Sıcakların dermanı klima derde dönüşebilir
Grip, nezle, Covid gibi enfeksiyonlardan birini geçirdiniz ama öksürükten bir türlü kurtulamıyor musunuz? Peki bunun için endişelenmeli misiniz? Prof. Zeynep Ferhan Özşeker’e sorduk: Öksürük ne zaman önemsenmeli? Öksürüğü geçirmek için ne yapmalı?
“Aşk ve öksürük saklanmaz.” Metafizik şiirin önemli temsilcilerinden İngiliz şair George Herbert yaklaşık 400 yıl önce böyle yazmıştı. Şu sıralar sizin de hayatınızın fon müziğini o sinir bozucu ses oluşturuyor olabilir. Evde, iş yerinde, toplu taşımada, sokakta, umutsuzca uyumaya çalışırken… Muhtemelen her yerde o saklanamayan uzun öksürük silsileleriyle siz de karşılaşıyorsunuz.
Kış enfeksiyonları nedeniyle acillerin dolup taştığı, yoğun bakımların doluluk oranının arttığı bugünlerde pek çok kişi bitmeyen bir hastalık döngüsüne hapsolmuş durumda. Enfeksiyonların biri bitip diğeri başlıyor. Hastalıklar atlatılsa bile öksürük haftalarca kalabiliyor. Peki ne değişti? Gribal enfeksiyonlar eskiye göre daha mı şiddetli geçiriliyor, öksürükler artık uzun mu sürüyor? Öksürük hangi durumlarda bir tehlike işareti? Öksürüğü dindirmek için neler yapabiliriz? Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Zeynep Ferhan Özşeker yanıtladı.
Öksürük yakınmasıyla son zamanlarda sık karşılaşıyor musunuz?
Aslına bakarsanız her kış öksürük yakınmasıyla karşılaşıyoruz. Fakat bu belirti pandemiden sonra biraz daha dikkat çeker hale geldi. Pandemi döneminde maske, sosyal mesafe kuralları sayesinde grip, nezle, RSV gibi enfeksiyonların sıklığı azaldı. Buna bağlı olarak öksürük sıklığı da düştü. Fakat birden maskeleri çıkarıp hayata karışmaya başlayınca herkeste “Neden sık hastalanıyorum”, “Neden öksürüyorum” gibi bir panik başladı. Oysa durum şu: Kovid döneminde koruyucu önlemler sayesinde karşılaşmadığımız virüslere şimdi daha fazla maruz kalıyoruz. Dolayısıyla daha sık hastalanıyor, belirtileri yoğun hissedebiliyoruz.
İnsanlar öksürüğün uzun sürdüğünü de söylüyor. Grip, covid, RSV gibi enfeksiyonlardan sonra öksürüğün ne kadar süre devam etmesi normal?
Eğer gribi rahat atlatabilirsek yani gribin üzerine başka bir enfeksiyon eklenmezse grip belirtilerinin geçmesiyle öksürük de ortadan kalkıyor. Bu da ortalama bir hafta demek.
RSV, COVID-19, komplike influenza (grip) enfeksiyonları ise dört-altı haftayı bulabilen öksürüğe neden olabiliyor.
Öksürüğün bu kadar uzamasının en sık nedeni geniz akıntısı. Bir kez başladığında artık geniz akıntısını geçirmek zor oluyor. İkinci önemli neden özellikle RSV, influenza, korona gibi virüslerin solunum yollarında aşırı duyarlılığa yol açması. Bu tür duyarlılığı olanlarda inhaler steroid (solunum yoluyla alınan kortizon) ilaçlarını vererek öksürüğe son veriyoruz. Aslında bunlar normalde astım tedavisinde kullandığımız ilaçlar.
Kış mevsiminde uzamış öksürüğün bir başka sebebi de RSV, grip gibi virüslerin sinüzit, kulak enfeksiyonları gibi ikincil bir enfeksiyona zemin oluşturması. Özellikle alerjisi olan bireylerde bu tür ikincil enfeksiyonların görülme ihtimali daha fazla. Yine özellikle alerjik astımı olanlarda enfeksiyonlar daha hızlı alt solunum yollarına iniyor. Öksürük, nefes darlığı, göğüste hırıltı-hışıltı gibi belirtiler de daha çabuk ortaya çıkıp uzun sürüyor.
Tabii öksürüğün başka onlarca sebebi var. Örneğin farenjit (boğazın farenks adı verilen arka bölümünün iltihaplanması), larenjit (gırtlak iltihabı), dış kulak-orta kulak enfeksiyonları, akut –kronik bronşit (bronşların iltihaplanması), akciğer enfeksiyonları (tüberküloz, akciğer apsesi) öksürük sebebidir.
Ayrıca boğmaca sadece çocuklarda değil, erişkinlerde de görülebilir. Boğmaca, gıcık şeklinde, dayanılmaz öksürüklere neden olur. Çocuğu kreşe, okula gidenler boğmaca geçirebilir, bu da akılda tutulmalı.
Öksürüğün enfeksiyon dışındaki sebepleri neler?
📍 Öksürük reseptörlerimiz (alıcılarımız) en çok gırtlağımızda, ana soluk borumuzda ve bronşlarımızda var. Fakat burun, kulak, kalp, mide gibi organlarımızda da bu reseptörlerden bulunur. O nedenle öksürük bir kalp zarı hastalığı, midede büyük bir ülser ya da tümör habercisi de olabilir.
📍 Özellikle sigara içenlerde ya da solunum yoluyla kimyasallara, toza maruz kalanlarda gördüğümüz KOAH’ın ana belirtisi öksürük ve balgam çıkarmadır. Yine sigara içenlerde akciğer kanseri de uzun süren öksürük yapar.
📍 ‘İdiyopatik pulmoner fibrosiz’ dediğimiz akciğer dokusunda serleşmeye neden olan ve akciğerdeki hava keseciklerini hasara uğratan bir hastalık da öksürük sebebidir. Gözlemlerime göre bu hastalığın da sıklığı artmış gibi görünüyor. Pulmoner fibrosiz; kuru, gıcık şeklinde ve uzun süren öksürüklere neden oluyor.
📍 Yine bronşektazi dediğimiz ve Türkiye’de çok sık gördüğümüz bir hastalığın en önemli belirtilerinden biri öksürüktür. Özellikle ağır kızamık ya da zatürre geçirildikten sonra çocukluk yaşlarında gelişir. Bronşlarda aşırı derecede genişleme yapar. Sabah kişi balgam çıkararak uyanır. Yılda üç ayı geçen sarı-yeşil balgam çıkarma akla bu hastalığı getirmeli.
📍 Öksürüğün en sık nedenlerinden biri de reflü hastalığıdır. Mide asit içeriğinin yemek borusuna kaçtığı bu hastalıkta gıcık şeklinde öksürük atakları ya da tek tek rahatsız edici öksürük görülebilir.
📍 Tabii öksürüğün tek sorumlusu hastalıklar değil. İlaçlar da öksürük sebebi olabilir. Örneğin ACE inhibitörü denen ya da ARB içeren tansiyon ilaçları kuru, gıcık şeklinde geçmeyen, boğazda kaşıntı, gıdıklanma hissine neden olan bir öksürüğe yol açabilir.
Peki öksürük ne zaman tehlikeli bir duruma işaret eder? Hangi durumlarda doktora başvurmalıyız?
En önemli ayırıcı özellik öksürüğün kronik olup olmadığı. Biz altı-sekiz haftadan kısa süren öksürüğü akut, altı-sekiz haftan uzun süren öksürüğü de kronik olarak adlandırıyoruz. Kronik öksürükte mutlaka doktora gitmeniz gerekiyor. Özellikle de sigara içiyorsanız en azından bir akciğer filmi çekilmesi yararlı olacaktır.
Yine öksürüğe göğüste hırıltı-hışıltı, nefes darlığı eşlik etmesi ya da bu şikayetlerin yürürken, merdiven çıkarken ortaya çıkması da bizim için tehlike işaretleri. Bunlar, astım dahil ciddi akciğer hastalıklarının belirtisi olabilir.
Öksürüğe eşlik eden balgamın varlığı da önemli. Eğer bakteriyel bir enfeksiyon eklenmediyse balgam şeffaf renkli olur. Ama öksürükle birlikte balgam miktarında artış, balgamın renginin sarı-yeşile dönmesi bakteriyel bir enfeksiyona işaret eder. Bu tür durumlarda ileri tetkiklerin yapılması lazım. Tabii balgamda kan görülmesi de akciğer hastalıkları konusunda tehlike habercisidir.
Tedavi konusuna gelirsek… Nedene göre tedavi yapıldığını söyleyecekseniz muhtemelen ama özellikle kış mevsiminde geçirilen enfeksiyonlara bağlı öksürükte tedavi nasıl düzenleniyor?
Elbette her gribal enfeksiyonda koşa koşa doktora gidecek halimiz yok. Yılda üç-dört kez bu tür enfeksiyonlar geçiriyoruz. Zaten basit soğuk algınlıkları kendi kendine iyileşiyor. Ama hafif ateş ve öksürükle seyreden durumlarda soğuk algınlığı ilaçlarından faydalanabiliriz. Bol su içmek, C vitamininden zengin portakal, mandalina gibi meyveleri yemek ve bol limon eklenmiş çorbalar içmek enfeksiyonun kolay atlatılmasına yardımcı olabilir. Ama ateş çok yüksekse ve ateş düşürücülere yanıt vermiyorsa doktora başvurmak gerekir.
Eğer solunum yolu duyarlılığı nedeniyle uzun süre öksürükten muzdaripseniz daha önce de söylediğim gibi kortizonlu spreyler kullanabiliyoruz.
Öksürüğünüze bakteriyel bir enfeksiyon neden olmuşsa bu durumda doktorunuz antibiyotik yazacaktır. Fakat şu sıralar gördüğümüz öksürüklerin yüzde 80-90’ı viral enfeksiyonlara bağlı. Yani bakterilerin değil, virüslerin neden olduğu öksürükler. Virüslerde antibiyotik etkili olmadığı için doktorunuza “Öksürdüm, hafif balgamım var. Antibiyotik almadan öksürüğüm geçmiyor” diye bir ısrarda bulunmayın. Antibiyotikleri mümkün olduğunca özenli kullanmamız gerekiyor. Ne yazık ki antibiyotik direnci diye bir sorunumuz var artık. Yakında, mikroplara duyarlı olan, kullanabileceğimiz bir antibiyotik kalmayacak. Toplumda “Viral enfeksiyonlar ateş yapmaz, bakteriler ateş yapar” diye bir yanlış düşünce var. Oysa virüsler de ateşe neden olur. Önemli olan grip, nezle, RSV gibi enfeksiyonlar geçirdiğinizde bu hastalıkların üzerine bakteriyel bir enfeksiyon eklenmemesi. Bunun için de yapmanız gereken şey istirahat etmek, beslenmenize, uykunuza dikkat etmek…
Yine sebebe yönelik tedavi düzenlemek lazım. Uzun süren geniz akıntılarında mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanına görünmekte fayda var. Örneğin geniz akıntısının sebebi sinüzit olabilir. Sinüzit deyip geçmemek lazım çünkü kulakları olumsuz etkileyebiliyor, akciğerde enfeksiyona yatkınlık oluşturabiliyor.
Tabii geniz akıntısı enfeksiyon olmadan da sık gördüğümüz bir durum. Normalde hepimizin geniz akıntısı var. Yoğunluğu ve miktarı artınca farkına varıyoruz. Eğer geniz akıntısında renk değişikliği yoksa basit bazı önlemler işe yarayabilir. Bol su içmek bu önlemlerden en önemlisi. Yine tuzlu, karbonatlı sularla burnu yıkamak da yararlı. Bir su bardağı suya bir çay kaşığı tuz ve çay kaşığının ucuyla karbonat karıştırın. Bu karışımla özellikle gece yatmadan önce ve sabah kalktıktan sonra burnunuzu yıkarsanız geniz akıntınız rahatlayacaktır.
Artık okyanus spreyleri çok önerilmiyor çünkü burun içindeki dokunun dengesini bozuyorlar. Eğer su içmek, hazırladığınız solüsyonlarla burnunuzu yıkamak gibi önlemlere rağmen geniz akıntınız geçmiyorsa doktora başvurmanızda yarar var.
Peki gribal bir enfeksiyon nedeniyle ortaya çıkan ve altı haftadan kısa süren öksürükte bitkisel çayların yararı olabilir mi?
Öksürdükçe daha fazla nefes alırız ve içeri daha fazla kuru hava giriş-çıkışı olur. Bu da solunum yollarımızın nemini kaybetmesine yol açarak daha fazla öksürmemizle sonuçlanır. Burada birinci önlemimiz bol su içmek. Elbette bitki çayları da faydalı ve rahatlatıcı olabilir. Örneğin içine limon ve bir tatlı kaşığı bal eklenmiş ıhlamur ya da zencefil çayı hem içerdikleri bazı maddeler sayesinde hem de nem miktarını artırarak öksürüğün hafifletilmesine yardımcı olabilir. Fakat hatırlatayım: Kronik yani altı haftayı geçen öksürükte mutlaka doktora gitmek gerekir.
Öksürük kesici ilaçları doktor önerisi olmadan kullanmak doğru mu?
Hayır, bunları kesinlikle önermiyoruz. Öksürük normalde vücudun bir savunma mekanizması. Mesela boğazımıza bir şey kaçtığında onu öksürerek dışarı çıkarıyoruz. Öksürük olmazsa büyük parçalar boğulmamıza, ufak parçalar aşağıya kayarak tekrarlayan zatürreye neden olabilir. Bu arada balgam da bir savunma mekanizması, içeriğinde birçok antikor, mikropları parçalayan enzimler bulunur. Balgam aynı zamanda hava yollarını sıvayarak virüslerin, yabancı maddelerin, alerjenlerin dokuya geçmesini engeller.
Dolayısıyla öksürük ve balgamı yok etmek yerine bunlar anormal bir hal aldığında tedaviye geçiyoruz. Örneğin öksürük krizler şeklinde, nefes alamayacak derecede geliyorsa ya da kanlı öksürük varsa tedaviye başlıyoruz.
Kendi başınıza “Öksürüğüm var, ben öksürük tableti içeyim” ya da “Çocuğumun çok öksürüğü var, gidip eczaneden bir öksürük kesici şurup alayım” gibi davranışlardan kesinlikle uzak durmanızı tavsiye ediyorum. Çünkü öksürükte nedene yönelik tedavi vermek gerekiyor. Belki de kronik öksürüğünüzün altından astım çıkacak. Bilmiyoruz ki… Öksürüğü geçici olarak durdurmak altta yatan nedeninin saptanmasını geciktirir. Mesela çocuklarda özellikle RSV virüsleri ileri dönemlerde astıma neden olabilir. Dolayısıyla ezbere öksürük ilacı kullanmak yerine sebebe yönelik tedaviyi her zaman yeğ tutun.