Raf Gezgini: Peşine düşülen sorular, çıkılan yolculuklar
14 Şubat'ı nasıl bilirsiniz? Sevgi, aşk, sevgililer amenna ancak aynı zamanda Dünya Öykü Günü'nü kutladık geçen hafta. Biz de edebiyat aşkımız sonsuz dedik, öykülere ve öykücülere aşk mektubu niyetiyle bu haftayı onlara bırakalım istedik.
Son yıllarda öyküleriyle farklı dünyaların pencerelerini açan yazarları ve kitaplarını hatırlıyoruz bu hafta. Daima aşkla ve öyküyle; buyursunlar.
Geçen hafta her yer kırmızı balonlarla, kalplerle, sevgilisiyle mutluluk pozları paylaşanlarla, aşkı öve öve bitiremeyenlerle doluydu. Malum sevginin, sevgililerin günü.
Peki siz 14 Şubat’ı nasıl bilirsiniz?
Evet, Sevgililer Günü. Bu cepte. Ancak aynı zamanda Dünya Öykü Günü.
Türk edebiyatında öykü denince akla gelen isimler belli. İsmini anmadan geçmeyeceğimiz, Türk öykücülüğünün adımlarını atan isimler. Ve bir yandan da bu anlayışı geliştiren, öykülere yeni soluklar getiren yeni sesler, çağdaş öykücüler.
Biz de edebiyat aşkımız sonsuz dedik, öykülere ve öykücülere aşk mektubu niyetiyle bu haftayı onlar bırakalım istedik. Son yıllarda öyküleriyle farklı dünyaların pencerelerini açan yazarları ve kitaplarını hatırlıyoruz bu hafta. Daima aşkla ve öyküyle; buyursunlar.
İzmir doğumlu Mevsim Yenice üniversitede fizik okuyor. “Açık Artırma” öyküsü 2015 altKitap Öykü Yarışması’nda birinciliğe layık görüldü. 2015 ve 2016 yıllarında farklı iki dosyayla Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde öykü dalında “dikkate değer” bulundu. Kolektif kitaplara öyküleriyle katkı sundu. Everest Yayınları’ndan çıkan ilk kitabı ‘Tekme Tokatlı Şehir Rehberi’, 2019 Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülleri’nde Mansiyon Ödülü’ne layık görüldü.
‘Bilinmeyen Sular’ ise Can Yayınları’ tarafından basıldı. Kitap şu an altıncı baskısında. Yenice kendine has kalemiyle çağdaş Türk edebiyatının son yıllardaki en okunan yazarlarından biri. Bu kitabındaki öyküler de hayata açılma endişesi içinde dolananları, kendi içindeki tutsaklığı sorgulayanları, günümüze has sahipsizlik, korunaksızlık duygusuyla yüzleşmeye çalışanları, düğüm olan ilişkileri, geçmişe takılıp sadece seyirci olarak yaşamayı seçenleri anlatıyor.
Bu arada Mevsim Yenice hakkında bir bilgi daha. Okurlarının da çok iyi bildiği üzere Yenice sıkı bir Pink Floyd hayranı. ‘Bilinmeyen Sular’ da gruba adeta bir saygı duruşu niteliğinde jest yapıyor. Her öykünün başında Pink Floyd şarkılarından alıntılar var. Üstelik bir de Spotify çalma listesi eşlik ediyor okurlara. Hatta sonradan verdiği bir röportajdan öğreniyoruz ki kitaptaki öykülerin ortaya çıkması bile Pink Floyd sayesinde olmuş. Yazar, şarkı sözlerinin bana hissettirdiği şeyden de yola çıkarak yazmış öykülerini.
Gamze Arslan, 2016’da ‘Çerçialan’ adlı dosyasıyla Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü’nü kazandı. Aynı yıl Varlık Yayınları’ndan yine aynı isimle bir kitap olarak yayınlandı. Takvimler 2019’u gösterdiğinde ise bu kez Can Yayınları’ndan yayınlanan ‘Kanayak’ adlı öykü kitabıyla okurların karşısına çıktı Arslan.
Yazar her iki öykü kitabında da Anadolu’dan, mitlerden, geleneklerden, köy yaşamından kesitler anlattı, birbirinden farklı kadınlarla tanıştırdı okuru. Ancak Arslan’ın alametifarikalarından biri doğaya ve yaşama dair her şeyin bir hikayesi olduğuna inanması ve onları aktarması.
Öykülerinde kendiyle, evlatlarıyla, bir inekle, bazen bir köyle ya da iktidarla mücadele eden kadınları anlatan yazar aynı zamanda dramaturg ve senaryo yazarı. Hatta bir dönemin popüler dizilerinden ‘Vatanım Sensin’in senaristlerindendi. Şu sıralar başka bir heyecanı var Arslan’ın. İlk bebeğini dünyaya getirmeye gün sayıyor. Yazarla henüz tanışmadıysanız, efsunlu ama bir o kadar da gerçeğe tanıklık eden öyküleri size yeni kapılar açacaktır.
Semih Öztürk’ün yazarlık macerası da Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü’yle başlıyor. ‘Önce Dağlar Kar Tutacak’ adlı dosyası 2018’de ödüle değer görüldükten sonra aynı yıl Varlık Yayınları tarafından yayımlandı. Dokuz öyküden oluşan bu kitabın adı tüm öyküleri çepeçevre saran o temaya uygun. Öztürk’ün ilk kitabındaki öykülerde mevsim hep kış. Yazar doğrudan nerede olduğumuzu söylemese de taşrada olduğumuzu anlıyoruz.
Yazarın biyografisinden kedisi Palto ile İstanbul’da yaşadığını öğreniyoruz. 2022’de İletişim Yayınları’ndan çıkan ikinci öykü kitabı ‘Telaş Bandosu’nu da Palto’ya ithaf ediyor Öztürk. Bu kitabıyla da 2023 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazanan yazarlardan biri oldu yazar. Kitaptaki öykülerde de insanlar, ihtimaller, günlük hayatın sıkışmışlıkları kadar hayvanlar da var. Merak edenler buyursunlar, ‘Telaş Bandosu’ kimi zaman iç sızlatan kimi zaman “hayat biraz da böyledir” dedirten sekiz öyküden oluşuyor. Kitabın ikinci yarısının, ilk yarısından çok daha sürprizli olduğunu da not düşelim.
“Yeni kitap, yeni heyecan… İki bölümden oluşuyor ‘Sınır’. İlk bölüm hayalî kasaba Ergöne’yi şekillendirirken ikinci bölüm birbirinden bağımsız okunabilecek fakat tematik bütünlüğe sahip fantastik öykülerden oluşuyor. Okurlarını bulması dileğiyle…”
Yazar Kerem Işık dumanı üzerinde tüten ‘Sınır’ adlı öykü kitabını bu sözlerle tanıttı sosyal medya hesabından. Sınır’a geleceğiz ancak Işık’ın önceki kitaplarına göz atarak başlayalım önce. Yazarın ilk kitabı ‘Aslında Cennet de Yok’ 2010 yılında Yapı Kredi Yayınları etiketiyle yayımlandı. Yazar ikinci kitabı ‘Toplum Böceği’yle 2012 Haldun Taner Öykü Ödülüne değer görüldü. 2015 yılında üçüncü öykü kitabı ‘Iskalı Karnaval’ı yayınladı. 2020’deyse okurlarına bir sürpriz yaparak rotasını bu kez romana kırdı. İlk romanı ‘Dünyanın Güçlü Tarafı’yla okurların karşısına çıktı. Işık çevirilerinin yanı sıra Nisan 2021 tarihinden bu yana İzmir’de kurulan Livera Yayınevi’nin Genel Yayın Yönetmenliğini yürütüyor.
Bu sene yayınlanan ‘Sınır’la ise bir kere daha öyküye döndü. Kitabın, “Sınırın Ötesinde” adlı ilk bölümü, Ergöne adıyla mekânlaştırdığı fantastik bir evrene açılıyor. “Sınırın Gerisinde” bölümüyle de süren ortak tematik kaygılar, bu kitapta hem yazarın bildiğimiz dil ve üslubundan temel unsurları barındırıyor hem onu özellikle atmosfer ve karakter yaratmada ayrıntıcı özeniyle başka bir aşkınlığa taşıyor.
Hacettepe Üniversitesi Ankara Meslek Yüksekokulu ve Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun Kadire Bozkurt’un öyküleri önce birçok dergide yayınlandı. Şu an yayınlanmış üç öykü kitabı var. Küçük Dertler (2015), Bir Kalbin Boyutları(2017) ve 2022’de yayınlanan ‘Buz Kandilleri.’ Son kitabıyla 2023 Vedat Türkali Öykü Ödülü’ne değer görülen yazarla henüz tanışmayanlara naçizane bir tavsiye: Öykü kitaplarını sırasıyla okumak yazarı daha iyi tanımak ve üslubuna alışmak için çok daha güvenli bir yol.
Bu tavsiyeye rağmen son kitabı ‘Buz Kandilleri’yle devam edelim. Her yaştan, farklı kadınların hikayelerine şahit oluyoruz Bozkurt’un öykülerinde de. Konuşan kadınlar kadar susanlar da var, utanmaması gerektiği halde toplumun utancı sırtlarına yüklediği kadınlar da… Ve son kitabındaki birkaç öykü okurun zihninde dönmekten vazgeçmiyor. Kitabı bitirseniz bile aklınızda o anlatılanlar kalıyor. Bu kitap özelinde ‘Blob’ ve ‘Utanç’ öykülerini okursanız ortak hislerde buluşabiliriz.
Öykü ve yazıları 2002’den bu yana çeşitli dergi ve seçkilerde yayımlanan Pelin Buzluk’un son öykü kitabı ‘En Eski Yüz’ yayınlandığında takvimler 2016’yı gösteriyordu. Pelin Buzluk da uzun denilebilecek bir aradan sonra öykülerini okurlara teslim etmenin heyecanını yaşadı. ‘Yer Değiştiren Sular’ 94 sayfalık bir macera. Dostluk, dayanışma, direniş, tanıdık simalar, aşina hisler sunan 10 öyküden oluşuyor. Kitabı elinize ilk aldığınızda arka kapak yazısı size davetkar bir çağrı sunuyor: “Her şeye rağmen gelen baharın, başkaldırıların, isyan içinde çaresiz katılıp kalmanın, bir arkadaşa omuz vermenin, ağaçları çatı bilmenin, sevgiliye doğru akan suların, ölümlü oluşumuzu hatırlamanın, aşka yeniden şans vermenin, arzuya kapılmanın, suç ortaklıklarının, yakada açan çiçeklerin, eksilen bedenlerin öyküleri.” Bir de not. Buzluk, bu kitabı 10 yıl önceki kendine ithaf etmiş. Yazarın tüm kitaplarını okuyan, yazın yolculuğunu yakından takip edenler için kalp çarpıntısı uyandıran bir ayrıntı. ‘Yer Değiştiren Sular’ İletişim Yayınları etiketiyle raflarda.
Ezgi Polat, 1987’de doğdu. Endüstri mühendisliği bölümünden mezun oldu. Öyküleri Notos, Varlık, Kitap-lık, Sözcükler, altZine, Duvar gibi çeşitli dergi, gazete ve fanzinlerde yayımlandı. 10. Uluslararası İstanbul Şiir ve Edebiyat Festivali’nde gelecek vaat eden genç yazarlar arasında yer aldı. İlk öykü kitabı ‘Susulacak Ne Çok Şey Var Aramızda’ 2017’de yayımlandı. ‘Hiçbir Yerin Ortasında’ yazarın ikinci öykü kitabı.
ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve Anadolu Üniversitesi Felsefe bölümü lisans, Hacettepe Üniversitesi İşletme yüksek lisans mezunu Doğuş Benli; bir yandan da kalbini öykülere kaptırmış bir yazar. Öyküleri Sözcükler, Notos, Kitap-lık, Lacivert dergilerinde; Oggito, Trendeki Yabancı ve Parşömen Fanzin gibi platformlarda yayınlandı.
‘Mutluluğumuza’ birçok okur ve eleştirmenden “önemli bir ilk kitap” notuyla paylaşıldı, okunması tavsiye edildi. Mutluluğa dair pek çok şey var Benli’nin öykülerinde; pek tabii mutsuzluk da. Şehir yaşamından, beyaz yakalılara dair ilişkilerden bahsediyor yazar. Birçoğumuza tanıdık gelen simaları hatta belki de ta kendimizi okuyoruz yazdıklarında. Üstelik sular seller gibi akıyor okuduklarımız. Özellikle ‘Akvaryum’ ve kitabın ilk öyküsü ‘Çok Rüzgarlı’ya biraz iltimas bile geçebiliriz.
Yemek yazarı, radyo programcısı ve gezgin Güzin Yalın, Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi mezunu. Onu yemek, yaşam ve seyahat konularındaki yazılarından ya da Açık Radyo’da 10 yıla yakın sunduğu programla tanıyor olabilirsiniz. Ya da ‘Mutfaktan Tabaktan Sokaktan’, ‘Laf Söyledi Balkabağı’, ‘Ziyafet’ ve ‘Mutfak Okulu’ kitaplarıyla da…
‘Küçük Meseleler’ ise tam olarak isminin hakkını veriyor. Hayattaki ayrıntıların, küçük ama aslında büyük dertlerin peşinden gidiyor. Yalın, günlük koşturmalarımız içinde bizi sürekli tökezleten ufak tefek taşları anlatıyor ‘Küçük Meseleler’de. Bazen mideyi bozan bir yemek, bazen içinde kötü şeyler görünen bir kahve falı, bazen hiçbir sebep yokken tersinden kalktığımız bir sabah, bazen de sebepsiz yere ortaya çıkıp aklımızın bir köşesine kıymık gibi batan o düşünceler… Hissettiklerimiz ve çoğu kez onlar yüzünden sıkışıp kaldığımız dört duvarlar… Bir de not. Hayatın içinden leziz bir mutfak hikâyesi okumak isteyenler ise yazarın romanı ‘Mutfak Okuru’nu da aynı iştahla okuyacaktır.
‘Anlamsızlık Saati’, Işıl Madak’ın yıllar boyu kaleme aldığı öykülerini bir araya getirdiği ilk kitabı. Ancak Madak’ın öyküleri uzun zamandır Notos, Sözcükler, Virüs, Öykü Gazetesi, Oggito, Caz Kedisi, Sarmal Çevrim, Edebiyat Nöbeti, Üvercinka gibi gibi pek çok dergide yayımlandı. Everest Yayınları’ndan çıkan kitap 18 öyküden oluşuyor. Yazarla bir gezintiye çıkıyoruz. Bazen bir ormanda, mahalledeki pazar yerinde, bir otelde, doktor muayenehanesinde, çay bahçesinde ya da eski eşya satan bir dükkânda… Fakat sıradan geziler değil bunlar. Hayatın kendisinde olduğu gibi acılar var, yüzleşmeler var, büyük öfkeler var. Anlamsızlık saatinin çaldığı anlar yani… Ne zaman çalar peki anlamsızlık saati? “Her dakikanın ve olayın bir eşiğe, bir dönüm noktasına dönüştüğü anlar” olabilir mi mesela?