Lider Türk Telekom, Galatasaray’a karşı hata yapmadı
Türk futbolunun büyükleri ekonomik anlamda zor günler geçiriyor ve görünen köy daha zor günlerin kapıda olduğunun habercisi. Öz kaynak kullanımının kaçınılmaz olduğu günlerde Beşiktaş, tünelin ucundaki ışığa en uzak takım kulüp gibi görünüyor.
İçinde bulunduğumuz sezonda Beşiktaş için hem saha içi hem saha dışına dair olumlu bir şeyler yazmak zor. Aksine olumsuz şeyler yazmak için kafa patlatmaya kalem parçalamaya gerek yok. Ancak bazı gerçekler Beşiktaş’ın yalnızca bu sezonu için değil, ilerisi için de olumlu havanın uzakta olduğunu gösteriyor.
Sezona Şenol Güneş yönetiminde giren takım Lugano yenilgisi sonrası deneyimli çalıştırıcıya, Bodo/Glimt yenilgisi sonrasıysa yerine göreve devam eden Burak Yılmaz’a veda etti. Ahmet Nur Çebi yönetiminin seçim kararı almasıyla sonuçlanan süreçte takımın başına kulüp efsanesi Rıza Çalımbay geldi. Çalımbay da kalıcı çözüm olmadı ve Hasan Arat yönetimi iç sahadaki Alanyaspor yenilgisi sonrası tecrübeli hocanın görevine son verdi. Beşiktaş tarihinde ilk kez bir sezon içinde dördüncü teknik direktörüyle yoluna devam etmek durumunda kaldı. Bu isim Fernando Santos oldu. Dört gollü Rizespor ve üç gollü Karagümrük galibiyetleriyle kara bulutların arasında ışığa rastlayan Kara Kartal’ın güneşi 4-0’lık Pendikspor yenilgisi ve 40 dakikadan fazla 10 kişi oynayan Adana Demirspor’a karşı verilen 2 puanla söndü.
Beşiktaş’ın bu durumda olmasının temel sebebi yanlış transfer politikası olarak görünüyor. Kara Kartal’ın Ahmet Nur Çebi yönetiminde yaptığı hamleler soru işaretleri barındırıyordu. Geçtiğimiz sezonu en formda bitiren takımın üstüne yeterli eklemeler yapılmadı. Yeterli eklemeler şöyle dursun istikrarlı katkı verecek isim sayısı bile sınırlıydı. Öyle ki Beşiktaş maçı sonrası kadro dışı kalan isimlerden Jean Onana ve Eric Bailly yeni transferlerdi. İki oyuncuyla da devre arası transfer döneminin ilk günlerinde yollar ayrıldı. Bailly’nin sözleşmesi feshedildi, Onana Marsilya’ya kiralandı.
Ancak erozyonun temel sebeplerinden biri katma değer yaratma anlayışının aksine eldeki değerlerin köreltilmesiydi. Fransa, Portekiz gibi ülkelerde piyasası olabilecek sağ bek Valentin Rosier kadro dışı kalan isimlerden biriydi. Oyuncu şimdilik Nice’e kiralandı. Vincent Aboubakar’ın Fernando Santos’la görüşmesinden çıkacak sonuç bekliyor. Söz konusu görüşmeden oyuncu aleyhine çıkacak sonuç kadroda derin bir forvet boşluğunun doğmasına neden olacak. Bu da erozyonu karşısında daha zor durulur hale getirecek. Yaz aylarında yönetilemeyen transfer sürecinin ceremesi, güz döneminde devam etmiş olacak.
Ancak Beşiktaş’ı bu noktaya getiren süreci geçen yazdan ele almak yanlış. Ahmet Nur Çebi yönetimi 2019’dan bu yana sportif başarı anlamında o kadar da noksan bir süreç geçirmedi. Birer kez Süper Lig, Türkiye Kupası, Süper Kupa müzeye götürüldü. Ancak üç kupanın geldiği, bir kez Şampiyonlar Ligi grup aşamasında mücadele edilen bu süreçte başarı katma değer sağladı mı? İşte tartışılması gereken nokta bu.
Dövizin yükselmesi şu sonucu doğurdu. 2015-16 ve 2016-17 sezonlarında tecrübeli kadrolarla başarılı olan takım katma değer sağlayamadı. Ancak buna rağmen rekabetçi olmayı sürdürdü çünkü ne döviz bu kadar yüksekti ne de rakipler bu denli güçlüydü. Nitekim o rekabetçi yapı 2021’de üç kupalı süreci getirdi. Ancak dövizin durmaksızın yükseldiği ülkede birkaç sene sonrasını değil, birkaç ay sonrasını düşünerek yapılan her hamle eksi yazmaya başladı.
Sadece geçtiğimiz transfer dönemini örnek alsak dahi; üç büyükler arasında son 10 yılın sportif açıdan en başarısız takımı Fenerbahçe rekor harcama yapmayı başardı. Kanarya bunu 2019 ve 2020 yıllarında yaptığı yatırımlara borçlu. O dönem kulübe kazandırılan Arda Güler, Attila Szalai, Altay Bayındır gibi isimler 40 milyon euro’ya yakın bonservis geliri sağladılar. Bu gelir sayesinde son 10 senede yalnızca bir kez Türkiye Kupası kazanabilen Fenerbahçe 55 milyon euro’yu geçkin bonservis harcamasını finansal fair play kuralları çerçevesinde yapmayı başarabildi.
Hâl böyle olunca halihazırda sportif açıdan başarılı olan üstüne katma değer yaratma konusunda bu sene artıya geçmesi beklenen Galatasaray’la beraber Fenerbahçe farkı açtı. Sarı-kırmızılılar ve ezeli rakipleri zirvede en yakın rakipleri Trabzonspor’un 20 puan önündeler. Galatasaray’ın son iki senedeki yatırımı kulübün taşınmaz varlıklarını ön plana çıkararak yaptığı bilinen bir gerçek. Ancak Galatasaray bu sezon itibariyle yalnızca taşınmazları sayesinde yoluna devam etmeyecek. Şampiyonluk geliri ötesinde Şampiyonlar Ligi gelirini kasaya koyan takım bu sahnede sergilediği Sacha Boey’i dünya devi Bayern Münih’e rekor bedele gönderdi.
Beşiktaş’ın son şampiyonluğunu kutladığı 2021 senesinden bu yana Fenerbahçe önce Napoli ardından Bayern Münih yapan bir savunmacıya sahipti. Sarı-lacivertliler Barcelona ve Real Madrid’in transfer için çekiştikleri bir 18’lik elması parlattılar. Szalai, Mergim Berisha, Altay, Bruma gibi oyuncuları son üç senede hatırı sayılır bonservis bedellerine büyük liglere, büyük takımlara yolladılar. Bu bile kulübü pek çok potansiyelli oyuncu için tercih edilebilir hale getirdi. Ferdi Kadıoğlu, Sebastian Szymanski, Osayi Samuel, Jayden Oosterwolde gibi isimlerin de az önce sayılan oyunculara eklenmesi işten gözükmüyor.
Galatasaray cephesinde vitrini parlatan temel etmen satışlar olmadı belki ancak İstanbul’a geldikten sonra kariyerini yükselişe geçiren yıldızların sayısı aldı başını gitti. 2023 yazını daha iyi geçirdiği senaryoda çok daha parlak bir vitrine sahip olması işten olmayacak sarı-kırmızılılar Mauro Icardi, Lucas Torreira, Dries Mertens, Davinson Sanchez gibi isimlerden beklenenin çok daha üzerinde çok daha istikrarlı katkı aldılar. Victor Nelsson’dan yaşadığı düşüşe rağmen 10 milyon euro üzerinde gelir bekleyen ekip 28’inde yıldız olan Abdülkerim Bardakcı’dan da EURO 2024 etkisiyle yüklü bonservis kazanma potansiyeli taşıyor. Beşiktaş’ı söz konusu açılardan diğer iki İstanbul büyüğüyle karşılaştırdığımızda vitrin ne yazık ki bomboş görünüyor. Üstüne üstlük henüz yaz aylarında kadroya katılan oyuncularla önce kadro dışı bırakıp daha sonra yolların ayrılması itibar açısından da eksi yazıyor. Ayrıca Victor Ruiz ve Tyler Boyd gibi eski oyuncuların FIFA nezdinde açtıkları alacak davaları da Beşiktaş için olumsuz intiba oluşmasına sebep oluyor.
Tüm bunların yanında Beşiktaş genç futbolcularını da Avrupa pazarına yeterince parlatıp gönderemiyor. Aksine Rıdvan Yılmaz, Emirhan İlkhan, Serdar Saatçı gibi isimler takımdan ayrılmak isteyip düşük bonservis bedelleriyle transfer yaptılar. Öte yandan bu sezonun başında Şenol Güneş’e yapılan ısrarlara rağmen bugünlerde Fenerbahçe’nin vazgeçilmezlerinden olan Alexander Djiku yerine Daniel Amartey transfer edildi. Takımdaki gençlere ve görev oyuncularına liderlik edebilecek Dusan Tadic gibi bir isim söz konusu olunca da Fenerbahçe ve Galatasaray gibi rakiplerle transferde rekabet edilemeyeceği için topa girilmedi.
Bu yazının kaleme alınmasının temel sebebi Hasan Arat yönetiminin ilk transfer döneminde eski anlayışı çok değiştirmediği yönünde kanaat uyandırması. Zira transferde ismi geçen Jamal Lascelles, Oriol Romeu gibi isimler tecrübe açısından katkı sunsalar da uzun vadede maddi getiri vadetmiyorlar. Ki Beşiktaş’ın rakipleriyle rekabet etmek için ihtiyaç duyduğu yegâne şey kısa vadede katma değer sağlayabilecek oyuncuların varlığı. Bu oyunculara örnekler Semih Kılıçsoy ve Gedson Fernandes olarak görünüyor. Semih’le 2028’e kadar sözleşme uzatılmış olması eski yönetimin yapmadığı bir hamle olarak yeni yönetimin artısı. Ancak Gedson transferi söz konusu olduğunda Beşiktaş’ın oyuncunun bonservisinin yarısına sahip olduğunu gelecek paranın ikide birinin Benfica’ya gideceğini unutmamak gerek.
Fenerbahçe ve Galatasaray’dan biri bu sezon şampiyon olacak. İki takım da Şampiyonlar Ligi geliriyle büyük kazanç sağlayacak. Satılacak oyunculardan gelen geliri katmıyorum bile. Nitekim şampiyon olamayanın yaptığı satışlarla başarılı bir transfer dönemi geçirip Şampiyonlar Ligi’ne zor da olsa eleme yoluyla gitmesi demek farkın daha da açılması demek. O yüzden Beşiktaş Futbol Şube Sorumlusu Feyyaz Uçar’ın “Önümüzdeki sezon bizi şampiyonluğa götürecek oyuncularla sıcak temas sağlandı” sözlerini gerçekçi bulmayanlardanım.
Elbette “olmaz” diye bir şey yok, 2020-21 sezonu öncesi de Beşiktaş şampiyonluktan uzak görünüyordu ve belgeleri son saniyede yetişen Rachid Ghezzal başarının mimarı olmuştu. Ancak şunu hatırlamak gerekir ki o dönem rakipler de bu kadar güçlü değildi. Vitrini bu denli boş, eli bu denli güçsüz Beşiktaş’ın 1.5 sene içinde temel hedefi şampiyonluktan öte bu vitrini doldurmak, elini güçlendirmek olmalı. Zira en kötü dönemini geçiren ezeli rakipleri bile bunu yaparak bir şekilde suyun üstünde bir şekilde rekabetçi kalmayı başardılar.