Sırrı Süreyya Önder’den Erdoğan ve Bahçeli’ye teşekkür

DEM Partili TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, son günlerde partisine yönelik mesajları nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli’ye teşekkür etti. Önder, daha önceki çözüm sürecinde yer almış bir isim.

Siyaset 16 Ekim 2024

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sınır ötesinde yaşananlardan yola çıkarak ‘iç cepheyi güçlendirmek gerektiğine’ dair mesajı sonrası MHP lideri Devlet Bahçeli, neredeyse her konuşmasında kapatılmasını istediği HDP ardılı DEM Parti’ye karşı yaklaşımını değiştirdi. 1 Ekim’deki yeni yasama yılı açılışında MHP lideri, DEM Parti sıralarına giderek eş başkanların elini sıktı.

Bahçeli’nin geçen haftaki “Uzattığım el, ‘Gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın temenni ve teklifidir” açıklaması Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajıyla da desteklendi. Tüm bunların üstüne geçen hafta PKK lideri Abdullah Öcalan ile devlet yetkililerinin görüştüğü iddia edildi. Dün ise Bahçeli, Öcalan’a seslenerek, “Terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin” dedi. Tabii kendi kitlesine yönelik olarak da ‘terörle müzakere olmaz’ mesajını vermeyi ihmal etmedi.

DEM Parti kanadından ise düne kadar temkinli mesajlar gelmişti. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, MHP liderinin dünkü sözleri için “Sayın Bahçeli, Öcalan’ın ne söyleyeceğini, ne çağrı yapacağını biz de merak ediyoruz senin gibi. O zaman tecridi kaldırın, Öcalan’ın ne dediğini görelim” dedi.

Saatler sonra ise TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, Meclis’teki oturuma başkanlık ettiği sırada yaptığı konuşmasında Bahçeli ve Erdoğan’a teşekkür geldi. Önder, 2014-2016 yılları arasındaki ‘süreç’te İmralı’ya Öcalan’la görüşmeye giden heyette yer alan hatta bu yüzden hapis bile yatmış önemli bir isim.

Yeni yasama yılının hayırlı olmasını dileyen Önder sözlerine ‘Kup Manduk’ diye adlandırılan bir kuyu kurbağasıyla okyanus kurbağasına ilişkin bir doğu menkıbesi anlatarak başladı.

Önder şöyle devam etti: “Ülkemiz önemli bir eşikte duruyor. Gerek bölgesel koşullar, gerek kendi iç koşullarımız itibarıyla. Ülkemiz, birçok meselesi itibarıyla bir kuyu içerisinde hapsolmuş vaziyettedir. Fakat aslında kuyu derin değil, ip kısadır çoğunlukla. Bu itibarla barışa gönül indiren, konuşmanın bu Meclis’in temel işlevi olduğunu vaaz eden ve bu köklü meselemizi ilk defa bir tartışma eksenine çekmeye çalışan Sayın Cumhurbaşkanı, Devlet Bahçeli ve barış meselesinde gönül indiren herkese şahsi olarak bu konuda bedel ödemiş ama şerefini bedelinden daha fazla önemseyen bir kardeşiniz olarak teşekkür etmek istiyorum. Temel yaklaşımımız ‘Hayır söyleyeceksen söyle, yoksa sus’ gibi bir düsturdan yola çıkıyor. Konuşmak, kendi fikirlerimizi karşıdan duymak anlamına gelmez ama açık bir el ‘elimde kötü bir şey yok’ anlamına gelir. Bunu kıymetlendiren ve bundan sonra kıymetlendirecek herkese de tarih önünde şüphesiz teşekkürlerimi ve şükran duygularımı belirtmek istedim. Kuyudan çıktığımız zaman önümüzde bir umman genişliğinde bir dünya var. Barış bu anlamda en büyük ummanlardan birisidir. Barışta herkes kazanır. Yeter ki dayatmalarla kendi fikirlerimizi ve kalıplarımızı karşıdan aynı şekilde görmek istememekle işe başlayalım, gerisi gelir. İyi niyeti aşan bir boyutu var. O da ciddiyettir. Bunda en etkili dil, gönül ve akıl dilidir.”

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.