Altı ayda 19 tarihi eser Türkiye’ye iade edildi
Konya'nın Sarayönü ilçesinde, geçmişi Roma dönemine tarihlendirilen Sarayini yer altı şehrindeki yeni keşifler bölgenin, dönemine göre yüksek konfor alanı ve geniş imkanlar sunan yapılar bütünü olduğunu ortaya çıkardı. Antik alanın büyükküğü 20 bin metrekareye ulaşmış durumda.
Sarayini yer altı yerleşimi Roma dönemine ışık tutuyor. Konya’nın Sarayönü ilçesindeki antik yerleşimi diğerlerinden ayıran tamamen yerin altında inşa edilmiş olması. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Sarayönü Belediyesi işbirliğiyle yürütülen arkeolojik çalışmaların ikinci yılında, ilçeye de adını da veren yer altı şehrinin keşfedilen alanı 20 bin metrekareye kadar genişledi.
Sarayini’nde yapılan kazılarda evsel mekanlar, bağlantılı galeriler, odayı andıran yaşam alanları, su kuyuları, ocaklar, atölyeler, bacalar, aydınlatma için kandil yerleri, kilerler, depolar, havalandırmalar ve niteliği henüz araştırılan mekanlar ortaya çıkarıldı. Erken Bizans dönemine tarihlenen kentin geçmişi 8. yüzyıla tarihlendiriliyor.
Konya Müzeler Müdürlüğü Arkeoloğu ve Kazı Başkanı Hasan Uğuz, yaptığı açıklamada, Sarayini kazılarında bu yıl keşfettikleri yeni alanlarla, mekan sayısının otuzu, yayılım alanının ise 20 bin metrekareyi bulduğunu söyledi. Henüz temizlenmeyi bekleyen birçok koridor, tünel ve galeri olduğuna değinen Uğuz, yer altı şehrinin daha da genişleyeceğini, farklı niteliklerde yeni alanları keşfetmeye devam ettiklerini dile getirdi.
Sarayini kazılarını yöneten Hasan Uğuz, yatay mimaride Türkiye’nin şimdiye kadar keşfedilmiş en büyük yer altı şehrini bulmuş olabileceklerine işaret ederek, “Bu kadar geniş alana yayılabileceğini düşünmüyorduk. Yüzey araştırmaları sırasında burada yaşayan ihtiyarlar, çocukken burayı gezdiklerini ve çok büyük bir yeraltı şehri olduğunu söylemişlerdi. Bu yıl fark ettik ki anlattıklarının yarısı çıktı. Yani diğer yarısı da doğruysa çok büyük bir alana yayılıyor.” dedi.
Hasan Uğuz son olarak Erken Bizans dönemine tarihlenen alandaki kazılara dair şu açıklamalarda bulundu.”Araştırmalarımızda 19. yüzyıl Avrupalı seyyahlarının bu bölgeden Sarayini olarak bahsettiğini fark ettik. İnlerin çok geniş, konforlu, birbiriyle bağlantılı ve yüksek yaşam kalitesi sunan mimarisinden dolayı sarayı andırdığını tespit ettik. Gerçekten bu yılki keşfimizde de bir ana cadde gibi tabir edebileceğimiz çok geniş bir koridor var. Bu koridorun sağında ve solunda bir sürü galeriler var. O galerileri de birbirine bağlayan tüneller var, koridorlar var. Sarayini yer altı şehrini diğerlerinden ayıran önemli özellik, çok fazla mekan olması, koridorların galerilerle birleşmesi ve insanlara adeta saray konforunda bir yeraltı şehri hazırlanmış olmasıdır. Bazılarının Roma döneminde yapılmış sunak tipli mezar taşları, mezar stelleri olduğunu, bazılarının onurlandırma yazıtı, bazılarının sütun tamburu olduğunu, sütun tamburun kendi döneminde mezar stiline dönüştürüldüğünü ve bunlarla doldurulmuş bir oda olduğunu fark ettik. Burada havuz şeklinde yapılmış ahşapla üzeri kapatılmış haçı anımsatan kuzey güney yönlü bir yapı bulduk”