Onca sevdiğim yazar Alice Munro meğer bir pedofille evli kalmakta beis görmemiş. Böyle bir yazar artık okunur mu? Bazen doğru olan seve seve ayrılmak. İronik olan şu: Seve seve ayrılmak aynı zamanda önemli bir yazı düsturu.
Çocukluktan tanıdığım, işlerini beğendiğim bir sanatçıyla yıllar sonra sohbet etme fırsatı bulmuştum ve bazı görüşleri beni şok etmişti, neredeyse kavga etmiştik. Bunu sanat dünyasıyla benden çok daha haşır neşir bir arkadaşıma anlattığımda “sevdiğin sanatçıları tanıma, daha iyi” demişti. Bu tavsiyesine katılmasam da kızının Nobel ödüllü yazar Alice Munro’yla ilgili yazdıklarını okuyunca ister istemez aklıma geldi.
Alice Munro sevdiğim yazarlardandı, ölümünün ardından yazdığım yazıda detaylıca bahsetmiştim, hatta Alice Munro’yu “başka türlü bir kahraman” olarak nitelemiştim. Ancak Munro’nun ölümünün ardından kızı üvey babasının bir pedofil olduğunu, Munro’nun da bunu bilerek kocasının yanında durduğunu anlatan bir yazı yazdı. Bu kadar beğendiğim bir yazarla ilgili bunları okumak beni üzdü. Ve aklıma birdenbire “öldür gitsin sevgililerini” (“kill your darlings”) lafı düştü.
Aslında bu laf mevzuya cuk oturmuyor ama yine de çok güzel bir kavram, daha iyi anladığıma memnunum. “Öldür gitsin sevgililerini” çoğunlukla bir başka Nobelli yazar olan William Faulkner’a atfedilse de, meğer az bilinen bir İngiliz yazar, Sir Arthur Quiller-Couch tarafından ortaya atılmış ve esasında yazmaya yönelik bir tavsiye. Yazmanın önemli bir kısmı aynı cümleyi, paragrafı, sayfayı yeniden yeniden yazmak, yazılanları düzeltmek elbette. İşte bu süreçte tarafsız, duygusuz, soğukkanlı bakıp amaca hizmet etmeyen kısımları ne kadar güzel olsalar da kesip atmaya yönelik bir metafor “sevgilileri öldürmek.” Dolgu malzemelerini, boş kelimeleri traşlamak, karakterleri eksiltmek veya birleştirmek, her sahnenin olayı ileriye taşır nitelikte olması “sevgiliyi öldürmenin” değişik yöntemleri. Faulkner özlü ve keskin üslubundan ötürü bu lafla bağdaştırılmış.
Sir Arthur Quiller-Couch ise bir İngiliz yazar ve eleştirmen; 20. yüzyılın başında Cambridge’de İngiliz edebiyatı profesörü imiş. Burada okumak ve yazmak üzerine on iki önemli ders vermiş ve bu dersler daha sonra Yazma Sanatı/ Art of Writing adıyla kitaba dönüştürülmüş. Bu derslerde şöyle konulardan bahsetmiş Couch:
– Bir eseri incelerken ona tamamen teslim olun. Önyargısız şekilde, yazarın sesine kulak verin.
– Üslup önemlidir, üsluba dikkat edin ve bir yazarın üslubunu incelerken her tür kuraldan, -meli, -malı’dan azade şekilde bakmaya çalışın.
– Edebiyat da dil de yaşayan varlıklardır. Yenililikçi yaklaşımlar dahil edebiyata dair her şeyi bilin, içinden amacınıza uygun seçimler yapın.
“Öldür gitsin” lafını stille ilgili söyledikleri arasında bulabiliyoruz: “Üslup bir süs püs meselesi değildir ve olmamalıdır. İçinizi harika bir şey yazacağınız hissi kapladığında bütün kalbinizle bu hissin peşinden gidin ve yazın, ama yazınızı baskıya gönderirken o kısmı silin. Öldürün gitsin sevgililerinizi.”
Safra atmak hususunda en hassas davranan janrlardan biri okuyucuyu hiç kaybetmeden son sayfaya taşıması gereken polisiye kategorisi olsa gerek. Genel olarak polisiyelerin 300-400 sayfa olması beklenir. Ama “öldür sevgililerini” düsturunu iyi uygulamasıyla bilinen Georges Simenon bu kategoride çok daha kısa kitaplar yazmış. Simenon’un ‘Maigret’ serisini okumak istiyorum!
Ancak polisiye ve yazma sanatını kesiştiren bir başka yazarı, Stephen King’i, çok severim ve pek çok eserini okudum. King’in ‘Yazma Sanatı’ isimli kitabının methini birkaç kişiden işittim. Şimdi elimde o var. King de bu kitapta da yazdığı gibi amaca hizmet etmeyen her kısmı zalimce atmaktan yana.
Peki ya yaşamlarıyla, değerleriyle bizi hayal kırıklığına uğratan, öfkelendiren sanatçıları, yazarları ne yapacağız? Onları da kestirip atacak mıyız? Bir daha kitaplarına, filmlerine bakmayacak mıyız? Yoksa eserlerini hayatlarından bağımsız mı değerlendirmeliyiz? İtiraf edeyim, Munro’nun kitaplarına elimi sürmek içimden gelmiyor. Ama iyi bir biyografisi olsa okumak isterim.
1 Aralık 2024 - Rıdvan Hatun’dan Billur Örüntüler: Olgun bir ilk kitap
24 Kasım 2024 - Ünlü romancı Cormac McCarthy’nin ilham perisi 47 yıl sonra ortaya çıktı
17 Kasım 2024 - Booker’ın son kazananı Orbital tam da COP 29’a denk geldi!
10 Kasım 2024 - Her şeyin sorumlusu: Çocuksuz kedi kadınlar!