Dünya Şehirleri Kültür Forumu Direktörü Laia Gasch Brand Week Istanbul 2024'ün konuğu olarak İstanbul'daydı. Yaratıcı ekonomilerin ve kültürün geleceğin şehirlerini nasıl dönüştürdüğü üzerine konuşan Gasch kültürü altın bir bağ olarak tanımladı.
Bugün dünyanın hiç de iyi bir durumda olmadığı hepimizin bildiği, kabullendiği ve karşısında ne yapacağını bilmediği buz gibi bir gerçek. Katliamlar, savaşlar, önüne bir türlü geçilemeyen -fakat herkesin -mış gibi yaptığı- iklim krizi bir yanda, bir yanıyla umut veren bir yanıyla da karanlık distopyalar ürettiren yapay zeka diğer yanda. Krizler çağının ortasındayız. Bireysel olarak da krizlerden etkileniyoruz, kaygılı ve yalnız hissediyoruz. Tüm bunlar ilk kez duyduğunuz şeyler değil, niyetimiz bu karanlık senaryoyu hatırlatıp -unutmak namümkün olsa da- içinizi karartmak da değil.
Ancak British Council’in katkılarıyla Brand Week Istanbul 2024’ün konuğu olan Dünya Şehirleri Kültür Forumu direktörü Laila Gasch da konuşmasına böyle başladı. İş dünyası, markalar ve sektör temsilcilerinin buluştuğu Brand Week Istanbul 2024, bugün Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı açılış konuşmasıyla Haliç Kongre Merkezi’nde bugün kapılarını açtı. Konuşmacı Gasch da mamoğlu ve Nobel ödüllü ekonomist Daron Acemoğlu’nun ardından -koltuk değnekleriyle- sahneye çıktı. Konuşmasına İstanbul’da olmaktan ne kadar memnun olduğunu ve bu şehrin ne kadar büyüleyici olduğunu söyleyerek “Kültür, Şehirler İçin Altın Bir Doku mudur?” başlıklı oturumu açtı. Ve konuşması boyunca bu krizler çağında hayata tutunmamızı kolaylaştıran bir şeyi hatırlattı, kültürü.
Gasch şehirler ve kültür inşası üzerine çalışan bir isim. Şehirlerin kalkınması için kültürün öncelikli hale getirilmesi gerektiğine inanan, bu konuda fikirler üreten ve çözümler paylaşan Dünya Şehirleri Kültür Forumu’nun direktörü. Kendisi 150 yılı aşkın bir süredir Londra’daki en iddialı kültür ve eğitim bölgesi olan Kraliçe Elizabeth Olimpiyat Parkı’ndaki çalışmalarıyla biliniyor. Ayrıca daha önce BBC, Londra 2012 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları ve Tate Modern de dahil olmak üzere yüksek profilli ve ödüllü yaratıcı programların da arkasındaki isimlerden biriydi.
Gasch’a göre kültür, şehirleri bir araya getiren ‘altın bir bağ.’ Konuşmasında yaratıcı ekonomilerin sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeye nasıl yön verdiğini ve altın bağı örneklerle anlattı. Gasch da kültürün yaşadığımız şehirlere ve hayatlarımıza dokunduğunu ve bunu çok daha derine indirebileceğini söylüyor. Ve dünya genelinde pek çok kentin küresel bir şehir olmanın önemine vardığına inandığını söyledi. Müzeler, etkinlik merkezleri, konser salonları, sinemalar ve tiyatro binalarıyla şehirle yeni alanlar katmanın yanı sıra kültür turizmi dediğimiz kavramla şehirlerin ekonomilerinin de gelişebileceğini hatırlattı. Birlikte bir film izlemenin, konsere gitmenin aynı mekanda aynı ama bir o kadar da özgün duygularda buluşmanın gücünü vurguladı.
10Haber kültür sanat servisi olarak bu duruma örnek olabilecek haberler yaptık. Taylor Swift ve Beyonce gibi yıldızların konser vermek için gittikleri ülkelerin ekonomilerini canlandırması (Ekonomistler Taylor Swift’in turunun ekonomik etkisini ‘Swiftonomics’ olarak tanımlıyor), Venedik Film Festivali, 2024 Paris Olimpiyatları gibi prestijli etkinliklerin ülkelere turist çekerek yine ekonomiye katkı sunması akla gelen ilk örneklerden. Bilindik bir örnek verelim, murallarla çehresi değişen İstanbul, Kadıköy’deki Yeldeğirmeni mesela…
Gasch’ın paylaştığı araştırmalara göre küresel kültür turizmi 30 milyar ABD dolarından fazla değere sahip. Bu oranın 2030 yılına kadar %16’dan fazla büyümesi öngörülüyor. Geçen sene Londra’ya giden her beş turistten dördü ziyaretini kültürü görmek için yaptığını söylemiş. ‘Harry Potter’ filmlerinden İngiltere’nin müzelerine kadar uzanan bir kültür turizmi söz konusu.
Bir şehre gitmeye karar vermenin en önemli adımlarından biri de ilk izlenim. Gasch bu izlenimin de kültürle yayıldığını hatırlatıyor. Genelde filmler, diziler, festivaller ya da video oyunlar aracılığıyla bir şehre merak saldığımızı söylüyor. Tam da bu noktada aklınıza Türkiye’nin televizyon dizisi ihracatındaki başarıları gelebilir. Gasch da bu etkiyi bizzat görenlerden. Kaldığı otelde Türk dizilerinin geçtiği mekanları içeren turlar düzenlendiğini söyledi.
Dünya Şehirleri Kültür Forumu direktörü Laila Gasch’ın konuşması, kültür ve kentlere katkıları hakkında söyledikleri geleceğe umut veren cinsten. Ancak aklınıza ister istemez Türkiye’deki kültür ortamının düşmesi de kaçınılmaz. Evet, son yıllarda yeni mekanlar açılıyor, şehirlilere nefes alabilecekleri yeni duraklar sunuluyor -ki bunların sürdürülebilir olmaları da en az açılmaları kadar önemli- ancak kaybettiğimiz Emek ve Rexx Sineması, Rock’n Coke, sansüre kurban edilen festivaller, yasaklanan kitaplar, iptal edilen konserler ve daha nicesi geliyor.
Evet, kültür insanları birbirine bağlar, kentlere ve toplumlara kimlik kazandırır, doğru stratejilerle adımlar atıldığında ekonomik bir güç olur. Gasch’ın dediği gibi altın bağ sözünü de alalım, cebimize koyalım. Tüm bunlar kağıt üstünde çok mantıklı, parlak ve geleceğe umut veren cümleler. Ancak Türkiye’de o bağı altına dönüştürmek için önce düğümleri açmamız gerektiğini de diğer cebimizden çıkarıp ele alarak.