Tecavüzün örtülmesi için aileye böyle denmiş: Bir kız için üç kişi neden hapse girsin!
Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış'ın yerine kayyım atanmasıyla başlayan protestolar devam ediyor.
Uzun yıllar DEM ve öncülü partiler tarafından yönetilen Hakkari Belediyesi’ne kayyım atanması Türkiye genelinde tepki çekti. Muhalefetin haritayı büyük ölçüde ‘renklendirdiği’ 31 Mart 2024’te yüzde 48.92 oy oranıyla seçilen Mehmet Sıddık Akış’ın gözaltına alınmasıyla vali ‘vekil’ olarak görevlendirildi.
Durum muhalefet kanadında endişe yarattı. DEM Parti uygulamanın kazandığı her il ve ilçede devam etmesi ihtimaline karşı ses yükseltirken CHP de yaşananların demokraside yeri olmadığı görüşünde.
Sokakta da durum siyaset sahnesine yansıyanlardan farklı değil. Hakkari’de halk günlerdir ‘toplantı, gösteri ve yürüyüş’ yasağına rağmen protestolarını sürdürüyor.
Bugünse tepkiler il sınırları dışına çıktı.
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Sezai Temelli ve milletvekilleri konuyu TBMM koridorlarına taşıdı.
“Kayyım darbedir, darbeye hayır” dövizleri taşıyan siyasetçiler Meclis binası önünde şu açıklamayı yaptı:
“FETÖ’nün mirasının üstüne oturarak yeni bir vesayetçi rejimi, faşizmi kurumsallaştırmaya çalışıyorlar. Bunu ilk adım olarak da Kürt halkının kazanılmış haklarını Kürt halkının iradesini, seçme ve seçilme hakkını gasp ederek yapmaya çalışıyorlar. Pazartesi gününden beri Hakkari başta olmak üzere Türkiye halkları ayakta. Bu siyasi gaspa karşı demokratik tepkilerini ortaya koymaya çalışıyorlar.”
Ardından İçişleri Bakanlığı’na yürüdüler.
DEM Parti İstanbul milletvekilleri Boğaziçi Köprüsü’ne ‘Kayyım defol’ pankartı asarak demokratik kitle örgütlerine ortak mücadele çağrısı yaptı.
Burada yaptıkları konuşmalarda şunları kaydettiler:
“Bu yalan ve talan düzeni devam etsin diye sürekli ve sürekli Kürt halkının iradesini gasp ediyorlar. Bunu kabul etmiyoruz. Buradan bütün demokratik kitlelere çağrımızdır; bu kayyım zihniyetine karşı bir arada durmak zorundayız. İnsanları eşit kardeşçe yapabildiği bir ülkeyi hep birlikte kurabilmek için bir araya gelmek zorundayız.”
Kayyım atamasının ilk gününden bu yana Hakkari’de bulunan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları iktidar partisine ‘istifa’ çağrısı yaptı.
“Bu gayrimeşru saray yönetimi ve ortağı derhal istifa etmelidir. İstifa etmiyorlarsa Türkiye derhal erken seçime gitmelidir” diyen Hatimoğulları şöyle devam etti:
“Artık Türkiye’de erken seçimin koşulları oluşmuştur ve bizler erken seçim çağrısını buradan Hakkari’den kayyım atadıkları kayyım rejimini buradan genişletmeye çalıştıkları odak olarak seçtikleri Hakkari’den bütün Türkiye kamuoyuna duyururuz.”
15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi nedeniyle ilan edilen ‘olağanüstü hal’ döneminde ilk olarak HDP’li belediyelere yapılan uygulama Mart 2019’daki yerel seçimlerden sonraki ‘olağan’ dönemde de devam etmişti.
2020 yılına gelindiğinde HDP kazandığı belediyelerin çoğunu bahse konu uygulamayla kaybetmişti. Yöneltilen suçlamalar ‘terör’le ilintiliydi.
Gelişme ‘kayyım politikalarına dönüş’ olarak nitelendiriliyor.
Bazı AK Parti yöneticileri ise kulislerde Hakkari’deki durumun ‘genel bir politikanın yansıması olmadığını’ savunuyor. Bu görüşlerinin gerekçesi ‘Akış hakkında 2014 yılında açılmış bir dava olması ve yüksek ceza ihtimaline karşı yurtdışına kaçma ihtimali bulunduğu’ iddiası.
Bu nedenle Akış’ın durumunu diğer belediye başkanlarıyla bir tutmanın doğru olmadığını savunuyorlar.
Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kulislerde konuşulanların tersi açıklamalar yapıyor.
Hakkari’de hukukun görevini yaptığını’ savunan Erdoğan 8. Anadolu Medya Ödülleri törenindeki konuşmasında şunları söyledi:
“Dünyanın hiçbir medeni ülkesi demokrasinin kundaklanmasına göz göre göre müsaade etmez, etmeyeceğiz. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesi dağdaki eli kanlı teröristlerin tünel kazarak belediyelere sızmasına göz yummaz. 31 Mart’tan önce ne dedik? Eğer adaylarınız herhangi bir gayri meşru gayri yasal işlemlere girmediyse onlara söyleyecek herhangi bir sözümüz yok ama gayri yasal işler yapmışsa bizler de yasaları işletiriz. Hakkari bunun ilk adımı olmuştur. Hukuk da görevini yapmıştır, bundan sonra da yapmaya devam edecektir.
Türkiye yakın geçmişte şehirlerimizin imkanlarının millete hizmet yerine teröristlere peşkeş çekildiği, terör örgütünün emrine verildiği, hendek ve çukur açmak için kullanıldığı kötü günler yaşamıştır. Bunları daha fazla yaşamak istemiyoruz. Türkiye, belediye hizmet binalarında Kandil’in atadığı komiserlerin başkan tokatladığı, güya mahkeme kurup haraç kestiği dönemler geçirmiştir, bunları tekrar yaşamak istemiyoruz. Türkiye, sözde siyasetçilerin terör örgütüne ayakçılık ve kuryelik yaptığı utanç verici hadiselere şahit olmuştur. Milletimizin hafızasında derin izler bırakan bu acı olayların tekrarlanmasını hiçbirimiz istemeyiz, buna izin de vermeyiz.”