Kuru Otlar Üstüne’yi kaçıranlara müjde: Netflix’e geliyor
'Pera Palas'ta Gece Yarısı' ikinci sezonuyla seyirci karşısına çıktı. Diziye yeni oyuncular katılırken kahramanımızın zaman yolculuğu adresi 1940'lar. Peki dizinin yönetmeni Emre Şahin hangi zamana ışınlanmak isterdi? Aklı 1919'da kalmış!
Son iki yüzyıllık tarihimizin en önemli kırılmalarına tanıklık eden ve ona yön veren semtteyiz. Eskilerin deyimiyle Pera, artık daha çok kullanılan adıyla Beyoğlu. Tam kalbinde yer alan İstiklal Caddesi’yle bu tarihi bölge Osmanlı’dan bu yana bir Batılılaşma ya da modernleşme hareketinin hem merkezi hem de simgesi konumunda. Böyle olunca buradaki yaşantı ve insanların hikâyeleri de bir o kadar ilgi çekici hale geliyor. Charles King’in kaleme aldığı ‘Pera Palas’ta Gece Yarısı’ tam da böyle bir kitaptı. İlhamını bu kitaptan alan aynı adlı 2022 Netflix yapımı dizi de büyük ilgi görmüştü. İki yıllık bir bekleyişin ardından dizinin ikinci sezonu önceki gün yayına girdi.
İlk sezonda dizinin merkezini 1919 yılının Pera Palası’nda konumlandıran yönetmen bu kez bu tarihi bölgenin farklı yerlerini de konuya dahil ediyor. Her adımı büyük bir tarihi anlatıyı barındırdığından biz de bu tarihi rotayı rehber Saffet Emre Tonguç’un anlatımıyla gezdik. Yönetmen Emre Şahin de bu turda çekim sürecini anlattı.
Diziye hayat veren Pera Palas’ta başlayan turumuz boyunca Emre Şahin’le sinema ve tarih üzerine konuşma fırsatı bulduk. Dizinin ilk sezonu 1919 yılında geçerken ikinci sezonsa 1940’lara uzanıyor. Şahin’e İstanbul’un simge yapılarından Pera Palas’ın hangi dönemine tanıklık etmek istediğini sordum. Emre Şahin kendisinden emin bir şekilde “1919 ve hatta birkaç yıl öncesi” diye cevap verdi. Bir yönetmen olarak o buhranlı dönemlere yerinde tanıklık etmek istediğini anlatan Şahin, dönemin o kozmopolit yapısına da ilgi duyduğunu söyledi.
Başrollerinde Hazal Kaya, Selahattin Paşalı, Tansu Biçer, Güven Murat Akpınar, Nezaket Erden ve Tülin Özen’in yer aldığı ‘Pera Palas’ta Gece Yarısı’nın ilk sezonuna vurgu yapan Emre Şahin, dizide o karmaşık dönemi yansıtmayı arzuladığını da anlattı. Ancak bu pek de kolay olmamış.
Tarihi eserlere yaklaşım konusunda benzeri zenginliğe sahip olduğumuz İtalya ile kıyaslandığında ne yazık ki bilinç konusunda epey gerideyiz. Son yıllardaki düzenlemeler ve toplumsal bilinç bu durumu bir nebze değiştirmeye çalışsa da İstanbul’un bundan 100 yıl öncesine ait izlerin önemli bir bölümü silindi. Bu soruna değinen Emre Şahin, tarihi yapıların ve caddelerin kimliklerini kaybettiğini bu yüzden de dönem dizisi çekerken zorluk yaşadıklarını söyledi. Özellikle kapalı mekân çekimlerinde tarihi mekânların iç kısımlarını kullandıklarını belirten Şahin, dış çekimlerinse çok daha zorlu süreçler olduğunu vurguladı.
Saffet Emre Tonguç’un rehberliğinde kâh İstiklal Caddesi, kâh ara sokaklardan Sırasevliler’deki Özel Zapyon Rum Okulu’na ulaşıyoruz. Tonguç’un da en çok vurguladığı şey İstanbul’un yaşadığı bu olumsuz değişimdi. 6-7 Eylül Olayları ve sonrasından günümüze ulaşan sürece dair yaşanmışlıkları da konuştuğumuz yolcuğun özel duraklarından sonuncusu olan Zapyon’un tarihi kapısından içeriye girdik. Burada bizleri insan boyutundaki heykeller ve görkemli merdivenler karşıladı. Dizideki sürprizleri bozmamak adına detaylara girmiyoruz. Ancak ‘Pera Palas’ta Gece Yarısı’nı izleyen herkes bu tarihi yapıyla sık sık karşılacak. Hatta bundan sonra önünden geçerken buraya farklı bir gözle bakacak.
150 civarı öğrencisiyle eğitim hayatına devam eden Özel Zapyon Rum Okulu’nun koridorlarında gezerken Emre Şahin buradaki çekim süreçlerinden de bahsetti. Tarihi yapıyı görür görmez çok etkilendiğini anlatan Şahin, o anda burasının dizi için çok uygun bir yer olduğuna kanaat getirdiğini söyledi. 1885 yılında şu anki binasında eğitim vermeye başlayan okulun koridorlarında gezerken Emre Şahin yukarıda bizi harika bir manzaranın beklediğini söyledi. Bu, aynı zamanda yukarıya çıkmak için de bir teklifti. “Eh bize de davet icabet etmek düşer” diyerek Zapyon’un eski ama günümüz binalarından çok daha konforlu merdivenlerinden üst katlara çıkmaya başladık. 40 metre yüksekliğindeki binanın en üst katına geldiğimizde kondisyonsuzluk gerçeğimizle de karşılaştık.
19. yüzyılda İstanbul’un öne çıkmaya başlayan Pera bölgesinde inşa edilen Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi ve uzun yıllar tartışmalı bir konu olarak gündemde yer bulan Taksim Camisi’nin oluşturduğu silüet en net şekilde buradan görülebiliyordu ve biz de bu fırsatı yakalan şanslı isimlerden olduk. Dizinin ikinci sezonunda Zapyon’u nasıl kutladığını anlatan Emre Şahin’e bundan sonrası dizinin seyrini sordum. Şahin üçüncü sezon için büyük heyecan duyduğunu belirtti. Emre Şahin 1919 ve 1940’larda geçen hikâyeyi eğer üçüncü sezon olursa 1990’lara taşımak istediğini söyledi.
Yayınlanır yayınlanmaz büyük ilgi gören ‘Pera Palas’ta Gece Yarısı’ İstanbul’un 1940’lı yıllarında yaşananları odaklandığı yeni sezon sonrası içinde yine tarihin yer aldığı yapımlara odaklanacağının haberini verdi.