Akşener’in bir günü | Erdoğan’a ‘müjde’ göndermesi: Bize mezar kazıyordu, petrol bulmuş
İYİ Parti'de Meral Akşener'in aday olmayacağını duyurmasının ardından liderliğe Koray Aydın, Müsavat Dervişoğlu ve Tolga Akalın talip oldu. İşte İYİ Parti’deki lider adaylarının siyasi hikayeleri.
Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin ardından ittifak ortağı CHP’yle yollarını ayıran, 31 Mart’ta büyük başarısızlığa uğrayan İYİ Parti’de olağanüstü kongre süreci başladı.
Meral Akşener liderliğinde 14 Mayıs’ta yüzde 9.90 oranında destek bulan İyi Parti, seçimi AK Parti, CHP ve MHP’den sonra dördüncü sırada tamamlamıştı. Yerel seçimlerde ise bu oy oranı yüzde 3.77’ye geriledi. İYİ Parti, Yeniden Refah ve DEM’in de ardına düştü.
Genel başkan ve kurmaylarının yerel seçimlere giden süreçte İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş üzerinden sık sık eleştirdiği CHP ise sandıktan birinci çıktı.
Akşener’in “Ben şahsen seçim sonuçları kapsamında ödediğimiz ve ödediğim bedele razıyım” sözleriyle bu göreve yeniden talip olmayacağını dile getirmesinin ardından üç isim genel başkanlığa adaylığını açıkladı: Koray Aydın, Müsavat Dervişoğlu ve Tolga Akalın.
Partinin ağır topları arasında sayılan MHP kökenli Koray Aydın genel başkanlığa ‘pek çok dava arkadaşıyla yürüttüğü istişareler sonucunda’ aday olmaya karar verdiğini duyurdu.
Koray Aydın’ın MHP Trabzon Gençlik Kolları’nda 1976’da başlayan siyasi hayatı birçok ‘çalkantıya’ şahit oldu. Gençlik kolu başkanı olduğu sırada 12 Eylül 1980 darbesiyle parti macerası askıya alındı. Yasakların kalkmasının ardından önce Muhafazakar Parti, sonrasında ismi tekrar MHP olacak Milliyetçi Çalışma Partisi’nde (MÇP) Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürüttü.
Aydın Türkiye’de 1999 genel seçimlerinden sonra kurulan Demokratik Sol Parti – MHP – Anavatan Partisi üçlü koalisyonunda Bayındırlık Bakanı’ydı. 17 Ağustos 1999 depremiyle birlikte hakkında ortaya atılan yolsuzluk suçlamalarıyla uzun süre gündemin ilk sıralarında yer aldı.
Siyasetçilerin yargılandığı en üst mercii Yüce Divan’a sevk edilen Aydın’ın deprem konutları ihalelerinden birkaç ay önce babası ve kayınbiraderiyle şirket kurduğu haberi dolaşıma girdi. Milliyet gazetesince yayınlanan belgelere göre Aydın’ın şirkette yüzde 25 hissesi vardı.
Kendisi ve ailesi için yaptığı mal beyanlarında onlarca ev ve daireyi bildirdi, ardından Eylül 2001’de bir televizyon kanalındaki canlı yayında istifasını duyurdu. 29 ihalede yolsuzluk suçlaması kapsamında 216 yıla kadar hapis istemiyle hakim karşısına çıktı ve ailesinin milyonlarca doları bulan mal varlığına tedbir kondu. Yüce Divan Ekim 2007’de kararını açıkladı ve Aydın tüm suçlamalardan beraat etti. Dolayısıyla varlıkları üzerindeki kısıtlama da kaldırıldı.
Peşinden hızlı şekilde siyasete dönen Koray Aydın 2011’de Trabzon’dan milletvekili seçildi. 2012’de ise MHP kongresinden genel başkan Devlet Bahçeli’ye rakip oldu.
‘Değişim’ sloganıyla yarışa giren siyasetçi, 441 delegenin desteğini alsa da koltuk değişimi için yeterli olmadı. Bahçeli 725 oyla sandıktan zaferle çıktı. Buradaki detay mevcut liderle aday arasındaki makasın ilk kez bu denli kapanmış olmasıydı.
2016-17’ye kadar sular durulmadı. Aydın bu sefer de Meral Akşener, Ümit Özdağ ve Sinan Oğan ile birlikte Bahçeli’ye bayrak açan genel başkan adayları arasında bulunuyordu.
Mahkemelik olan olağanüstü kongre süreci sonrası MHP’den ayrılan Aydın, Akşener’in yanına katılarak İYİ Parti kurucuları arasında yer aldı. Kamuoyunda hep ‘iki numara’ olarak anıldı.
2019’da Ankara İl Başkanlığı’yla ilgili yaşanan bir gerilim nedeniyle olağanüstü kongre çağrısı yapacağı ileri sürülse de bu gerçekleşmedi. Akşener’in hastanelik olmasına yol açan bir kriz yaşandığı söylentisi hiçbir zaman açıktan doğrulanmayan bir iddia olarak kaldı.
14-28 Mayıs 2023’te eski CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun altı partili Millet İttifakı’nın ortak adayı olarak gösterilmesine karşı çıkan isimlerin başındaydı. Akşener’in seçime iki ay kala masadan “Dayatmaya boyun eğmeyeceğiz” diyerek kalktığı krizde rol oynadığı ileri sürülse de sonraları “Millet İttifakı’nın teknik direktörü Sayın Kılıçdaroğlu’dur” gibi demeçler verdi.
Ayrıca parti kulislerinde ‘en güçlü aday’ olduğu konuşuluyor.
Aydın’la birlikte partinin bir diğer meclis grup başkanvekili olan Müsavat Dervişoğlu adaylığını “Sorumluluktan kaçmayacağım” diyerek duyurdu.
MHP kökenli Dervişoğlu siyasi yöneticilik hayatına 1978’de Ülkücü Gençlik Derneği (ÜGD) Fatsa İlçe Başkanlığı ile başladı. On yıl sonra Gençlik, Kültür ve Sanat Ocakları Derneği adı altında teşkilatlanan Ülkü Ocakları’nın genel başkanlığı ile devam etti.
1989’da dönemin Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) Genel Başkanı Alparslan Türkeş tarafından genel merkezde görevlendirildi. Daha sonra yine Türkeş tarafından MÇP İzmir İl Teşkilatı’nda görev yapmak için İzmir’e gönderildi.
2000-2011 arasında MHP İzmir İl Başkanlığı görevini sürdürdü. 2011’de İzmir’den milletvekili adayı olsa da seçilemedi.
2012’de ise büyük ölçüde Bahçeli ile Aydın arasında geçen olağanüstü kongrede adaylardan biriydi. Bahçeli’nin bir kez daha liderlik koltuğuna oturduğu, Aydın’ın delege sayısının beşte birinden fazla oy aldığı kongrede Dervişoğlu seçimi 48 oyla üçüncü sırada bitirdi.
Müsavat Dervişoğlu’nun öne çıktığı süreç ise 2016’da Bahçeli taraftarlarının ‘darbe’ olarak nitelediği MHP 6. Olağanüstü Büyük Kongresi’ydi. Parti tüzüğünde devrim niteliğindeki değişiklikler oy birliğiyle kabul edilmiş, genel başkan ve Merkez Yönetim Kurulu’nun yetkileri tırpanlanmıştı.
Dervişoğlu burada divan başkanıydı ve salonda ‘Hareketin oğlu Dervişoğlu” gibi sloganlar atılıyordu.
Olaylı kongre sürecinden sonra Akşener ile birlikte hareket eden Aydın ve Özdağ gibi isimlerle İYİ Parti kurucuları arasında yer alan Dervişoğlu bugüne dek ‘genel başkanın sağ kolu’ olarak anılıyordu. Öyle ki kulislerde olası bir liderlik yarışına ancak ‘Akşener’siz bir senaryoda katılabileceği’ söyleniyordu.
Nitekim adaylık açıklamasında da Akşener’in hayır duasını alacağını vurguluyordu.
Gelişen süreçte Dervişoğlu’nun ‘seküler milliyetçiliği temsil edebilecek bir merkez sağ profil çizebileceği’ ve ‘Akşener’in işaret edeceği aday’ olabileceği ifade ediliyor.
Adaylık açıklamasının İYİ Parti liderinin özel kalemi Esma Bekar aracılığıyla basına duyurulması da bu kapsamda ayrıca dikkati çekiyor.
Son dönemde Dervişoğlu’nun kamuoyu gündeminde en yankı bulan demeci ise cumhurbaşkanlığı seçimine giden yolda Akşener’in altılı masayı terk edip üç gün sonra döndüğü krize ilişkin olandı. Bunun ‘strateji olduğunu’ söyleyen siyasetçi şunları ileri sürüyordu:
“Kazanamayacak aday diye tanıtılan Kemal Kılıçdaroğlu’nu kazanacak aday konumuna getirecek siyasi hamle gerekiyordu. Sayın Akşener’in kazanamayacak aday görüntüsüne mahkûm edilmek istenen Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanına İmamoğlu ve Yavaş’ı koyması kazanamayacak aday diye takdim edilen Kemal Kılıçdaroğlu’nu bir anda kazanacak aday konumuna taşıdı.”
31 Mart’ta düzenlenen yerel seçimde ise ittifaka karşı olduğunu yüksek sesle dillendirdi “Şimdi bize diyorlar ki 2024’te de ittifak kuralım. Ne yapalım? 2028’i mi kaybedelim sizin güzel hatırınız için.”
Akşener sonrası için liderliğe talip olduğunu duyuran ilk isim ise İYİ Parti Göç Politikaları Başkanı Mehmet Tolga Akalın oldu.
Siyasi hayatına ülkü ocaklarında başlayan ve uzun yıllar MHP’de çeşitli kademelerde görev yapan Akalın yıllar sonra FETÖ kumpası olduğu anlaşılacak Ergenekon ve Balyoz davalarında müdafilik üstlenmesiyle öne çıktı. Akalın MHP Genel Merkezi’yle arasının ‘bozulmasının’ nedeni olarak da bu süreci gösteriyordu:
“Hem Edirne hem de Tekirdağ İl Kongrelerine MHP Genel Merkezi temsilcisi olması sıfatıyla divan başkanı olarak katılan dönemin MHP Genel Sekreter Yardımcısı Abbas Bozyel’in görüşme istemesi üzerine yanımda dönemin Tekirdağ İl Başkanı Enez Kaplan ile birlikte kendisi ile görüştüm. Bu görüşmede Bozyel bana hakkımda genel merkeze 3 sayfa olumlu rapor hazırladığını, Edirnelilerin bana olan ilgisini Devlet Beye anlattığını, Devlet Beyin de Ergenekon davası avukatlığından çekilmem gerektiğini, çekildiğim takdirde il başkanlığına devam hususunda bir sıkıntı olmayacağını ifade ettiğini söyledi.”
Akalın ayrıca İYİ Parti’nin kurulmasına yol açan son olaylı kongre sürecinde de Bahçeli’ye yerelde bayrak açan ilk il başkanı olarak biliniyor.
Akalın İYİ Parti’nin kurucuları arasında yer alarak siyasi hayatına Akşener’le birlikte devam etti. Beş dönem Genel İdare Kurulu (GİK) üyeliği yaptıktan sonra sırasıyla seçim işleri, milli güvenlik politikaları ve son olarak göç politikalarından sorumlu genel başkan yardımcılığı görevlerini yürüttü.
Siyasetçinin son yıllarda öne çıkan iki demeci oldu. Biri MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi de etiketleyerek yaptığı ‘üçüncü yol’ çağrısıydı.
‘Türkiye’nin ağır tehditlerle karşı karşıya olduğunu, milli kimliğin tahrip edildiğini’ savunan Akalın yeni bir yol açma zarureti doğduğundan bahsederek eski liderine şöyle sesleniyordu:
“Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, O’nu kuran Atatürk’ün izindeki Türk milliyetçisi kadroların ve Cumhuriyetimizin kurucu fikri olan Türk milliyetçiliğinin, devletimizi yeniden yönetmesi için komşuluk yetmez, yeni bir yol arkadaşlığına ihtiyacımız var.
Diğer yandan tüm ömrünü bir davaya vakfetmiş ve hayatta tek arzusu Türk milliyetçiliğinin iktidarını görmek olan milliyetçi/ülkücü harekete de bir iktidar borcumuz var. Türk milliyetçilerinin iktidarı ise ancak yeni bir ‘Türk Çağı’nı başlatacağımız, üçüncü yolu açmaktan geçmektedir. İnanıyorum ki bu çağrı milletimizin ekseriyetinde de büyük karşılık bulacaktır.”
Tolga Akalın’ın ittifaklarla ilgili tavrına bakıldığındaysa genel olarak ana muhalefet partisine eleştirileri söz konusuydu. Bu tepkisini ‘Şebnem Korur Fincancı’yla ilişkiler’ üzerine kuran Akalın o dönem 10 Haber’e verdiği demeçte şunları söylüyordu:
“Ergenekon davalarında avukatlık yaptım. O sırada Şebnem Korur Fincancı da Ergenekon’un müdahiliydi. Oradaki insanların terör örgütü üyesi olduğunu söylüyordu. Dün biz CHP’lilerle yan yana Ergenekon sürecini savunuyorduk, bugün yeni yönetim Fincancı’yı ziyaret ediyor. Türkiye’nin hafızası var. CHP yüz yıllık bir parti, tercihlerine saygı duyuyorum ama tercihlerine biz katlanmak zorunda değiliz. O yüzden kurumsal ittifakı doğru bulmuyorum.”
Kulislerde Akalın’ın seçilmesi durumunda İYİ Parti’nin gelecek dönemdeki yönelimlerinin ciddi anlamda değişebileceği, partinin merkezden çıkarak MHP’ye benzer bir yapıya dönüşebileceği ileri sürülüyor.
Yanısıra Akalın, Dervişoğlu’nun aksine Akşener’le görüşmediğini söylüyor: “Ben icazet üzerine siyaset tanzim etmiyorum.”