‘Tango’ya devam…
'Yenilmez Armada' olarak tanınan Galatasaray’ın 1949-50 sezonunadaki kadrosundan iki film yönetmeni çıktı. Türk futbolunda çok önemli bir yere sahip olan Rıdvan Dilmen'in amatörden beri kader ortağı olan Sercan Görgülü ile olan hikayesi.. İşte kadrolu hikayeler...
Fotoğraf 1949-50 sezonuna ait. Yani Galatasaray’ın basketboldaki altın çağından. ‘Yenilmez Armada’ olarak tanınan sarı-kırmızılılar, 1930’ların ikinci yarısından başlayarak potada uzun süre şampiyonluklara ambargo koydu. Kadrodakilerin tamamı değerli oyuncular.
Ama biz içlerinden iki tanesini mercek altına alacağız. Bunun nedeni ise parkelerdeki performansları değil kamera arkasında yaptıkları. Evet bu ekipten iki sinema yönetmeni çıktı. Bu çok rastlanan bir durum değil. İçlerinden biri altta sol başta yer alan Ertem Göreç.
Arnavutköy Kız Koleji’nin bahçesinde başlayan basketbol hayatında Galatasaray’ın yanında Fenerbahçe, Deniz Yüzme İhtisas ve Karagücü’nde oynadı. Ayrıca A Milli takım forması giydi. Avrupa Şampiyonası ve Akdeniz Oyunları gibi iki önemli organizasyonda yer aldı. Beyazperdeyle tanışması da basketbol sayesinde oldu. Abisi Samim Göreç (önemli basketbol oyuncusu ve antrenörü), arkadaşı için sinema efektleri üzerine çeviriler yapıyordu. Bunları stüdyoya götürme görevi ise Ertem’e düşmüştü. Orada gördüklerinden, bir filmin hazırlanma sürecindeki ince detaylardan etkilenerek henüz basketbol oynarken montaj yardımcısı olarak Yeşilçam’a adım attı. 1957’de aktif sporculuk yaşantısını noktaladıktan sonra tüm dünyası sinema oldu. İşin mutfağında geçen zamanın ardından yönetmenlik koltuğuna oturdu. İlk filmi kendi ifadesiyle sinemamızın en kötü üç ürününden biriydi: ‘ Kanlı Sevda. Ancak ikinci denemesinde bir başyapıta imza attı: ‘Otobüs Yolcuları’. Ayhan Işık ve henüz 16 yaşındaki Türkan Şoray’ın başrollerini oynadığı filmin senaryosu Vedat Türkali’ye aitti. Müziklerde ise Yalçın Tura ile birlikte Ruhi Su’nun da imzası vardı. Toplumsal gerçekçi olarak tanımlanan bu eser bugün halen sinemamızın en değerli ürünleri arasında gösterilmekte.
1964’de Ertem Göreç – Vedat Türkali işbirliği Türkiye’de politik sinemanın fitilini ateşleyen film olarak kabul edilen ‘Karanlıkta Uyananlar’ı ortaya çıkardı. Fikret Hakan, Beklan Algan ve Ayla Algan’ın oynadığı yapım Altın Portakal’da üçüncülük ödülüne layık görülürken, işçi haklarını konu alan ilk film olarak da kayıtlara geçti. Ertem Göreç’in filmografisinde Yeşilçam’ın ilk fantastik çalışmalarından kabul edilen Pamuk Prenses ve 7 Cüceler de mühim bir yer aldı. Bu film de Altın Portakal’da üçüncülükle ödüllendirildi. 1988’de son kez rejisörlük yapan Ertem Göreç, 2021’de aramızdan ayrıldı.
Gelelim fotoğraftaki ikinci yönetmene yani Yılmaz Gündüz’e. Basketbola Galatasaray Lisesi’nde başlayan Gündüz, kısa süre sonra Galatasaray Kulübü’nün bir başka deyişle de Yenilmez Armada’nın parçası oldu. Ertem Göreç’in abisi antrenör Samim Göreç’in basketbol kariyerinde önemli yeri vardı. Tahsil için gittiği Ankara’da önce Mülkiye ardından Ankaragücü formalarını giydi. Ama Ankaragücü günleri basketbolla sınırlı değildi. Bu kulüpte futbol da oynadı. İstanbul’a dönüşte bir başka sarı-lacivertli kulüp Fenerbahçe’nın hem futbol hem de basketbol takımlarında yer aldı. 1952 Olimpiyat Oyunları’nda, 1951 ve 1957 Avrupa Şampiyonalarında Basketbol Milli Takımı’nın hizmetindeydi. Bu noktada gençliğinde hentbol da oynadığını belirtelim. Eskilerin deyimiyle o bir atlet kompleydi.
3 numaralı formasını çıkarıp emekliye ayrıldıktan sonra bir süre basketbol antrenörlüğü yaptı. Bu arada yaşamına sinema girdi. İlk önce büyük firmalar için film afişleri yapıyordu. Bir ara evli de olduğu ve ilişkilerine şiddet de karışan fırtınalı aşkı Türk sanat müziği sanatçısı ve aktris Sevim Çağlayan ile ortak dostları aracılığıyla 1963’te aktörlüğe adım attı. Kısa sürede de beyaz perdenin her alanına girdi. Atletik olduğu için oyunculuk önerisi almıştı. Sonrasında senaristlik, yönetmenlik, yapımcılık da yaptı. Düşük bütçeli macera filmleriydi tarzı. Kalite derdi yoktu. Aynı sene içinde dört film yönetecek kadar hızlıydı. Spor kariyeri Ertem Göreç’e göre daha parlaktı. Ama sinemada eski takım arkadaşının çok gerisinde kaldı. Yılmaz Gündüz, 1997 yılında vefat etti.
1970’lerin sonunda iki genç yıldızın yolu Muğlaspor’da kesişti. Oyunculardan biri Sercan Görgülü’ydü. Muğla doğumluydu ve zaten doğduğu kentin takımında oynuyordu. Diğer isim ise Nazilli Sümerspor’dan gelmişti. Adı Rıdvan Dilmen’di. Yetenekliydi ama çok çelimsizdi. Bu nedenle güçlenmesi için beklenmiş, sonrasında forma verilmişti. Bu ikili kısa sürede iyi arkadaş oldu. Amatör kümedeydiler ama adları kısa sürede duyuldu. 1980-1981 sezonu bittiğinde birçok kulüpten transfer teklifleri aldılar. Sonunda onları renklerine bağlayan Boluspor oldu.
Bir anda kendilerini profesyonel futbolun en üst liginde bulmuşlardı. Hazırlık kampı, özel maçlar derken sezon iyice yaklaştı. Bu arada fikstür çekildi. Boluspor, ilk hafta Fenerbahçe ile ikinci hafta ise Galatasaray ile deplasmanda oynayacaktı. Rıdvan haberi alınca Sercan’ın yanına geldi ve şöyle dedi: ‘Bu iki maçtan sonra ya tüm Türkiye bizi tanır ya da beraber Muğla’ya döneriz.’ Sezon başladı ve ilk ihtimal gerçekleşti. Kırmızı-beyazlı takım ilk karşılaşmada Fenerbahçe’den puan alırken, iki oyuncu herkesin dikkatini çekti. Rıdvan Dilmen ertesi hafta Galatasaray’a gol atınca ismi iyice öne çıktı. Rıdvan orta alanın sağında oynuyor, Sercan ise ileri üçlüde sol kanatta görev yapıyordu. Özel seyircileri bile oluşan ikilinin Boluspor serüveni iki sezon sürdü.
Mukaveleleri sona erince Rıdvan Sarıyer’e, Sercan ise Zonguldakspor’a gitti. Ancak ayrılıkları fazla devam etmedi. Tarihler 1985’i gösterdiğinde Rıdvan’ın da girişimleriyle Sarıyer’de bir araya geldiler. Aradan geçen süreçte Rıdvan Dilmen, teknik direktör Candan Tarhan’ın dokunuşuyla orta sahadan forvete geçmişti. Böylelikle ikilinin saha içindeki görev yerleri de iyice yakınlaştı. Rıdvanlı, Sercanlı Sarıyer ilk sezonunda lig dördüncüsü oldu.
Rıdvan Dilmen, 1987’de önce Galatasaray ile anlaştı fakat ardından ani bir feykle Fenerbahçe’ye imza attı. Bir sonraki sezon unutulmaz bir performans sergileyerek sarı-lacivertli takımı şampiyonluğa taşıdı. O dönem, 1984’te ilk kez oynadığı A Milli Takım’ın da yıldızıydı. 1989-90 sezonunda geçirdiği ağır sakatlık nedeniyle uzun süre sahalardan uzak kalırken, kariyerinde de düşüş başlıyordu. Sercan bu süreçte yoluna Sarıyer’de devam etti. Artık bir arada oynamazlar diye düşünülürken, 1990’da yolları bir kez daha kesişti. Buluşma adresleri ise Fenerbahçe’ydi. Rıdvan sakatlık sonrası eski formunda değildi. Sercan da düzenli oynama fırsatı bulamadı. Ama zaman zaman yine parıltılı oyunlar sergilediler. Alametifarikaları olan süratlerini ve adam eksiltme becerilerini yine gösterdiler.
Rıdvan Dilmen, ligde son maçını Fenerbahçe formasıyla 19 Mart 1995’te oynadı. 1996’da ise jübileyle futbola veda etti. Sercan Görgülü, 1992’nin başında Sarıyer’e döndü. Üç sene oynayıp Marmarisspor’a gitti. 1997’de Alibeyköyspor forması giydikten sonra futbolculuk yaşantısını noktaladı. Geriye amatör kümeden başlayıp futbol piramidimizin en tepesine uzanan bir ortak başarı hikayesi, unutulmaz goller, zarif çalımlar kaldı. Bir de amatör futbol ile profesyonel futbol arasındaki mesafenin çok uzamasından mütevellit böyle öykülerin çok gerilerde kaldığı duygusu.
Kaynaklar: dinyakos.com, otekisinema.com, sultanivespor.com, Milliyet arşivi, Cumhuriyet arşivi, Sercan Görgülü arşivi, Eyüp Şen arşivi, Türk Basketbolunun 100 Yıllık Tarihi – Mehmet Durupınar, Selin Kiraz Demir
20 Ekim 2024 - Kırmızı-beyaz-siyah bir Anadolu hikayesi
13 Ekim 2024 - Lejyonerlerin tarihçesi: Dalgakıran, bombacı ve Sabri Mahir’in film gibi öyküsü
8 Ekim 2024 - Şampiyonlar Ligi müziği bu kez Galatasaray’ın kadınları için çalıyor
9 Ağustos 2024 - ‘Süper’ kolay olunmuyor! 67 yıllık harika hikayede yeni sayfa