Şikayetler, yenilgiler, değişim: Giden bakanlar kimdi, gelenler neler söyledi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 31 Mart 2024'te düzenlenen yerel seçimler sonrası gündeme gelen kabine revizyonunda ilk adımı attı. Gidenlerin neden gittiği kadar verdikleri mesajlar ve perde arkasında yaşananlar da dikkati çekti.

Siyaset 2 Temmuz 2024

Son iki yıldaki seçimlerde hem liderin hem partinin seçmen desteğinin azaldığı gözlenen AK Parti’de gündem ‘kabine değişimi.’

Partinin oy oranı ilk olarak 14-28 Mayıs 2023’te düzenlenen parlamento seçimlerinde yüzde 35.6’yla 2002 sonrası en düşük düzeye geriledi. Yarışın cumhurbaşkanlığı ayağı da yüzde 50+1 sisteminin uygulandığı 2014’ten bu yana ilk kez ikinci tura kaldı.

Gerileme 31 Mart 2024’teki yerel seçimlerde de devam etti. Aslında sandığa giden süreçte mevcut tablodan yola çıkılarak seçmenin bir fatura kesebileceği tahmin ediliyordu. Ancak CHP’yi ülke genelinde birinciliğe taşıyacak bir sonuç ihtimal dahilinde görülmüyor, hatta İstanbul ve Ankara gibi kentlerin ana muhalefetten geri alınacağı düşünülüyordu.

Sonuç beklendiği gibi olmadı. AK Parti 2019’la kıyaslandığında ülke genelinde yüzde 8.85 oranında oy kaybetti. CHP ise İstanbul ve Ankara’yı korurken Adıyaman, Bursa, Kastamonu, Bartın, Adıyaman gibi illeri de hanesine ekleyerek sürpriz bir çıkış yaptı.

Bu nedenle ‘değişim’ aslında uzunca süredir kulislerde dillendirilen en önemli gündem başlığıydı.

Özellikle geçen cumadan bu yana kabinede değişiklik bekleniyor, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile birlikte bazı bakanların da değişebileceği söyleniyordu.

Ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan beklenen adımı üç ay sonra attı. Erdoğan Çevre Şehircilik ve İklim Bakanı Mehmet Özhaseki yerine selefi Murat Kurum tekrar atandı. Kurum’un 31 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na karşı yarıştığını ve ağır bir yenilgi aldığını hatırlatalım.

Kendisi bugüne dek pek çok tartışmalı konuda baş aktörlerden de biriydi.

Muhalefet partileri, meslek örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin sert şekilde eleştirilerine rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘çılgın proje’ olarak tanımladığı Kanal İstanbul’u “Türkiye’yi dünyada lider ülke yapacak bir projedir” sözleriyle savunması dikkati çekiyordu.

Türkiye’nin Maldivleri olarak adlandırılan Salda Gölü’ne millet bahçesi projesi de çevre örgütlerince tepki gösterilen kararlardandı. NASA’nın “Ayakkabıyla bile girilmemeli” dediği bölgeye doğal güzelliğinin korunacağı ileri sürülmesine rağmen iş makineleri girdi.

Yine aynı dönemde İstanbul’un oksijen kaynağı ve su havzası olan Kuzey Ormanları’nda yapılaşma çalışmaları başladı.

6 Şubat 2023’teki deprem felaketinde 35 kişinin hayatını kaybettiği Ezgi Apartmanı’nın yıkılmasından sorumlu Maraş eski MÜSİAD Başkanı Sami Kervancıoğlu ile fotoğrafı da tartışma konusu oldu. Binanın yıkılmasıyla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı Deprem Suçları Soruşturma Bürosunun görevlendirdiği bilirkişiler apartmanın zemin katındaki pastanede 40 santimetre çapında kolon kesildiğini tespit etti.

Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik şirketi tarafından işletilen ve dokuz işçinin toprak kayması sonucunda hayatını kaybettiği altın madeninin kapasitesinin uzmanların uyarılarına rağmen 2020 yılında dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından ikinci defa artırıldığı da ortaya çıkmıştı.

Kabinede kendisi gibi Kayserili olan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e en yakın isim olarak gösterilen Özhaseki’nin Resmi Gazete yayımlanmadan görevi bıraktığını sosyal medyadan açıklaması, ‘affını istememesi’, ‘görevi bıraktığını bildirdiğini’ vurgusu ilgi çeken bir başka noktaydı.

Özhaseki’nin deprem ihaleleri nedeniyle bir süredir çeşitli telkinlerle muhatap olduğu, karşı karşıya kaldığı baskıya direndiği ve sonunda istifa ettiği ileri sürülüyor.

‘Boğazımdan haram lokma geçmemesi için’

Kendisinin gelişmeye ilişkin açıklamasındaki şu bölüm özellikle dikkati çekici:

“Ülkemizin başına gelen en büyük doğal afette yaraları sarmak ve yıkılan şehirlerimizi imar etmek için tarihi bir sorumluluk üstlendim. Hamdolsun, geldiğimiz noktada işlerin çözümünde önemli bir mesafe alınmış oldu. Yol netleşti, yapılacak inşa ve ihya faaliyetleri adım adım belirlendi… Aldığım görevler boyunca gece gündüz çalışarak, hiçbir dünyevi hesabın içinde olmadan Hakk’ın rızasını temin etmeyi yegane gaye edinerek çalıştım. Vicdan terazisine uygun düşmeyen bir tutum içinde olmamaya ayrı bir özen gösterdim. Ne kendimin ne çocuklarımın boğazından haram bir lokma geçmemesine yönelik hassasiyetimi hep diri tuttum…”

Koca’yı randevu sistemi hedef yaptı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın durumuysa biraz daha farklı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Sağlık Bakanı olarak göreve 2018 yılında başladı. Türkiye’de Mart 2020’de endişe verici boyutlara ulaşan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde kah kameralar karşısındaki açıklamaları, kah aldığı kararlarla Türkiye tarihine geçti:

“Bu gece sizi ve bütün halkımızı gerçekten üzen bir haberi, aynı üzüntüyü hissederek bildireceğim. Bu cümleyi bu toplumun Sağlık Bakanı olmak yanında bir hekim olarak da kurmak istiyorum. Koronavirüsle mücadelemizde bugün ilk kez bir hastamı kaybettim (…).” – 18 Mart 2020.

Aynı dönemde Bilim Kurulu toplantısı sonrası kulağına bir şeyler fısıldayan görevliye yaptığı “Bana yaklaşma” uyarısı uzunca zaman gündemde kaldı.

Her ne kadar sık sık istifa haberlerine konu olsa da Mayıs 2023’te düzenlenen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri sonrası kurulan kabinede yerini koruyan iki bakandan biriydi Koca.

‘Sokak köpeklerinin uyutulmasına gönlüm razı değil’

AK Parti sokak köpeklerinin hayati tehlike oluşturduğunu ileri sürerek Hayvan Hakları Koruma Kanunu’nda değişikliğe gidilmesi için çalışma başlattı. Yakın zamanda Meclis’e gelmesi beklenen yasa teklifinde köpeklerin toplatılıp 30 gün içinde sahiplendirilmesi, bu süre zarfında yuvasını açan olmazsa enjeksiyonla ‘uyutulması’, yani öldürülmesi öngörülüyor.

Geniş kitlelerce tepki gören teklif Koca’nın da eleştirilerine neden oldu:

“Kuduz vakalarında artış söz konusu. Buna karşı alınması tartışılan, kararı bize, bakanlığımıza ait olmayan bazı önlem seçenekleri var. ‘Uyutmak’ gibi görünürde, ismiyle insancıllaştırılmış seçeneğe benim gönlüm razı değil.”

Koca’nın görevden ayrılışına giden sürecin perde arkasında randevu sistemi ve ‘Menzil cemaatine iltimas’ olduğu konuşuluyor.

AK Parti Kızılcahamam kampında randevu sistemindeki tıkanıklık konusunda gelen eleştirilere tepki gösteren Koca’nın Erdoğan’dan destek göremediği için kırgın olduğu söyleniyordu. Erdoğan’ın baş başa yaptıkları görüşmede de tavrını sürdürdüğü, Koca’yı sistemdeki sorunlar nedeniyle sert biçimde eleştirdiği belirtiliyordu:

“Randevularla alakalı şikayetler var. Sorunu seninle çok ciddi ele alacağız ve gerekeni yapacağız.”

Bakanlıkta Menzil cemaatinin etkili olması da ayrı bir şikayet nedeni oldu. AK Parti teşkilatı kendileri randevu bile alamazken cemaatin sürekli kollandığına dair haberleri de örnek gösterdi.

Fahrettin Koca’nın yerine Sağlık Bakanı olarak atanan Kemal Memişoğlu İstanbul İl Sağlık Müdürü olarak görev yapıyordu.

Trabzon doğumlu olan yeni sağlık bakanı 58 yaşında.

İlk mesajları ne oldu?

Kurum atama sonrası yaptığı paylaşımda Erdoğan’a teşekkür ederek “Bayrağı devralacağımız Sayın Mehmet Özhaseki bakanımız gibi biz de başta asrın felaketinin yaşandığı tüm şehirlerimiz olmak üzere 81 ilimizin her köşesinde çalışmaya, koşmaya devam edeceğiz” dedi.

‘Allah utandırmasın’

Memişoğlu ise “Vatanımız ve milletimiz için bu onurlu göreve beni layık gördüğü için Sayın Cumhurbaşkanı’mıza şükranlarımı arz ediyorum. Görevimin gerektirdiği ağır sorumluluğu hakkıyla ifa edebilmek için var gücümle çalışacağım. Allah utandırmasın. Saygı ve hürmetlerimle” ifadesini kullandı.

‘Edebe, adaba ve inanca uygun giyinin’ genelgesiyle gündemdeydi

Gelişmeyle birlikte Memişoğlu’nun sağlık çalışanlarına yönelik hazırladığı bir genelge tekrar gündeme geldi.

11 Aralık 2019 tarihli söz konusu genelgede şu ifadeler yer alıyor:

“Sağlıkta dönüşüm ile birlikte dünya standartları üzerinde çalışan sağlık çalışanlarımızın kendi temayülleriyle karar verilen kıyafet standartlarına göre, tüm sağlık personelinin (hemşire, ebe, sağlık memuru, sağlık teknikeri) 13/02/2019 tarih ve 87300753 sayılı Makam Onayı ile kıyafet standartları belirlendiği, hem personelin aidiyet duygusunun gelişimi hem de hizmet verilen kurumumuzun saygınlığı açısından standartlara uyulması, gerektiğinde ana model, desen ve renkler korunarak edep adap ve inanca göre uygun şekillerde uyarlanması ve 2020 yılı başına kadar tüm sağlık personelinin (hemşire, ebe, sağlık memuru, sağlık teknisyeni) kıyafet standartlarına uyması ilgi sayılı yazımız bildirilmiş olup, belirtilen süre 30.06.2020 tarihine kadar uzatılmıştır.”

Devir teslim törenlerinde ne dediler?

Koca, görevini Memişoğlu’na devrederken şöyle konuştu:

“Ülkemizin aşı konusunda, dışa bağımlılığını tamamen ortadan kaldıracak olan, yeni Hıfzıssıhha projesini ulaştığı noktada size devrediyorum. Hepatit A, Suçiçeği ve Kuduz aşıları için başlattığımız teknoloji transferi ile, ülkemizde kurulacak, ve tamamen yerli üretim yapacak tesislerimiz için, saydığım aşılardan ikisinin teknoloji transfer süreci başladı. Kuduz aşısıyla ilgili süreçlerin sürdürülmesini ise, siz üstlenmiş oluyorsunuz. Hedef, 2028 yılına geldiğimizde, bağışıklama programımızdaki tüm aşıları, yerli olarak üretebilmektir. Türkiye olarak, bunu başarabileceğimize kuşku yok.”

Ayrıca randevu sorununu önüne geçmek için hayata geçirilen Onaylı Randevu Sistemi ile ilk bir ay içinde randevu taleplerinin yüzde 97’sini aynı gün karşılandığını kaydetti.

Görevine başlayan yeni Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ise Türkiye’nin özellikle son 22 senede sağlıkta büyük bir gelişim ve devrim niteliğindeki birçok başarıya imza attığını dile getirerek, “Özellikle Kovid gibi dünyayı sarsan ve çoğu gelişmiş ülkede bile başarısızlıkla yönetilen covidi en iyi şekilde yönetmesi, sağlık hizmetinin sunumunda başarısını 20 yıldır AK Parti hükümeti ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki dönüşümle ve sağlık çalışanlarının özverisi, bilgisi, yeteneği ve altyapısının kuvvetli olmasıyla sonuçlandırdı. Özellikle hizmet konusunda özveri ile çalışan bütün sağlık çalışanı arkadaşlarıma minnetlerimi arz etmek istiyorum” ifadesini kullandı.

Murat Kurum da Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda düzenlenen törenle görevi Mehmet Özhaseki’den devraldı.

Bakanlıkta düzenlenen törende konuşan Mehmet Özhaseki, “30 yıl önce başlamıştık kamu hizmetine. Bugünlere kadar geldik. Önce Melikgazi Belediye Başkanlığı, sonra büyükşehir belediye başkanlığı. Sonra Cumhurbaşkanımızın daveti üzerine geldim. Şerefli bir görevi ifa etmeye çalıştım. Vicdanen müsterihim. Makamlara gelmekten ziyade giderken başınızın dik olması önemli. Rabbimin huzuruna yüz akı ile çıkmak çok önemli. Bir taraftan da görevi benim kadar iyi yapacağına inandığım kardeşime devrediyorum” dedi.

Özhaseki, şunları söyledi:

“Yarım bıraktığım işleri kardeşim tamamlayacaktır. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yol yürüyüp ülkeye hizmet ettik. Kamu görevimi tamamlayarak ayrılıyorum.”

Kurum: Deprem dönüşümünü gerçekleştirmek istiyoruz

Murat Kurum ise Mehmet Özhaseki’ye teşekkür ederek “Öncelikle bu görevi yeniden tebliğ eden Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı sunuyorum. Görevi devralırken ve devrederken gurur duyduğum Mehmet Özhaseki’ye teşekkür ediyorum. Kolay değil 94 yılından bu yana bir davada farklı farklı görevlerde çalıştılar. Şahsım adına çok çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

“Ülkemiz deprem ülkesi, çok acılar yaşandı. Bu acıları tekrar yaşamak istemiyoruz” diyen Kurum, şunları kaydetti:

“Sadece 11 ilimizde değil, bugün yaşadığımız sadece kendiliğinden dahi yıkılan binalar, 81 ilimizde deprem dönüşümü noktasında yapılaması gereken her türlü gayreti, arzuyu hiçbir siyaset gözetmeksizin hep birlikte elimizi gövdemizi taşın altına koyarak deprem dönüşümünü gerçekleştirmek istiyoruz.”

Kurum ve Memişoğlu daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yemin ederek görevlerine başladılar.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.