Madonna konsere yine geç çıktı: Seyircilerden toplu dava
Alman sanayi devleri başta olmak üzere Avrupalı şirketler Rusya’dan sadece ucuz gaz almıyordu, alüminyum gibi birçok temel girdide de bu ülkeye bağımlıydılar. Savaşla birlikte Rusya’ya ambargo konunca tümünün enerji maliyeti bir anda katlandı.
Avrupa açısından tarihin belki de en kritik Amerikan başkanlık seçimlerinden birine gidiyoruz. Demokrat Parti’nin adayı Harris ile Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Trump arasındaki politika farklarından biri var ki Avrupa’yı (Ve bizi) çok yakından ilgilendiriyor: Amerika’nın Ukrayna politikası.
Demokrat Parti’nin Joe Biden’ın başkanlığı döneminde Rusya’ya karşı Ukrayna’yı var gücüyle desteklediği ortada. Washington’ın sağladığı mali ve askeri destek olmasa Ukrayna çoktan havlu atmış, kim bilir belki de Rusya Kiev’e dayanmıştı. Biden’ın yardımcısı Harris’in kazanması durumunda bu politikanın devam edeceği açık. Buna karşılık Trump seçilirse savaşı yirmi dört saatte bitireceğini söylüyor. Bunu başarabilir mi tartışılır, ama Amerika Birleşik Devletleri’nin Ukrayna’ya verdiği büyük desteğin kesileceği belli. Bu da yirmi dört saatte olmasa bile savaşın uzak olmayan bir gelecekte bitmesi anlamına gelir.
Macaristan Devlet Başkanı Orban gibi birkaç istisna dışında Avrupa liderleri bugüne dek Rusya’ya karşı Amerika Birleşik Devletleri ile tam uyum içinde hareket etti.
Bunun da sebebi açık, Putin’i 1930’lu yılların Hitler’i gibi görüyor ve Ukrayna’da durdurulmazsa Batı’ya doğru yayılmacılığı sürdüreceğine inanıyorlar. Ukrayna’dan sonra sıra belki Moldova’da, belki Polonya’da diye bakıyorlar.
Belki de o nedenle Avrupa başkentlerinden seçimi Trump’ın kazanması durumunda Avrupa’nın Ukrayna’yı desteklemeye devam edeceği mesajları geliyor. Ama açık konuşalım, Avrupa eski Avrupa değil, öyle bir gücü, Amerika gibi derin bir cebi yok.
İngiltere’de İşçi Partisi Hükümeti (ki Ukrayna’ya destek konusunda Biden yönetiminin en yakın müttefiklerinden biri) bütçe açığını azaltabilmek için emeklilerin ısınma ödeneklerini kesti, Fransa’da yeni kurulan hükümet bütçe açığını yüzde 6’dan yüzde 5’e indirebilmek için sert önlemler alacağını duyurdu. Kendi emeklisinden tasarruf yapan bir kıta Ukrayna’ya milyarlarca Euro akıtmaya nasıl devam edecek? Gerçekçi olalım, Trump kazanırsa belli ki savaş bitecek.
Savaşın Rusya lehine bitmesi durumunda korkulduğu gibi Putin yayılmacılığa devam eder mi ve bunu engellemek için savaşın sürmesi dışında yol yok mu, bilmiyorum. Ama Trump’ın kazanması ekonomik açıdan Avrupa için daha iyi olabilir. Yaşlı kıta Rusya ile tüm bağlarını kesmese ekonomisi şu an içinde bulunduğu zor duruma düşmezdi.
Avrupa’nın lokomotifi Almanya’nın durgunlukta olduğunu biliyoruz. Almanya’nın yıllık gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) büyümesi bunu ortaya koyuyor.
Grafik: Almanya’nın yıllık GSYİH büyümesi (%)
Alman ekonomisinin ve Alman şirketlerinin içinde bulunduğu zorluğun en son göstergesi Volkswagen’in 87 yıllık tarihinde ilk kez Almanya’da fabrika kapatmaya hazırlanması oldu. Volkswagen ve diğer Alman şirketlerinin yaşadığı zorlukta kendi sektörlerindeki gelişmelerin (Mesela otomotivde Çinli şirketlerin elektrikli araçlarda önde gitmesinin) payı elbette var. Ama Rusya’ya konulan ambargolar sonrasında bu ülkeden Avrupa’ya ucuz hammadde akışının kesilmesinin payı da hiç az değil.
Savaş öncesinde Almanya’nın Rusya’dan düşük fiyatla doğalgaz aldığı ve bu ilişkiyi sağlamlaştırmak ve büyütmek için 10 milyar Euro’ya yakın bir yatırımla yeni bir doğalgaz boru hattı kurduğu biliniyor (Kuzey Akım 2 adlı bu boru hattının deniz altındaki bölümü savaş sonrasında hala tam olarak anlaşılamayan bir biçimde havaya uçurularak işlemez hale getirildi). Savaş sonrasında Rusya’ya ambargo konunca Avrupa’nın sanayi devlerinin enerji maliyeti bir anda katlandı.
Başta Alman sanayi devleri olmak üzere Avrupa şirketleri Rusya’dan sadece ucuz gaz almıyordu, alüminyum gibi birçok temel girdide bu ülkeye bağımlıydı. Rus alüminyum şirketi Rusal başta Volkswagen olmak üzere Avrupa şirketlerinin ana tedarikçisiydi. Ambargo sonrasında Avrupa şirketlerinin alüminyum maliyetleri de katlandı.
Savaş çıkmasa ve Rusya’dan ucuza gelen girdiler kesilmese Avrupalı otomotiv devleri Çinlilerle rekabette yine bu kadar zorlanır mıydı? Şöyle olsaydı böyle olur muydu bakışının tarihte yeri yok. Geçmiş için varsayımda bulunmak o nedenle saçma ama gelecek için bir varsayımda bulunabiliriz: Trump’ın kazanması belki siyasi değil ama ekonomik açıdan Avrupa için daha iyi olabilir.