Gece başlayan kaşıntıları hafife almayın! Türkiye’de uyuz alarmı: Vakalarda 40 kat artış
Uyuz hastalığı tüm Türkiye’de artışta. Prof. Dr. Burhan Engin’e göre uyuz 20-30 yıllık periyotlarla patlama yapıyor ve muhtemelen o periyotlardan birindeyiz. Peki ilk belirtiler neler? Hangi ortamlarda daha kolay bulaşıyor? Neden tüm aileye tedavi şart? Dr. Engin 10Haber’e anlattı.
Türk Dermatoloji Derneği 19 Ekim’de Antalya’da düzenlenen 31. Ulusal Dermatoloji Kongresi’nde son yıllarda Türkiye’de artan uyuz vakalarına ilişkin açıklama yaptı: “Uyuz hastalığının son üç-dört yıl içinde 30-40 kat arttığına dair veriler var.”
Dermatoloji Derneği’nin bu açıklamasını görünce “Uyuzla ilgili ilk yazıyı acaba ne zaman yazmışım?” diye bilgisayarımdaki arşive baktım. Yıl 2020, ocak ayı. Yani pandemi nedeniyle eve kapanmadan birkaç ay önce. O sıralar bir arkadaşım, kardeşinin uyuz olduğunu dehşetle anlatmış, uyuz vakalarında artıştan söz etmişti. Ben de dermatoloji uzmanı Prof. Dr. Şule Güngör’e İstanbul’daki durumu sormuş ve şu yanıtı almıştım: “Gerçekten bir artış var. Üstelik dirençli vakalarla karşılaşıyoruz.”
Aradan geçen yaklaşık dört yılda belli ki uyuz hastalığı katlanarak artmış. Birkaç gün önce konuştuğum bir doktor, özel bir kolejde okuyan oğlunun sınıfında bir öğrencinin uyuz olduğunu endişeyle anlattı. Birkaç yabancı lisede de vaka olduğunu, uyuzun sosyo-ekonomik düzeye bakmadan herkeste görülebileceğini vurguladı.
Peki uyuzdaki artışın sebepleri neler? Uyuz hastalığı olan biriyle tokalaşmak, sarılmak, aynı ortamda bulunmak ya da mağazada kıyafet denemek ile uyuz bulaşır mı? Uyuz, insan vücudunda ve dış ortamda ne kadar süre yaşayabilir? Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Engin’e sordum.
Uyuz nasıl bir hastalık?
Sarcoptes scabiei adındaki akarın neden olduğu kaşıntılı bir deri hastalığı. İnsandan insana bulaşıyor. Deri altına yerleştikten sonra burada tüneller kazıyor, yumurtluyor ve çoğalıyor. Uyuz deriyle sınırlı bir hastalık, iç organlarda herhangi bir hastalığa neden olmuyor. Fakat şiddetli kaşıntılara yol açtığı için yaşam kalitesini çok bozuyor. Kaşıntı sonucunda deri bütünlüğünde bozulma ve deride bakteriyel enfeksiyon görülme riski de var.
Uyuz hastalığının belirtileri neler?
Gece ortaya çıkan kaşıntılar en önemli belirti. Kaşıntılar genellikle uykudan uyandıracak kadar şiddetlidir. Hastalık ayrıca sivilce benzeri döküntülere neden olur.
Bazen ciltte tüneller de görülür. Uyuz akarı cilt altında tüneller (sillon) açıp yaklaşık 30 günlük ömrü süresince oraya 50 kadar yumurta bırakır. Bu yumurtalardan da yeni akarlar ürer.
Tüneller çıplak gözle görülebiliyor mu?
Tünelleri görmek mümkün, bunlar ciltten kabarık, çarpık biçimli, grimsi, beyaz, ten rengi çizgiler. Ama uyuz akarı ve yumurtaları mikroskobik incelemeyle görülebilir. Tabii hastalarda çok şiddetli kaşıntı olduğu için tüneller genellikle kaşıntı sırasında yırtılıyor. Dolayısıyla “Mikroskopla bakalım, uyuz akarını ve yumurtalarını görelim” imkânı her zaman olmuyor.
Kaşıntılar neden gece ortaya çıkıyor?
Çünkü akar daha çok geceleri deride tünel açıyor ve yumurtalarını bırakıyor.
Diyelim ki uyuz olan biriyle temasımız oldu. Kaşıntılar ne zaman görülmeye başlar?
Tipik olarak kaşıntıların görülmesi dört-altı hafta sonradır. Belirtilerin henüz ortaya çıkmadığı bu dört-altı haftalık dönemde kişi, hastalığı başkasına bulaştırabilir.
Bu arada hastalığı daha önce geçirdiyseniz ve tekrar bulaşma söz konusuysa belirtiler iki-üç günde görülür. Yine burada da belirtisiz dönem boyunca hastalığı yayabilirsiniz.
Peki kaşıntılar vücudun en çok hangi kısımlarında ortaya çıkıyor?
Uyuz hastalığı, el ve ayakta parmak araları, koltuk altı, bilek ve göbek bölgesini daha çok seviyor. Erkeklerde özellikle genital bölgeyi, kadınlarda da meme bölgesini daha sık tutuyor. İlginç bir şekilde genellikle erişkin sağlıklı bireylerde baş, boyun ve sırt bölgesinde görülmüyor.
Uyuz hastalığının bulaşması için ne tür koşullar gerekiyor?
Uyuz genellikle ev, iş, yurt, okul gibi yakın temasın olduğu kalabalık ortamlarda yayılıyor. En az 15 dakika doğrudan ten temasıyla bulaşıyor. Yine ortak eşyaların, kıyafetlerin, havlu ya da çarşafların kullanılmasıyla uyuz geçişi oluyor. Hastalık bazen kanepe, sandalye gibi eşyaların üzerinde bulunabiliyor. Uyuz akarı insan vücudu dışında iki-üç gün kadar yaşayabiliyor. Yani hasta kişinin daha önce oturduğu bir koltuktan da size uyuz bulaşması mümkün.
Tokalaşmak, sarılmak uyuz bulaşmasına neden olur mu?
Hızlı bir tokalaşmada ya da kısa süreli bir kucaklaşmada genellikle uyuz bulaşmaz. Temasın biraz uzun olması gerekiyor. Zaten bu nedenle aile bireylerine kolaylıkla geçiş oluyor.
Bir mağazanın kabininde kıyafet denemekle bulaşabilir mi?
Uyuz akarı insan vücudu dışında bir kıyafetin üzerinde iki-üç gün yaşamaya devam edebilir. Teorik olarak kıyafet denemekle uyuz bulaşabilir ancak ten temasında bile en az 15 dakikanın gerekli olduğunu düşünürsek bu konunun çok endişe verici olmadığını söyleyebilirim.
“İnsandan insana bulaşıyor” dediniz. Hayvanlarda da uyuz hastalığı var. İkisi tamamen farklı hastalıklar değil mi?
Evet, tamamen farklı. Uyuz bir kedi, köpekle yakın temasınız olursa derinizde geçici kaşıntı, tahriş ortaya çıkabilir. Fakat hayvan uyuz akarları insanda çoğalmaz, birkaç gün içinde kendi kendine ölür. Uyuz tedavisi yapılan ailelerin evcil hayvanlarının tedavi edilmeleri gerekmez. Çünkü insan uyuz akarı evcil hayvanlarda barınmaz.
Hijyen sorunu yüzünden mi ortaya çıkıyor?
Uyuz hastalığını her zaman hijyenle açıklayamayız. Siz ne kadar banyo yapsanız da elinizi yıkasanız da uyuz hastalığı olan biriyle yakın temasta bulunduğunuz anda hastalık size geçer. Bazen hastalar uyuz tanısını duyduklarında “Nasıl olur, biz temizliğe çok dikkat ederiz” diye tepki gösterirler. Hatta bazı doktorlar hastaları ikna etmek için “Sosyete uyuzu bu, endişelenmeyin. Sosyetede de oluyor” der.
Uyuz akarı insan vücudunda ne kadar süre yaşayabilir?
Uyuz akarının derideki yaşam süresi 30 gündür. Bu süre içerisinde dişi akar deride günde 0-4 yumurta bırakır. Yani biri öldüğünde geride hastalığı sürdürecek bir sürü akar vardır.
Son yıllarda uyuz vakalarındaki artışı nasıl açıklıyorsunuz?
İlk ciddi artışları pandemi döneminde gördük. O dönemler “Acaba mevcut ilaçlara karşı direnç mi gelişti?” diye düşünüyordum. Çünkü mikroorganizmalar ilaçlara bazen direnç geliştirip o ilaçlardan etkilenmiyor. Uyuzun klasik tedavisinde uzun yıllardır kullandığımız Permetrin adında bir losyon var. İşte benim de aklıma bu ilaçla ilgili bir direnç ihtimali gelmişti. Fakat sonradan yurt dışı yayınları çıkmaya başladı ve şu görüş ortaya atıldı: Uyuz 20-30 yıllık periyotlarla patlama gösteriyor. Muhtemelen şu an o dönemlerden birindeyiz.
Tabii uyuz vakalarındaki artışa pandeminin de katkısı olmuş olabilir. Pandemide herkes bir anda eve kapandı. Kalabalık evlerde herkes iç içe geçti, uyuzun bulaşması hızlandı. Ayrıca pandemide sağlık hizmeti kullanımı düştü, insanlar hastanelere gitmekten çekindi. Bu da o dönemde uyuz vakalarının tedavisinin tam yapılmamasına ve bulaşın hızlanmasına neden olmuş olabilir. Ayrıca şubat ayında gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından çadırlar, konteynırlardaki yaşam koşulları da uyuzun bulaşması için elverişli ortam oluşturdu.
İstanbul’da durum nedir?
Poliklinikte şu an ben de bir artış gözlemliyorum. Mesela bu hafta ailece gelen hastalar gördüm. Uyuz tanısı başka bir yerde konulmuş, tanı doğru. Fakat tedavi eksik yapılmış. Çocuklarda kaşıntı olmadığı için çocuklara tedavi verilmemiş, sadece ebeveynler almış. Şu anda en büyük problem tedavide yaşanan bu tür aksaklıklar.
Yani bir aile bireyinde uyuz görülmesi halinde ev halkının tümüne tedavi mi başlanmalı?
Kesinlikle… Diyelim ki eşinizde kaşıntı ortaya çıktı ama sizde de çocuklarınızda da kaşıntı yok. Sadece eşinize tedavinin verilmesi yanlış. Çünkü uyuz çok hızlı bulaşan ve belirtilerini dört-altı hafta sonra gösterebilen bir hastalık. Dolayısıyla o anda sizde kaşıntı olmaması kaşıntının birkaç gün ya da birkaç hafta sonra ortaya çıkmayacağını göstermiyor. Yapılması gereken diğer aile bireylerinde kaşıntı olsun olmasın herkesi aynı anda tedavi etmek. Aksi takdirde şöyle bir durum gerçekleşiyor: Eşiniz tedaviyi tamamlıyor, bir süre sonra sizde belirtiler başlıyor, uyuz tekrar eşinize bulaşıyor ve bu durum kısırdöngü halini alıyor.
Uyuz başka hastalıklarla karışabilir mi?
En sık atopik dermatit (alerjik egzama) ile karıştırılıyor. “Temas egzaması” dediğimiz bir egzama türü var, ellerde sabun, deterjan temasına bağlı görülür. Ellerde kaşıntıya, tahrişe yol açar fakat uyuzdan farkı elin genelinde bir kaşıntı ve tahrişe neden olmasıdır. Oysa uyuzda nokta atışı şeklinde belli bir bölgede, örneğin sadece parmak aralarında sorun vardır, net olarak görürsünüz. Ailede ya da bireyin kendisinde alerjik nezle, astım, egzama öyküsü gibi durumlar ve kanda total IgE testinin yüksek çıkması alerjik egzama lehinedir.
Tedaviye gelirsek… Uyuzun tedavisi zor mu?
Tedavide en sık Permetrin adlı bir losyon kullanılıyor. Losyonu boyundan aşağı bütün vücudunuza sürüyorsunuz. 8-14 saat derinizde kalıyor, ardından banyo yapıyorsunuz. Bir hafta sonra işlem tekrarlanıyor.
Daha zor vakalarda karışım tedavileri var. Örneğin kükürtlü karışımlar yaptırıyoruz, bazen içine katran koyuyoruz. Çocuk, gebe ve yaşlı hastalarda ciltte irritasyon olmaması için karışım oranlarını düşürüyoruz. Karışım tedavileri boyundan aşağı tüm vücuda arka arkaya üç gün boyunca uygulanıyor. Dördüncü gün hasta duş alıyor. Bir hafta sonra aynı tedavi tekrar ediliyor. Diyelim ki arada kişi elini yıkadı, bu durumda karışımı tekrar sürüyor. Karışım tedavileri siyah rengi ve kokusu nedeniyle hastayı rahatsız edebiliyor.
Son dönemde ivermektin diye bir hap çıktı. Bizim işimizi gerçekten kolaylaştıran bir ilaç. Özellikle yurt gibi toplu yerlerde kalanlarda kullanıma çok uygun. İlaç birer hafta arayla kullanılıyor. Tablet sayısı kişinin kilosuna göre ayarlanıyor. Her 15 kiloya bir tablet gelecek şekilde bir hesap yapıyoruz. Diyelim ki kişi 60 kilo, bu durumda dört hap alıyor. Hapı gün içinde bölmemize gerek olmuyor, hasta aynı anda dördünü alabiliyor. Mesela pazartesi günü dört tablet aldınız. Sonra bir hafta bekleyip bir sonraki pazartesi dört tane daha alıp tedaviyi sonlandırıyoruz. Dezavantajı henüz SGK kapsamında olmaması, hastalar ücretini ödeyip bu ilaca ulaşabiliyor.
Saydığım bu üç tedavi seçeneğine nemlendiriciler, kortizonlu kremler de eklenebiliyor.
Tedavi sırasında nelere dikkat edilmesi lazım?
Öncelikle giydiğiniz iç çamaşırlarınızı ve kıyafetlerinizi makinede 60 derecede yıkayın. Bazı kıyafetler yüksek ısıda yıkanamıyor. Bu durumda kıyafeti bir çöp torbasına koyup ağzını sıkıca bağlayın ve bir hafta bekleyin.
Nevresim, çarşaf ve havlularınızı yıkamayı unutmayın.
Koltuk, halı gibi yüzeylerde iki-üç gün uyuz akarı yaşayabilir. Bu yüzeyleri elektrikli süpürgeyle temizlemek, koltuklara oturulacaksa üzerine bir örtü örtmek gibi önlemler işe yarayabilir. Ama evde deli gibi bir temizlik işine girmeye gerek yok açıkçası. Elbiseler, çarşaflar, havlular daha önemli.
Tedavi başladıktan ne kadar süre sonra kaşıntılar geçiyor?
Tedaviden sonra kaşıntı azalmaya başlıyor. Ama üç günde, bir haftada hemen bitmiyor. Kademeli azalıyor. En geç bir-bir buçuk ayda tamamen ortadan kalkıyor.
Üç gün kullanılan uyuz ilaçları deride biraz tahriş, egzama yapabiliyor. Bu sorun genellikle bir hafta arayla sürülmesi gereken ilacın her kaşıntı olduğunda kullanılması sonucu gelişiyor. İlacın bu şekilde sık kullanılması hastanın bu sefer tahriş yakınmasıyla doktora gitmesine yol açıyor. İlk basamak sağlık hizmeti biriminde bu yakınmalar bazen ayırt edilemiyor ve hastaya “Uyuzun geçmemiş” diye tekrar tedavi düzenleniyor. Bu da gereksiz tedavilere, tahrişin daha da artmasına yol açıyor. Hasta sonra “Uyuzum bir türlü geçmiyor” diye doktor doktor dolaşmaya başlıyor. Oysa sorun uyuzun geçmemesi değil, ilacın uzun süre kullanılmasına bağlı tahriş. Bu kısırdöngünün görülmemesi için tedavinin belirtilen süre ve dozlarda kullanılması ve takibin aynı doktor tarafından yapılması önemli.
Uyuz tedavi edilmezse kendi kendine geçebilir mi?
Tedavi edilmediğinde hastalık kronik bir kaşıntı şeklinde devam edebilir. Nadiren kendiliğinden iyileşebilir.