdiklerini dile getiren Eliüşük, şöyle devam etti:

“Hem tiyatro hem odeon için rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerinin ilk adımını attık. Belgeleme çalışmasına başladık. Tüm buluntuların belgelemeleri, üç boyutlu tarayıcıyla gerçekleştirildi. Mimari ekibimiz hemen bunların çizimlerini gerçekleştirilecek ve hızlı şekilde 2025 Mart ya da Nisan ayında Koruma Kuruluna sunacağız. Hemen devamında 2025 yılında bu yapıların restorasyon projeleri bağlamında uygulamalarına geçmeyi hedefliyoruz.”

Eliüşük, odeonda bir süre önce buldukları 2 Afrodit heykelinin kendileri için sürpriz olduğunu sözlerine ekledi.

Dev villanın mozaikleri geri geldi

Pompeiopolis’te sadece kamun yapıları ortaya çıkarılmadı. Bir de dev bir villa var ki onun içim Eliüşük, “Anadolu’nun en büyük üç veya dört villasından biri” diyor. İşte o villanın mozaikleri de koruma amaçlı taşınmıştı, şimdi geriye, yerlerine yerleştirildi.

Roma villasının 1800 metrekarelik bir alanı kapladığını anlatan Eliüşük, şunları söyledi:

“Bu haliyle Anadolu’daki en büyük 3 ya da 4 villadan biri. Son zamanlardaki kazılar ve restorasyon çalışmalarıyla birlikte yapı daha görünür ve yapım evreleri izlenebilir hale geldi. Mayıs ayının 15’inde Roma villasının 4. yüzyılda eklendiğini düşündüğümüz odalarının birinde bulunan zemin mozaiğini onardık. Mozaikteki restorasyon çalışmamız bitti. Mozaikte aşırı deformasyon ve bulunduğu harçtan ayrılma vardı. Biz bu mozaikleri tamamıyla yerinden kaldırdık. Laboratuvarımızda 3 aylık süreçte bunlar tek tek temizlendi, ayrıştırıldı, düzenlendi. Tekrar yerine yerleştirildi. Uzun soluklu bir çalışma. Neredeyse hiç kayıp vermeden bozulma ya da deformasyona sebep olmadan bu işlemi tamamladık. Hem ekibime hem bize destek olan çalışmamızı yönlendiren Kültür Bakanlığına, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne, İl Kültür Müdürlüğümüze, Taşköprü Belediyesine, Kastamonu Valiliğine bize yardımlardan dolayı çok teşekkür ediyoruz.”

Bu ivmedeki asıl etkinin Kültür ve Turizm Bakanlığının “Geleceğe Miras Projesi” olduğunu vurgulayan Eliüşük, “Bizim buradaki çalışmalarımız daha da hızlanacak. Taşköprü’yü, Kastamonu’yu, Pompeiopolis’i ülkemizin kültür mirasına dahil edip hem buraya gelen ziyaretçileri ağırlamada hem de bilimsel anlamda çok fazla bilinmeyen Paflagonya bölgesinin önemli yapısını ortaya çıkarmış ve sergilemiş hale geleceğiz.” ifadelerini kullandı.

Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan ise Pompeiopolis Antik Kenti’nin ziyaretçiler için uygun mekan haline geleceğini dile getirerek, “Bu çapta, bu büyüklükte bir villanın çok önemli yapıtı mozaikleri. Ekonomik düzeyi üst düzeyde olan insanların yaşadığını ifade eden bir villa tabanı şu anda mevcutta. Zemindeki mozaikler görülmeye değer. İnşallah bölge açısından da kıymetli destinasyon olacak.” dedi.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.