Kendisi küçük, tartışması büyük ‘IBAN meselesi’
Asgari ücretin her geçen gün erimesi, emeklilerin geçinememesi, gençlerin iş bulamaması gibi en temel sorunlar çözülemedikçe geleceğe dair umutlar azalıyor. Umutlarla birlikte, vergi ödeme isteği de eriyip gidiyor.
2024 senesini vergi alanında yaşanan gelişmeler açısından bir gözden geçirdiğimizde, gözlemleyebildiğimiz en kesin olgu halkın tepkisi. Her ekonomik kriz dönemi yeni vergiler ya da yeni vergi uygulamaları doğurur. Var olan düzenlemeler daha sıkı denetlenmeye, mümkünse kapsam genişletilmeye veya yeni vergiler alınmaya çalışılır. Ekonomik sıkıntılardan dolayı alım gücü zaten düşen halkın yeni vergilerden memnun olmasının beklenmesi pek makul olmaz. Fakat, görünen o ki mevzuatımızda zaten yer alan ve son derece makul olduğunu düşünebileceğimiz düzenlemelerin daha sıkı denetlenmeye başlanmasından bile toplum büyük bir rahatsızlık duyuyor. Örneğin, kayıt dışı alışverişlerin daha sıkı denetlenmeye çalışılması (namıdiğer IBAN meselesi), çalışanların elde ettikleri menfaatlerin vergilendirilmesi (namıdiğer mesai saatleri dışında şirket aracı kullanma vergisi) ve enflasyon düzeltmesinin yapılacak olması gündemi haftalarca meşgul etti.
Bu tepkinin temel kaynaklarından bir tanesi şüphesiz ki olağan dışı derecede yüksek tüketim vergileri. Özellikle otomobil ve alkolden alınan vergiler herkesin gündeminde. Sahte alkol tüketiminin her geçen gün daha fazla can almaya başlaması, alkolden alınan verginin oranının ciddi bir şekilde sorgulanması gerektiğinin en büyük göstergesi. Ekonomik koşullardan dolayı zaten zorlanan vatandaş, tüketim vergilerinin de yüksek olması nedeniyle iyice zorlanınca doğal olarak “vergi ödeme” fikrine karşı genel bir tepki geliştiriyor.
Tabii ki, tüketim vergilerinin yüksekliği sorunun sadece bir bölümü. Gelir düzeyi yüksek ülkelerde neden bu kadar ağır vergi oranları olduğu ve neden halkın bu duruma herhangi bir tepki göstermediğini pek çok ekonomi yazarı iki soruyu peş peşe sorarak açıklar: Şu anda dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşayabilecek olsanız bunun hangi ülke olmasını istersiniz? Seçtiğiniz ülkede yaşayabilmek için gelirinizin yüzde kaçından vazgeçersiniz?
Çoğu kişi seçtiği ülkede yaşayabilmek için gelirinin yüzde 40-50’sinden vazgeçeceğini söyler. Hatta bazı durumlarda yüzde 60-70’ler de dile getirilebilir. Zira çoğunlukla kişilerin temel ihtiyaçlarını karşılamada herhangi bir sıkıntı çekmeyecekleri ve genel olarak rahat bir yaşam sürecekleri refah düzeyi yüksek ülkeler tercih edilir. Ayrıca, devlet tarafından sağlanan sağlık, eğitim gibi hizmetler de ek bir güvence teşkil eder.
Dolayısıyla, asıl önemli olan vatandaşlarımızın ilk soruya Türkiye cevabını vermesini sağlamak. Asgari ücretin her geçen gün erimesi, emeklilerin geçinememesi, gençlerin iş bulamaması gibi en temel sorunlar çözülemedikçe geleceğe dair umutlar azalıyor. Umutlarla birlikte, vergi ödeme isteği de eriyip gidiyor.
2025 senesinin neler getireceği bilinmez. Umalım ki yaşanan gelişmeler vatandaşlarımızın çoğunun ilk soruya Türkiye cevabını vermesini sağlasın.
10 Ocak 2025 - 2024 ‘Emekliler Yılı’ değil, ‘Vergi Cezaları Yılı’ oldu
3 Ocak 2025 - Türkiye’de yaşamak için gelirinizin yüzde kaçından vazgeçersiniz?
29 Aralık 2024 - Mesai saati dışında şirket aracı kullanma vergisi!
20 Aralık 2024 - ‘Ücretsiz’ sosyal medya devrinin sonunu KDV mi getirecek?
13 Aralık 2024 - Ponzi’ye yatırılan paranın vergisini ödemek