Erdoğan ‘2028’de erken seçim yok’ demeye şimdiden başladı
Ekonomik program iç talepte etkisini göstermeye başlarken ekonomik gidişat konusunda her kesimden tepkiler gelmeye başladı. Yerel seçimlerin de etkisiyle toplumsal kesimlerin hükümetten taleplerinin son dönemde arttığı gözleniyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in enflasyonla mücadeleyi öngören ekonomik programının devamı konusunda işinin zorlaştığı açık.
Bakan Mehmet Şimşek seçim öncesinde gelse de taleplere önce karşı durdu ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın baskısıyla, çalışanlar ve emekli maaş zamlarında istediği noktada kalamadı. Kamuoyunda çalışanlara ve emeklilere seçim öncesinde de zam yapılacağı söylentileri artmaya başlarken seçim ekonomisinin ekonomiye vereceği zararın da büyümesinden endişe ediliyor.
Aslında sadece çalışanlar ve emeklilerden değil son dönemde iş dünyasından ve esnaftan gelen talepler de artmaya başladı, örneğin daha önce söz verilen küçük esnafın Bağ-kur prim ödeme sürelerin azaltılması gibi taleplerin yeniden gündeme geldiği görülüyor. Bununla birlikte özellikle ihracatçıların kurların artması yönündeki baskının da giderek arttığını görüyoruz.
Bankacılık kesiminin kamuoyunda çok sesi çıkmaz gibi görünse de kârlarının azalmaması için kulis yaptığı biliniyor. Bu çerçevede piyasadaki likidite yüksek olmasına rağmen Merkez Bankası’nın zorunlu karşılık gibi bankaların yükünü artıracak önlemlerden geri durduğu gözleniyor. Bankaların reel sektör enflasyon muhasebesine dahil olurken kendileri için uygulamanın bir yıl ertelenmesine bu nedenle fazla ses çıkarmadıkları tahmin ediliyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geçen hafta ihracatçılardan gelen kurlarla ilgili taleplerin artması üzerine açıklama yapma ihtiyacı duydu. Sosyal medya aracılığıyla bir mesaj yayınlayan Şimşek “İhracatın ana belirleyicisi yurt dışı talep olup kurun önemli bir etkisi yoktur” dedi. 2003-13 döneminde nominal sepet kurun yıllık ortalama yüzde 3,3, reel ihracatın ise yüzde 7,1 arttığını hatırlatarak “2018-23 döneminde ise kur yüzde 36,4 artarken ihracatımız sadece yüzde 5 artmıştır. Dünya ticaretinden daha çok pay almak ve kazanımlarımızı kalıcı hale getirmek ancak verimlilik artışı, inovasyon, yüksek katma değer ve markalaşma ile mümkündür. İhracatçımızı çok güçlü bir şekilde destekliyoruz, desteklemeye de devam edeceğiz” dedi.
Başta ihracatçılar olmak üzere iş dünyasından gelen kurlardaki artışın hızlanması talebinin arttığını gözlüyoruz. Bir iktisatçı ile konuştuğumuzda bunun yanında seçimden sonra kurun yeniden zıplayacağı beklentisinin de piyasalarda hâkim olmaya başladığın hatırlattı. Mayıs seçimlerinden sonra yapıldığı gibi, yeni bir kur zıplaması halinde enflasyonun tutulamayacağını kaydeden aynı iktisatçı, bu propagandanın bir an önce önlenmesi gerektiğini, aksi takdirde son dönemdeki dövize talebin daha da artacağı konusunda uyardı.
İş dünyasından gelen kur baskılarının en önemli nedenlerinden biri işçi ve emekliye yapılan zamların kur ve enflasyon yoluyla eritilmesini sağlamak. Daha önce bunun yapıldığını, iş kesiminin şikayetlerinin azaldığını görmüştük. Yine benzer biçimde, kur zıplaması olursa enflasyonun yeniden artacağını tabii ki biliyorlar ama kendi kârları enflasyonun üzerinde arttıkça enflasyonun yüksek olmasından pek de rahatsız olmuyorlar.
Buna karşılık politikacının görevi ise belirli bir denge gözetmek. Son gelir dağılımı rakamlarının da gösterdiği gibi yoksul kesimlerin milli gelirden aldığı pay azalırken toplumun dar bir kesiminin payı giderek yükseliyor. Bu toplumsal sıkıntı kaynağı konusunda iş dünyasının, özellikle de “vahşi kapitalizmde diretenler”in bir kaygısı olmayabilir ama yoksullaşmanın büyümesi hükümeti korkutuyor.
Hükümetin bu bozulmayı gördüğü için çalışan ve emeklilerden gelen taleplere artık kulak tıkayamadığını gözlüyoruz. Bu nedenle de çalışanların vergi yükünün azaltılmasından ek zamlara ve ikramiyelere kadar birçok talebin son günlerde arttığını gözlüyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimler nedeniyle attığı son geri adımlar da her seferinde taleplerin artmasına neden oluyor.
Bakan Şimşek’in uygulanan sıkı para politikasında yaşanan gevşemelerden rahatsız olduğunu tahmin ediyoruz. Bununla birlikte asıl olarak seçimden sonra güçlendirilmesi gereken program için yeni radikal kararlar alınıp alınmayacağı giderek daha çok merak konusu oluyor. Seçim sonuçlarına bağlı olarak Şimşek’in yapısal tedbirlerin yer alacağı yeni kararlar alabileceği konusundaki şüphelerin artmaya başlıyor. Seçim ekonomisinin tahribatına göre yeni alınacak tedbirlerin dozu ve kapsamı da genişleyebilir ama buna Erdoğan’ın izin vermeyeceği konusunda endişeler var.
Son günlerde AKP yönetiminden de çatlak seslerin gelmeye başladığını, uygulanan programın her kesimi mağdur ettiğinden yakınmalar olduğunu gözlüyoruz. Şimdiden bu tepkiler geliyorsa en az 2-3 yıl sürecek daha sıkı ekonomi politikalarına nasıl izin çıkacak, bilemiyoruz.
28 Kasım 2024 - Merkez Bankası artık riskler yerine başarıları öne çıkarıyor
27 Kasım 2024 - Özel sektör hesabı yüzde 48’le yaparken enflasyon yüzde 21’e düşmez
26 Kasım 2024 - Enflasyonla mücadelede ‘kararlılık’ vurgusu yavaş yavaş unutuluyor
25 Kasım 2024 - Yüksek nakit açığı ve Merkez’in zararı enflasyon hesabını bozuyor