Yoğum bakımdaki sağlıkçıların çocukça şakalaşması bir insanı öldürdü, ‘şakacı’ teknikere 17,5 yıl hapis verildi
Tıpta yan dal uzmanlık sınav sonuçları açıklandı. Çocuk hastalıkları branşında hematoloji-onkoloji, nefroloji, acil, yoğun bakım kadroları boş kaldı. Prof. Dr. Haluk Çokuğraş “Erken doğan, kanser olan, diyalize giren, yoğun bakıma ihtiyaç duyan çocuklar için birkaç yıl sonra doktor bulamayabiliriz."
Tıpta Yan Dal Uzmanlık Sınavı sonuçları 22 Ağustos’ta açıklandı. Yerleştirme sonuçlarına göre özellikle çocuk sağlığı ve hastalıkları branşının bazı yan dallarına başvuru sayısı çok azaldı. Örneğin çocuklarda böbrek hastalıklarını tedavi eden nefroloji bölümünün 35 kişilik kadrosunun yedisi, kanser tedavisi yürüten hematoloji-onkoloji bölümünün 70 kişilik kadrosunun yalnızca beşi doldu. Çocuk yenidoğan, acil, yoğun bakım kadrolarının da önemli bir kısmı boş kaldı. Bir kötü haber daha: Halihazırda pek çok köklü üniversite hastanesinin çocuk kliniklerinde yan dal uzmanı olmadığı için bu klinikler kapanma tehdidi ile karşı karşıya. Peki çocuk yan dallarında yaşanan krizin sebepleri neler? Kritik hastalıkların tedavisi yürüten yan dallar yerine hangi dallar tercih ediliyor? Çözüm için ne yapılmalı? Türk Pediatri Kurumu Başkanı ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş ile konuştuk.
Tıpta yan dal eğitiminin ne olduğundan konuşarak başlayabilir miyiz?
Yan dal, bir ana dalın altında uzmanlaşmış bir hekimin daha özel bir konuda uzmanlaşmasıdır. Çocuk hastalıkları, dahiliye gibi branşlarda yan dallar daha fazladır. Mesela çocuk sağlığı ve hastalıklarının 16 tane kabul edilmiş yan dalı vardır. Bunlar arasında kardiyoloji, nöroloji, acil, hematoloji, yoğun bakım gibi bölümler bulunur. Özetle çocuk sağlığı ve hastalıkları alanında uzman olmuş bir hekim, bir de çocuk göğüs hastalıkları, çocuk kalp damar cerrahisi, çocuk nefrolojisi gibi ikinci bir uzmanlık yan dal eğitiminden geçer.
Uzmanlık ve yan dal eğitimi ne kadar sürüyor?
Altı yıl süren tıp fakültesi eğitiminin ardından Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı’na (TUS) girilir. TUS’a girerek seçtiği bölümü kazananlar, dört yıl daha okur ve bu eğitimin sonucunda uzman doktor unvanı alır. Yan dal yapmak isteyenler daha sonra Tıpta Yan Dal Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı’na (YDUS) girer ve iki-üç yıl da yan dal eğitimi alır. Bütün bu süreç 12-13 yıllık bir eğitim anlamına geliyor.
Yan dal yapan hekimler bir kez daha mecburi hizmet yapmak zorundalar değil mi?
Tıp fakültesi diplomasını alan bir kişi mecburi hizmet yapmazsa o diplomayı kullanamaz. Neden mecburi hizmet var, o da ayrı bir soru… Askeri, polisi devlet okutur, onlar mecburi hizmete tabidirler ama doktorları devlet değil, o öğrencilerin anası-babası okutur. Siz doktor olursunuz ama devlet size der ki: “Hayır sen bu diplomayı aldın ama kullanamazsın. Mecburi hizmete gitmek zorundasın.” Bakın, mecburi hizmet insan haklarına aykırı bir durum. Temel sorunumuz da bu zaten… Mezun olduktan sonra iki yıl mecburi hizmetinizi yaparsınız, ondan sonra belli bir branşta uzmanlık kazanmak isterseniz TUS’a girip cerrahi, dahiliye, çocuk hastalıkları gibi bir alan seçersiniz. Kazandığınızda bu sefer uzmanlık için ortalama dört yıl olan asistanlık dönemi başlar. Uzman olduktan sonra yine uzmanlık belgenizi kullanamazsınız. Çünkü tekrar devlet baba der ki “Uzmanlık belgenizi kullanmanız için iki sene tekrar mecburi hizmet yapmanız gerekir.” Sonra eğer bir yan dalda yeniden uzmanlaşmak isterseniz tekrar bir sınava girersiniz. Sınavı kazanırsanız yeniden bir yan dal asistanlık süreci başlar. Yan dalı bitirince tekrar iki sene mecburi hizmete gidersiniz.
Yani yan dal uzmanı olmak için toplam altı sene mecburi hizmet yapılıyor…
Maalesef… Altı yıl insan hayatında çok önemli bir süreç, bu dönemde insanlar evlenir, çoluk çocuk sahibi olur, bir yerlere yerleşir… Ama bir doktor bunu yapamaz ya da çok zor koşullarda yapar. Hekimlerin bu kadar zor durumda olmasının temel sebebi mecburi hizmetlerdir. Sırf bu yüzden tıp fakültelerini tercih etmede ciddi sıkıntı yaşanıyor. En çok puan tutturanlar artık tıp fakültelerine gitmiyor, fakülteyi bitirdikten sonra en iyi doktorlar TUS’ta zor branşları tercih etmiyor.
Peki hangi branşlar tercih edilmiyor ve hangilerine talep daha fazla?
Ne yazık ki artık hekimler cerrahi, dahiliye, çocuk sağlığı ve hastalıkları, kadın doğum gibi nöbetleri ağır geçen, şiddete maruz kalma ihtimali olan branşları seçmiyorlar. Hem daha rahat asistanlık dönemi geçirmek hem de şu sıralar çok sık yaşadığımız şiddet olaylarına maruz kalmamak için genellikle cildiye, fizik tedavi, radyoloji gibi branşları tercih ediyorlar. Zaten çocuk sağlığı ve hastalıkları tercih edilen bir branş olmaktan çıktı. Artık yüksek puanlı kişiler değil, daha düşük puanlılar çocuk, dahiliye, cerrahi, beyin cerrahisi gibi bölümleri seçer hale geldiler.
Son yan dal uzmanlık sınavı yerleştirmelerine baktığımızda hangi branşlarda kontenjanlar boş kaldı?
Çocuk sağlığı ve hastalıklarının 16 yan dalında son birkaç yılda özellikle bazı bölümler ciddi şekilde tercih edilmiyor. Son yan dal uzmanlık sınavında da 35 tane çocuk nefrolojisi kadrosu vardı, sadece yedisi doldu. Yenidoğanın 70 tane kadrosu vardı 15’i doldu. Acilde 50 kadrodan altısı, yoğun bakımda 60 kadrodan altısı doldu. Daha vahimi hematoloji-onkoloji yani çocuk kanserini tedavi edecek bölümde 70 tane kadro açılmış, sadece beşi dolmuş.
Bu branşlarda uzman yetişmemesinin sonuçları ne olabilir? Nasıl bir tablo öngörüyorsunuz?
Erken doğan, kanser olan, diyalize giren, yoğun bakıma giren çocuklar için birkaç yıl sonra doktor bulamayabiliriz. Bakın şu an bile Anadolu’nun pek çok yerinde tıp fakültelerinin çocuk sağlığı ve hastalıkları bölümleri asistansızlıktan kapanma noktasına geldi. Var olan asistanlarla hizmetler güçlükle döndürülüyor. Ama bazı yan dallarda durum daha vahim. Bir çocuğu hayatta tutabilmek için son derece önemli bir dal olan yoğun bakım, çocuğun acil sağlık sorunlarını giderecek acil çocuk, yeni doğan bebeklerin sağlık sorunlarıyla ilgilenen yenidoğan bölümlerinde kadrolar boş. Bırakın Anadolu’yu İstanbul’un bile pek çok merkezinde kadrolar boş kalıyor.
İstanbul’da bazı üniversite hastaneleri ve vakıf üniversiteleri çok zor durumda. Mesela bir vakıf üniversitesinin çocuk acili aylardır kapalı, hocaları istifa etti, asistanları istifa ediyor. Bunun gibi çok yer var. Anadolu’ya bakınca tablo yine çok vahim. Mesela Elazığ Tıp Fakültesi çok köklü bir üniversite hastanesidir, oranın çocuk kliniği kapanma noktasına geldi. Yine Edirne Tıp Fakültesi, Kırıkkale Tıp Fakültesi’nde de durum benzer. Bizim Cerrahpaşa Çocuk Kliniği’nde üç tane hematoloji onkoloji hocamız var ama hiç yan dalcı yok çünkü son üç-dört sınavdır tercih edilmiyor. Biz İstanbul’un en büyük çocuk nefrolojisi birimiyiz, çok değerli dört hocamız var ama hiç yan dalcımız yok. Keza çocuk yoğun bakımında da durum böyle. Hocalar, asistanlar fedakarlık yapıp bir şekilde hizmetleri döndürebiliyor şimdilik. Ama ilerisi için durum pek parlak gözükmüyor.
Yan dal kadrolarının boş kalması nasıl engellenebilir sizce? Çözüm ne olabilir?
Mecburi hizmet zaten doğru bir uygulama değil ama üçüncü kez mecburi hizmet zorunluluğu tamamen yanlış. Bu kadar uzun süre mecburi hizmet zorunluluğu kaldırılmalı. Bunun dışında hekimleri tercih edilmeyen branşlara teşvik edici bazı önlemler almak gerekiyor. Örneğin zorluk derecesi yüksek yan dallarda özendirici maaşlar verilebilir. Hekimlerin bu kadar saldırıya uğradığı koşullarda bazı branşlar daha fazla risk taşıyor. Mesela çocuk sağlığı ve hastalıklarında hastayla birebir karşı karşıya kalıyorsunuz. Ya da kanser vakalarında bazen çocuk hayatını kaybedebiliyor, elinizden gelen her şeyi yapıyor ama çocuğu kurtaramayabiliyorsunuz. Bu zaten hekimler için başlı başına bir travmayken bir de değişik derecelerde saldırıya uğruyorsunuz. Her şeyden önce hekimlerin şiddete maruz kalmasıyla ciddi bir şekilde mücadele edilmeli. Gerçekten inanılır gibi değil, gençliğimizde, asistanken bile bize son derece saygı duyulurdu. Şimdi “Doktor bir şey yapsa da gözünü patlatsak” diye bekleyen bir sürü insan var. Bu değişmedikçe maalesef hekimlik, çocuk sağlığı ve hastalıkları ve birtakım yan dallar kan kaybetmeye devam edecek. Siz istediğiniz kadar beş yıldızlı otel formatında hastaneler yapın, o hastanenin içinde çalışacak yeterli sayıda yetkin doktor olmadığı sürece o binaların hastaları tedavi etme ihtimali yok. O nedenle hekimlerin can güvenliği sağlanmalı ve çalışma koşulları düzeltilmeli.
6 Aralık 2024 - D vitaminiyle ilgili bu bilgileri mutlaka öğrenin: 21 soru, 21 cevap
29 Kasım 2024 - Astım ve KOAH’ta 50 yıl sonra “mucize” tedavi mi geldi? Uzmanı yanıtlıyor
22 Kasım 2024 - Tarih yazıldı: Körlüğe karşı yeniden programlanmış hücreler
16 Kasım 2024 - “Bana bir şey olmaz” demeyin. İnme pusuda bekliyor olabilir
6 Kasım 2024 - Aile hekimleri yeni yönetmeliğe neden karşı çıkıyor? Neden iş bıraktılar?