Altın Koza günlüğü: Ustalara saygı
Sinemacılar kuşağının son temsilcisi Şerif Gören, omuzlarda Atlas 1948 Sineması'na getirildi, Yeşilçam'ın kalbinden omuzlarda camiye götürüldü ve yine omuzlarda son yolculuğuna uğurlandı. Son ustaya veda Şerif Gören'e yakışır bir şekilde yapıldı.
Atlas 1948 Sineması eski adıyla Atlas Sineması… Şerif Gören kaç defa bu sinemada film izledi, kaç defa sinemanın çıkışındaki Yeşilçam’ın kalbi sayılan Erol Dernek Sokak’tan yürüdü. Hiç konuşmamıştık, ama nereden aklımıza gelecekti ki Şerif Abi’nin son yolculuğuna bu sinemadan ve sokaktan uğurlanacağı!
Sabah saatlerinde Atlas 1948 Sineması’nın önüne gelenler son derece üzgün. Çünkü Türk sinemasının en büyük yönetmenlerinden Şerif Gören, son yolculuğuna uğurlanacak. Geçirdiği kaza ve sonrasında yaşananlar onu tanıyanlar ve sevenler için beklenmedikti. Törene gelenlerin birçoğu çok değil bir ay, bir hafta öncesinde Şerif Gören ile ilgili artık anı olan yaşadıklarını anlatıyorlardı birbirlerine. Gidişinin ani oluşu herkesin içinde bir yarım kalmışlık duygusu bırakmış anlaşılan.
Kaan Kurtuluş’un geçmiş yıllarda 1 Mayıs’ta çektiği Şerif Gören fotoğrafından yaka fotoğrafı yapılmış. Hafifçe tebessüm ediyor Şerif Abi… Bu tebessüm birazdan Atlas 1948 Sineması’nda düzenlenen törende onu son yolculuğuna uğurlamak isteyenlerin yüzlerine de sirayet edecek. Çünkü onunla ilgili sahnede yapılan konuşmalarda anlatılan anılar Şerif Abi’nin biraz da şakacı mizacını ortaya koyan türden.
Sinemada tören başlamadan önce herkes sessizce hep film izledikleri koltuklarda yerlerini alıp bekliyor. Sinemanın çıkış kapısından Şerif Gören’in naaşı omuzlarla sahneye getirilirken ayağa kalkılıyor ve alkış başlıyor. Kimimiz büyük bir yönetmeni, kimimiz abisini, kimimiz dostunu, kimimiz arkadaşını alkışlıyor aslında. Törende anma konuşmaları yapılacak. Ama öncesinde cenazesinin başında nöbet tutuluyor sessizce.
İlk olarak Şerif Gören ile ilgili bir video klip gösteriliyor. “Sinema dayanışmadır, sinema arkadaşlıktır, sinema aşktır, sinema insandır” dediği söyleşisinden bir parça yansıyor beyazperdeye. Sinemacılar kuşağının son temsilcisi kuşağının sinemaya bakışını böyle özetliyor işte.
Bir başka konuşma, Nürnberg Film Festivali’nden, orada da ‘Yol’u çekmesinin öyküsünü anlatıyor. Yılmaz Güney “Bu filmi çek de nasıl çekersen çek” demiş. Şerif Abi “Ben de çektim” diyerek tartışmalı bir meseleye kendince son noktayı koyuyor. Bir başka konuşma, Gezi Olayları sonrasındaki bir ödül töreninden. O sıralar hedefe konulan Çarşı Grubu’na destek atmak için Çarşı’nın tişörtünü giyip çıktığı ödül töreni. O törende “Asi bir delikanlı olarak girdiğim sinemada her zaman bazı şeylere karşı çıktım. Sansüre karşıyım, Amerikan tröstlerine karşıyım, sinema tekellerine karşıyım, darbeye karşıyım, işkenceye karşıyım, içimdeki otosansüre karşıyım, onun için Çarşı’yım” diyerek bir anlamda hayattaki duruşunu anlatmış vakti zamanında Şerif Abi.
Sonra anma / uğurlama konuşmalarına geçiliyor. Sinema yazarı Alin Taşçıyan önce oyuncu Halil Ergün’ü sahneye çağırıyor. Ergün çok üzgün duygusal bir konuşma yaparak uğurluyor dostunu: “Sinema hayatım boyunca her zaman yanımda dost olarak, arkadaş olarak ustam ve yönetmenim olarak var oldu. Ben sinema dünyamızı beslemiş insanlar söz konusu olduğunda bir avuç kalmaya başladığımızı düşünüyorum. Onu da kaybettik. Işıklar içinde yatsın. Çok etkilendim. Uğurlar olsun”
Nur Sürer “Muhsin Ertuğrul’un son sert açtığı kapıyı o çok yumuşak kapattı. 41 yıl önce tanıştık. O zamanlar sinemanın şimdiki gibi oyuncakları yoktu. -30 derecede sadece bir kamera ve kötü bir şaryo ile çekildi o filmler. O koşullarda harikalar yaratmış bir yönetmendi Şerif Gören. Şahane bir insandı” diyor dostunun ve yönetmeninin ardından.
Menderes Samancılar bir acı gerçeği hatırlatarak başlıyor konuşmasına: “İşimiz bu, arkadaşlarımızı sürekli yolcu edip acılarını yaşamak.” Sonra da Şerif Gören’i anlatıyor: “Şerif Abi, sinemamızın iyi kalpli abisiydi. Yüreğiyle, yaptıklarıyla hepimize önderlik yaptı. Hep yanımızda ve hep eli sırtımızdaydı. İyi ki hayatımızdan geçti. Önünde saygıyla eğiliyoruz.”
Yönetmen Ömer Vargı “Endişe ile yönetmenliğe başladığında ben de asistanı oldum. Ondan sadece sinemayı değil hayatı da öğrendim” dedikten sonra bir anısını anlatıp ve onun nasıl kendisine hayat öğüdü verdiğini ve nasıl bir usta olduğunu söylüyor. Duygularını gizlemiyor ama zaten Şerif Abi de duyguların gizlenmesinden hoşlanmazdı.
Yönetmen Yüksel Aksu onu anan bir başka isim. Aksu “Öncelikle ustamızdı. Sonra ağabeyimiz oldu. Çok yakın zamana kadar ağabeyliğine devam etti. Sinirli gibi duruyordu. Sonra çok iyi baba- oğul gibi, abi-kardeş gibiydik. Aslında Şerif Gören deyince benim aklıma ilk gelen şey ‘mücadele, dayanıklılık ve dayanışma’. Sineması da sinematografikti. Kendisi de çok sinematografikti. Bir konuşmaya başladığı zaman beş filmlik öykü anlatırdı. Yolun yolumuzdur, izin izimizdir, bayrağın bizdedir Şerif Abi” diyerek açtığı yoldan gideceklerinin sözünü veriyor.
Oyuncu Necmettin Çobanoğlu “Son kalemizi uğurlarken geçmişle ilgili bir şey söylemek gerçekten çok acı veriyor. Onu çok seviyorum. Gerçekten çok önemli bir değerimizi kaybettik. Uğurlar olsun Şerif Abi” diyerek uğurluyor kadim dostu ve yönetmenini.
Yıllarca birlikte çalıştığı Muzaffer Hiçdurmaz, ki en son ikisi Adana Film Festivali’nde birlikte gülerken fotoğrafını çekmiştim, “Şerif 70 yıllık dava arkadaşımdı. Çok film çektik, çok set kurduk. Buradaki bütün övgüleri hak ediyor. Ama sinema bir ekip işidir, bu ekibin de görünmezleri sinema emekçileri. Bunun da hakkı verilmeli. Yaşasın sinema emekçileri” diyerek hem dostunu hem de sinema emekçilerini anıyor.
Konuşma sırasısı bende, galiba en genç konuşmacıydım. Şerif Abi’yle bir türlü yapamadığımız nehir söyleşinin hikayesini anlatıyorum. Hep parça parça anlattığı anılarını bir bütün olarak anlatması için ısrar etsem de olmamıştı. Başka isimler de ısrarcı olmuş ama o muazzam hikayesini anlatmadı. “Hepimize parça parça anılar bıraktı, şimdi o hepimizin içindeki bu anılarla yaşıyor” diyorum.
Tören sonrası yine omuzlarda Şerif Gören, Yeşilçam’ın kalbi Erol Dernek Sokak’tan Hüseyin Ağa Camii’ne götürülüyor. Camide sinema emekçileri için verdiği mücadele unutulmamış Sine-Sen’in bayrağı örtülmüş tabutuna. Bir de tuttuğu takım Beşiktaş’ın bayrağı.
Yavuz Turgul, Nuri Bilge Ceylan, Muzaffer Hiçdurmaz, Ömer Vargı, Derviş Zaim, Yüksel Aksu, Gani Şavata, Çiğdem Sezgin, Kazım Öz, Aydın Sayman, İsmail Güneş, Mehmet Güleryüz, Aydın Orak’ın aralarında olduğu farklı kuşaktan birçok yönetmen vardı caminin bahçesinde. Halil Ergün, Nur Sürer, Hülya Koçyiğit, Orhan Gencebay, Levent İnanır, İştar Gökseven, Menderes Samancılar, Feride Çetin, Necmettin Çobanoğlu’nun da aralarında olduğu birlikte çalıştığı pek çok oyuncu, Baran Seyhan, Haşmet Topaloğlu, Sevil Demirci gibi yapımcılar Şerif Gören’i son yolculuğunda yalnız bırakmadılar.
Sinema yazarları Alin Taşçıyan, Uğur Vardan, Esin Küçüktepepınar, Şenay Aydemir, Burak Göral, Müge Turan, Gökşen Aydemir, Ali Can Sekmeç, Ece Vitrinel sendikacılar, sinema emekçileri son yolculuğunda yayındaydı Şerif Gören’in. Kalabalık bir cenaze töreniydi. Cenaze namazından sonrası yine omuzlarda son yolculuğuna uğurlandı Şerif Gören ve Kozlu Mezarlığı’nda defnedildi.
Bir fikir olarak Beyoğlu Belediyesi’ne öneri. Yeşilçam Sokağı çevresindeki sokaklara geçmiş yıllarda sinemacıların adı verildi. Ayhan Işık, Sadri Alışık, Fuat Uzkınay, Atıf Yılmaz’ın ismi böylece yaşatılıyor… Acaba Şerif Gören’in ismi de bir sokağa verilemez mi? Cenazeye çelenk gönderen Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’e duyurulur!