Toprak kadın mı: O tarlada, o kahvede, o kuliste, o sahnede

Bugün mutfakta kullandığımız gıda ürünlerinin neredeyse tamamını kadın buldu. Bitki/tohum döngüsünü keşfetti. Pekmez, salça, turşu, tarhana gibi saklama tekniklerini geliştirdi. İşin içine ne zaman ticaret ve para girdi, tarım erkeklerin eline geçti.

2 Mart 2024
Hollandalı ressam Vincent van Gogh imza rengi sarıyı ve belirgin fırça darbelerini kadın çiftçiler için kullanmış. 'Zeytin Toplayan Kadınlar' 1889.

“Toprak Ana” deyimini cinsiyetçi bulanlar var. Doğurganlık özelliğinden almış olduğu bu cinsiyet tartışılsa da, toprağı keşfetmeyi, anlamayı, işlemeyi ve ondan ürün almayı ilk akıl edenlerin kadınlar olduğunu sosyolog, antropolog, arkeolog, birçok uzman kabul ediyor: Tarım kadın.

Ülkemizde mevcut birçok cinsiyetçi olguya karşın dilbilgisiyle ilgili böyle bir suçlama yapamayacağımız kesin. Bu yazı başka bir dilde yazılmış olsaydı, başlıktaki hangi ‘O’nun hangi cinsiyete ait olduğunu hemen görecek, anlayacaktık.

Açıklıyorum: Tarla ve kulistekiler kadın, kahve ve sahnedekiler erkek. Şimdilik…

Kadınla erkek arasında bir toplumsal eşitlik sorunu olduğu gerçek. Ama bu sorun sadece bizim gibi “gelişmekte olan” “doğulu” ülkelerde değil, birçok “gelişmiş” batı ülkesinde de hâlâ “çözmesi zor, şimdilik erteleyelim” lerin arasında yer alıyor. Bunun en güzel kanıtı, kadın üyelerin giderek arttığı mesleklerde gayet eşitlikçi görünümde ülkelerin bile hüzünlü bir telaş içinde o mesleğin kadınını ifade edecek yeni kelimeler üretmeleri.

Çoğu mesleğin cinsiyeti var, çoğu da erkek: Milletvekili, belediye başkanı, vali, savcı, rektör, direktör, subay, hakem, pilot, itfaiyeci, polis, şoför… Bu mesleklerdeki kadın/erkek oranını tahmin etmek çok zor olmasa gerek. Bazıları daha da komik: Aşçı evde kadın, dışarıda erkek.

Eski dönemlerde kadın hancı ve aşçılara bolca rastlasak da 20. yüzyılın başlarında, turizmin doğuş simgesi 5 yıldızlı otel mutfaklarında bir şef/komutan yönetiminde yürüyen “brigade” (tugay) sistemi, “mutfak askeri bölgedir, buraya kadınlar giremez” olgusunu neredeyse meşrulaştırmış.

Profesyonel mutfaklar tam 100 yıl boyunca kutsal bir erkek mekanı olmuş. Ta ki kadınlar buna dur diyene kadar. Son 20 yıldır üniversitelerin gastronomi bölümlerine duyulan ilgi artıyor. Mutfak kültürünün düzeyli medya yansımaları bir yandan şef/aşçı mesleğini yüceltirken diğer yandan daha çok kadının bu meslekte var olma ve oyun kurma mücadelesine ortam yaratıyor.

Mutfakta kullandığımız neredeyse tüm gıda ürünlerinin bulucusu kadın.
Gelelim bu çarpıcı cümlenin esas meselesine, profesyonel aşçılıktan çok daha eski bir mesleğe: Çiftçilik mesleği.

Yıl M.Ö. 10 000. Erkek hâlâ elinde silah havalı havalı ava çıkarken kadın, uzun bir süredir üstlendiği toplayıcı göreviyle toprağın, mevsimlerin ve bitkilerin farkına vararak atılmış bu mesleğe. Gözlem yeteneği, hayatı devam ettirme kaygısı ve yaratıcılığı sayesinde. Tahılların çiğ yenilenemeyeceğini anlama ve onları bir kaba koyarak suyun içinde pişirme ve yenilebilir kılma. Bitki/tohum döngüsünü keşfetme, tohumları bir sonraki ekim için saklama, hayvanları evcilleştirilme, sütü kontrol etme, onu yoğurt, peynir ve tereyağına dönüştürme…

Taze gıdaların zamanla bozulduğunu görme, bozulmamaları için türlü saklama teknikleri geliştirme: kuru et, zeytinyağı, pekmez, salça, reçel, turşu, bulgur, tarhana… Hepsi kadın.

Tamam. Erkekler kızmasın. Bu buluş ve dönüştürmelerin hepsi değil, çoğu kadın. En azından sabırla, sessiz, sakin, “artistlik” yapmadan bulunmuş olanları.

Aile/Kabile ihtiyacını karşılayacak kadar miktarın üretimi boyunca tarımın da gıdanın da sahibi hep kadın olmuş.

İhtiyaç fazlası üretim kararıyla takas ve ticarete geçiş sürecinde ise sahiplik erkeğe geçiyor. İşin içine ekonomi ve zenginlik girince erkek patron/yönetici, kadın yardımcı eleman oluyor. Bu sahiplenmeyi sistem de destekliyor aslanlar gibi: Her isim sözcüğünün bir cinsiyeti olan Fransızca’da, 1961 yılına kadar çiftçi sözcüğü de erkek. İngilizce’de para kazanmak amacıyla değil keyif için çiftçilik yapanlara “Gentleman Farmer” (Beyefendi Çiftçi) denir. Bu terim neden “Lady Farmer” değil acaba?

Bugün çiftçi genellikle hâlâ erkek… Kadın ise çiftçi kocanın eşi. Gün içinde tarımsal faaliyete ayırdığı zaman erkekle aynı hatta daha fazla olsa da.

İyi haber, aşçılık mesleğinde olduğu gibi (Bkz. Michelin yıldızlı kadın şefler) bunun da değişmesi. Kadınlar artık yeniden kendi başlarına çiftçilik yapıyor, üretici oluyor, girişimci oluyor ve başarılı oluyor. Dünyada ve Türkiye’de.
Ama beyaz yakalı, ama mavi yakalı. Hiç önemli değil. Eşiyle beraber veya kendi başına, traktörünün direksiyonunda, bir çiftçi kocaya ihtiyaç duymadan.

Tarlada, bahçede, evinin mutfağında kazandığı birikim ve deneyim sayesinde, ister profesyonel mutfak olsun ister çiftlik, “yasak mekanlar” yavaş yavaş “serbest bölgelere” dönüşüyor ve erkekle boy ölçüşme işi başarılı bir şekilde ilerliyor.

Erkekler ava devam etsin. “Lady Farmers” sahneye.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.