TÜİK’ten Sağlık Araştırması: 15 yaş üstü 5 kişiden 1’i obez, en büyük rahatsızlık belimizde
50 yaşındaki kadın hayatı boyunca hiç içki içmemişti ama doktorlara alkol kokmasının, kafası güzel dolaşmasının sebebini anlatamıyordu. İki yıllık çabaların sonucunda doğru doktora ulaşıp tedavi olabildi. Hastalığı Auto-Brewery sendromuydu.
Nefesi alkol kokuyordu. Başı dönüyor, yönünü şaşıyor, kendisini sürekli halsiz hissediyordu. Öyle ki bir gün okula giden çocuklarına öğle yemeği hazırlarken bayılıvermiş, başını mutfak tezgahına çarpmıştı. 50 yaşındaki bu kadın alkolik mi dersiniz? Dini inancı gereği dudaklarına bir damla bile içki değmedi oysa. Doktorları alkolik olmadığına, çünkü hiç alkol almadığına inandırmak için iki yıl boyunca çabalaması gerekti.
Toronto Üniversitesi’nde bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Rahel Zewude adı açıklanmayan kadının defalarca aile doktoruna gittiğini, iki yılda yedi kez acil servise başvurmak zorunda kaldığını söylüyor. Ancak doktorlar kadının vücudundaki alkol seviyesini ölçüyor, genelde 138 mg ile 285 mg arasında bir değer buluyorlardı. Normal kabul edilen alkol seviyesi ise sadece dokuz mg.
Öyleyse sizi Auto-Brewery hastalığıyla tanıştıralım. “Bağırsak fermantasyonu sendromu” olarak bilinen bu hastalık bağırsaktaki maya ve bakterilerin şeker ve karbonhidratları fermente ederek alkol üretmesiyle ilgili. Yani içki içmese de kan dolaşımındaki alkol seviyesi artıyor insanın. Bilinen ilk vaka 1946 yılında Afrika’da görüldü. Beş yaşındaki bir çocuğun midesi nedensiz şekilde delindikten sonra otopside karnının alkol kokan “köpüklü” bir sıvıyla kaplı olduğu tespit edildi. Bilim insanları sürecin ince bağırsakta oluştuğuna ve vücuda enerji veren kalın bağırsaktaki normal bağırsak fermentasyonundan fazlasıyla farklı olduğunu düşünüyor.
Auto-Brewery Sendromu Bilgi ve Araştırma Derneği’nin başkanı Barbara Cordell 285 mg’a varan alkol seviyelerinin olağanın çok üstünde olduğunu, hayati tehlike yaratabileceğini, hatta ölümcül olabileceğini söylüyor. Alkol seviyesi bu noktaya varan kimseyi tanımadığını söyleyen Cordell yine de birçok insanın kandaki alkol seviyesinin 185 ila 200 mg arasına çıkabildiğini anlatıyor.
Cordell bu hastalık teşhisi konan 300’den fazla kişi tanıdığını söylüyor. Özel Facebook gruplarında da 800’den fazla hasta ve onlara bakan kişiler var. Cordell “Sendromun gizemlerinden biri bu insanların kanlarında o kadar yüksek alkol varken nasıl gezip tozabildikleri” diyor. Sendromdan muzdarip pek çok kişi başları kanunla başları derde girene kadar kanlarındaki alkolün farkına bile varmayabilir. Örneğin Kuzey Carolina’da 40’lı yaşlarının sonundaki bir erkek alkollü araç kullandığı gerekçesiyle polis tarafından kenara çekilince bir şeylerin yanlış olduğunu fark etti.
Acil servisteki doktorların hepsi o 50 yaşındaki kadının alkol alışkanlıklarını sordu. Üç farklı psikiyatristin muayenesinden geçen kadının alkol kullanım bozukluğu tanısı için gerekli kriterleri taşımadığı sonucuna varıldı. En nihayetinde kadının durumu Canadian Medical Association Journal’da yayınlanan yeni çalışmaya konu oldu.
Tedaviyi yürüten Zewude’nin anlattığına göre son acil servis ziyaretinde doktorlardan biri kadının Auto-Brewery sendromuna sahip olabileceğini düşündü ve onu uzmana yönlendirdi. New York’taki United Heath Services’te gastroenterolog olan ve şu anda bu sendroma sahip 30 hastası olan Dr. Fahad Malik CNN International’a verdiği demeçte bu hastalığa sahip kişilere genelde kolay kolay inanılmadığını, hatta çoğuyla dalga geçildiğini söylüyor. Malik “Hastaların çoğuna ‘gizli içici’ ya da davranış sorunları olan kişiler olarak bakılıyor” diyor.
Auto-Brewery sendromunun birçok risk faktörü var. Diyabet ve karaciğer hastalığının yanı sıra iltihaplı bağırsak hastalığı ve ince bağırsağın hasar gördüğü ya da kısaldığı kısa bağırsak sendromu gibi gastrointestinal hastalıklar da sendromda rol oynayabiliyor. Bir kişinin alkolü iyi metabolize edebilmesi de risk faktörü. Zewude “Ancak tüm bunların uygun zamanda çakışması, sendromun ortaya çıkabilmesi için birden fazla risk faktörünün etkileşime girerek metabolik fırtına yaratması gerekiyor” diyor.
Zewude’nin 50 yaşındaki hastasında metabolik fırtına 40’lı yaşların ortasındayken koptu. İdrar yolu enfeksiyonları geçiren kadının bağırsak yolundaki faydalı bakteriler ölmeye başlayınca pusuda bekleyen mantarlar yönetimi ele geçirdi. Mayaların enerjiye ihtiyacı vardı, onlar da bunu karbonhidratlardan aldı. Kadın 48 yaşına geldiğinde vücudu neredeyse yediği her karbonhidratı alkole dönüştürüyordu.
Kadın karbonhidrat almadığında belirtiler o kadar da kötü değildi. Ne zaman ki bir dilim kek ya da bir tabak makarna yiyordu, işte o zaman kanındaki alkol seviyesi fırlayıveriyordu.
Zewude Auto-Brewery sendromunun teşhisinin biyopsi ya da kolonoskopi olduğunu söylüyor. Alkol üreten patojenin ne olduğu tespit edilirse mantar ya da bakteriler için de ilaç tedavisi uygulanabiliyor. Bununla birlikte her ilacın da kullanılamayacağını belirtiyor Zewuda. Zira sendromu güçlendiren şeylerden biri antibiyotik direnci oluşturan sık antibiyotik kullanımı. Ayrıca hastanın karbonhidrat tüketimini de kısıtlaması gerekiyor.
Bugün kadının ilaç kullanmasına gerek yok. Ama hastalığının nüksettiğini hissettiği an karbonhidrat tüketimini azaltıyor. Zewude her hastanın deneyiminin farklı olduğunu söylüyor. Dolayısıyla mutlaka konunun uzmanı bir doktorla iletişime geçmek gerekiyor.