Bakan Şimşek dış kaynak bulamayınca Gabar’a sığındı
Merkez Bankası’nın 5 puanlık faiz artışıyla duraklayan döviz rezervlerindeki erime yeniden başladı. Çarşamba günü rezervdeki erime 1 milyar doları bulurken, swap hariç kamu dahil net rezervler eksi 75 milyar dolara indi.
Merkez Bankası’nın, 5 puanlık faiz artışının ek koridorun üst sınırından likidite sağlayarak, fiili faiz artışını yüzde 7’ye çıkardığını geçen gün anlatmıştık. Bu çok sert bir faiz hareketiydi ama döviz talebini durdurmaya yetmediğini gördük. Faiz günü olan geçen hafta Perşembe günü küçük rezerv artışı olmuş ama ertesi gün yine kayıp yaşanmıştı. 22 Mart verilerine göre swap hariç net rezervler bir haftada 5.4 milyar dolar geriledi ve eksi 65.1 milyar dolara indi.
Bu hafta içinde Pazartesi ve Salı günleri, yabancı sermaye girişi nedeniyle, iki günde yaklaşık 1 milyar dolar civarında bir rezerv artışı yaşandı. Çarşamba günü ise yine işler tersine döndü ve bir günde 1 milyar dolarlık erime kaydedildi. Hem da altının değer kaybettiği gün bu erimenin yaşanması, aslında hasarın daha büyük olduğunu gösteriyor.
Swap hariç kamu dahil net rezervler Çarşamba gecesi itibariyle eksi 75 milyar dolara indi. Mayıs seçimleri öncesinde bu bazda rezervin en dip noktası eksi 77 milyar dolardı. Son iki günde erime sürdüyse, 29 Mart’ta aynı rakama inebiliriz.
Geçtiğimiz Mayıs seçimlerinin ardından bir süre daha piyasalardaki tedirginlik devam etmişti. Yine aynı durumun tekrarlanması bekleniyor. Özellikle Nisan ve Mayıs aylarının rezervler açısından zor geçeceği, erimenin devam edebileceği konuluyor. Yani somut adımlar atılmazsa, seçim sonrası da işler kolaylaşmaz
Mevsimsel olarak ödemeler dengesinin rahatladığı dönem, turizm sezonunun canlandığı, Haziran ayı sonrasıdır. Yine Haziran’dan itibaren, turizmi olumsuz etkileyecek bir sıkıntı yaşanmadığı sürece, döviz dengesinde rahat bir döneme girmemiz beklenebilir. Ancak bu döneme kadar dış ticaret açığı devam edeceği için, kurların tutulmasında zorlanılacaktır. Kurları tutmak istediğinizde ise rezervdeki erimenin devam etmesi beklenir ki; piyasalarda hâlâ güvenin tam olarak sağlanamamasında bu faktörün önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Kurlar konusunda vatandaşın ikna edilememesinin arkasında, dün Mesele Ekonomi’de Haluk Bürümcekçi’nin de söylediği gibi, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un geçen hafta, “Hemen seçim sonrası anayasa değişiklik çalışmalarına başlıyoruz” açıklamasının etkili olduğu tahmin ediliyor. Piyasalarda, “4 yıl seçim olmayacak o nedenle sıkı para politikası kararlı uygulanacak” algısı nedeniyle, seçim sonrası için umut vardı. Ancak Kurtulmuş’un bu demeci, Anayasa tartışmalarının hemen başlayabileceği, bu nedenle ekonomide kararlı tutumun bozulabileceği endişesi yarattı.
Öyle ya da böyle; ekonomi yönetimi özellikle vatandaşlara hala güven verebilmiş değil. Seçim öncesinde 5 puanlık faiz artışı yapılması bile “gerekenin bundan sonra yapılacağı” algısını, belli ki oluşturmadı. Bir iktisatçı bu güvensizlik konusunda “Eğer Şubat’ta faiz artışı olsaydı, Merkez gerekeni yapar algısı yaratılabilirdi ama şimdi, dövizdeki paniği önlemek için mecburen faiz artışı yapıldı kanısı daha hakim. Bu da ileriye dönük güven duyulmasını önleyen önemli bir algı” değerlendirmesini yaptı.
Nisan’da sıkıntının devam etmemesi için ekonomi yönetiminin şimdiden bir şey planlaması, olumsuz algıyı silecek somut adımlar atması ve bunun için fazla beklemeden harekete geçmesi gerektiği çok açık. Aksi takdirde güveni sağlayabilmesi, yabancı sermaye girişinin hızlanması da mümkün olmayabilir.
Bu konuda Merkez Bankası yönetimine çok iş düşeceği, yeni dönemde şok kararlardan korkmaması gerektiği açık. Aslında hep söylediğimiz gibi; Merkez Bankası enflasyonla mücadelede kararlı tutum göstermek istiyorsa, artık piyasanın peşinden sürüklenmeyi bırakıp ön almalı, piyasalara liderlik yapacak hareketlerde bulunmalı. Aksi takdirde piyasaların arkasından sürüklenmeye devam eder, etkin bir enflasyonla mücadele yapılamaz.
Bu çerçevede hala mevduat faizlerinde istenen seviyelere ulaşılamadığını, bankaların TL mevduat faizlerini yukarı çıkarıp, TL’ye dönüş konusunda somut adım atılmasının sağlanamadığını hatırlatmak gerek.
Merkez Bankası dün olağanüstü toplantı yapıp, bundan sonra genel kurullarını, 2-3 yıl öncesinde olduğu gibi, Nisan ayında yapılacağını açıklayıp erteleme yapmış. Başkan Karahan bu düzenlemeyi, “fabrika ayarlarına geri dönüyoruz” diye anlatmış. Herkes biliyor ki; seçim öncesinde 900 milyar dolarlık resmi zarar açıklamamak için bu genel kurul seçim sonrasına ötelendi.
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan Merkez Bankası’nın fabrika ayarlarına gerçekten dönmesinin bağımsızlıktan ve bağımsızlığını her fırsatta göstermekten geçtiğini unutmamalı. Bağımsız Merkez Bankası’nın yönetimi eğer zarar ettiyse de, bunun nedenlerini, kimin ve hangi politikaların sebep olduğunu, açık biçimde, zamanlamasına bakmadan kamuoyuna açıklar. Fabrika ayarlarına dönen bir Merkez Bankası’nın yönetimi, siyasetle çatışmaktan kaçınmaz çünkü siyasete karşı bağımsız olmasının nedeninin uzun vadeli toplumsal yarar olduğunu hep hatırlar. Ne diyelim; keşke fabrika ayarlarına gerçekten dönseniz.
28 Kasım 2024 - Merkez Bankası artık riskler yerine başarıları öne çıkarıyor
27 Kasım 2024 - Özel sektör hesabı yüzde 48’le yaparken enflasyon yüzde 21’e düşmez
26 Kasım 2024 - Enflasyonla mücadelede ‘kararlılık’ vurgusu yavaş yavaş unutuluyor
25 Kasım 2024 - Yüksek nakit açığı ve Merkez’in zararı enflasyon hesabını bozuyor