Almanya’da emeklilere enflasyonun iki katı zam
Bahçeli’nin başlattığı yeni siyasi atak gündeme hakim olurken ekonomide asgari ücret tartışmaları alevleniyor. Ekonomi yabancı kuruluşların da desteğiyle yılbaşı zamlarının hedef enflasyon oranında kalması amacıyla yaptığı iletişime yöneldi.
Buna karşılık ekonomik programa destek veren ortodoks iktisatçılar enflasyonla mücadele ve belirlenecek asgari ücret oranı ilişkisi konusunda ayrışmış gözüküyor.
Asgari ücrete geçmiş enflasyon mu yoksa hedeflenen enflasyon kadar mı zam gerektiği, hangisinin enflasyonu ne ölçüde etkileyeceği ve geçmiş enflasyon kadar yapılacak, çalışanların kaybını telafi edecek zammın enflasyon hedefine ne kadar zarar vereceği, özellikle talep odaklı olarak tartışılıyor. Bu noktada asgari ücretin yanısıra alınması gereken önlemlerin şimdiye kadar alınmaması ve mali açıdan enflasyonla mücadeleye verilmesi gereken desteğin eksik kalmasının bu durumu nasıl etkilediği de, ister istemez gündeme geliyor.
Bizde bu tartışmalar yapılırken, Fransa’da Ulusal Meclisin çıkardığı zenginlerden ek vergi alınmasına ilişkin yasanın, bizdeki konuyla ilgili olduğu görüşündeyim. Euronews’un haberine göre, geçtiğimiz Cuma günü, Fransa Meclisindeki milletvekillerinin çoğunluğu, iktidardaki hükümetin tüm uyarılarına rağmen, aşırı solcu Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) partisinin teklifine arka çıkarak, 1 milyar euro (37 milyar TL) üzerinde mal varlığı olan kişilerin yüzde 2 oranında vergilendirileceği yeni bir düzenleme lehinde oy kullandı.
Fransa’da vergi mükellefi olan ya da Fransa’da mal varlığı bulunan herkes için geçerli olacak, adına varlık vergisi denilen bu vergi Fransa Ulusal Meclisinde gelecek yılın bütçesi görüşülürken gündeme getirilmiş. Varlık vergisinin kabulü, iktidardaki Rönesans partisinin yanı sıra Ulusal Birlik (RN) partisinin muhalefetine rağmen onaylandığı belirtiliyor.
Ulusal Meclis’te konuşan milletvekilleri “Bu bütçede hemen herkesten, hemen her konuda çaba göstermesini istiyoruz, ancak dokunmadığımız bir şey var. Bütçede zenginlerin servetlerinden faydalanacağımız tek bir madde bile yok” demişler. Sadece Fransa’daki en büyük 10 servet hesaba katıldığında bu vergiyle en az 13 milyar euro (481.6 milyar TL) kazanç sağlanacağı hesap edilmiş.
Fransa bütçesinin büyük açık verdiği hatırlatılan haberde “Oylamaya rağmen verginin Senato’dan geçmesinin pek mümkün olmadığına inanılıyor” deniyor.
Bu noktada tartışmak istediğim konulardan ilki; Fransa’daki gibi TBMM’de de bütçe konuşulurken bir parti böyle bir önerge verse kabul edilebilir mi? İktidar dışından verilen önerge belli ki Fransa’da iktidar ve muhalefet vekillerinden destek görüp onaylanabilmiş. Bizde de keşke parti aidiyeti dışında tavır alan vekiller olsa da makul öneriler parti karşı çıksa bile kabul edilebilse diye geçiyor insanın aklından. Bizde bu yasayı çıkaracak adalet duygusuna sahip milletvekilleri çoğunlukta olabilir mi, pek emin değilim. Bunu düşünseler bile parti tavrı dışında oy kullananlar çoğunluk olabilir mi derseniz; bu imkansız.
Halbuki Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Cumhurbaşkanı vetosu yemeden önce varlıklı kesimlerden alınacak ek vergilere hazırlık yapıyordu. Bırakın zenginden ek vergi almayı nereden buldun yasası bile çıkamadı. Şimşek harcaması gelirinden fazla kişileri çağırıp, bu harcamanın kaynağını sorguluyor. Bir yasa olmadığı için de bu uygulamadan sınırlı sonuç alabileceği çok kesin.
Bunun yanında şunu da söylemek gerekir ki, en son Yenidoğan Skandalı için TBMM’ye sunulan araştırma önergesi bile AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla red edildi. Yani bırakın mali bir gerekliliğe sahip çıkmayı vicdani bir sorumluluk bile gösterilmedi. O nedenle Fransa örneği bize uzak geliyor..
Konuyu asgari ücret zammı üzerinden konuşuyoruz ama asgari ücretin çalışan ve emekli maaşlarının tümünde etkili olacağı kesin. Bu nedenle de asgari ücrete yapılacak zammın tüm çalışan ve emekli kesimi ilgilendiriyor.
Peki ek vergi nedeniyle bütçe açığını azalttığımız takdirde asgari ücrete yapılan zammın enflasyona etkisi daha az mı olur? Çoğu Ortodoks iktisatçı iktidarın zaten tepkisi çekerken bir de toplumsal kesimlerin tepkisini çekmemek için bu konuda sessiz kalıyor. Bu konuda açıkça konuşan iktisatçılar ise ne olursa olsun, enflasyon etkisi olacağını, yüzde 30’un üzerinde verilecek zammın yüzde 20’in altına inecek bir enflasyonu imkansız kılacağını belirtiyorlar. Yani bütçe açığı azalsa da zenginden alınacak verginin bu gerçeği değiştirmediği görüşündeler.
Ancak şunu da kabul ediyorlar ki; böyle bir vergi çıkması halinde asgari ücretlinin maaş zammı az yapılsa bile programa aidiyetleri artar. Yani sadece kendilerine fatura çıkarılmadığını görür, programa desteklerini artırabilirler.
Bence programla ilgili en önemli sorunlardan biri olan geniş toplumsal kesimlerin tepkisinin azaltılması bile önemli bir adım olur. Hiç olmazsa giderek bozulan gelir dağılımı açısından insanlar biraz moral bulur.