Oyuncu Şahan Gökbakar ile Kızılay Başkanı Kerem Kınık arasında sosyal medya üzerinden kişiselleşerek devam eden tartışma bize ne söylüyor? Kınık neden tartışmaya üçüncü bir ismi, Recep İvedik’i çağırdı?
Oyuncu Şahan Gökbakar ile Kızılay Başkanı Kerem Kınık arasında sosyal medyada süren tartışma, hem içerik hem de üslup olarak ilgiye değer. Ama gelinen noktada içerikten ziyade üslup bize bir şeyler söylüyor.
Fakat önce bir içerik özeti geçelim. Meselenin kaynağında, 6 Şubat depremleri sonrası Kızılay’ın Ahbap Derneği’ne parayla çadır satması ve kurumun sonrasında ortaya çıkan bir dizi skandal uygulaması var. Tarihi ve tarihsel misyonu düşünüldüğünde, kamuoyunda Kızılay adına hayal kırıklığı yaratan olaya, Şahan Gökbakar da birçok insan gibi tepki göstererek Kerem Kınık’ı istifaya davet etti. Kınık, Şahan Gökbakar’a cevap vermeye başlayınca da tartışma yürüdü gitti.
Kerem Kınık’ın tartışmaya “Şahan gelsene afet bölgesine birlikte depremzede vatandaşlarımıza hizmet edelim. Bak ben kırk günde bölgede 15.000 km yol yapmışım. İnan kaba saba da olsa içinde insaniyet ve vicdan taşıyan Recep İvedik gerçek hayatta yaşasaydı o gelir bizimle birlikte hizmet eder, çorba yemek dağıtırdı” diyerek Recep İvedik’i de dahil etmesi, tartışmanın içeriğinin ötesinde üslubu da belirledi.
Şahan Gökbakar’ın yarattığı Recep İvedik, Türkiye için tartışmalı bir sinema karakteri. Malum kimileri onun dobralığını, hoyratlığını seviyor. Bayağı ve kaba bulanlar da çok. İstanbul Güngören’de yaşayan, tembelliğinden dolayı okumayı tercih etmemiş, çalışmayı genetik olarak benimsemeyen (ama patronluğu seviyor), yeri gelince küfreden, yeri gelince balgam çıkarıp yere tüküren, seksist, önemsenmek isteyen, gösterişi seven bir komik zat. İnternet ve PlayStation gibi teknolojik gelişmeler onun belki de en hakim olduğu alan. Facebook mu, mail dünyası mı dersiniz hepsinden haberi var. Alt sınıftan gelen çoğu komedi karakteri gibi üst sınıfın kibrine tepkili. Hor görülmeye katlanamıyor. Ama kendi de fırsatını bulunca başkalarını hor görmekten geri kalmıyor.
Zaman zaman insani özellikleri ortaya çıkabiliyor. Sevdiği, yardımsever olduğu, başkalarının hakkını aradığı da oluyor. Ama “Agresifim ve kompleksliyim” demesi, onun kişiliğini ele veriyor. Bam teline basılınca agresifleşiyor ve hatta zaman zaman saldırganlaşıyor. Ama zaten Recep İvedik karakterini ortaya çıkaran unsur, anormallikler. Sapla samanın birbirine karıştığı, değerlerin altüst olduğu, yay gibi gerildiğimiz bir dönemin ortaya çıkardığı bir karakter o. Hoyratlığın, vasatlığın prim yaptığı günümüz dünyasının sinemadaki karşılığı… Ne tu kaka edilip yok sayılacak bir komedi karakteri ne de insanların bağrına basıp göklere çıkarılabileceği bir kahraman. Son 20 yıldır Türkiye’de yaşanan tuhaf zamanların sinemadaki yansıması…
Alıcısı da var tabii. Kitleleri peşinden sürükleyen bir sinema karakteri. Şahan Gökbakar devam filmlerini çektikçe çekiyor, Recep İvedik’in maceraları izlendikçe izleniyor. Engin Ardıç’ın deyişiyle “Bir ‘lümpen güzellemesi’… Varoş serüvenleri… Basit, kaba, sakil, paçoz ve münasebetsiz… Cahil ve saldırgan…Seyirci Recep’te kendini buldu ve onu çok sevdi. (…) Kıllıdır, kabadır, abazandır, sürekli küfür de etmektedir. Leman Dergisi’ndeki ‘Kozalak’ tipiyle benzerlikler göstermektedir (onun kadar aşağılık olmasa da aynı derecede saldırgandır), aramızda yaşamaktadır, İstanbul sokakları da İvedik’lerle doludur. Halkın büyük kısmı onda kendini bulmaktadır…”
Peki kimdi Recep İvedik’ler, onda kendini bulanlar? Toplumsal hayatta sesini duyuramayanlar mı? Horlanıp, dışlananlar mı? Tembeller mi? Ortak yaşam kültürünün kurallarını hiçe sayanlar mı? Lümpen kültürünü içten içe savunanlar mı?
Recep İvedik’in maceraları sinemada devam ederken Türkiye’de yaşanan toplumsal ve siyasal yozlaşma, İvedik’i hatırlatan hatta onun ötesine geçen çok vaka koydu önümüze. O zaman lümpen kültürün yaygınlaşmasına Recep İvedik’in nasıl katkı verdiğini de anladık.
Hatta Şahan Gökbakar da bir ara, hatta uzunca bir süre, yarattığı karakter gibi davrandı. Kendisine, karakterine yapılan eleştiriler karşısında hoyratlaşıyor, seyirciden aldığı kitlesel destekle karşısındakinin tepesine sözlerini balyoz gibi indirmeye çalışıyordu. Sanırım meslek büyüğümüz Atilla Dorsay ilk defa telaffuz etmişti bu durumu. Gökbakan sert tepki gösterdi. Dorsay’ın 2013’te “Emek Sineması yoksa ben de yokum” deyip tüm mücadeleye rağmen sinema yıkılınca yazarlığı bırakması üzerine duruma İvedikçe sevindi. Ki bu tavırları farklı şekillerde sürdü. Şahan Gökbakar herkesi eleştirmeyi hak görüyordu ama kendi eleştirilince zıvanadan çıkıyordu. Aynı yıl 1 Mayıs’ta, üzerine gaz ve tazyikli su sıkılan işçilere ayar verince, bu sefer bir başka sinema yazarı büyüğüm Uğur Vardan girdi topa. Şahan Gökbakar’ın Atilla Dorsay’ı doğruladığını ve Recep İvedik haline geldiği yazdı.
Lakin ‘Zoka’dan, ‘Dikkat Şahan Çıkabilir’den beri Şahan Gökbakar’ı takip ederler bilirler ki Şahan Gökbakar, Recep İvedik’ten daha zeki, çalışkan, hatta gerektiğinde ince görmeyi bilen biri. Ama Recep İvedik ile arasına mesafe koyma, yeri geldiğinde onun bir kurmaca karakter olduğunu hatırlatma olgunluğunu bile isteye göstermiyordu.
Belki baba olması durumu değiştirdi, belki toplumdaki değer aşınmasına hız veren 20 yıllık iktidarla aynı toplumsal zeminden beslenmenin zararlarını gördü ve geçen yılki orman yangınları sırasında bir yurttaş olarak, sorumluların uygulamalarını eleştirmeye başladı. Sonrasında da yurttaş olarak kendince gördüğü yanlışları eleştirmeye devam etti. Böyle böyle Şahan Gökbakar, üzerine sinen Recep İvedik algısını kırdı. Hatta bir ‘muhalif sanatçı’ olarak görülmeye başlandı.
Kerem Kınık ile tartışmaya Recep İvedik olarak değil Şahan Gökbakar olarak girdi. Ama Kınık nedense tartışmaya Recep İvedik’i de dahil etti. Kınık neden Recep İvedik’i hatırlattı Şahan Gökbakar’a ve neden Recep İvedik’i Şahan Gökbakar’dan üstün tuttu? Kınık insani yardım konusunda deneyimli bir isim. Ta 90’lardan beri bu alanda çalışan doktorlardan. 1999 depreminde sahadaydı. Kızılay’ın başına getirilmesi de bu yüzden zaten. Kendisiyle yaptığım söyleşide “Bir insanı feda ettiğiniz zaman bütün insanlığı feda etmiş gibi oluyorsunuz. Bizim inancımız budur” diyerek insani yardım tavrını ortaya koyan bir isim. Ama 6 Şubat depremlerinden bu yana kamuoyundaki genel eğilim, başında bulunduğu Kızılay’ın bu anlayışla yönetilmediği yönünde. Ortaya çıkan skandallar sonrasında Kızılay’ın parayı öncelediği düşüncesi hakim toplumda. Şahan Gökbakar da bu yüzden Kınık’ı eleştirdi.
Ama işte eleştiri karşısında verdiğiniz tepki sizin kim olduğunuzu gösterir. Kınık da bu eleştirilerde hiç mi haklılık payı yok diye düşünmeden, kendini ve Kızılay’ın uygulamalarını savundu. Ve Gökbakar’ı es geçip Recep İvedik ile muhatap olmak istediğini beyan etti. Kızılay Başkanı Kınık, Recep İvedik’i aklımıza düşürmese üstünde durmazdık. Ama seviyeyi Recep İvedikleştirince nedir bu Kınık’taki Recep İvedik sevgisi diye düşünmeye başladık. 20 yıldır yaşanan değerler yozlaşmasının sinemasal karşılığı Recep İvedik ise bu yozlaşmaya dur demek yerine bile isteye el veren sistemin imkanlarıyla, tarihsel misyonuna uygun düşmeyecek şekilde Kızılay’ı yöneten de Kınık. Belki de aynı toplumsal iklimin parçası olarak gördüğü için Kınık, Recep İvedik’i kendine Şahan Gökbakar’dan daha yakın görüyor.
Eleştiriler karşısında olgunluk gösterememek Kınık ile İvedik’in ortak noktası. Kınık’ın yıllar önce eleştirdiği statükoya sırtını dayayıp güç devşirmesiyle, Recep İvedik’in kendisine gösterilen kitlesel sevgiye sırtını dayayıp güç devşirmesi de bir başka ortak nokta. Görülen de şu: Şahan Gökbakar, toplumsal algı olarak Recep İvedik ile arasına mesafe koydukça lümpen kültürün idolü olmaktan uzaklaşıyor. Ama bu kültürle harman olan ve gittikçe tuhaflaşan sistem, canlı kanlı yaşayan Gökbakar’ı değil, gerçekte yaşamayan bir sinema karakteri Recep İvedik’i makbul insan olarak görüyor.
İşin ilginç yanı ise Şahan Gökbakar, Kınık’a, cevap niteliğindeki paylaşımında Al sana Recep İvedik cevabı dercesine filminden bir sahne paylaştı. Paylaşımda İvedik takım elbiseli bir karaktere zorla ve hoyratça insanların önünde özür dilettirdi. “Zorla güzellik olmaz” denir ama Recep İvedik gibi zorbayla muhatap olmak isterseniz olacağı da bu…
20 Aralık 2024 - Ormanda yeni bir lider doğuyor, şımarık oğlan dersini alıyor!
13 Aralık 2024 - Yılın en iyilerinden ‘Hemme…’: Öfke ruhu kemirir!
6 Aralık 2024 - Babaların kızları için yaptığı yolculuk hiç biter mi!
5 Aralık 2024 - Keşanlı Ali 60 yaşında mikrofonlarımız Haldun Taner’de