Galatasaray kısalarıyla galibiyete gitti
EuroLeague'de son altı maçını kazandıktan sonra sahasında Milano ile karşılaşan Fenerbahçe rakibine 91-85 mağlup oldu. Ettore Messina ve öğrencileri sarı-lacivertlileri tatlı rüyalarından uyandırdı.
EuroLeague uzun maraton. 18 takım ve 34 haftalık zorlu bir normal sezon süreci. Bu sürece bu sezon için en iyi başlayan takım ilk 11 hafta göz önüne alındığında hiç şüphesiz Fenerbahçe’ydi. Deplasmanda oynadığı altı maçı da kazanan sarı-lacivertliler sahasında Kızılyıldız ve Panathinaikos maçlarını kaybetmiş, altı maçlık bir galibiyet serisiyle ilk 11 haftayı 9-2 kapatıp liderlik koltuğunda yer alıyordu. Son olarak Virtus Bologna’yı deplasmanda zor da olsa yenen Kanarya bu kez evinde bir başka İtalyan ekibi Milano’yu ağırlıyordu.
Bu sezon bir kez daha biletlerin tamamı satılmış ve salon taraftar tarafından hınca hınç doldurulmuştu. Bir aydır sakatlığı nedeniyle sahalardan uzak kalan Wade Baldwin takıma katılmış, milli ara nedeniyle geçtiğimiz hafta sonunu dinlenerek geçiren Kanarya için galibiyet tek hedefti. Ancak maç Milano lehine daha iyi başladı. Uzun oyuncusu Josh Nebo’nun yokluğunda maça çıkan Milano için dış şutlar kritikti. Müdafaada alan savunması yaparak başlayan Messina, Sarunas Jasikevicius’un planlarını erkenden bozmak istiyordu. Tam sahada baskı, Baldwin-Arturs Zagars tercihiyle karşılaşmaya başlayan Fenerbahçe’nin dengesini bozmak için son haftalarda rakip takımların tercih ettiği yöntemdi. Hücumda ise Nikola Mirotic’ten perde getiren Milano, adam değişerek savunma yapan Fenerbahçe’nin bu planını hem Mirotic’in devrilmeleri hem de dışarı açılmalarıyla değerlendirmeye çalıştı.
İlk 13 dakika itibariyle bu durum işe yaradı. 29-21 önde giden Milano’da son yılların en tartışılan ismi koç Messina’nın aldığı anlamsız teknik faul hem Fenerbahçe’yi hem de taraftarı uyandırdı. Bir geri dönüş ateşi yandı. Devre sonuna doğru skor dengelendi ancak soyunma odasına önde giden taraf Milano oldu. Devre dönüşünde Fenerbahçe sezon başından beri denemekten imtina etmediği dış şutlarla öne fırladı. İç-dış dengesinin biraz da uzun rotasyonundaki yetersizlikten kaynaklı olarak sağlanamadığı Kanarya’da Tarık’tan Baldwin’e kısalar ritim bulmuş gibiydi. Ancak Milano, Fenerbahçe’nin uzun eksikliğini farklı bir stratejiyle değerlendirdi.
Yeni transfer Freddie Gillespie ve Nebo’nun yokluğunda süre alması muhtemel Caruso yerine sahada net bir beş numara olmadan kalmayı seçen Messina sürekli Mirotic-Leday ikilisiyle sahayı kısaları için genişletti. Leday ve Mirotic de dışarı açıldıklarında veya alçak postta topla buluştuklarında verimli hücum ettiler. Zaman zaman Gianpaolo Ricci’nin tamamladığı bu iki uzun forvet, sahada rahatça kalabildiler. Çünkü onların varlığını hücum alanında cezalandıran bir Fenerbahçe yoktu. Haklarını vermek lazım, bu ikili maç boyu -sezonun şu ana kadarki en değerli oyuncularından- Nigel Hayes-Davis’i de çok iyi yavaşlattılar. Nitekim maçtan sonra da Nigel’a özel hazırlık yaptıklarını flaş röportajda vurguladılar.
İşte, bu oyuncuların sahadaki varlıklarını hücumda bir türlü cezalandıramayan Fenerbahçe son çeyreğe üç sayı geride girdi. Kötü gidişat ve ritimsizlik son çeyrek başında tavan yaptı. Kanarya, restine rest diyerek beş kısayla (en uzun isim o an Nigel Hayes’ti) sahaya çıktı. Ancak bu rest olumsuz karşılık aldı. Kötü maç geçiren Nicolo Melli’nin Fenerbahçe’deki en büyük basketbol aklı olduğu üç dakika kala oyuna girene kadar Fenerbahçe’nin yedi dakikalık sorunlu hücum performansıyla yeniden ortaya kondu. Ne geçiş oyununda ne de yarı saha hücumunda yapılan tercihler sağlıklıydı. Diğer tarafta sabırlı hücum eden Milano geçişte Armoni Brooks ve Fabian Causeur gibi isimlerin de dış şutlarıyla farkı açtı. Bir ara 15’e yükselen fark, son dakikalarda Fenerbahçe’nin reaksiyon vermesiyle kapandı. Ancak çok geçti.
Bu karşılaşmanın hikayesi bana Panathinaikos’a karşı kaybedilen maçın son çeyreğini hatırlattı. O maçta da hücumu tıkanan PAO’da Ergin Ataman dört kısaya dönmüş ve son 4 dakikayı böyle oynamıştı. Fenerbahçe o kısmı rakibine 16-6 kaybetmişti çünkü o dört kısalı beşi hücumda cezalandıracak pota altı tehdidini bir türlü yaratamamıştı. Dün de Milano’ya karşı posta top indirmekte zorlanan, rakibin fizik olarak zayıf görünen beşlerini cezalandıramayan bir takım vardı sahada. Üstelik bu takım, düne kadar hiç yaşamadığı gibi ribaunt problemi de yaşadı. Rakibine tam 10 hücum ribauntu verdi. Mirotic ve Leday toplam 48 sayı buldular.
EuroLeague’de haftaya lider giren Kanarya bu liderliği Paris’e kaptırmış oldu. Çok büyük sorun değil, zira EuroLeague’in kapalı lige geçtiği 2016-17 sezonundan beri zaten normal sezonu lider bitirip şampiyon olan takım yok. Milano, Fenerbahçe’ye eksiklerini net şekilde gösterdi. Aslında o eksikler kazanılan maçlarda da görünmüyor değildi. Ancak mağlubiyet tokadının acısıyla bu eksiklere odaklanmak belki daha kolay olabilir. Çünkü her kötü giden maçta Nigel Hayes-Davis’in çıkıp 20+ sayı atarak karşılaşmayı kazandırması EuroLeague normallerinin aksi senaryo. Jasikevicius ve Fenerbahçe basketbol aklı, uzunsuzluk ve bunun yaratamadığı tehditleri nasıl telafi eder bunu zaman gösterecek. Ancak geçen sezon boyu evinde iki kez kaybeden bir takımın aynı yerde şimdiden üç yenilgi alması, bu kadronun şu anki haliyle ne kadar kırılgan olabileceğine işaret.
EuroLeague’de gecenin diğer sonuçları:
Asvel-Anadolu Efes 97-82
Kızılyıldız-Bayern Münih 101-77
Panathinaikos-Monaco 88-91