Ev dediğin sadece duvarlardan ibaret değildir. Bazen bir fincan kahve kokusunda, bazen çocuk kahkahasında, bazen de bir tabloya bakan gözlerde kurulur o yuva hissi. İşte tam da bu yüzden, bir evin gerçek sıcaklığını renkler, dokular ve duvarda asılı duran ruh verir. Ve o ruhu bize en çok hissettirenlerden biri de sevgili ressam Haydar Akdağ.
Haydar Akdağ’ın resimlerine bakan herkes bilir ki, o fırçadan çıkan sadece boya değil. Anadolu’nun dokusu, İstanbul’un eski evlerinden süzülen ışık, anıların puslu kokusu ve hatta eski bir radyodan yükselen Türk Sanat Müziği… Hepsi oradadır. Ve bir duvara asıldığında, evin havası bir anda değişir. İşte sanatın dekorasyona kattığı o mucizevi etki tam da budur.

Ev dekorasyonunda çoğu zaman koltuk seçilir, halı uyumu ayarlanır, belki bir iki aksesuar derken en sona “tablo seçimi” bırakılır. Oysa Haydar Akdağ gibi sanatçıların işleri bir evin son dokunuşu değil, başlangıç noktası olabilir.
Duvarına astığın bir Akdağ tablosu, belki senin iç sesini bulmana yardım eder. Renkler, desenler, figürler… Hepsi bir duyguyu çağırır. Ve bazen hiçbir kelimenin anlatamadığını anlatıverir.
Evi sıcak yapan kanepe değil, hikâyedir.
Evini dekore ederken bir şeyin “şık” olmasından öte, sana ne hissettirdiğine bakmalısın. Haydar Akdağ’ın resimleri de tam burada devreye giriyor. O renkli yüzeylerin içinde nostaljiyle çağdaşlık, sessizlikle hareket, yerellikle evrensellik el ele dans ediyor.
Üstelik sadece büyük tablolar değil… Onun minyatür detaylar içeren küçük işleri de bir köşeye asıldığında, sıradan bir duvarın yıldızı oluveriyor.

Sanat, sadece estetik değil; duygusal bir eşlikçidir. Ve Haydar Akdağ gibi sanatçılar sayesinde, duvarlar bile seninle konuşur hâle gelir.
Bu yüzden, “evime bir ruh katmak istiyorum” diyen herkesin yolu bir şekilde bir sanat eserine, bir resme çıkmalı. Hatta belki de Haydar Akdağ’ın o dingin ama derin eserlerine…
Aslı’dan Not:
Bir evin sıcağı bazen battaniyeden değil, duvarda asılı bir bakıştan gelir. Eğer evinde hâlâ seni düşündüren bir resim yoksa, belki Haydar Akdağ ile tanışmanın tam zamanı…
12 Aralık 2025 - Yemek Pornosu: İnsanlığın Çivisinin Çıktığı Yerde Yemeğin Mikrofonla Buluşması
11 Aralık 2025 - Polyesterle Barışamadık Çünkü O Bir Kıyafet Değil, Plastik Şişenin Reenkarnasyonu
10 Aralık 2025 - Bir Gün Kontes Bir Gün Çökmüş Kadın Olmamın Mucizevi ve Mantıksız Hikayesi
9 Aralık 2025 - Benim Kültürümde Yok Ama Sepetimde Var
8 Aralık 2025 - Neden Eskisi Gibi Odaklanamıyorsun? Çünkü Beynin Sessizce Greve Gitmiş Olabilir