Kavala’ya ziyaret: Türkeş başvurdu, Tunç değerlendiriyor
AK Parti Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş Gezi davası tutuklularını ziyaret izni için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a danışıldığını düşündüğünü söyledi. Ayrıca kendi oğlunun da zamanında eylemlere katıldığını anlattı.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Türk Delegasyonu Başkanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş’in ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan iş insanı Osman Kavala başta olmak üzere Gezi davası tutuklularını ziyaret etme hamlesine dair tartışmalar sürüyor.
19 Temmuz’da Adalet Bakanlığı’na başvuran Türkeş dün kendisine ‘şifahen’ yanıt verildiğini ve görüş için izin çıktığını duyurdu. Halk TV yazarı İsmail Saymaz’a bahse konu ziyareti 10 gün içinde gerçekleştirmeyi planladığını söyledi.
Bilindiği üzere ‘Kavala’ konusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için açık bir şekilde ‘kırmızı çizgi’. Ancak buna karşın zaman zaman parti içinde ‘demokrasi’ ve ‘adalet’ temelinde düşük dozda tartışmalar yaşanıyor. Başta ‘güvercin kanat’ olmak üzere kimileri ‘hukuka dönüş’ çağrısı yaparken, kimileri de ‘ihanet’ suçlaması yöneltmeye devam ediyor.
Hatta Kavala’ya dönük eleştiri oklarını genellikle isim anmadıkları mesajlarında kendi yol arkadaşlarına çevirenler de oluyor.
Tuğrul Türkeş son dönemde bu tartışmaların tam ortasında dursa da partisinden bu sefer hiç tepki gelmemiş: “Genelde olumlu. Negatif bir şey duymadım.”
Saymaz’ın “Cumhurbaşkanı sizin Gezi Parkı davasına ilişkin tutumunuzdan rahatsız değil diye yorumlandı” şeklindeki sözleri üzerine de “Bu son işte (Adalet Bakanlığı’nın izin vermesi) kendisine danışıldığını düşünüyorum” dedi.
Ayrıca cezaevi ziyareti için iznin geç çıkması hakkında “Cumhur İttifakı’nın etkileneceği düşünülmüş olabilir” yorumu yapan Türkeş DEM Parti ve İYİ Partili isimlerin bu süreçte oldukça şaşırdığını sözlerine ekledi:
“Lütfü (Türkkan) ile konuşuyorduk. O ayda bir tutuklu geziyor. ‘İzin çıksın, tek araba ile gidelim, yolda laflarız’ diye konuştuyduk. Benim izin çıkmayınca Lütfü ‘Nasıl çıkmadı, sekreterime söylüyorum, dilekçeyi yazıyoruz, ertesi gün gidiyorum, sana nasıl gelmiyor’ dedi. Bizim Avrupa Konseyi Parlamenterler Grubu’na bilgi verdim. Gruptan DEM Partili bir milletvekili mesaj attı. ‘Aynı arkadaşları biz de ziyaret ediyoruz, kısa zamanda izin çıkıyor’ dedi. Bu ayıp yani, bu ayıp.”
Devam etmeden önce bir özet geçelim; daha önce MHP’de siyaset yapan Tuğrul Türkeş 2015 yılında ihraç edildikten sonra ‘iki sarhoş ve üç beş çakala yanıt vermeyeceğini’ söyleyip AK Parti’ye katıldı, bir dönem başbakan yardımcılığı dahi yaptı. Bir daha böyle bir üst düzey görevlendirme olmadı, ancak politika yolculuğunu burada sürdürmeye devam etti. Mayıs 2023’te de birinci bölgede birinci sıradan aday gösterilerek Ankara Milletvekili olarak Meclis’e girdi.
Gezi Parkı eylemleri tam da onun MHP Genel Başkan Yardımcılığı döneme denk geliyordu. Basına yansıyan haberlere göre partinin destek için sokağa çıkmasına kesinlikle karşıydı. Türkeş yıllar sonra şunları anlattı:
“MHP’deyiz. Genel başkan yardımcısıyım. Divan’da konuşuyoruz. Atilla Kaya söz aldı, dedi ki: ‘Gezi Parkı olayları var. Gençler İstiklal Marşı okuyor, Türk bayrağıyla geziyor. Bunlara destek vermemiz lazım.’ Tartışma açıldı. MHP destek vermeli mi, vermemeli mi. Atilla ve bir iki arkadaş ‘Buna da destek vermeyeceksek MHP olarak ne güne duruyoruz’ dedi. Söz istedim. Dedim ki: ‘Arkadaşlara bir şey sormak istiyorum. Gezi Parkı olaylarını biz mi başlattık? Hayır. Buna katıldığımız takdirde yarın ‘Tamam, kifayet eder’ deyip dur dediğimizde durdurabilir miyiz?’ ‘Hayır’ dediler. Dedim ki: ‘O zaman bizim başlatmadığımız, kontrol etmediğimiz ve durduramayacağımız bir şeye girmememiz gerekir.’ Bu şekilde tamamlandı müzakere.
Kimin yaptığı belli değil. PKK’lı da giriyor, DHKP/C de. Ama saf gençlik hareketini içine karışandan ayırmak lazım. Oğlum Uğur, Ege Üniversitesi’nde okuyordu. Sonradan bana diyor ki: ‘O zaman ‘Yapma’ dersin diye söylemedim, her akşam eylemlere ben de katıldım.’
Katılmış arkadaşlarıyla. Arkadaşları Uğur’un kim olduğunu biliyor. Zaten benzer görüşteler. ‘Yol kapattık, varil yaktık’ diyor. Gençlik yapmadı mı bunu Allah aşkına. Ama iki şeyi ayırın. Gençliğin masumane protesto hareketi ile FETÖ’den DHKP/C ve PKK’ya terör örgütlerinin girip işi bulandırmasını birbirinden ayırmak lazım.”