2025'de de bu konuda kaos devam etti. Önce 24 Aralık günü 4. geçici vergi döneminde enflasyon düzeltmesi yapılmayacağı kesinleşti, 1 gün sonra ise 2025, 2026 ve 2027 hesap dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapılmayacağı ve Cumhurbaşkanı’nın bu süreyi 3 hesap dönemi boyunca uzatabileceği açıklandı.
Enflasyon düzeltmesinin yapılmaması bir süre bazı sektörleri rahatlatabilir, fakat bu ekonomik gerçekliğin bilançolara yansımasını engelleyen suni bir rahatlama, bir nevi mucize beklerken “top çevirme”dir. 25 Aralık’ta yayınlanan Resmî Gazete’de yapılan düzenleme ile enflasyon düzeltmesi bir kez daha ertelendi. Mevzuatta öngörülen uygulanma koşulları 2022 senesi itibariyle gerçekleşmiş olan enflasyon düzeltmesinin uygulanması adeta yılan hikayesine döndü. Son ana kadar uygulanacakmış gibi hazırlık yapılan, fakat son dakikada sektörden gelen talepler nedeniyle ertelendiği belirtilen enflasyon düzeltmesi, sıklıkla değişen ve öngörülebilir olmaktan giderek uzaklaşan vergi sistemimizin en belirsiz müessesesi olma yolunda ilerliyor…
Vergi Usul Kanunu’nda yer alan düzenlemeye göre, fiyat endeksindeki artışın içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde %10’dan fazla olması halinde, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutarlar.
Sadece her iki koşulun da gerçekleştiği durumlarda yapılan enflasyon düzeltmesi, 2004 senesinden bu yana gündemi meşgul etmiyordu. 2019-2020-2021 yılları enflasyon verileri ile enflasyon düzeltmesi uygulanması için gereken koşulların gerçekleşmesi ile, bu konu da tekrar hayatımıza girmiş oldu.
Enflasyon düzeltmesi, özetle, bilançolarda yer alan kalemlerin gerçek değerlerini yansıtmalarını amaçlıyor.
Hem ticaret hukukunda hem de vergi hukukunda önemli bir yeri olan bilanço, işletmelerin genel durumlarının belirli bir günde çekilmiş resimleri olarak tanımlanabilir. Bilanço, işletmelerin varlıkları, borçları, mevcut stokları vb. finansal bilgileri içermek suretiyle, işletmelerin finansal durumuna genel bir bakış sunuyor. Vergi kanunlarında bulunan bazı düzenlemeler nedeniyle (kanunen kabul edilmeyen giderler veya çeşitli vergi indirimleri gibi) ticari bilançolar hazırlandıktan sonra bir de “mali bilanço” hazırlanması gerekiyor.
Enflasyonun parasal değerlerde yarattığı aşınma, belirli bir sürenin sonunda, bilançolar üzerinde birikimli bir etki yaratıyor. Bu durum özellikle bilançoda bulunan parasal olmayan varlıkların (bina, stok vb.) değerlerinin net olarak yansıtılamamasından kaynaklanıyor. Örneğin, 5 sene önce alınmış bir binanın bilançoda gösterilen değeri, enflasyon güncellenmesi yapılmadığında, ilgili binanın tarihsel değerini yansıtıyor, fakat bu değer, günümüz değerine kıyasla son derece anlamsız kalabiliyor. Hem ticaret hem de vergi hukuku açısından bilançoların reel durumu yansıtması son derece önemli; bu nedenle, özellikle uzun süren bir enflasyon dönemi esnasında ve/veya sonrasında, enflasyon düzeltmesinin yapılması elzem.
Öz kaynakları zayıf, aktifleri kuvvetli işletmelerin, enflasyon düzeltmesi sonucunda, ticari faaliyetlerinden kâr elde etmeseler dahi, bir vergi yüküyle karşılaşmaları son derece olası. Benzer bir sorunla, aktiflerinde fazla stok, ham madde vb. kıymetler barındıran işletmeler de karşılaşabilir. Örneğin, Haziran ayında teslim edeceği bir mal veya hizmeti üretebilmek için Aralık ayında yüklü bir ham madde ve yardımcı madde alımı gerçekleştiren bir işletme, henüz üretime geçmeden veyahut üretime geçtiği halde çıktı üretip satamadan, Ocak, Şubat ve Mart’ı kapsayan ilk geçici vergi döneminde enflasyon düzeltmesi kapsamında söz konusu ham madde ve yardımcı maddelerin yeniden değerlemeye tâbi tutulması ile bir vergi borcuyla karşılaşabilir. Böylesi bir borç, ancak değerleme sonucu aktiflerin pasiflerden daha fazla değer kazanması halinde doğacaktır. Anlaşılacağı üzere, bu husus küçük ve orta ölçekli işletmelerden ziyade, büyük ölçekli işletmeler için bir sorun teşkil ediyor.
Enflasyon düzeltmesine ilişkin tartışmalarda, bu durumun tam tersinin de hayata geçebileceği sık sık göz ardı ediliyor. Stoğunda yüklü bir mal bulundurmayan ve sermayesi güçlü olan işletmeler (al-sat yapan firmalar gibi), yaptıkları ticari faaliyetten kâr elde etmiş olsalar dahi, pasifleri aktiflerinden daha fazla değer kazanacağı için, herhangi bir vergi borçları doğmayabilir. Diğer bir deyişle, enflasyon düzeltmesi sayesinde normalde ödeyecekleri kurumlar vergisi ortadan kalkabilir ve bir nevi “enflasyon indirimi” etkisi doğabilir.
2022 hesap döneminde uygulanmaya başlanması gereken enflasyon düzeltmesi, önce bir yıllığına ertelendi. 2023 senesinin yıl sonu bilançolarında enflasyon düzeltmesi yapıldı. Fakat, yapılan bu düzeltmeden kaynaklanan kâr ve zarar ise verginin hesaplanmasında göz önünde bulundurulmadı. Yani, tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tâbi tutulmadı, geçmiş yıl zararı da zarar olarak kabul edilmedi. Böylece, enflasyon düzeltmesi uygulaması 2024 senesine ertelenmiş oldu.
2024 hesap döneminde enflasyon düzeltmesine ilişkin tam bir kaos yaşandı. Geçici vergi dönemine ilişkin beyanname verme defalarca ertelendi, bir geçici vergi dönemine ilişkin bazı mükelleflerin enflasyon düzeltmesi yapmalarının mümkün olmadığını belirtir taslak tebliğ, mükelleflerin bir bölümü beyannamelerini verdikten sonra yayınlandı ve ilgili mükelleflerden düzeltme beyannamesi vermeleri istenildi.
2025 senesine geldiğimizde ise kaos yine devam etti. Önce 24 Aralık günü 4. geçici vergi döneminde (evet, kısa bir süre önce 4. geçici vergi dönemi geri geldi) enflasyon düzeltmesi yapılmayacağı kesinleşti, 1 gün sonra ise 2025, 2026 ve 2027 hesap dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapılmayacağı ve Cumhurbaşkanı’nın bu süreyi 3 hesap dönemi boyunca uzatabileceği açıklandı. Bu düzenleme ile birlikte en az iki sene “enflasyon düzeltmesi” terimini duymayacağa benziyoruz. Peki bu bir çözüm mü?
2022 senesinden beri vergi sisteminin enflasyona nasıl ayak uyduracağını tartışıyoruz. Oysa, enflasyonun nasıl düşürüleceğine odaklanması gerekir. Enflasyonu düşemiyorsa, vergi sisteminin etraflıca gözden geçirilmesi ve, evet, enflasyon düzeltmesinin yapılması gerekir. Düzeltmenin yapılmaması bir süre bazı sektörleri rahatlatabilir, fakat bu ekonomik gerçekliğin bilançolara yansımasını engelleyen suni bir rahatlama, bir nevi mucize beklerken “top çevirme”dir.