Raf Gezgini’nden direnenlere selam, Yılmaz Güney tartışmalarına reçete
İster çoktan aşina olun isterseniz yabancısı; Kore edebiyatı keşfedilmeyi bekleyen kocaman bir derya deniz. Raf Gezgini, mütevazı bir başlangıç yaparak çağdaş Kore edebiyatına dalıyor. Su soğuk ama bu haftanın kitapları gösteriyor ki girince alışıyorsunuz!
Korece şarkılar, diziler, filmler ve elbette kitaplar… Son yıllarda hiç olmadığı kadar ilgiliyiz Kore kültürüne. Ve yalnızca biz değil, tüm dünyada yükselişe geçti Kore popüler kültürü. Şanslıyız ki yayınevleri Kore edebiyatı çevirilerinin sayısını artıyor, dünyaca ünlü yazarları Türkçeleştiriyor.
A. Ömer Türkeş de geçen hafta 10Haber’deki köşesinde Güney Koreli Yun Ko-eun’un ‘Afet Gezginleri’ kitabını değerlendirdi. Romanı, yılın en iyilerinden biri olarak tanımladı. İster çoktan aşina olun isterseniz yabancısı; Kore edebiyatı keşfedilmeyi bekleyen kocaman bir derya deniz. Raf Gezgini kitabı okumaya başlamak için iştah kabartan değerlendirme yazısını da buraya bırakıyor ve Kore edebiyatına dalıyor.
Güney Koreli yazar Yun Ko-eun’un ‘Afet Gezgini’, Seul’deki ‘tuhaf’ bir turizm şirketiyle tanıştırıyor okuru. Bu şirket alışılagelmişten farklı bir programa sahip: nükleer salınım, sel, deprem, volkan, çölleşme, kasırga, savaş, tsunami ve akla gelebilecek her türlü afetten etkilenen bölgelere geziler düzenliyor. Yona ise afet bölgelerine turlar düzenleyen bir turizm şirketi olan Jungle’da on yıldır koordinatörlük yapıyor. Yona’nın yaşamı ve seçimleri üzerinden ilerleyen, sürprizli bir roman ‘Afet Gezgini’. Edebiyat eleştirmeni A. Ömer Türkeş ise bu hafta 10Haber’de kaleme aldığı yazısında bu romana dair merakları artırarak “bu yılın en iyilerinden birisi” diyor.
Güney Koreli yazar Bora Chung, ‘Lanetli Tavşan’da büyülü gerçekçilik, korku ve sorularla dolu öykülere davet ediyor okuru. Chung, okurunu şaşırtmayı seven bir yazar. ‘Lanetli Tavşan’ da bunu ne kadar iyi bir şekilde başardığının kanıtı. Tüyler ürperten, düşündüren, gerçek ile hayal arasındaki sınırları muğlaklaştıran bu karanlık öyküler afallatıyor. 2022 Uluslararası Brooker Ödülü Adayı bu kitapta, lanetli eşyalar, robotlar, intikam nedir iyi bilen tilkilerle karşılaşacağınız güçlü öyküler var. Ataerkinin günümüz toplumlarında yarattığı şiddet ve baskıları gözler ününe seren bu öyküler güçlü ama öykülerden daha etkileyici olan bölüm yazarın, okurlara seslendiği sonsözü. Kitaptaki 10 öyküden -ki bazıları gerçekten çok etkileyici, özellikle ‘Elveda Sevgilim’, ‘Kafa’ ve ‘Bedenleşme’ – daha güçlü bir etki yaratan sonsözlerini şöyle bırakalım:
“İçinde bulundukları evren kasvetli ve herkes yapayalnızdır; adalet yerini bulsa, sonunda herkes ektiğini biçse ve gereken intikam alınsa da bu evrenin kasveti ve insanların yalnızlığı asla değişmez. Anlatmak istediğim buydu. Öykülerimin böylesine tuhaf ve acımasız bir evrende tek başına mücadele veren yalnız okurlara teselli olmasını istedim. Bu ümit kırıntısına tutunarak yazdım.”
Bilmediğiniz bir yola çıkarken yanınıza ne alırsınız? Bir köpek, bir MP3 ve bir kitap. Aklınıza gelir mi bunlar ya da öncelik verir misiniz? Peki ya yolda hiç tanımadığınız insanlarla konuşur hikayelerini dinlemek ister misiniz? Her şeyini geride bırakıp yollara düşen Jihun tam olarak bunu yapıyor. Her gün başka bir yerde kalıyor, yolda karşılaştığı insanları numaralandırıyor ve hikayelerini dinliyor. Bir zamanlar şair olmayı hayal eden komadaki arkadaşına şiirler okuyan 239; bir yanlış anlaşılma yüzünden her gün aynı hatta trenle yolculuk eden 109; intihar etmeye karar veren 32 ve daha nicesi… Seyahatlerinde karşılaştığı yolculardan bazıları. Gezgin kahramanımızın bir şekilde eve gitmesi lazım ancak bir bunun için kendisinden önce bir mektubun evine varması gerekiyor. Jang Eun-jin imzalı ‘Cevapsız Mektuplar’ modern hayatın yalnız gezginlerine macera dolu bir yolculuk teklif ederken, günümüz insanının haklı endişelerle çekindiği yabancılarla bağ kurmanın da aslında ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatıyor.
1900’lerin başında, Koreli sakat bir balıkçının kızı Sunja, evlerinin yakınındaki deniz kıyısında karşılaştığı zengin bir yabancıya âşık olur. Bu gizemli adam, genç kadına büyük vaatlerde bulunarak onu baştan çıkarıp hamile bıraktıktan sonra aslında evli olduğu açığa çıkar. Çok sevdiği ailesini bu planlanmamış hamilelikle utandırmak istemeyen Sunja, kurtuluşu genç ve hasta bir din adamının kendisini Japonya’ya götürmeyi teklif edişinde bulur. Sunja, evini terk etmesi ve oğlunun imtiyaz sahibi babasını reddetmesi anlamına gelen bu kararı aldığında yankısı nesiller boyu sürecek dramatik bir destanı da başlatmış olur. Hareketli sokak pazarlarından Japonya’nın en iyi üniversitelerinin salonlarına ve yeraltı suç dünyasının paçinko odalarına dek iz süren bu eser, okurunu Japonya’da yaşayan Koreli göçmenlerin hayatına dahil ediyor. Koreli yazar Min Jin Lee’nin The New York Times tarafından 2017 yılının en iyi 10 kitabından biri seçilen romanı ‘Paçinko’ televizyona da uyarlandı.
Yayımlandığı günden bu yana Kore’de çok satanlar listelerinin zirvesinde yer alan bir roman ‘Veda.’ Yazarın bilimkurgu ve distopyaya saygı duruşunda bulunduğu bu roman, robotlar, yapay zeka, insanlığın bitmek bilmeyen “robotlar bizi yok edecek” korkularının etrafında dolaşıyor. Ana karakter Cheol, babası Profesör Choi ile yaşıyor. Profesör Choi ise bir yapay zekâ geliştirme merkezinde ekibiyle birlikte yapay zekâ üzerine çalışıyor, robotlar ve hümaoidler geliştiriyor. Cheol, babası ve ikisi robot biri gerçek olmak üzere üç kediyle birlikte güvenli bir ortamda yaşıyorken, dış dünyada yapay zekâ ve insanların savaşı nedeniyle dünya genelinde bir kaos hâkim. Ve elbette güvenli ortamından çıkması gerekecek…
Çağdaş Güney Kore edebiyatının önemli yazarlarından Han Kang’ın dünya çapında en çok satan kitaplarından biri ‘Vejetaryen.’ Yazara, 2016’da Man Booker Ödülü kazandıran roman, et tüketmeyi bırakan ve insanlığı barbarlığına karşı koymaya çalışan bir kadının hikayesini anlatıyor. Kahramanımız yalnızca et tüketmeyi bırakmıyor bununla birlikte büyük bir değişimin içinde buluyor kendini.
Dünya çapında çok satanlar listesine giren ‘Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk’ ve ‘Hayal Kurmaya Cesaret Eden Köpek’ kitaplarının yazarı Sun-Mi Hwang, bir kere daha umut ve ilham vermek için okurlarla buluşuyor. Kang’ın bütün hayatı adeta bir mucizedir. Yoksulluktan başarılı bir inşaat firmasının sahibi olmaya kadar yükselmiş bir adamdır. Ancak tam dinlenmeye başlayacağı yıllarda beyninde bir tümör teşhis edilir ve kalan günlerini sakin geçirmek için çocukluğunun geçtiği Kiraz Tepesi’ne dönmeye karar verir. Tüm dünyadan kaçmayı planlayarak kendini geniş bir arazi üzerindeki eski bir eve kapatır ancak mahalle sakinlerinin aklında başka planlar vardır. Mahalleli, Kang’ın özel arazisine serbestçe girip çıkar. Peki ama, evin ve Kiraz Tepesi’nin gerçek sahibi kimdir?
Çocuklar ne kadar özgürdür? Ebeveynlerin çocuklarının hayatlarına ve kararlarına yönelik önyargılarının bir sonu var mıdır? Ortak nokta bulunabilir mi? Herkesin hayatta en az bir kere üzerine düşündüğü, cevabının bulunamadığı ya da herkeste farklı olduğu sorular bunlar. Koreli yazar Kim Hye-jin’e 2018 yılında Shin Dong-Yup Edebiyat Ödülü’nü kazandığı ‘Kızım Hakkında Her Şey’ ile bir bu soruların peşinden gidiyor. Bir anne ve kız hikayesi bu. Anne huzurevinde hemşirelik yapan altmışlı yaşlarının ortasında bir kadın, göze çarpmayan ve mütevazı bir hayat sürüyor. Kızı üniversitede akademisyen, sabit bir geliri yok ve annesinin onaylamadığı bir kız arkadaşı var. Green sevgilisiyle beraber annesinin yanına taşınmak zorunda kalınca birbirine tamamen zıt iki hayat görüşü karşı karşıya geliyor. Kitap, bir neslin önyargılarına yakından bakıyor, yaşlılık, ölüm ve yalnızlık üzerine korkularımızı hatırlatıyor.
Çağdaş Portekiz edebiyatının usta ismi, metinlerarası oyunları seven Mário Cláudio, Fotoğrafçı İle Küçük Kız’da çocuk edebiyatının en bilinen eserlerinden birinin arka planında ve satır aralarında geziniyor: Yazar bu romanda, eserlerinde Lewis Carrol takma adını kullanan matematikçi ve fotoğrafçı Charles Dodgson’ın Alice Harikalar Diyarında’yı kurguladığı zamana uzanıyor.
Murathan Mungan’dan bu kez sürükleyici bir kara polisiye. Üstelik 12 yıl aradan sonra yazdığı ilk roman. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı ama karmaşık görünenin de sonuçta su gibi açık olduğu bir siyasi/psikolojik ortam yaratıyor Mungan. Edebiyatımızda ender rastlanan, beklenmedik bir başkahramanın peşinde, ülkenin yakın geçmişinden tanıdık gelebilecek karmaşık ağların izini sürüyor. Kimi düğümleri çözüp yeni düğümler atarken okuru da nefes nefese bir yolculuğa davet ediyor. A. Ömer Türkeş imzalı roman değerlendirmesi de burada.
Yazar ve çevirmen Mahir Ünsal Eriş, geçen yıl yayınlanan ‘Gaip’ romanının devamı niteliğinde bir romanla okurların karşısında. Eriş, ilk romanında araladığı sır perdesinin ardından ‘Acaip’ adlı yeni romanında sonsuz aşkları ve karanlık işleri buluşturuyor. Roman, hayatının hikayesi hiç tanımadığı iki adam tarafından yazılan bir kahramanın umutsuz aşkına dair bir anlatı olarak tanımlandı. Eriş, ‘Acaip’ ile Samim’in kaybettiği aşkı Güzin’e yazılmış upuzun bir mektubu okura sunuyor. Yazar ayrıca merak uyandıran bir girişle okuru karşılıyor: “Hikâyede geçen kişi, kurum ve kuruluşların gerçek hayattakilerle benzerliği yalnızca kurgusaldır. Biri hariç.”
Kuruculuktan Daimi Muhalefete: CHP’nin 100 Yılı’nda, CHP’nin uzun siyasi ömrünün evreleri ayrı ayrı inceleniyor: Tek parti dönemi, DP dönemi, Ortanın Solu akımı, 12 Eylül sonrası arayışlar (Halkçı Parti, Sosyaldemokrasi Partisi), Sosyal Demokrat Halkçı Parti deneyimi, Ecevit ayrılığı ve Demokratik Sol Parti, Baykal ve Kılıçdaroğlu dönemleri… CHP etrafındaki tartışmalar, “Kurultaylar partisi, hizipler partisi” lâkapları… Partinin 100. yılında içinden geçtiği kriz de, tarihsel bağlam içinde tartışılıyor.
Doğal veya insan yapımı, yerel veya kültürel felaketler hem kişisel hem de toplumsal düzeyde düşünce ve davranışlarımızı etkiler. Bir işi kaybetmek ya da bir ilişkinin sona ermesi gibi oldukça sıradan krizler bile bunaltıcı duyguları tetikler. Toplumsal düzeyde, uyum sağlamaya yönelik ahlaki baskıyla birleşen grup kaygıları hepimizi yıkıma sürükleyebilir. Peki insan psikolojisini anlayarak gelecekte bunu nasıl önleyebiliriz? Christopher J. Ferguson, ‘Katastrof!’ta salgın hastalık, doğal afet gibi histerik olaylardan psikolojimizin nasıl etkilendiğini açıklarken, bu felaketlere tepki veriş şeklimizi de inceliyor.