Daçka geriden geldi, Tenerife’yi geçti
2023 FIBA Dünya Kupası'nda zafer, finalde Sırbistan'ı 83-77 yenen Almanya'nın oldu. Turnuvanın bitimiyle açıklanan en iyi 5'te 5 kısanın yer alması dikkat çekti. Turnuva, basketbolun son yıllardaki düsturunu kanıtladı: Kısaların sporu.
Basketbol, yerden 3 metre 5 santimetre yükseklikteki bir potadan, topun geçirilmesi amacıyla oynanan dünyanın dört bir yanında sevilen ve ilgiyle takip edilen bir spor. ABD’nin marka olarak başı çektiği sporda özellikle son 30 senede Avrupa kıtası ülkelerinin yükselişi göze çarpıyor. Bu açıdan Rüya Takım’ın katıldığı 1992 Barcelona Olimpiyatları’nı baz almak mantıksız olmaz. Dağılan Sovyetler Birliği ve ardından Yugoslavya’dan çıkan ülkeler bir bir kendi basketbol kültürlerini oluşturdular ve ekollerini yarattılar. İspanya ve Yunanistan gibi ülkeler de kendi ekollerini geliştirip hem kıtada hem dünyada etkili oldular.
Söz konusu 30 senelik süreçte oyun ve ekoller sürekli olarak değişime ve dönüşüme uğradılar. Kulüpler düzeyinde en büyük organizasyonun NBA olduğu gerçeği hiçbir zaman değişmedi. Dünyanın en iyi oyuncularının geldiği NBA, dünya basketbolunun trendlerini belirleyen yer oldu. Söz konusu ligde 90’lar uzun yıldızların hüküm sürdüğü ancak Michael Jordan efsanesinin zaferlere ulaştığı dönemdi. 2000’lerdeki geçiş ve 2010’ların ortasıyla beraber kısa oyuncular daha fazla hüküm sürmeye başladı. Özellikle Stephen Curry-Klay Thompson ikilisinin önderliğinde 8 sene içinde 6 final oynayıp 4 şampiyonluğa ulaşan Golden State Warriors dünya basketbolundaki değişimin temelini attı. Aynı Warriors’ta 1 metre 96 santimetre boyundaki yıldız Draymond Green yer yer pivot bölgesini dolduruyordu. Warriors’ın kriptoniti olarak tasarlanan Houston Rockets, James Harden önderliğinde iddialı olduğu son sezonlarda en uzun 2 metrelik oyuncularla sahada yer alıyordu. 2 metre 10 santimetre veya daha uzun devlerin dönemi geçmiş daha mobil oyuna uygun bir dönem başlamıştı.
Daha sonra Giannis Antetokounmpo ve Nikola Jokic gibi uzun olarak nitelenebilecek oyuncuların da çok daha mobil ya da oyun kurulumunda çok daha etkili oldukları görüldü. Yalnızca boyalı alan ve çevresinde etkili olabilen ayakları yavaş ancak güçlü uzunların değeri gitgide azaldı. Söz konusu durumun Avrupa basketboluna yansıması da benzer oldu. 5 sezon üst üste EuroLeague’e damgasını vurmayı başaran Anadolu Efes, Ergin Ataman yönetiminde Shane Larkin-Vasilije Micic gard ikilisi temelinde başarıdan başarıya koştu.
Söz konusu kısa egemenliği, 25 Ağustos-10 Eylül tarihleri arasında Filipinler-Japonya-Endonezya ortaklığında düzenlenen FIBA Dünya Kupası’nda da görüldü. Turnuvaya giderken ABD adeta 3. takımıyla turnuvaya gelirken rotasyonda net pivot denebilecek tek isim Jaren Jackson Jr idi. Slovenya Luka Doncic, Kanada Shai Gilgeous Alexander gibi oyuncularla turnuvada boy gösterirken bu isimler şampiyonadaki en iyi oyuncular olarak da dikkat çekiyorlardı. Turnuva boyunca öne çıkan uzunlar Karl Anthony Towns gibi şutu olan ve modern basketbola uygun oyuncular olarak ön plana çıktı. Yalnızca tam sahada değil aynı zamanda yarı sahada da oyunu hızlandırabilen, hızlı şekilde boş şuta gidebilen, hızı ve oyun görüşüyle takımını yönlendiren kısalara sahip olabilen takımlar daha ön plana çıktılar. Bu takımlara en güzel iki örnek de Sırbistan ve Almanya’ydı.
Sırbistan turnuvaya tecrübeli kısaları Bogdan Bogdanovic önderliğinde geliyordu. Hem Vasilije Micic hem de Nikola Jokic’in gelmediği turnuvada onların en büyük silahı Bogdan’ın liderliği olacaktı. Almanya ise EuroBasket 2022’de ve öncesinde olduğu gibi Dennis Schröder önderliğinde ve geleceğin süper yıldız adaylarından Franz Wagner’i kadrosunda bulundurarak turnuvadaydı. Andreas Obst da şutlarıyla bir yaz önceki turnuvada ön plana çıkmış, benzer performansı göstermesi ümit ediliyordu.
Bu isimlerin tamamı turnuva boyunca beklentileri karşılayarak takımlarına madalya sevinci yaşattılar. Finalde ön plana çıkan isimler Dennis Schröder (28 sayı) ve Franz Wagner (19 sayı) oldu. Bu isimlere karşı koymaya çalışan ve takımını oyunda tutan Sırp ise Bogdan Bogdanovic’ten başkası değildi (17 sayı).
Almanya, önce ABD’yi 113-111’le bozguna uğrattıktan sonra final zaferini 83-77’lik skorla aldı. Yarı finalde Kanada’yı mağlup eden Sırbistan ikinci oldu. Üçüncülük maçında Kanada, ABD’yi uzatma sonunda 127-118 yendi. ABD, 1970’ten sonra ilk defa üst üste iki Dünya Kupası’nı madalyasız tamamladı.
Turnuvanın en değerli oyuncusu Dennis Schröder seçilirken kısa oyuncuların turnuvada ne kadar etkili olduğu en iyi beş açıklanınca daha somut şekilde ortaya çıktı. En iyi beşte Schröder’in yanı sıra Bogdan Bogdanovic, Shai Gilgeous Alexander, Anthony Edwards ve Luka Doncic yer aldı. Bu oyuncuların 3 tanesinin takımlarının gardı olması diğer 2’sinin de şutör gardı olarak görev yapması dikkat çekti. Turnuvanın ikinci beşindeyse Letonya formasıyla iyi bir çıkış yakalayan gard Arturs Zagars’ın yanı sıra İtalyan şutör Simone Fontecchio, Alman şutör Franz Wagner de yer aldı. Turnuvanın uzun olarak en iyi performansını gösteren oyuncuları olarak dikkat çeken Litvanyalı Jonas Valanciunas ve Sırp Nikola Milutinov ise ikinci takımı tamamlayan oyuncular oldular.
Genelde futbolda bu tarz turnuvalar yeni trendler veya oyun tarzları için, bazen de belli başlı kuralların hayata geçmesi için dönüm noktası olur. Basketbolda da söz konusu turnuva yıllardır bilinen bir gerçeğin sahaya ve sonuçlara yansıması oldu. Bir zamanlar uzunların oyunu olan basketbolun Dünya Kupası’na son 10 senedir net şekilde oyunun hakimi olan kısalar damga vurdu.