Yunanistan ve Itoudis yolun sonuna geldi
Futbol takımlarının çektirdikleri klasik maç fotoğrafının içinde birçok hikaye bulunuyor. İzmir'de sahadaki gelinin başlama vuruşu yapması... Eskişehirsporlu oyuncuların İngiltere ve Kraliçesi Elizabeth'e çiçek göndermesi... Cruyff'un Türkiye'ye gelip Atatürk övgüsünde bulunması...
Bugünlerde yazılı basında yerleri iyice kaybolan kadro fotoğrafları geçmişte spor sayfalarının vazgeçilmezlerindendi. Bu kareler yayımlandıkları zamanda güncel haberleri aktarmada bir enstrümanken, şimdi tarihi vesikalara dönüştü. İlk bakışta iki sıra dizilmiş oyuncuları gördüğünüz bu fotoğraflar içlerine biraz detaylı girince zengin birer hikaye kaynağı. Bugün start alan dizimizde sizleri bu öykülerle buluşturacağız.
Soldan sağa
Ayaktakiler: Mümin Özkasap, Nihat Atacan, İsmail Arca, Vahap Özbayer, Fethi Heper
Oturanlar: Abdurrahman Temel, Necdet Yıldırım, Kamuran Yavuz, İlhan Çolak, Nuri Toygün, Ender Konca
1968-1969 sezonuna ait bu Eskişehirspor kadro fotoğrafı içinde hem bir başarı öyküsü hem de hüzünlü bir hikaye saklı.
1965 yılında kurulan Eskişehirspor, henüz ilk yılında 2.Lig’den 1.Lig’e terfi etti. Her geçen sene daha da güçlenen kırmızı-siyahlılar 1968-1969 sezonuna fırtına gibi girdi. Teknik direktörlüğünü Abdullah Gegic’in üstlendiği Kırmızı Şimşekler, Fethi Heper, Ender Konca, Nihat Atacan gibi yıldızları ve Amigo Orhan önderliğindeki taraftarı ile futbolumuza yepyeni bir soluk getirdi. Yıllardır İstanbul takımları arasında geçen zirve yarışında bu kez Anadolu’dan bir aktör vardı. Yazık ki Eskişehirspor bu harika serüvenini şampiyonlukla taçlandıramadı. Biraz acemilik biraz da hakem hataları onların Galatasaray’ın ardından ikincilikle yetinmesine neden oldu. Buna karşın kırmızı-siyahlıların İstanbul’a başkaldırısı futbolumuzun en özel maceraları arasında yer aldı.
O sezon Eskişehirspor’un kadrosundaki futbolculardan biri de Necdet Yıldırım’dı. Samsun Yolspor, Kayseri Şekerspor, Muhafızgücü formaları giymiş, 1966’da sol açık olarak transfer edilmişti. Gegic ise ondan harika bir sol bek yaratmıştı. Oyun içinde ileri geri çalıştığı için ‘Vosvos’ lakabıyla anılmaktaydı. Kuzey İrlanda’ya karşı A Milli Takım formasını giydi. 1968 yılında hastalandı. Ancak hem şampiyonluk mücadelesi veren takımını yalnız bırakmamak hem de ilk onbirdeki yerini kaybetmemek için bu durumu sakladı. Günün birinde şortu kanlar içinde kalınca ve hastaneye kontrole gönderilince gerçek ortaya çıktı. Bağırsak kanserine yakalanmıştı.
Eskişehirspor yönetimi, onun sağlığına kavuşması için kolları sıvadı. En iyi tedavinin İngiltere’de yapılacağı kararına varıldı ve Necdet Londra’ya gönderildi. Takım zirve yarışını sürdürüyordu ama taraftar gurbetteki yıldızını unutmamıştı. Bir İstanbul deplasmanında kafalar hafif dumanlıyken ilginç bir karar alındı. Bundan sonrasını Özgür Topyıldız’ın yazdığı Anadolu Yıldızı kitabından alıntılayalım:
‘’Söz şimdi “Patikçi” Kadir Göncü ‘de: “Necdet’imiz daha iyi tedavi olur düşüncesiyle İngiltere’ye gönderilmişti. Kalbimiz onunlaydı ve hiç birimizin aklından çıkmıyordu. Bir gün İstanbul’da maçımız var. Biz yine bütün işimizi gücümüzü bıraktık ve deplasmana koştuk. Maçtan önce her zamanki gibi Çiçek Pasajı’na oturup kafaları çekiyoruz. Ayı Yusuf dediğimiz merhum Yusuf Bayraktar birden bir fikir ortaya attı “Ulan” dedi “Bizim Necdet orada tek başına, yaban ellerde. Onun için ne yapalım da yanında olduğumuzu hissetsin” Aramızdaki fikir teatisinin ardından Necdet’e güzel bir jest yapmaya karar verdik. Beyoğlu’nda o zamanlar Sabuncakis diye meşhur bir çiçekçi var. Diyelim ki dünyanın bir ucuna, kutuplara çiçek göndermek istiyorsun, Sabuncakis’e adresi bildirmen yeterli. Adam adrese teslim garantili iş yapıyor daha o yıllarda. Çiçek Pasajı’nda herkesten para topladık, Necdet’e çiçek göndereceğiz. Derken Ayı Yusuf yine inceliğini gösterdi, “Yahu İngiltere Kraliçesi Elizabeth’e de bir çiçek gönderelim, yanına da bir not yazalım gitsin Necdet’i ziyaret etsin, çocuk sevinir” dedi. “Nasıl olsa çiçeklerin kesin gideceğine eminiz.
Evet çiçekler adrese ulaşır. Kraliçe çiçekleri ve notu alır. Ardından özel sekreteri Margaret Hay’i Necdet ile ilgilenmesi için görevlendirir. Hay, oyuncunun tedavisi ile alakadar olur. Ayrıca kulübe de bir mektup yollar. Mektupta şunlar yazmaktadır: ”İngiltere Kraliçesi göndermiş olduğunuz kırmızı güllere teşekkür için beni görevlendirdi. Kraliçe bu fevkalade çiçeklerin kendisini çok memnun ettiğini bildirdi. Siz Eskişehirsporlulara Necdet Yıldırım’ın hastalığının iyiye doğru gittiğini memnuniyetle duyuruyoruz.”
Bu gelişme elbette büyük sevinç yarattı. Hatta Necdet’in İngiltere’de Chelsea ile idmanlara çıktığı haberleri basına yansıdı. Zaman zaman gazeteler milli futbolcuya dair son durumu aktarıyor, 7 Mayıs’ta Mersin İdman Yurdu ile oynanacak maçta formasına kavuşma olasılığından söz ediliyordu. Yazık ki işler yolunda gitmedi. Türkiye’ye döndükten sonra bir ameliyat daha geçiren Necdet 1 Kasım 1969’da 26 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Vefatının ardından Milliyet gazetesi okurları tarafından yılın futbolcusu seçildi. Eskişehirspor taraftarının oyuncularına yaptığı jest ise spor tarihimizin en güzel hareketleri arasında yerini aldı.
Soldan sağa
Ayaktakiler: Hakem Bahri Ceylan, Şakir Kuruş (Denizgücü), Şerife Kuruş, Can Barhan (Altay) , Muharrem Gürbüz (Karşıyaka), Tayfun Olcay (Altınordu), Cevdet Çapar (İzmirspor).
Oturanlar: Erdi Demir (Altay), Bilal Yaşar (Altay), Nihat Umut (Karşıyaka), Muharrem Dirik (Karşıyaka) , Timur Sezgin (Altınordu), Reha Kapsal (Altay).
Futbol tarihimizde ismi unutulup giden ya da hak etiği değeri göremeyen onlarca emekçi var. Bunlardan biri de Şakir Kuruş.
1935 yılında Çorum’da dünyaya geldi. Futbola şehrinin takımı Güneşspor’da başladı. 1952’de Deniz Astsubay Okulu’nda okumak için geldiği İstanbul’da yıllar sürecek Denizgücü serüveni başladı İstanbul Denizgücü ve Gölcük Denizgücü formalarını terletti. Bu arada Ordu Milli Takımı’nda oynadı. 1963’te astsubay olarak tayin olduğu İzmir’de ise bir futbol efsanesine dönüştü. İzmir Denizgücü’ne geldiğinde takım kentin üçüncü amatör kümesindeydi. Hem kaptan olan hem de antrenörlük yapan Kuruş ile birlikte çıkış başladı ve 1.amatör kümeye dek yükseldiler. İzmir şampiyonluğunu yıllarca kimseye kaptırmadılar. 1967-1973 yılları arasında İzmir Denizgücü dört kez Türkiye Amatör Futbol Şampiyonası’nı kazandı. Mavi-beyazlı kulüp, 1968’de futbol tarihimize geçecek bir başarıya imza attı. 2.Lig şampiyonu İzmirspor’u 2-0 yenerek Başbakanlık Kupası’nı müzelerine götürdüler. Mavi-beyazlı ekip Türkiye’de profesyonel futbolun başlamasından sonra bu organizasyonda şampiyonluk yaşayan ilk ve tek amatör kulüp oldu. İşin ilginci Şakir Kuruş aynı dönemde gölge antrenör olarak İzmirspor’da da çalışmış ve şampiyonluklarına katkıda bulunmuştu. İzmir Denizgücü, 1973’te penaltı vuruşlarıyla 2.Lig şampiyonu Kayserispor’u devirerek Gençlik ve Spor Bakanlığı Kupası’nı havaya kaldırdı. Şampiyonluğu getiren penaltının altındaki isim o zaman 38 yaşında olan Şakir Kuruş’tan başkası değildi.
Kuruş, 1987 yılına kadar futbol oynadı. 1977’de verdiği bir röportajda 10 kez sözlendiğini ancak bir türlü evlenemediğini söylüyordu. Hatta anlattığına göre altıncı sözlüsü bir randevularını unutup maça gittiği için ona bir aracı ile üzerinde ‘sen bununla evlen o seni daha çok mutlu eder’ yazan bir top yollamıştı. Bu söyleşiden 10 yıl sonra evlendi Şakir Kuruş. Futbolculuktan ve askerlikten emekli olduğu gün 53 yaşında nikahı kıyıldı. Ve imzayı atar atmaz çiçeği burnunda eşi Şerife hanım ile jübilesi için Alsancak Stadı’na çıktı. Karısıyla beraber başlama vuruşunu yaptılar. Veda maçında İzmir’e mal olduğu için kentin kulüplerinin logolarını taşıyan İzmir karmasında oynadı. Kuruş, bu vesileyle o dönem gündeme gelen İzmir kulüplerinin birleşme projesine de katkıda bulunmak istemişti.
Onlarca futbolcunun yetişmesine katkıda bulundu. Mustafa Denizli’yi henüz 15 yaşında bir süre için Altay’dan ödünç alıp İzmir Denizgücü’nde oynattı. Başbakanlık Kupası’nı kazandıkları kadrodan Mazlum Fırtına, Galatasaray’a gitti.
Futbolculuk yaşamını noktaladıktan sonra da sahalardan kopmadı. Kadın Milli Takımı’nı çalıştırdı, TFF’de bölge antrenörlüğü görevinde bulundu. Parayla pulla pek işi olmadı. Onun sevdası, tutkusu futboldu. Peki soyadı diyecek olursanız. Kaynağı büyüklerinin yaşadığı Güney Dağıstan’da bulunan Kuruş köyü. Bu özel futbol insanı 7 Şubat 2019’da aramızdan ayrıldı. Yazık ki hayattayken yıllarını verdiği İzmir Denizgücü’nün kapanışını gördü.
Soldan sağa
Ayaktakiler: Organizatör Branko Perovanovic, Tony Currie, Nenad Stojkovic, Vassilev, Onur Kayador, Dragan Pantelic, Sinan Alağaç, Selçuk Yula, Johan Cruyff, İsa Ertürk, Erol Togay, Velimir Zajec
Oturanlar: Sedat Karaoğlu, İlyas Tüfekçi, Özer Umdu, Bernhard Dietz, Cem Pamiroğlu, Plamen Markov, Volkan Yayın, Fatih Terim, Engin Verel, Mehmet Hacıoğlu, Milan Radovic
UNESCO’nun 27 Kasım 1978’de Paris’te düzenlediği 20. genel kurul toplantısında 1981’in Atatürk Yılı olarak kutlanmasına karar verildi. 12 Eylül darbesi ile yönetime gelen Kenan Evren başkanlığındaki Millî Güvenlik Konseyi de bir kanun çıkararak 1981 senesini Atatürk Yılı kabul ve ilan etti.
Her alanda çeşitli faaliyetler düzenlenirken futbol geri kalamazdı. Nitekim Atatürk’ün 100. doğum yılı münasebetiyle görkemli bir maç oynanacağına dair haberler 1980’den itibaren gazetelerde yer bulmaya başladı. Organizasyonun başrolünde Fenerbahçe Dış İlişkiler Koordinatörü olan Ali Şen vardı. Hansi Müller, Krol, Cha Bum Kun, Pezzey, Blokhin gibi daha şöhretli futbolcuların Atatürk için İstanbul’a geleceği konuşuluyordu. Ancak vakit yaklaştıkça UEFA’nın bu maça izin vermeyeceği, organizasyonun tehlikeye girdiği iddiaları ortaya atıldı. Bir şekilde sorunlar aşıldı ve 2 Haziran 1981’de Avrupa karması ile Fenerbahçe, Ali Sami Yen Stadı’na çıktı. Yaşanan krizler nedeniyle büyük yıldızların çoğu karşılaşmaya gelememişti. Ancak Johann Cruyff, sakatlıklarla boğuştuğu bir dönemde davete olumlu yanıt vermişti. Doğal olarak gözler onun üzerindeydi. Hollandalı yıldız, basına Atatürk’e övgüler yağdıran demeçler verince iyice sempati kazandı. Alman Milli Takımı’nda oynayan Bernhard Dietz ile Yugoslav kaleci Dragan Pantelic, maç için statta yerin alan diğer kalburüstü isimlerdi. Diğerleri ise tam bir hayal kırıklığıydı. Apar topar bulunan Balkan ülkeleri oyuncularının yanına Stuttgart’ta oynayan İlyas Tüfekçi, Bursasporlu Sedat Özden (Sedat 3), Beşiktaşlı Necdet Ergün, Adanasporlu Malik Gençalp ve Rizesporlu Sinan Turhan eklenerek bir takım oluşturulmuştu. Altay’ın kaptanı Mustafa Denizli de karmaya çağırılan isimler arasındaydı. Ancak İstanbul’a gelen Denizli, Futbol Federasyonu’ndan son lig karşılaşmasında kırmızı kart gördüğü için bu maçta oynayamayacağı tebliğ edilince sahaya çıkamadı. Avrupa karmasının başındaki isim ise Coşkun Özarı’ydı.
Çok kötü bir sezon geçiren Fenerbahçe ise mücadeleye mevcut kadrosuna, geride kalan sezonda Beşiktaş forması giyen Özer Umdu, Anderlecht’te aradığını bulamayan Engin Verel, Eskişehirsporlu Sinan Alağaç, Zonguldaksporlu Volkan Yayın gibi isimleri takviye alarak çıktı. Sar-lacivertlilerin çalıştırıcısı Alman Friedel Rausch’tu.
18.262 biletli seyircinin izlediği karşılaşmanın 15.dakikasında Cruyff, sakatlığı nedeniyle oyundan çıktı. Zaten beklediği yıldızları göremediği için mutsuz olan seyirci, eldeki tek büyük star da kenara gelince protesto etti. Cruyff, maçın ardından Türkiye’ye bir daha gelip daha uzun oynayacağını söyleyerek gönül almayı bildi. Fenerbahçe, ilk yarıyı Aralık 1980’de Dünya karmasında oynayan ilk Türk futbolcu unvanını alan İsa Ertürk’ün golüyle 1-0 önde kapadı. 76.dakikada Erol Togay’ın penaltısıyla farkı ikiye çıkaran sarı-lacivertli takım, son bölümde İsa ile bir gol daha buldu ve maçtan 3-0 galip ayrıldı.
Böylelikle futbol tarihimizin bu enteresan maçı tamamlandı. Organizasyon hayal edilenin çok uzağında kalmıştı. Ama bir şekilde görev tamamlandı. Cruyff’un oynadığı 15 dakika ise tatlı bir hatıra oldu.
Kaynaklar: Anadolu Yıldızı Eskişehirspor / Özgür Topyıldız, dinyakos.com, ayaktakiler oturanlar.com, Mehmet Hacıoğlu arşivi, Muharrem Dirik arşivi, Futbol Yıllığı 1969
20 Ekim 2024 - Kırmızı-beyaz-siyah bir Anadolu hikayesi
13 Ekim 2024 - Lejyonerlerin tarihçesi: Dalgakıran, bombacı ve Sabri Mahir’in film gibi öyküsü
8 Ekim 2024 - Şampiyonlar Ligi müziği bu kez Galatasaray’ın kadınları için çalıyor
9 Ağustos 2024 - ‘Süper’ kolay olunmuyor! 67 yıllık harika hikayede yeni sayfa