Özgür Özel, Erdoğan’a 50 bin TL ödeyecek
Genç teğmenlerin harp okulundaki mezuniyet töreninden sonra ettiği yemin siyaset sahnesinde tartışılmaya devam ediyor. MHP lideri Devlet Bahçeli art niyet ararken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaşananlara çok 'takılmadığı' anlaşılıyor.
Milli Savunma Üniversitesi eski adıyla Harbiye’deki son mezuniyet töreni hem AK Parti’yle MHP arasında, hem de iktidar partisi içinde safların sürekli değiştiği bir tartışmaya yol açtı.
Bilindiği üzere polemik Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı kara, deniz ve hava harp okullarındaki merasimin ardından başladı. Üç kulvarda da kadın teğmenler öne çıkmış, eğitim öğretim hayatlarını birincilikle tamamlamıştı.
Bu durumun ‘gurur nişanesi’ olduğunu söyleyen Erdoğan da “Bizim için ayrı bir şeref nişanesi. Demek ki kızlarımız başarır, başarılı olmanın ötesinde özellikle de asker olarak başarır” gibi sözlerle onlarla övünüyordu. Buraya kadar herkes için her şey normaldi. Ardından Erdoğan protokolle birlikte üniversite bünyesinde açılan camiye gitti.
Genç teğmenler de günü geleneksel olarak askeri okullarda yapılan ‘kılıç çatma’yla bitirdi. Peşinden bayrağı ve şeref tribününü selamladılar, halka olup “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları attılar. Okul birincisi Teğmen Ebru da kalabalığın ortasına geçerek az evvel Erdoğan’ın önünde okudukları subay yemininin benzerini silah arkadaşlarına tekrar ettirdi:
“Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız. Ne mutlu Türküm diyene.”
Görüntüler siyaset sahnesinde kısa sürede en çok konuşulan gündem başlıklarından biri haline geldi.
Aslında ilk başta saflar adet olduğu üzere muhalefete karşı iktidar gibiydi. Bazı yöneticiler dahil AK Partililer genç teğmenlerin tavrının ‘rahatsızlık verici’ olduğunu, bunun Erdoğan’a karşı bir mesaj olduğunu savunarak kimi doğrudan, kimi dolaylı olarak onları ‘darbecilikle’ suçladı.
Muhalefetse yemine sahip çıktı, bir askerin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü anmasında tuhaflık olmadığını, hatta olması gerekenin bu olduğunu söyledi. Ancak bir fark vardı, bu kez MHP de onların yanındaydı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir pazar günü kişisel X (eski adıyla Twitter) hesabında yaptığı paylaşımda direkt “Bu gençlerin ebedi başkomutanları ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür” dedi ve yeni mezun teğmenlere sahip çıktı:
“Türk Silahlı Kuvvetleri büyük Türk milletinin asil neferlerini ve nice kahramanları bağrından çıkarmış, ebediyete kadar da çıkarmaya devam edecektir. Onların görevi askerliğin namusunu ve Türk sancağının şanını korumak, ezanı dindirmemek, vatan nöbetinde icap ettiğinde seve seve hayatlarını inandıkları bu mübarek yolda feda etmektir.
Bu gençlerin ebedi başkomutanları, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da milletimizden aldığı yetki ile bu kahraman ordunun ve yeminlerini şereflice ilan eden teğmenlerimizin başkomutanıdır. Genç teğmenlerimiz kanun, nizam, amir ve başkomutanlarına sadıktır, vazifelerinin farkındadır. Bu gençler, Türkiye’nin beka mücadelesinin savunucuları olduğu kadar küresel ülkülerimizin de şerefli üniforma altındaki geleceğidir.
Kendilerine güvenimiz tam. Ordumuzla milletimiz arasındaki sarsılmaz bağa halel gelmesine müsaade edilmez. Bu sebeple hiç kimse farklı yollara ve algılara sebebiyet vermemelidir. Yeni mezun teğmenlerimizin yolu ve bahtı açık olsun. Cenabı Allah her birinin yar ve yardımcısı olsun.”
Bu sözler partinin resmi hesabında da paylaşıldı. Yani Cumhur İttifakı ortağının görüşü -en azından o an- buydu.
Özdemir’in sözleri çeşitli haber kanallarında, gazetelerde ‘çatlak’ olarak yorumlandı. MHP lideri Devlet Bahçeli’yse sessizliğini iki gün boyunca korudu. En sonunda kamuoyunun karşına yazılı bir açıklamayla çıktı.
Yardımcısının aksine gençlerde art niyet arıyor, “Siyaset ve toplum gündemine oturan, medyada her gün otopsi raporu yazılan vaki yeminin gayesi nedir,” “Buna kim ya da kimler karar vermiştir,” “Kanunla belirlenmiş yemini müteakiben mezun subayların bir bölümünün dile getirdikleri yemine ihtiyaç duyulmasının mana ve maksadı nasıl yorumlanmalıdır,” “Yeminler arasındaki bir bölünmenin gelecekte Türk Silahlı Kuvvetleri içinde veya vatan savunmasında ayrılık ve aykırılık doğurmayacağının teminatı bugünden nasıl verilecektir” gibi sorular yöneltiyordu:
“Kanuni yemin dışındaki yeminin üzeri Aziz Atatürk’le örtülmemeli ve gizlenmemelidir. Türk milletinin her evladı vatanı ve bağımsızlığı için canını seve seve vermeye hamdolsun hazır ve kararlıdır. Hukuk ve demokrasinin hakim ve havi olduğu ülkelerde neyin nasıl olacağının ilke ve kuralları bellidir, üstelik kayıt altındadır.
Bunun dışında maceracı yaklaşımların, duygu tonu ağır basan adımların millet nezdinde rahatsızlıklar yaratacağı, spekülasyonlara yol açacağı, kuşkuları kamçılayacağı her türlü izahtan varestedir.”
Bahçeli bu açıklamayla siyasi ortağıyla aynı safta buluşmuştu. Fakat bu, birkaç saat sürdü.
Aynı gün Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sırasında kameralar karşısına geçen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik bambaşka şeyler söyledi.
“Erdoğan’a mesaj verildi”, “Hükümete mesaj verildi” şeklindeki yorumların vesayet anlayışının diriltilmesine zemin hazırladığını belirten siyasetçi, şöyle devam etti:
“Bizim Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içine vesayet sokulması konusunda hassasiyetimiz yüksektir. Tecrübemiz ortadadır. Dikkatimiz yüksektir. Demokratik denetim mekanizmaları en güçlü şekilde çalıştırılmaktadır, herhangi bir şeye müsaade edilemez. Görüntüler üzerinden ‘hükümete kılıç çekti’ dediklerinde amaçlarının eski vesayet unsurlarını tekrar diriltmek olduğunu görüyoruz. Bu teğmenler ülkemizin geleceği için yetiştirilmiştir.
Göz bebeğimiz TSK’nın asli işine odaklanması konusundaki hassasiyetimiz yüksektir. bir disiplinsizlik varsa buna da bakılır. Silahlı kuvvetlerin ebedi başkomutanı Atatürk’e saygı gösterildiği zaman ‘Bu Erdoğan’a mesajdır’ şeklinde çarpık biçimde konuyu ele alanlar var. Atatürk’e gösterilen saygıyı cumhurbaşkanımıza dönük şekilde ele alınması sağlıksızdır. Teğmenlerimizin ailelerine tebriklerimizi ve saygılarımızı iletiyoruz.”
İttifak bir kez daha karşı karşıya gelmişti. MHP’den yeni bir açıklama yapılmadı. Bugünse AK Parti MKYK toplantısının detayları ortaya çıktı.
Hürriyet gazetesinde yer alan haberin bütününe bakıldığında durumun hiç de sosyal medyadaki gibi ‘ateşli bir şekilde’ tartışılmadığı, Erdoğan’ın Bahçeli kadar meseleye ‘takılmadığı’ anlaşılıyor.
Hatta kadınlarla bir kez daha övünmüş: “Üç kız birinci oldu, bu ilk kez oluyor. Normalde ‘AK Parti zamanında kadınlar eve kapatıldı’ diyenlere de iyi bir cevap. Kızlar Anadolu’yu yansıtıyor. Sohbet de ettim, hatta birinin adı İkra.”
Not düşelim; İkra’nın Arapça anlamı ‘oku’, aynı zamanda Hz. Muhammed’e inen ilk vahiyin de adı.
Bu arada ‘çatlak’ sadece AK Parti’yle MHP arasındaki ‘fikir ayrılığından’ ibaret değildi.
Genç teğmenlerin kılıç çatıp Atatürk’ü anması ve 2016’ya dek ‘resmi’ olarak kullanılan, sonradan değiştirilen yemini tören sonrasında tekrarlaması iktidar partisinin içinde ciddi bir ‘laf dalaşına’ neden oldu.
İlk ‘kurşun’, eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner’den geldi. Çelik’in az önce bahsettiğimiz sözlerine tepki gösteren eski politikacı, “O teğmenlerin Atatürk’ü anmalarının gayet doğal olduğunu söyleyip orta yerdeki gayrı kanuni yemin törenine dair doğrudan tek laf etmeyen bakış açısını doğrusu içime sindiremedim” dedikten sonra şu mesajları paylaştı:
“O zaman şu sorunun cevabı verilsin: O kanuni yemin töreninden sonraki ikinci yemin töreni ve atılan slogan kanuni midir, kanun ve nizama uygun mudur? O korsan gösteri havasındaki yemin töreni kime mesajdı? Eğer kanun ve nizama uygundur deniliyorsa bilelim. Değildir deniliyorsa o zaman gereği yapılacak mıdır? O korsan gösteriyle hükümete mesaj verilmek istenmediyse kime yönelikti o mesaj?”
Metiner’e yanıt, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut’tan geldi. Kişisel X hesabında Metiner’in sözlerini alıntılayarak onu ‘çer çöp’, ‘dışlanmış’ diye tanımladı; bu ve buna benzer mesajları ‘FETÖ’cülerin fitne çıkarma çabası’ olarak yorumladı:
“Teğmenler’ ve ‘yemin töreni’ ile ilgili Ömer Çelik ne diyorsa odur. Çer çöpün dışlanmışların, büyük Türk milleti ve Türk Silahlı Kuvvetler arasında fitne çıkarma çabası nafiledir. Hangi partiden olursa olsun kripto FETÖ’cülerin fitne çıkarma çabasına karşı dikkatli olalım.”
Metiner’in Bulut’a karşılık vermesi gecikmedi. Önce “Haddini bil de konuş. Her karşı çıkanı veya eleştireni bu üslupla suçlaman hadsizliğin ifadesidir. Hangi ara herkesten çok AK Partili oldun da AK Parti’nin sopasıyla adam dövüyorsun? Senin gibi çer çöpler sayesinde AK Partimiz bu hale geldi. Fitneci olan senin dilindir” dedi. Kısa süre sonra birkaç post daha paylaştı:
“Parti sözcümüz Ömer Çelik’i bize karşı kullanmak, bizi de Ömer Çelik’in yani partimizin karşısında konumlandırmak, ancak kişisel hesaplarını kendisi adına görme cesareti olmayan düşkün adamların tavrıdır.”
“AK Parti tabanını çer çöp diyerek suçlayan bu AK Partili olmayan dil, ne yazık ki AK Parti’yi AK Parti olmaktan çıkartmayı amaçlayan operasyonel bir dildir. O birisi kendi aklınca tuzak kuruyor. Kendini çok akıllı sanıp. Üstünde taşıdığı o sıfatın gücünü kullanarak milyonlarca AK Partiliye çemkirme hakkını kendinde görüyor. O sıfatı olmazsa çer çöp yerine konulmayacak birinin üst perdeden saldırganca bir dil kullanması ziyadesiyle üzücüdür.”
Bu sözlerin ardından Bulut da yeni bir açıklama yaptı. “Bence beni daha fazla zorlamayın. İçinizden geçerim” ifadesini kullanan Bulut, şunları kaydetti:
“2011’ de yazdığım gibi tek referansımız Tayyip Erdoğan’dır. Orada önemli bir vurgu var; cemaat parti ile kapışamaz. Altın oran Erdoğan. Siz kimin mirasını paylaşıyorsunuz? Ayar vermeye çalışmayın.”
Mehmet Metiner – Yiğit Bulut kavgasına son olarak eski AK Parti MKYK üyesi Mücahit Birinci dahil oldu. Bu konuda en doğru bakış açısının Bahçeli’ye ait olduğunu söyleyen Birinci, Bulut’u şöyle eleştirdi:
“Eğer siz, bu husustaki doğru olan ve tecrübe ile damıtılmış görüşleri FETÖ artığı, çer çöp ifadeleriyle genellerseniz, iki ihtimalden birini yansıtıyorsunuz demektir. Ya siz FETÖ artığısınız ya da çer çöp sizsiniz.
Zira, Genel Başkan yardımcılarımız Sayın Fatih Şahin’den, Sayın Hayati Yazıcı’ya, Bakanımız Sayın Yılmaz Tunç’tan bizlere kadar, o askeri öğrencilerin gösterisinin disiplinsizlik olduğunu, dolayısıyla soruşturulması gerektiğini zikrettik. Bu tarz genellemelerin tamamı yok hükmündedir. Sözünüzün nereye gideceğini tartın, ona göre söz söyleyin.”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı’ysa konuyu bugün bu derlemede de bahsettiğimiz Hürriyet gazetesi haberiyle ‘kapattı’:
“Hiçbir bilgisi, sıfatı olmadan, sadece sosyal medyada var olabilen Türk Silahlı Kuvvetleri’ne olan kin ve nefretleri yüzünden hırsları akıllarını aşmış şekilde açıklama yapanları dikkate almayalım.”
Meraklısı için bir not daha düşelim; gençlerin sonradan okuduğu yemin çok eskilere dayanıyordu. Ancak 2016 yılından sonra sessiz sedasız kaldırılmış, yerine İç Hizmet Kanunu’nda geçen ve her askerin askerliğe katılırken içtiği benzer bir metin konmuştu.
Öte yandan Milli Savunma Bakanlığı’ndan (MSB) da bugün yeni bir açıklama geldi. Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, basın toplantısında kendisine yöneltilen bir soru üzerine “Bahse konu olay da her yönüyle incelenmektedir. İnceleme sonucunda yapılacak tespitlere göre disiplin mevzuatı kapsamında kastı, kusuru, ihmali veya sorumluluğu olan personel hakkında gereken işlemler yapılacaktır. Dolayısıyla kamuoyu bu konuda müsterih olmalı ve kendi ajandalarına göre bu görüntüler üzerinden manipülasyon üretenlere itibar etmemelidir” dedi.