Tarım sektöründeki yangın ekonomik verilere de yansıdı
Nobel iktisat ödülü alan ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu BrandWeek Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada Türkiye'de ekonomik büyüme için demokrasiyi işaret etti. Acemoğlu'na göre nüfusun yaşlanması bir sorun ama Türkiye'nin fırsatı da var
Nobel ödüllü ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu aldığı ödülden sonra İstanbul’da ilk kez BrandWeek İstanbul Zirvesi’nin açılışında konuştu. Konuşma öncesinde bütün salonun alkışlarla ayakta karşıladığı Acemoğlu her zaman olduğu gibi Türkiye ekonomisiyle ilgili uyarılar yaptı. Türkiye’de demokrasinin çok zayıf bir duruma geldiğini söyleyen Acemoğlu “Demokrasi büyüme için tek başına yeterli değil, ama her şeyin tabanı. Demokrasiyi inşa etmek çok zor. Demokrasi ve sağlıklı büyümek istiyorsak sivil toplumun güçlenmesi şart” dedi.
Türkiye’nin değişimlere hazır olmadığının altını çizen Acemoğlu “Türkiye’de istikrar olmadığı için yeni teknolojilere yatırım zorlaşıyor. Büyüme düşük kalite, sermaye ve insan kaynaklı, içinde teknolojik gelişme yok. Verimlilik düşük” dedi. Acemoğlu şunları söyledi:
-15 yıl önce ne ihraç ediyorsak yine aynısını ihraç ediyoruz, çünkü teknolojiye ve insana yatırım yapılmıyor. Sadece inşaata gidiyor yatırım. Bu nedenle de büyüme tüm kesimlere aynı oranda yansımıyor.
-Kurumlar geleceğe hiç hazır değil. Güçlü kurumlar ve teknolojinin yönünü değiştirmek ve doğru kullanımını sağlamak için aşağıdaki zorluklardan kurtulmamız şart:
Eşitsizlik: Yeni işlerin yaratılmasına öncelik vermek ve yapay zekanın yeniden yönlendirilmesi.
Demografik değişim: İş gücü kıtlığının üstesinden gelecek doğru otomasyon ve çalışanın lehine olan teknolojilerin kullanımı ve geliştirilmesi.
İklim değişikliği: Yenilenebilir enerji teknolojileri kullanımı ve geliştirilmesi.
Makroekonomik dengesizlikler: Büyüme ve üretkenlik artışı getirecek teknolojiler.
Küresel gerginlikler: Küresel yönetişim yapay zeka teknolojileri açısından hayati öneme sahip.
Konuşmasının başında ABD ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Acemoğlu’nun sunumundan ana başlıklar şöyle:
-ABD ekonomisi büyüyor, üretkenlik artıyor, ama birçok insan gerçek ücretlerinin düştüğünü görüyor. 1980’den 2014-2015’e kadar uçurum bayağı büyüyor. ABD tarihinde böyle bir başka dönem yok. Neredeyse yarısının büyümeden pay almadığı dönem yok. ABD’de ücret eşitsizliği politik tabloyla alakalı. Bu bir tek ABD’yi mi etkiliyor, hayır. İş piyasasında asgari ücret çok düşük, sendikaların rolü azalıyor. ABD’de eşitsizlikte artış var ama birçok gelişmekte olan ülkede eşitsizliğin arttığını görüyorsunuz.
ABD’de otomasyona verilen önemin eşitsizliğe olan katkısı gerçekten çok önemli. Yapay zekayla bu nasıl değişecek? Yapay zekanın ne tür işler için kullanıldığına bakarsanız şu ana kadar yine otomasyon çerçevesinde uygulanıyor. Robotların yaptığı otomasyon elleriyle çalışan işçi kesimi içindi. Artık ofiste çalışanlar için beyaz yakalılar için geliyor. Üretkenlik artışı olursa herkes yararlanacak. Yapay zekanın üretkenliği artırma potansiyeli çok yüksek. Ama bunu kullanmak için yapay zekanın yönü önemli. Otomasyona giderse insanların yaptığı şeyi makinalara vereceğiz. Bu olunca yetenekli insanları elimine ediyorsunuz. Onun yerine insanlarla beraber çalışacak yapay zeka yolu belirleyebilirsek işçi kesiminin üretkenliğini artırmak mümkün. Üretkenlik en büyük problemlerden biri haline gelmek üzere. Yapay zeka şu anki yönüyle bunu yapacak durumda değil.
Prof. Acemoğlu dünya dengelerini altüst edecek beş akımı da şöyle sıraladı:
Dünya nüfusunun son 200 senedir artmasına alışık olduğumuzu vurgulayan Acemoğlu “Bu artık sona geliyor. 2050 gibi maksimuma ulaşacak ve düşmeye başlayacak. Dünyanın her tarafında yaşlanan nüfus olacak. Türkiye dahil. Türkiye’nin birçok ülkeden daha hızlı şekilde yaşlandığını göreceksiniz. Yaşlanan toplumlar ekonomik ve sosyal olarak birçok problemle karşılaşabilirler” dedi. Acemoğlu konuşmasına şöyle devam etti:
“Hızla yaşlanmaya başlayan ülkeler hem kurumsal hem teknolojik açıdan buna biraz daha hazır ülkelerdi. Yaşlanmayla beraber azalan işgücünün yerine robotları getirdiklerini görüyorsunuz. Almanya’nın Japonya’nın Güney Kore’nin robotları olmasa dünya otomotiv sanayiini bu şekilde ele geçirmiş olmaları mümkün değil. Kim üretiyor robotlar üretiyor. Teknolojinin yönünü doğru saptayıp insanlara da yatırımda bulunarak yaşlanma problemini çözmüş hale geldiler. Yeni robotlar gelince ondan önce işleri yapanlara eğitim verip kalifikasyonu yüksek işlere çekiyorlar. İklim değişikliği ile çevremiz yanında ekonomimizin de değişmesi lazım. Dünya petrol ve kömürden uzaklaşmaya başlayacak. Yenilenebilir enerjiye yönelecek. Son 15 yılda ABD, Avrupa ve Çin’de hızlı şekilde yenilenebilir enerjiye yatırımlar artmaya başladı. Rüzgar ya da güneşi kullanarak elektrik üretimi kömürden daha ucuz hale geldi. Teknolojinin yönünü doğru çizebilirsek büyük bir fırsat var. ABD’de 1980’den bugüne alınan patent sayısı 4 katından fazla arttı. Elektronik, bilgisayar ve iletişim teknolojileri öne çıkıyor. İnovasyon var ama getirisi yok.”