ABD yaptırım tetiğini çekti, Türkiye’dekiler dahil 300 şirket hedef alındı
Ekonomide yaşanan daralma ile birlikte işsizlik oranları artmaya başladı. Geniş tanımlı işsizlik rakamı da yüzde 30 sınırına dayandı. Daha önce bu konuda sosyal medya mesajları atan hükümet üyeleri de bu son veriler üzerine mesaj atmayı bıraktılar.
Önümüzdeki dönemde işsizlik oranlarındaki artışın devam etmesi kaçınılmaz. O nedenle hükümet üyelerinden işsizlikle ilgili bir daha ne zaman sosyal medya mesajı okuruz, şimdilik bilemiyoruz. Cari açık, enflasyon konularında yine rutin açıklamaları bir süre daha görürüz ama işsizlik mesajlarına tekrar başlamaları epey süre alacak gibi gözüküyor.
TÜİK’in Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2024 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre 234 bin kişi artarak 3 milyon 305 bin kişi oldu. Resmi işsizlik oranı 0.7 puan artarak yüzde 9.2’ye çıktı. İstihdam edilenlerin sayısı haziranda 341 bin kişi azalarak 32.5 milyon kişiye indi, istihdam oranı ise 0.6 puan azalarak yüzde 49.3 oldu. İşgücü ise haziranda 107 bin kişi azalarak 35.8 milyon kişiye, işgücüne katılma oranı ise 0.2 puan azalarak yüzde 54,4’e indi.
Bu rakamları istihdam azalırken işgücüne katılımın da azalmasına, daha doğrusu TÜİK’in bu tartışmalı verilerine dikkat çekmek için veriyorum. Kısacası 341 bin kişi haziranda işsiz kalmış ama TÜİK bunların 107 bininin işgücünden çekildiğini bulup işsiz sayısındaki artışı 234 bin kişiye düşürmüş. Böyle yapınca da işsizlik oranı yüzde 9.2’ye kadar çıkıp orada durmuş.
İşte bu nedenle önümüzdeki dönemde, yani işsizliğin artacağı kesin olan süreçte geniş tanımlı işsizlik rakamlarına bakmak çok daha sağlıklı olacak. Geniş tanımlı işsizlik haziranda 3.8 puan artışla yüzde 29.2 olurken DİSK-AR’ın hesaplamalarına göre geniş tanımlı işsiz sayısı bir ayda 1,718 milyon kişi arttı. Geniş tanımlı işsizlik rakamı zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı toplanarak bulunuyor. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 20.2 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 19.5 olarak tahmin edildi.
Haziran ayının ekonomik daralmada bir başlangıç olduğunu kabul edebiliriz. Dün de söylediğim gibi Merkez Bankası son ayı haziran olan bu yılın ikinci çeyreğinde daralmanın yüzde 0.5 olmasını bekliyor. Haziranda uzun bayram tatiline rağmen ekonomik aktivitede gerileme belirgin hale gelmeye başlamış.
Ama ekonomik daralma ve dolayısıyla işsizlikte haziran ayını bundan sonra çok arayacak gibiyiz. Merkez Bankası içinde bulunduğumuz üçüncü çeyrekte daralmanın yüzde 1’e çıkmasını, yılın son çeyreğinde ise yüzde 0.8 olmasını bekliyor. Böylece yılın tümündeki büyümeyi yüzde 3.1 olarak tahmin ediyor. Buna karşılık 2025 yılı başından itibaren ilk çeyrekte yüzde 0.5’den başlayıp çeyrekler itibariyle yüzde 1 ve 1,5’luk büyümeler bekliyor. Buna rağmen de 2025 yılının tümündeki büyümenin yüzde 1.3’de kalacağını hesaplıyor.
Buradan yola çıkarak hükümet yetkililerinin son veriyle birlikte vazgeçtikleri istihdam açıklamalarına, yani “işsizlik sorunu yok” mesajlarına bir daha ne zaman başlayacaklarını kestirmek hayli güç olacak. Çünkü önümüzdeki yıl büyümeye geçilse de çok düşük rakamlarda kalınacak. Yani işsizlik oranlarında düzelmenin 2025’te başlaması bile çok zor görünüyor.
Özetle TÜİK ne kadar kalem oyunu yaparsa yapsın, temmuz, en geç ağustos ayında resmi işsizlik oranının yüzde 10’un üstüne çıktığını açıklamak zorunda kalacak. Geniş tanımlı işsizlik rakamında ulaşılan yüzde 29.2 oranının pandemiden bu yana en yüksek oran olduğunu söylememiz lazım. Buradan yola çıkarak geniş tanımlı işsizliğe bakmanın artık çok daha doğru olacağını, böyle bir döneme girdiğimizi tekrarlayalım.
İşsizlik rakamının açıklandığı günlerde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye bakanı Mehmet Şimşek internetten sosyal medya mesajı vermeyi alışkanlık haline getirmişlerdi. Geçen yıldan itibaren düzelmeye başlayan cari açık son dönemde yıllık düşüşünü başlatan enflasyon oranları açıklamalarında yaptıkları gibi yapıyorlardı. İşsizlikte ilgili mesajları da son dönemde daha çok “Bakın enflasyonla mücadele programı uygulamamıza rağmen büyümede ve işsizlikte fazla sıkıntımız yok” demek içindi.
Şimşek ve Yılmaz’ın mesajları bir yandan kamuoyuna, bir yandan da parti içinde bu programa ve kendilerine karşı çıkan AKP’lilere verilen bir mesajdı. Bu mesajlarla “şikayet edildiği kadar kötü bir durum yok” demeye çalışıyorlardı.
En son 10 temmuzda mayıs istihdam verilerinin ardından yaptıkları açıklamalara bir süre ara vermeleri bekleniyor. Ama dediğimiz gibi, bir daha ne zaman istihdam mesajı yayınlarlar, bilemiyoruz. Belki büyüme oranları açıklandığında kendilerini savunmak için bu konuda mesaja devam etmek isteyebilirler ama işsizlik daha kritik bir veri olduğu için bu konuda açıklama yapmaları zor.
Bakan Şimşek 10 temmuzdaki sosyal medya mesajında “işgücü piyasasındaki olumlu seyir sürüyor” diyerek mayısta istihdamın 273 bin kişi arttığını, işgücüne katılım oranının da rekor seviyeye çıktığını söylemişti. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın aynı tarihteki mesajı ise daha da iddialı biçimde “dezenflasyon sürecinde uyguladığımız istihdam dostu politikalar sayesinde ekonomimiz istihdam üretmeye devam ediyor “ diye başlıyordu.
Not: Yazının yayınlanmasından 20 dakika sonra Cevdet Yılmaz’dan eleştirilerle ilgili X hesabından şu açıklama geldi: ”Haziran ayında işsizlik oranı yüzde 9,2’ye çıktı. Yükselişe rağmen işsizlik oranı tek hanede ve 2024 geneli için yüzde 10,3 olan OVP tahmininin altında kalmaya devam etti. Haziran ayındaki artışta enflasyonla mücadele sürecinde uygulanan sıkılaştırıcı politikaların yanı sıra Haziran ayına özgü geçici etkiler de söz konusu. Haziran ayında okulların tatile girmesi ile iş arayanların sayısındaki artış ve 9 günlük Kurban Bayramı tatili değerlendirilmesi gereken etkiler arasında. Bir yandan başlamış olan dezenflasyon sürecini devam ettirirken, diğer yandan bu sürecin büyüme ve istihdam üzerindeki kısa dönemli etkilerini dikkatle izliyor ve bu etkileri azaltmaya dönük çabamızı sürdürüyoruz. Reel sektör yatırımlarına dönük seçici kredi ve teşvikler, yatırım ortamını iyileştirici düzenlemeler, ihracatı önceleyen vergi oranları ve uygun koşullu finansman, istihdam edilebilirliği artırmaya dönük mesleki eğitim ve işgücü politikaları bu çerçevede izlediğimiz politikalar arasındadır. Amacımız istikrar içinde dengeli büyümek, istihdam imkanlarımızı geliştirmek, insan odaklı ve kapsayıcı kalkınma ile sosyal refahı kalıcı olarak artırmaktır. Dönemsel olarak enflasyonla mücadele ve büyüme arasında denge kurmada bazı zorluklar yaşansa da orta ve uzun vadede bu iki hedef uyum içindedir. Fiyat istikrarı öngörülebilirliği ve güven ortamını pekiştirerek sürdürebilir büyüme için de güçlü bir zemin oluşturmaktadır.”