Cildinizdeki bu değişikliği izleyin: En ölümcül kanserin belirtisi olabilir

ABD merkezli Amerikan Kanser Derneği, 2025 yılı sonuna kadar yaklaşık 67 bin 400 kişiye pankreas kanseri tanısı konulacağını ve 52 bin kişinin bu hastalık nedeniyle hayatını kaybedebileceğini öngörüyor.

Oldukça agresif bir hastalık olarak bilinen pankreas kanseri, sindirim ve kan şekeri düzenlenmesinde kritik rol oynayan pankreas organındaki anormal hücre büyümesiyle ortaya çıkıyor. En ölümcül kanser türlerinden biri olan bu hastalıkta, teşhis konulan hastaların sadece yüzde 13’ü beş yıl hayatta kalabiliyor. Bunun başlıca nedeni ise erken teşhisin son derece zor olması.

UC San Diego Sağlık Merkezi Moores Kanser Merkezi Direktörü Dr. Diane Simeone, pankreasın karın içinde derinlerde yer aldığını ve sırt ağrısı, yorgunluk, kilo kaybı, sindirim sorunları gibi belirsiz belirtilerle ortaya çıktığını, bu nedenle çoğu zaman başka rahatsızlıklarla karıştırıldığını ifade ediyor.

Sessiz tehlike işareti olabilir

Pankreas kanserinin daha belirgin belirtilerinden biri ise sarılık. Bu durum, genellikle göz aklarında ve ciltte sararma ile kendini belli ediyor. Dr. Simeone, birçok hastanın bu semptomu fark ettiğinde hastalığın ilerlemiş olduğunu belirtiyor ve bu nedenle taramanın hayati öneme sahip olduğunu vurguluyor.

Sarılık, kandaki bilirubin seviyesinin yükselmesiyle meydana geliyor. Bilirubin, vücuttaki eski kırmızı kan hücrelerinin parçalanmasıyla oluşan sarı renkli bir madde. Normalde karaciğer tarafından işlenen bilirubin, safra kanallarının tıkanması ya da karaciğerin işlevini yerine getirememesi durumunda vücutta birikiyor. Bu da gözlerde ve ciltte sararmaya yol açıyor.

Sarılıkla birlikte koyu renkli idrar, soluk dışkı, kaşıntı ve karın ağrısı gibi belirtiler de görülebiliyor.

Tarama hayat kurtarabilir

Sarılık, sadece pankreas kanseri değil; hepatit, siroz, karaciğer kanseri, safra kesesi taşları, bazı enfeksiyonlar, ilaçlar ve genetik hastalıklar gibi birçok durumda da görülebiliyor.

Ancak özellikle pankreasın baş kısmındaki tümörlerin safra kanalını tıkaması durumunda sarılık, pankreas kanserinin önemli bir habercisi olabiliyor.

Pankreas kanseri riski taşıyan bireyler, ailesel öyküsü olanlar, genetik mutasyona sahip kişiler ve kronik pankreatit hastaları için düzenli MR, BT taramaları ve endoskopik ultrason gibi görüntüleme yöntemleriyle tarama yapılması öneriliyor. Teşhis konulabilmesi için genellikle tümörden doku örneği alınıyor.

Ayrıca CA 19-9 adlı tümör belirteci, tam kan sayımı ve karaciğer fonksiyon testleri gibi kan testleri tanıda yardımcı olabiliyor.

Dr. Simeone, pankreas kanserinin erken teşhisine odaklanan uluslararası PRECEDE Konsorsiyumu’nun kurucu direktörlüğünü yürütüyor. 

9 bin 500’den fazla yüksek riskli birey üzerinde yürütülen bu araştırmayla, erken teşhis protokollerinin standartlaştırılması ve kan testi gibi biyobelirteçlerin geliştirilmesi hedefleniyor. Amaç, beş yıllık sağ kalım oranını yüzde 13’ten %50’ye çıkarmak.

Simeone, “PRECEDE’nin misyonu, kanseri mümkün olan en erken evrede tespit edebilecek erken teşhis araçlarını geliştirmek” diyor.

Tedavide zamanlama hayati önemde

Pankreas kanserinin tedavisinde, cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi, hedefe yönelik tedaviler, immünoterapi ve palyatif bakım gibi çeşitli seçenekler bulunuyor. Ancak tümörün cerrahi olarak çıkarılabilmesi genellikle yalnızca kanser yayılmadan önce mümkün olabiliyor.

Dr. Simeone, “Cerrahi rezeksiyon yalnızca erken evrede etkili bir seçenek olabilir. Bu nedenle erken teşhis, hayati önem taşıyor” diye ekliyor.