Rüyalar geleceği haber verir mi? Neden tekrarlayan rüyalar görürüz? Rüyalarımızı kontrol etmek mümkün mü? Her gece yaşadığımız bu gizemli dünyayı daha yakından tanımak için Prof. Dr. İsmailoğulları’nın bilimsel açıklamalarını mutlaka okuyun.
Uyandığınızda rüyalarınızı hatırlıyor musunuz? Ya da belki “Ben hiç rüya görmem” diye düşünüyorsunuz, öyle değil mi? Aslında her gece farkında olsak da olmasak da zihinlerimizde müthiş bir film oynuyor. Peki ama neden? Rüyalarımızın nasıl bir işlevi var? Gece boyunca kaç rüya görürüz? Kadınların rüyaları erkeklerinkinden farklı mı? Uyku pozisyonumuz gördüğümüz rüyayı etkiler mi? Bu soruların ve daha fazlasının yanıtını öğrenmek için Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Türk Nöroloji Derneği Uyku Tıbbı Çalışma Grubu Moderatörü Prof. Dr. Sevda İsmailoğulları ile konuştuk. İşte merak edilen 18 soru ve yanıtları.
1) Neden rüya görürüz? Rüya görmek beyin için faydalı mı?
Henüz rüya görmemizin nedenini tam olarak çözebilmiş değiliz. Ama rüyalardan yoksun kaldığımızda ne gibi kayıplar yaşadığımızı ortaya koyan bazı araştırmalar var. Bu çalışmalar sayesinde rüyaların faydalarına dair bazı hipotezler geliştirildi.
Öncelikle rüyalar öğrendiklerimizin ve gün içinde yaşadıklarımızın hafızamıza kaydedilmesi sürecinde önemli bir rol oynar.
Rüyalar yaratıcılıkla da çok ilişkili. Ama buna geçmeden önce rüyalarla ilgili biraz ayrıntıya inelim. Rüyalarımız iki farklı dönemde gerçekleşir: Non-REM dönemi ve REM dönemi. Non-REM dönemi, uykunun derin ve sakin geçtiği, rüyaların genellikle az görüldüğü evredir. REM döneminde ise beyin aktifleşir, hızlı göz hareketleri başlar ve rüyalar sık görülür. İşte REM dönemindeki rüyalar yaratıcılıkla daha fazla ilişkilendirilir. Rüyalar ve yaratıcılığın nasıl iç içe geçtiğini anlamak için bazı örneklere göz atabiliriz. Mesela Dmitri Mendeleev periyodik cetveli rüyasında keşfettiğini, Paul McCartney ise “Yesterday” şarkısının melodisini rüyasında duyduğunu söyler. Pek çok sanatçı, rüyalarında beliren yaratıcı fikirleri yakalayabilmek için başucunda bir defter veya ses kaydedici bulundurur.
Rüyalar, duygularımızın düzenlenmesinde de önemli bir rol oynar. Gün içinde hepimiz zorlayıcı durumlarla hatta travmatik olaylarla karşılaşabiliriz. REM uykusu sırasında gördüğümüz rüyalar bu zorlayıcı, stresli olaylara bağlı duygusal yükü hafifletir. Böylece daha sonra o olaylara daha sakin yaklaşırız. Geceleri bir konuda endişeyle uykuya dalıp sabah uyandığınızda bu yükün hafiflemiş olduğunu siz de mutlaka hissetmişsinizdir. İşte bu, REM rüyalarının duygularımızı nasıl incelikle düzenlediğinin güçlü bir kanıtı aslında. Önemli kararlar almadan önce “Hele bir uyu, sabah daha net düşünürsün” dememizin sebebi de budur. Rüyalar duygularımızın keskinliğini törpülediği için fevri kararlar vermeyiz. “Zaman bütün yaraları iyileştirir” derler ya, aslında yaralarımızı iyileştiren şey REM rüyalarıdır. Özetle REM uykusu ve bu dönemde görülen rüyalar duygularımızı düzenlemede çok önemli role sahip. O yüzden uykusuzluk çeken kişiler daha tahammülsüz, agresif olur. Çünkü REM uykusundan mahrumdurlar.
2) Her gece rüya görür müyüz?
Uykumuz sağlıklıysa evet her gece rüya görürüz.
3) Gece boyunca kaç rüya görürüz?
Ortalama dört ila altı defa… Rüyalarımızın çoğunu sabaha karşı görürüz. Çünkü sabaha karşı REM dönemi daha yoğun olarak yaşanır. Ama rüyalarımızın hepsini hatırlamayız. Bir rüyayı hatırlayıp hatırlamamızda belirleyici unsur ise şu: Eğer rüya görürken veya hemen sonrasında uyanırsak o rüyayı hatırlarız. Ama rüya görme işlemi bittikten sonra uyanmadan uykunun başka bir evresine geçersek o rüyayı hatırlamayız. Bu yüzden “Ben hiç rüya görmüyorum” diyen bir kişiye “Hayır, gerçekte rüya görüyorsunuz ama rüyanız sırasında uyanmadığınız için onları hatırlamıyorsunuz” deriz.
4) Rüyalarımızın süresi nedir?
Net bir süre veremiyoruz. Çünkü rüya süresi kişiden kişiye, gecenin hangi yarısında olduğuna veya uykunun hangi evresinde gerçekleştiğine bağlı olarak değişebilir. Kabaca rüyalar gece uykumuzun yaklaşık yüzde 20-25’ini kaplar. Genellikle gecenin ikinci yarısında daha uzun süreli rüyalar görürüz. Her bir rüya dönemi ise ortalama 5-20 dakika arasında sürer.
5) Rüyalarımızı kontrol edebilir miyiz?
Bazen edebiliriz. Rüyanın gidişatını değiştirebilir, bazen rüyanın tamamı üzerinde istemli kontrol sağlayabiliriz. Bu durum “lucid dreaming” olarak adlandırılır.
Normalde rüya sırasında beynimiz dış dünyayla bağlantıyı keser. Fakat lucid dreaming sırasında beyin, uyanıklıkla ilgili bazı reaksiyonlar gösterir ve kişi rüya gördüğünü anlar. Bu farkındalık sayesinde rüya üzerinde bilinçli kontrol sağlanır.
6) Rüyalarımız renkli mi yoksa siyah beyaz mı?
Rüyalarımızda gerçek dünyadaki gibi renkleri, mekanları ve boşluğu algılayabiliriz. Zaten rüyalarımızın çoğu görsel ögeler içerir. Bu ögeleri de genellikle gerçek dünyadaki gibi renkli olarak algılarız.
Bu arada rüyalarımızda sadece görsel unsurlar değil, diğer duyular da devreye girebilir. Örneğin, bir sesi işitme, bir nesneye dokunma, bir kokuyu alma ya da bir tadı deneyimleme gibi duyusal unsurlar da rüyalarımızda yer alabilir. Ancak bunlar, görsel içerikli rüyalara kıyasla daha nadirdir.
7) Rüyada en çok hangi duyguları yaşarız?
Açıkçası “En çok şu duygu yaşanır” gibi bir şey söylemek doğru değil. Çünkü bu konuda net bir bilgimiz yok. Duygu durumunuza, geçmiş ve günlük yaşam deneyimlerinize göre her türlü pozitif ve negatif duyguyu yaşayabilirsiniz. Bu çok kişisel. Depresyondaysanız veya anksiyete bozukluğunuz varsa kâbus görme eğiliminde olabilirsiniz. Veya daha fazla korku, kaygı, dehşet gibi duyguları yaşayabilirsiniz.
8) Gerçek dünyadaki sesler ve uyarıcılar rüyalarımıza entegre olabilir mi?
Olabilir. Diyelim ki rüya görürken odanızın kapısı açıldı, ışık yandı ve biri size seslendi. Veya diyelim ki bedeninizle ilgili bir uyaran var, mesela idrara sıkışmışsınız. Bütün bunlar rüyanızın içeriğine dahil olabilir ve rüyanızın akışını etkileyebilir. Örneğin, kapı açılma sesi rüyanızda birinin kapıyı açması olarak ortaya çıkabilir ya da idrara sıkışma hissi, rüyanızda tuvalet arayışına dönüşebilir. Fakat rüyalarımızın büyük çoğunluğu bu tür dış uyarıcılardan bağımsız olarak tamamen zihnimizin iç dünyasında üretilir. Gerçek dünya uyarıcıları rüyaların yalnızca küçük bir bölümüne etki edebilir.
9) Günlük yaşantımız rüyalarımızı nasıl etkiler?
Yaşamadığınız veya bilinçaltınızda yer etmeyen bir şeyi rüyanızda görmeniz pek olası değil. Rüyalarımız, genellikle uyanıkken yaşadığımız deneyimlerin ve duyguların bir yansımasıdır. Fakat günlük yaşantılarımız rüyalarda birebir aynı şekilde tekrarlamaz, tam tersine rüyalarımızda olağandışı şekillerde ve farklı çağrışımlarla karşımıza çıkar. Rüyalarımız, özellikle de kabuslar bazen uyanık yaşamda neredeyse hiç karşılaşmadığımız abartılı duygular içerir.
10) Rüyalar geleceği haber verir mi?
İnsanoğlu buna hep inandı ama bu inancı destekleyecek bilimsel kanıt yok. Pek çok araştırma rüyalarımızın geçmiş deneyimlerimizin, duygusal durumumuzun ve bilinçaltındaki düşüncelerimizin bir karışımı olduğunu öne sürüyor. Dolayısıyla rüyaların geleceği öngörmekten çok, mevcut zihinsel ve duygusal durumlarımızı yansıttığı düşünülüyor.
11) Sık rüya görmek iyi uyku işareti mi?
Hayır, çok sık rüya görüyorsanız uykunuzda çok uyanıyorsunuz demektir. Çok sık uyanan bir kişinin de uyku kalitesini bozan bir uyku hastalığı olabilir.
12) Erkeklerle kadınların rüyaları birbirinden farklı mı?
Rüya içeriği ile ilgili araştırmalara baktığımızda kadınlarda öne çıkan tema aile, erkeklerde fiziksel agresyondur. “Kadınların rüyaları daha gerçekçi, erkeklerin rüyaları daha kontrollü” diyen yayınlar da var. Özellikle genç erkeklerde cinsel temalar yoğun olabiliyor. Araştırmalara göre kadınlar daha fazla kâbus görüyor. Bazı görüşlere göre bu durumun nedeni kadınlarda uyku bozuklukları, depresyon ve anksiyete sıklığının daha fazla olması.
Bu arada erkeklerin üçüncü tekil şahıs, kadınların ise birinci tekil şahıs olarak rüya gördüğünü gösteren araştırmalar da mevcut. Bu araştırmalar, erkeklerin rüyalarında kendilerini dışarıdan bir gözlemci gibi görme eğiliminde olduklarını, yani sanki bir film izler gibi kendilerini üçüncü bir kişi olarak izlediklerini öne sürüyor. Öte yandan kadınlar genellikle rüyalarında olayları kendi gözlerinden, yani birinci tekil şahıs olarak, ‘ben’ şeklinde deneyimliyor.
13) Rüyalar yaşla değişir mi?
Evet, değişir. Üç-beş yaş arasındaki çocukların daha az, kısa, soyut ve statik rüya gördükleri gösterilmiş. Rüya içeriğinde ise hayvan karakterleri ve beden durumu değişiklikleri öne çıkıyor.
Beş-dokuz yaş arasındaki çocuklarda ise rüyalarda etkileşimler ve hareketli görüntüler oluşmaya başlıyor. Özellikle yedi-sekiz yaş arasında rüyalar tek sahneden bağlantılı dizilere dönüşüyor. Rüyalar, dokuz-11 yaş arasında erişkinle benzer bir yapı kazanmaya başlıyor.
Yaşlandıkça rüyaların miktarı ve hatırlanma oranları giderek azalıyor.
14) Neden tekrar eden rüyalar görürüz?
Tekrar eden rüyalar genellikle travmatik olaylarla bağlantılıdır. Örneğin, savaş, deprem gibi büyük travmalar yaşayan kişilerde bu tür rüyalar sık görülür.
Normalde günlük yaşantımızdaki zorlayıcı, travmatik olayları REM uykusu sırasında duygusal yükten arındırarak kaydederiz. Rüyalar aracılığıyla gerçekleşen bu süreçte beynimizde norepinefrin adı verilen bir kimyasal madde düşük seviyede olur. Böylece duygularımız işlenir ve sakinleşiriz.
Ancak travmatik olaylarla ilgili rüyalarda bu kimyasal madde yeterince düşük olmaz. Dolayısıyla beynimiz o olayın duygusal yükünü halledip bir türlü rafa kaldıramaz. Travmatik olayı tekrar tekrar canlandırarak o olayın duygusal etkilerini azaltmaya çalışır.
15) Uyku pozisyonunun gördüğümüz rüyalarda etkisi var mı?
Sağlıklı insanlarda yok. Ama sırtüstü pozisyonunda yatmak özellikle uyku apnesini (horlama sırasında solunumun geçici olarak durması hastalığı) kötüleştirir. Bu da kişiye daha fazla kâbus yaşatabilir.
16) Birden fazla dil bilenlerin rüyaları hangi dilde olur?
Rüyalarımızı genellikle ana dilimizde görürüz. Ama öğrendiğimiz ikinci dil günlük yaşantımızda daha baskınsa rüyalarımızda o dili de kullanabiliriz.
17) Görme engelliler rüya görür mü?
Doğuştan kör olanlar düşünceler veya tat, dokunma, işitme, dokunma duyularıyla ilgili rüyalar görür. Ama görme yetisini sonradan kaybedenler görsel rüyalar da görmeye devam ederler.
18) Rüyalarla ilişkili uyku bozuklukları var mı?
Evet, üç önemli sorundan söz edebiliriz: REM uykusu davranış bozukluğu, kâbus bozukluğu ve uyku felci. Önce REM uykusu davranış bozukluğunu anlatalım. Normalde REM uykusu sırasında rüya görürken vücudumuz felç olur, bu da rüyada yaptığımız hareketlerin gerçekte yapılmasını engeller. Ancak REM uykusu davranış bozukluğu olan kişilerde bu felç mekanizması düzgün çalışmaz. Hasta rüyasında ne görüyorsa onu yapar. Örneğin rüyasında kavga eden bir kişi, yatakta tekme atabilir veya yanındakini yumruklayabilir. REM uykusu davranış bozukluğu erkeklerde daha sık görülür ve genellikle şiddet içeren rüyalar sırasında ortaya çıkar.
Kâbus bozukluğu da REM uykusu sırasında ortaya çıkar. Aslında kâbuslar hepimizin zaman zaman yaşadığı bir durum. Ancak kabuslar sıklaşarak uyku düzenini bozduğunda ve günlük yaşamı olumsuz etkilediğinde bu durumu artık “kâbus bozukluğu” olarak adlandırırız. Kâbus bozukluğu çocukluk döneminde yaygındır ama yetişkinlikte de görülebilir. Rüyalar o kadar korkutucu ve gerçekçi olabilir ki aniden uyanılır ve yeniden uykuya dalmakta zorluk çekilir.
Uyku felcine (karabasan) gelince… Bu bozukluk da REM uykusu sırasında meydana gelir. Kişi bilinç olarak uyanır ama vücudunu hareket ettiremez. Çünkü rüyada yaptığımız hareketleri yapmamızı engelleyen felç mekanizması çalışmaya devam eder. Bu felç hali genellikle birkaç dakika sürer ama çok korkutucu olabilir. Uyku felci sırasında bazı insanlar etraflarında hayali varlıklar görme veya sesler duyma gibi dehşet verici deneyimler yaşayabilir.